X
    Kategoriler: EXPLORE UP

Hindistan Günlükleri: Del(h)i Divane

Hümayun’un Türbesi

“Coğrafya kaderdir” demiş İbn-i Haldun. İşte Hindistan’a ayak bastığım andan itibaren bu cümleyi çok kuracağımı fark ettim. Hiçbirimiz nasıl bir coğrafyaya doğacağımızı bilmediğimiz gibi, hangi ülkede, şehirde dünyaya geleceğimizi, hangi anne, babanın çocuğu olacağımızı, ekonomik durumu nasıl bir aileye mensup olacağımızı, ünlü mü, zengin mi, fakir mi,  hırsız mı, sağlıklı mı, sağlıksız mı, güvende mi, tehlikede mi… olacağımızı bilmeden geliveriyoruz dünyaya. Hiçbiri bizim seçeneğimiz olmuyor, nasıl olsun? Dünyaya gelmek isteyip, istemediğimizi bile sormuyorlar ki! Bir noktadan bakınca büyük bir talihsizlik Hindistan’da doğmak, diğer açıdan bakınca da bir erdem bana göre. Çünkü Hindistan’da doğmak, yaşamak; hayata 1-0 yenik başlamak, pisliğe, açlığa, sefalete, çaresizliğe göğüs germek demek. Hepimiz gündelik hayatımızda kendimize göre kocaman sorunlarla uğraşıyoruz. Herkesin sorunu bir diğerine göre daha önemsiz ya da daha büyük görünüyor. Ama inanın, Hindistan’a gittiğiniz anda her şeyi bir yana bırakıp, şükretmeyi öğreniyorsunuz…

Qutub Minar’da

Dinler, diller, kültürler mozaiği…

Hindistan; yaklaşık 1,2 milyar nüfusuyla Çin’den sonra dünyadaki en kalabalık ülke! Ülke bu denli kalabalık olunca, bazı durumlarla başa çıkmak da daha zor oluyor herhalde, diye düşündürüyor insana. Çünkü bu kadar insanın iş ve konut bulması gerçekten inanılmaz zor. Sadece bu sebepten midir bilmem ama sokakta yaşayan insan popülasyonunun bu kadar fazla olduğu başka bir ülke daha görmedim ben! Bir Güney Asya ülkesi olan Hindistan; dünyanın yedinci en büyük coğrafi alanı aynı zamanda. Muhteşem bir doğaya, fazlasıyla nemli, bunaltıcı bir iklime, yer yer tropik biraz da ütopik bir yaşam felsefesine sahip, şahsına münhasır bir ülke burası. Tam anlamıyla dinler, diller, kültürler mozaiği!

28 eyalet ve 7 birlik bölgesinden oluşan Hindistan’ı keşfetmek için öyle 1 hafta, 10 gün, 1 ay yetmez. O kadar çok zaman yoksa da defalarca gidildikten sonra ancak ben Hindistan’a gittim denilecek kadar büyük bir coğrafya. Ben de sizlere Incredible India (İnanılmaz Hindistan)’ dan sadece 16 günlük bir kesit sunacağım.

Lal Qila

Rupi’nin fendi TL’yi yendi

Hindistan turumuzun ilk durağı; Yeni Delhi. Şehre ayak basar basmaz nem, sıcaklık, yağmur, pazarlık, trafik ve daha bir sürü şey karmaşasının içinde buluyoruz kendimizi. Indira Ghandi Uluslar arası Havaalanı’ndan Delhi’nin en işlek caddesi olarak bilinen Connaught Place’deki otelimize gitmek üzere taksi ayarlamak için kolları sıvıyoruz. Ve ülkenin ilk gerçeğiyle yüzleşiyoruz; turist kazıkçılığı/ pazarlık! Bir durak 2000 rupiye götürebileceğini söylerken, hemen yandaki amcalar 500 rupi diyor. Yani hadi siz yandaki adamlarla karşılaştırma yapmayacak kadar salaksınız da kendinizi akıllı zannediyorsunuz, bizim de hiç sormayacağımızı mı zannediyorsunuz diyeceğim ama hakikaten öyle bir pratik zeka söz konusu değil adamlarda.  Biz de Türk olmanın verdiği gururla, pazarlık yeteneğimizi konuşturarak 400 rupiye şoför amcayla anlaşıyoruz. Bu arada 100 rupi yaklaşık 3TL’ye denk geliyor, yanlış olmasın. Yani pazarlık yaparken de bazen kendinizi kaptırıp 3 liranın peşine düştüğünüzü fark etmeyebiliyorsunuz! Bu arada bana sorarsanız Hindistan’da en lüksünden en ucuzuna, her türlü tatili yapabilirsiniz. Çünkü hem dünyanın en ucuz yerlerinden biri, hem de lüks seyahat algısının bayağı gelişmiş olduğu bir ülkeden söz ediyoruz! Eğer tarih konusunda esnek olabiliyorsanız muson yağmurları zamanında (Haziran-Eylül arası) Hindistan’a gitmemenizi tavsiye ederim. Ben tam musonun göbeğinde gittim, acayip bir yağmura maruz kalmadım ama rotamı daha az yağış alan yerlere göre çizmek durumunda kaldım. Bir de tabii yağmur olunca, ülke genelinde nam salmış pislik daha da hatırı sayılır bir hal alıyor tahmin edersiniz ki!

Jantar Mantar

Taksiden, otele, restorandan, kıyafet alış verişine kadar her yerde pazarlığın dibine vuracağınız için gitmeden önce ya bir kurs alın, ya da yanınıza iyi pazarlık yapabilen birini alın derim. Ben gerçekten zaman zaman pazarlık yapmaktan ve insanlara laf anlatmaya çalışmaktan yorgun düştüm. Turistik yerlere adım attığınız anda yanınızda bir adam belirip size rehberlik yapmak istediğini, o tapınağın çok büyük olduğunu, kendi kendinize gezemeyeceğinizi, yılmadan, en az on kere söyleyerek içinizi kıymakla kalmıyor, “istemiyorum” lafından da anlamıyor! Bunu tam 16 gün boyunca yaşadığınızı bir düşününün. Gerçekten muazzam bir sabır gerektiriyor insanda. Bir sabır hapı falan olsa atın, kafa rahat dolaşın diyeceğim, o denli! Bu rehberleri minimum düzeyde kale alarak gezeceğiniz yerlerden bazıları; UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü)’nün Dünya Mirasları arasında bulunan, Hindistan’ın en yüksek minaresi olma özelliği taşıyan; Qutub Minar (Kutub Minar) ve Babür İmparotoru Hümayun’un, karısı Hamida Banu Begüm tarafından yaptırılmış türbesi; Humayun’s Tomb ( Hümayun’un Türbesi). “Mezar dediğin böyle olur aga” dedirtiyor insana gerçekten de! 18.yy başlarında kurulmuş astroloji gözlem evi Jantar Mantar; hiçbir yere çıkmayan merdivenleri ve güneş, ay, gezegen hareketlerini incelemek üzere kurulmuş 13 ayrı mimari yapıdan oluşuyor. Bu enteresan gözlem evinin aynısından bir tane de Jaipur’da bulunuyor. Babür İmparatorları’nın Delhi’deki kalesi Lal Qila (Kızıl Kale) de görülmesi gereken mimari yapılardan biri. Ve yine, bir başka Lal Qila’yı da Taj Mahal’in de bulunduğu Agra’da görmeniz mümkün. Onlarca mimari ödüle layık görülen, meditasyon merkezi Lotus Temple (Lotus Tapınağı) ve Delhi’nin sembolü olan India Gate (Hindistan Kapısı)’nı da görmeden şehri terk etmemelisiniz. Bütün bu türbe, tapınak, barınak tadındaki yapılara kısa bir ara vererek Lodi Gardens (Lodi Bahçeleri)’ni gezmenizi, bahçenin içindeki kafede bir şeyler içerek, klimanın altında ferahlamanızı şiddetle tavsiye ederim.

Lotus Tapınağı

  

Oteller, barlar, restoranlar, yemekler ve daha bir sürü şey

Hindistan’daki temel sıkıntılarımız olan yeme-içme hususunda da birkaç öneride bulunmak farz! Her türlü fast food restoranlarını bulabileceğinizin garantisini verebilirim. Ayrıca Tay mutfağı seven arkadaşlarımız bayağı bir memnun kalacaktır, çünkü inanılmaz bir Tay restoran bolluğu var. Hatta normal restoranların da birçoğunda Çin ve Tay mutfağı seçenekleri bulunuyor. Özellikle tavsiye etmekten gurur duyacağım Sidewok’ta bir öğlen ya da akşam yemeği yiyin bence. Ultra ucuz bir Hint fast food zinciri Haldiram’s; zengin menüsüyle Hint mamasını seven arkadaşlarımızın yüzünü güldürecektir. Çünkü gerçekten hem lezzetli, hem de çok ucuz. Ama tabii, bu kadar çok baharatlı, acı ve cambul cumbul yemekler “İçin için yanıyor, yanıyor bu gönlüm” şarkısını da söyletmiyor değil insana! Bu arada Olive bar&Kitchen hem yemek hem de içki için çok şık bir seçim olacaktır. Taj Palace Hotel de hem kalmak için çok kral bir otel hem de içindeki restoran ve barlar yine kaliteli kontenjanından. Biz biraz daha ucuz olsun diye Hotel Bright’ta kalmıştık ama erken check-inden dolayı bir güzel kazıklamışlardı. Ucuz etin yahnisi hesabı. Yemenizi önermek istediğim bazı spesiyaller ise; paneer denen, bildiğiniz peynir. Ama soya peyniriymiş efendim. Biz onu çok sevmiştik, hem ıspanaklı, körili, falanlı bir sürü soslusu var hem de daha sade olarak da yiyebiliyorsunuz. Bizim favorimiz ıspanaklı olanı, namı değer “palak paneer”di. Bir de naan dedikleri, gözlemeden hallice, ince, yağlı ekmeklerinden yemenizi şiddetle tavsiye ederim. Favorimiz; sarımsaklı olanı. Yiyin ve hohlaya hohlaya dolaşın.

