X

Huzurlarınızda Emmy Ödülü alan ilk Türk dizisi: Kara Sevda

Geçen hafta “Ayla” filmi penceresinden Oscar ödüllerine değinmiştim. Bu hafta ise ihtimallerden değil, gerçeklerden bahsederek ödüllere değinmeye devam ediyorum. Star’da yayınlanan “Kara Sevda” dizisi, dünyanın en prestijli TV ödüllerinden olan Uluslararası Emmy’de en iyi dizi seçildi. Haber metninin girişini aynen alıyorum:

Kara Sevda fırtınası dünya çapında devam ediyor. Burak Özçivit, Neslihan Atagül ve Kaan Urgancıoğlu’nun rol aldığı fenomen dizi, uluslararası televizyon sektörünün en prestijli ödüllerinden Uluslararası Emmy Ödülleri’nde finalist olan ilk Türk dizisi olmuştu. Kara Sevda, 11 kategoride toplam 18 ülkeden dizilerin katıldığı Emmy Ödülleri’nde ‘En İyi Dizi’ dalında finale kalan dört yapım arasından ödülle döndü.

Açıkçası annemin ve kız arkadaşımın zoruyla izlemeye başladığım dizi, sonrasında temposu, oyunculukları ve zeki senaryosu ile beni de etkilemeyi başardı. Tam da Amerikan sinemasının Türk sinemasına bakışını değerlendirdiğimiz haftada böyle haberler almak çok mutlu edici. Peki bu başarının perde arkasında neler var?

Tam da Amerikan sinemasının Türk sinemasına bakışını değerlendirdiğimiz haftada böyle haberler almak çok mutlu edici.

Her şeyden önce Ay Yapım gerçeğini görmek gerekiyor. Yıllardır televizyon ekranlarımızda yayınlanan iddialı dizilerin üçte ikisi Ay Yapım imzasını taşıyor. Yaprak Dökümü, Aşk-ı Memnu ile başlayan serüven Fatmagül’ün Suçu Ne, Ezel, Med Cezir, Kuzey Güney ile devam edip Kara Sevda, İçerde ve Fi gibi dizilerle devam ediyor. Her zaman iddialı, yapım ekibinden senaryosuna oyuncu kadrosundan tanıtımlarına kadar sektörün öncüsü olmaya devam ediyor Ay Yapım. Kara Sevda’nın uluslararası başarısının arkasında büyük bir tecrübe yatıyor yani.

İkinci konu, Türk dizilerinin uluslararası başarısı. Müslüman coğrafyada Türkiye kadar kaliteli, sürekli ve zengin bir sinema kültürü bulunmuyor. İran sinemasının sanatsal başarısını bir kenara koyarsak, Fas, Malezya, İran, Cezayir, Arap Emirlikleri gibi ülkelerde zirve Türk dizilerinin. Hatta çok uzak coğrafyalarda, Brezilya’da, Kolombiya’da, Arjantin’de bile Türk dizileri çok popüler. 150 dakikaya ulaşan dizi sürelerimiz, bu ülkeler için bir hayli fazla olduğundan, bölümler ikiye hatta üçe bölünerek yayınlanıyor. Böylece yabancı televizyonlar için uzun soluklu ve kaliteli içerikler haline geliyor dizilerimiz. 1950’lerde Hollywood’un ardından ikinci büyük sinema endüstrisi Yeşilçam iken, günümüzde Amerikan dizi endüstrisinden sonra en çok dizi ithal eden ülke Türkiye konumunda. Geçtiğimiz yıl 200 milyon dolarlık dizi ihracatı yapıldı ki bu rakam pek çok sanayi sektöründen yüksek. Artık Türkiye’de Brezilya dizisi değil, Brezilya’da Türk dizisi izleniyor. Haliyle böyle büyük bir uluslararası ödül artık sürpriz değil.

“Kara Sevda” dizisi, dünyanın en prestijli TV ödüllerinden olan Uluslararası Emmy’de en iyi dizi seçildi.

Tabii bir de madalyonun öteki yüzü var: Bu başarılı yapımların üretilme şartları. Kesin bir bilgiye dayanarak ya da Ay Yapım’ı kast ederek bahsetmiyorum; genel sektör dinamikleri ile ilgili sıkıntılardan söz etmek istiyorum. Hepimizin bayıla bayıla izlediği Game Of Thrones’un bir bölümü ortalama 45 dakika. Bir sezon da 10 bölümden oluşuyor. Toplamda 450 dakika yani. Bizde ise bir bölüm ortalama 135 dakika ve bir sezon 30 bölüm. Yani 4050 dakika. 10 katına yakın bir süre. Prodüksiyon bütçelerini kıyasladığımızda ise GoT bir bölüm için 10 milyon dolar harcarken, iddialı bir Türk dizisinin bölüm bütçesi 1 milyon lira. İşte bu uçurumlara rağmen dünyada rekabet sağlanıyor. Senaristinden set işçisine, oyuncusundan yönetmenine bütün emekçiler bu şartlardan etkileniyor. İstedikleri kalitede üretimleri yapamıyorlar. Zannetmeyin ki koltuğumuza uzanıp dizi izlerken gördüğümüz hatalar günlerini hatta haftalarını o işin üzerinde harcayan insanlar tarafından görülmüyor. Sadece süreye yetişebilmek için bazı şeyler göz ardı ediliyor, önem sırasına göre dikkate alınıyor. Bildiğiniz üzere telif konusunda da ciddi sıkıntılar var. Tekrar gösterimler veya yurt dışı satışlardan elde edilen gelirler konusunda çoğu yapımcı ekiple paylaşma konusunda çok cömert davranmıyor.

Tüm bu olumlu ve olumsuz etmenler göz önüne alındığında, uluslararası arenada bir dizinin izleniyor, beğeniliyor ve “Emmy” kazanıyor olması, nereden bakarsanız bakın büyük bir başarıdır. Annemin bana her zamanki duası “Allah kırmızı halılarda yürümeyi nasip etsin oğlum”dur. Ne diyelim, darısı diğer Türk yapımlarının başına…

 

İlginizi çekebilir: Oscar adayı ‘Ayla’ Türkiye’ye ilk Oscar’ı getirebilirOscar adayı ‘

Arif Valizade: İzmir Bornova Anadolu Lisesi Almanca bölümünün ardından Ege Üniversitesi Radyo Tv Sinema Bölümü’nü bitirdi. Sektörle ilk tanışması TRT’de seslendirme sanatçılığı ile oldu. Karşıyaka Belediye Tiyatrosu ve Ege Üniversitesi Tiyatro Topluluğu’nda 5 yıl yer aldı. 2002 – 2004 yılları arasında aylık kent kültürü dergisi İzmir Plus’ın genel yayın yönetmenliğini üstlendi. 2008 yılından itibaren Plato Film’de; başta “Kağıt” olmak üzere pek çok reklam, uzun metraj filmde ve tv projesinde reji ekibi içerisinde yer aldı. 2011 yılında TMC film bünyesinde senarist Neşe Şen’in ekibinde “Bizim Yenge” ve “Koyu Kırmızı” dizilerinde senaryo yazarlığı yaptı. Neredeyse tüm projelerde birlikte çalıştığı ağabeyi ile birlikte pek çok klip, reklam ve tanıtım filminin yönetmenliğini yaptı ve şimdi de birlikte kurdukları Dark Town Pictures’ta projelerine devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale