X

Hiperaktivite: Çağımızın en çok görmezlikten gelinen rahatsızlığı

‘Ortaokul birinci sınıf öğrencisidir. Derslerinde oldukça başarılı olmasına rağmen bir türlü yerinde duramamaktadır. Bu yüzden 40 dakikalık ders onun için bir eziyettir.

Çok hızlı bir şekilde öğrendiği için konuların tekrarlanması onun farklı işlerle uğraşmasına sebep olmaktadır.

Yine bir ders saatinde, konuyu kavramasına rağmen öğretmeni anlamayan öğrenciler için konuyu tekrar etmektedir. Bu sırada onun aklına bir soru düşer:

-Hocam, ben bu basit elektrik devresi kurma konusunu anladım fakat evdeki hiçbir elektrik devresini babamın kurduğunu da görmedim. Ne zaman evde bir şeyler bozulsa tamirci çağırır, bir şeyler alırken de alışveriş merkezine gider.

(Sınıf kahkahaya boğulmuştur).

-Eeeee yani, yine mi dersi kaynatmaya çalışıyorsun sen? Bıkmadın mı konuşmaktan, espri yapmaktan, sınıf içinde sürekli hareket etmekten!’

Aslında birçok veli ya da öğretmene göre danışanım ve onun gibiler çok yaramazdır, şımarıktır, yerinde durmazlar. Çok sıklıkla da “Yerine otur lütfen” veya “Artık gevezeliği bırakıp ödevinin başına otur” gibi cümlelerle onları uyarmaya çalışırlar. Bu davranışları isteyerek, kasıtlı olarak yaptıklarını zannederler. Genelde kimsenin aklına “Acaba çocuğumda farklı bir durum var mı? Mesela hiperaktif mi?” sorusu gelmez; çünkü birçok aile çocuğuna bunu yakıştırmaz. “Benim çocuğum hiperaktif falan değil, sadece biraz hareketli” veya “Ergenlik dönemine girince düzelir” gibi savunma psikolojisine geçerler.

Her ne kadar hiperaktivite bozukluğu genellikle aileler tarafından görmezden gelinse de, erken teşhis sayesinde bu rahatsızlık %90 oranında tedavi edilebilmektedir.

Hâlbuki hiperaktiflik erken teşhisle %90 oranında tedavi edilebilir bir rahatsızlıktır.

Çocuğunuzun hiperaktif olup olmadığını anlamak için elbette mutlaka bir uzmandan yardım almalısınız. Yapılacak testler neticesinde, eğer çocuğunuz tedavi edilebilen bu rahatsızlığa sahipse zaten telaş etmenize gerek yok!

Peki, hiperaktif çocuk zamanında tedavi edilmezse ne olur? İşte cevabı: Hastaların %40’tan fazlası ileri dönemlerinde şiddete meyilli olmakla birlikte, birçoğunun da kaygı ve stres düzeylerinin olması gerekenden oldukça fazla olduğu tespit edilmiştir.

İlgili yazı: Bizlere dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile yaşamanın nasıl bir durum olduğunu anlatan kısa film: “Dökülen Harfler”

Ayrıca yine %50’sinden fazlasının ders başarısının oldukça düşük olduğu görülmüştür.

Hiperaktif bir çocukla iletişim kurarken dikkat edilmesi gerekenler

Bu noktada uzman yardımından korkmayın. Hiperaktif bir çocukla iletişim kurarken:

  • Olabildiğince ona dokunun,
  • Cezalardan kaçının,
  • Olabildiğince sakin bir arkadaş bulmasına yardım edin,
  • Yapabileceği sorumluluklar verin.

Göreceksiniz, yavaş yavaş iletişiminiz artacak ve onu tekrar kazanacaksınız.

Serhat Semercioğlu: Serhat Semercioğlu, lisans – yüksek lisans – doktora eğitimi derken kendisini akademik camiada bulmuş, yarı kişisel gelişimci yarı akademisyen yarı yazar ortaya karışık bir kişilik işte. Bir süre Polonya Ekonomi Üniversitesi’nde “Yönetim” dersleri verdi. Halen ülkenin dört bir köşesinde -kendince- seminerler vermeye devam ediyor. Nüfus cüzdanında doğum yeri Muğla yazıyor ve o gerçek bir memleket sevdalısı. Piyasada okuyucusuyla buluşmayı bekleyen kitapları mevcut, o da yeni eserleriyle buluşmayı bekliyor. Eşi, kedisi, MuTusu -ki oğlu olur- ve sevdikleriyle zaman geçirmeye bayılan, tam bir uplifer…

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale