Hiperaktivite bozukluğu üzerine kısa bir film: “Dökülen Harfler”

Hepimizin öğrenme yetersizliği ve dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu ile ilgili klişe söylemlerden haberi vardır. Bu sorunlara sahip olan insanlar sıklıkla tembellik, çok fazla enerji, kötü bir çocukluk geçirme veya daha da kötüsü akli dengenin yetersizliği gibi yaftalarla anılabiliyorlar. Hatta bunun tamamen uydurma bir sorun olduğunu düşünenler dahi var.

İsveçli yönetmen Erik Rosenlund da çektiği 4 dakikalık animasyonda, sıklıkla yanlış anlaşılan bu sorunlara ışık tutuyor. Yazının sonunda yer verdiğimiz “Bokstavsbarn” (Dökülen Harfler) isimli bu kısa film, dikkat sorunu olan bir çocuğun hayatla mücadelesini anlatıyor.

Böyle bir film yapma fikri, Rosenlund’un aklına, çocuk sahibi olduktan sonra gelmiş. Bu sayede kendi çocukluğunda yaşadığı sorunları hatırlayan Rosenlund’a aslında hiçbir zaman hiperaktivite bozukluğu tanısı koyulmamış, ancak buna rağmen çocukluğunda fazlaca dikkat sorunu yaşamış:

“Küçüklüğümde bazı zamanlar ben de tam olarak bu şekilde hissederdim. Bir şey düşünürken dikkatimi başka bir şeye yoğunlaştırmam çok zor olurdu.”

dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu

Rosenlund, filminde özellikle belli bir dikkat sorununu anlatmayı amaçlanmasa da, hiperaktivite bozukluğunun etkileri filmde açıkça görülüyor. Bu soruna sahip çocukların odaklanma, okuma, hatırlama ve arkadaşlık kurmada ciddi sorunlar yaşadığını düşünürsek, filmin çok önemli bir konuya değindiğini söyleyebiliriz. Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, sabır ve sevgi gerektiren oldukça özel bir durum; Rosenlund ise filmde buna net bir şekilde yer vermiş.

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunu anlamak

Hepimiz zaman zaman yeni bir şeyi öğrenirken dikkatimizi toplamakta zorluk yaşayabiliyoruz. Fakat öğrenme yetersizliğine sahip bireyler, bu sorunu başkalarının anlamakta zorlanacağı kadar yüksek bir seviyede yaşıyor.

Bunun yanı sıra dikkat eksikliği sorunu yaşayanların diğer insanlara göre daha fazla çalışması ve bir işi bitirebilmek için daha fazla çaba sarf etmesi gerekiyor. Bu, onların sürekli üstesinden gelmek zorunda oldukları yoğun bir mücadele anlamına geliyor. Fakat genel yargının aksine bu durumun onların zeka yeterlilikleriyle hiçbir ilgisi yok. Aksine hiperaktivite bozukluğuna sahip insanların çoğu son derece zeki ve yaratıcı. Dolayısıyla onları diğerlerinden farklı kılan şeyin sadece tarzları olduğunu söyleyebiliriz.

öğrenme yetersizliği

İlginizi çekebilir: Erişkin dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda bilişsel davranışçı terapi

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna nasıl yaklaşılmalı?

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, bazen sosyal anlamda soyutlayıcı olabiliyor. Nitekim filmde de, bu sorunla mücadelede nasıl bir yaklaşıma sahip olunması gerektiğine yer veriliyor. Ailenin takındığı tavrın son derece önemli olduğunu belirten Rosenlund sözlerine şu şekilde devam ediyor: “Sıklıkla herkesi aynı kalıba sığdırmaya çalışma hatasına düşüyoruz. Ancak ailelerin bu konuda yapabilecekleri en iyi şey, çocuklarının yaratıcı taraflarını ortaya çıkarmak olacaktır.”

Dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, mücadele etmesi zor bir durum. Fakat evde sağlıklı bir ortam yaratmak mümkün. Bu sorunlara sahip bireyleri anlayabilmek ve onlara en doğru şekilde destek olabilmek için düzenli egzersiz yapmaktan, aile bireyleriyle konuyla ilgili uygulanacak stratejiler hakkında konuşmaya kadar birçok şey yapılabilir. 

Falling Letters (Bokstavsbarn)

Kaynak
upworthy.com

İlginizi çekebilir: Dikkat bozukluğuyla başa çıkmayı kolaylaştıracak tüyolar

Uplifers
Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!