Lodi Bahçeleri’ndeki Cafe

“Coğrafya Kaderdir”

Başta söz ettiğim gibi coğrafyanın bir kader oluşunu iliklerimize kadar hissettiren; sokaklardaki çiş ve ağır gül suyu kokusu, sefalet içinde etrafta dolaşarak içinizi parçalayan insan manzaraları, trafik, korna, kalabalık ve keşmekeşi anlatmak için daha önümüzde birçok keşfedilecek şehir var. Dünyanın diğer ucundaki insanlarla empati kurmak, kendi gündelik dertlerinizi bir kenara bırakıp bambaşka bir coğrafyadaki insanların hayatına konuk olmak için haftaya hepinizi kutsal topraklara, Varanasi’ye davet ediyorum…

Lodi Bahçeleri’nde ünlü olmak

Önemli Detaylar:

  • Ünlü olmak nasıl bir şey görmek istiyorsanız mutlaka Hindistan’a gidin. Zira buradayken Andy Warhol’un “Bir gün herkes 15 dakikalığına ünlü olacak” cümlesini zikretmemek mümkün değil. Tipimizin onlardan farklı olduğundan mıdır, giyim tarzımızın onlara değişik gelmesinden midir, nedendir bilinmez, günde en az 25 kişi fotoğraf çektirip, el sıkışmak istiyor. Ben sıramı savdım, kendimi Madonna gibi hissettim valla. Ünlü olmak zor işmiş, Allah yardımcıları olsun…
  • Hindistan toprakları içinde ünlü olan herhangi birini Seda Sayan’ı tanıyandan daha çok kişinin tanıdığı gerçeğine parmak basmak isterim. 1,2 milyar insandan söz ediyoruz sonuçta, boru değil!
  • Kulağı hassas olanlar yanına mutlaka kulak tıpası alsın. Böyle bir korna sesi yok! Arabaların arkasında “Lütfen korna çalın” yazıyor. Değişik bir algı…
  • Kakasitalı sulardan geçebilecek hastalık tifo ve cırcıra karşı uyarmadı demeyin. Benim gibi susuzluktan bayıldığınız noktada seyyar limonatacıdan ne idüğü belirsiz limonatadan içerseniz midenizdeki tırtılların, enginlere sığmayıp taşarak kelebek olma evrelerini an be an yaşayabilirsiniz. Yapmayın.
  • Hintliler bizim gibi hanım evladı değiller, orijinal bir ekosistemleri var. Çıplak ayak sokaklarda dolaşırlar, en baharatlı, acı yemekleri yerler, yağlı, baharatlı, soya sütlü garip çaylarından içerler yine de sırtları yere gelmez. Ama siz geçmişinizi inkar etmeyin, kendinizi Hintli sanmayın, önleminizi alın!

 

Yazarın tüm yazıları için tıklayın.

Irmak Yazım: Irmak Yazım // 1987’de İstanbul’da doğdum ama kendimi Rio’da veya Havana’da doğmuş gibi hisseden değişik bir canlıyım. Rio’nun Irmak demek olduğunu hesaba katarsak çok da garip gelmemeye başlıyor bir yerden sonra. Kapı gıcırtısına oynarım, gülmeyi, spor yapmayı, yemek yemeyi, insanları, hayvanları, kitapları, filmleri ve daha bir sürü şeyleri çok severim. Bir daha mı geleceğiz dünyaya bakış açısından yola çıkarak dünyayı gezmeyi kendime bir borç bildim. Hayatta kendimi en mutlu hissettiğim anların gezilerimi anlatırken olduğunu anlamamla birlikte bu mutluluğu sizlerle de paylaşmak istedim…

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale