X

Heyecanlı ve eğlenceli bir deneyim: 10. Kurabiye Macera Yarışı

Önceki yazımda da bahsettiğim gibi 7 Aralık Pazar günü Ağva’da düzenlenen 10. Kurabiye Macera Yarışı’na katıldım.

Konuya girmeden önce macera yarışını açıklayım; macera yarışı birçok farklı disiplini barındırır: oryantiring, koşu ve trekking, dağ bisikleti, tırmanma ve ipli iniş, kano, iple yan geçiş, yüzme, kayak, at ve binicilik. Yarışma tamamen doğada yer alıyor. GPS ve motorlu taşıtlar gibi mekanik ve teknolojik aletlerin kullanılması yasak.

Macera yarışları 2, 3 ve 4 kişiden oluşan takımlar şeklinde yapılır. Peki, macera yarışına katılmanın kişiye ne gibi kazançları oluyor? Bireye takım ruhunu, doğayı sevmeyi, aktif yaşamayı, çözüm üretmeyi, zor şartlarda sabırlı ve dayanıklı olmayı öğretiyor. Yarışmada çoğu zaman sabit bir parkur veya rota bulunmuyor. Katılımcılar, belirlenen noktalar arasında harita ve pusula kullanarak istedikleri yönlere doğru hareket ediyorlar. Yarışlar, bir kaç gün hatta bir hafta bile sürebiliyor.

Son iki senedir Kilyos’ta gerçekleşen Kurabiye yarışı bu sene mekan değiştirerek Ağva’da yapıldı. Ben ve takımım yarışmadan bir gün önce Şile’ye gidip bir köy evinde kaldık. Şile’den manda tereyağı, eski kaşar, manda yoğurdu ve köy yumurtası gibi organik ürünler alma fırsatını kaçırmadık.

Yarışa gitmeden önce, dışarıdan şömine yakmak için odun topladık ve şömine karşısında kendimizi ısıttık. Daha sonra ise kaldığımız köy evinde, aldığımız organik ürünlerle bir kahvaltı hazırladık.

Ağva’ya varır varmaz, kayıt işlerimizi bitirdik ve içinde harita, hedef koordinatları, SI elektronik zaman tutucu, göğüs ve bisikletlere koymak için numaraların bulunduğu yarış kitimizi teslim aldık. Aldığımız hedeflerin koordinatları ile yarış noktalarını haritalarımıza işaretledik. Bu işlem çok zor olmasa da çok fazla konsantrasyon gerektiriyor. Yarışta toplam 25 hedef var. Bu hedeflerin 10 tanesinin bisikletle diğerlerini ise koşarak alınması gerekiyor. Harita, 190 kilometre karelik bir mesafeden oluşuyor. Her takım, hangi hedeflere, hangi sırayla gideceğini kendi seçiyor. Alınan hedeflere göre, puan sayısı artıyor. Yüksek puanlara sahip hedeflere ulaşmak için gidilen yol genelde uzun ve çamurlu oluyor.

Yarışmada iki kategori bulunuyor: Macera koşusu (koşu/trekking, ip inişi ve kano) ve Macera yarışı (dağ bisikleti, koşu/trekking, ip inişi ve kano). Daha maceralı ve eğlenceli olsun diye, macera yarışı kategorisine katılmayı tercih ettik.

Sabah saat 10’da yarış başladığında, biz hala stratejimiz üzerinde konuşuyorduk. Bu yarışta, sakin olmak, hareket etmeden önce düşünmek ve panik olmamak çok önemli. Haritaya bakıp, sadece durup düşünmek, bir sonraki adımınızın daha doğru olmasına yardımcı olur.

Bizim takım, diğer yarışmacılardan 4 dakika sonra yarışa başladı. İlk iki hedefi çok rahat bulduk. Macera yarışında psikolojiniz de çok önemli çünkü ilk hedefleri bulduktan sonra öz güven hemen artıyor, böylece diğer hedeflerin daha kolay bulunmasını sağlıyor. Hedeflere doğru ilerlerken, küçük köylerden geçtik. Köyde yaşayanlar merak içinde bizi izlediler ve yardımcı olmaya çalıştılar. 28 kilometre boyunca bisikletle ilerleyerek 7 tane hedefi bulduk. Saat 13.15’e geldiğinde bisikletleri bıraktık ve koşarak yarışa devam ettik. Koşu hedeflerinden bir kaçı Karadeniz’ yakındı. Oraya vardığımızda gün batımından 1 saat önceydi ve manzara olağanüstü gözüküyordu.

Bisiklet kısmını yaparken, sürekli olarak diğer ekiplerle karşılaştık. Fakat, koşu kısmında biz diğerlerine göre farklı bir strateji ve rota belirlediğimiz için uzunca bir süre çevremizde bizden başka kimse yoktu. Yarış sırasında pek fazla navigasyon hatası yapmadık ve koşu tempomuzda gayet iyiydi ama yarışta güçlü takımlarda olduğu için derecemizi bilemiyorduk. Bitişe doğru giderken 8 metre tırmanış duvarına çıkıp 10 puan daha kazandık.

Tırmanış bittikten sonra bitiş noktasına 15 dakika uzaklıktaydık. Yarışı en geç 17.00’da bitirmeliydik. Her geç kalınan dakika için 2 puan ceza kesiliyor. Haritaya baktık ve bitişe yakın bir hedef gözüküyordu. Tek problem; bu hedef ve bizim aramızda deniz gözüküyordu. Denizi geçmek bir köprü varmış ama olduğumuz yere uzak olduğu için ve yarışın bitimine 10 dakika kaldığı için fazla düşünmeden suya atlayıp yüzdük. Hedefi alıp, yarışın bitmesine 1 dakika kala bitiş noktasına geldik.

Su çok soğuktu ama bu yaşadığımız macera unutulmayacak bir anı oldu bizim için. Ve 3üncü olduk!

Yaşadığım eğlenceyi ve macerayı herkese öneriyorum. Yarışmaya katılmak için ve detaylı bilgi edinmek için http://kurabiyemy.com websitesini ziyaret edebilirsiniz.

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Coraline Chapatte: İsviçreliyim ama neredeyse 10 senedir Türkiye'de oturup çalışıyorum. Neuchatel'de 4 sene ekonomi okudum. İsviçre'de doğan her çocuk bütün sporları küçük yaşta öğrenir. Bu yüzden spor hayatım çok yönlüydü ve çok erken yaşta sporcu beslenmesi, dinlemesi ve yaşam felsefesi gibi konular, her çocuk gibi bana da öğretildi. Mezun olduktan sonra dalmaya başladım ve çok hoşuma gitti. İsviçre'de üst düzey bir yöneticiyken her şeyi bırakıp dalmaya gittiğim Kaş'tan çok etkilenip Kaş'a yerleştim ve deniz rehberliği ve sualtı fotoğrafçılığı yaptım. 2011'de İstanbul'a taşındım. 2013 ve 2015 arasında birçok uzun mesafe (50 km ve 80 km) koşu yarışlarına katıldım. Her koşudan yeni şeyler öğrendim. Uzun koşularda kaçış noktası ve erteleme şansı yoktur. Başlarsınız ve bitirirsiniz. Bu, benim için yaşam felsefesi oldu. Ekim 2015 de “Likya Yolu Ultra Maratonu”na katılıp 6 günde 250 km koştum. Bu yolda tek başınadır herkes. Bu yolculuk sadece fiziksel değildir. Vücut ile başlar ama zihinle biter. Mayıs 2016 ilk triatlon yarışına katıldım ve 3. oldum. Dört ay sonra Eylül ayında Kuşadaşı'nda Türkiye Triatlon Şampiyonası'nda 30+ yaş kategorisinde üçüncülüğü kazandım ve Ekim ayında Antalya'da Gloria Ironman 70.3 yarışında 5. oldum. O kadar kısa bir sürede böyle sonuçlara ulaşmak disiplin, azim, sağlıklı ve dengeli bir beslenme ve iyi bir planlama ister. O dönemde istediğim sağlıklı tatlıyı bulamadığım için kendi keklerimi yaratmaya ve pişirmeye başladım; glütensiz ve rafine şekersiz "Cora'nın Kekleri” macerası bu şekilde başladı. Beş dil (Fransızca, Türkçe, İngilizce, Almanca, İtalyanca) konuşuyorum. Çeşitli konularda motivasyon seminerleri veriyor, şirketler için ve bireysel spor koçluğu yapıyor, koscora.com blogunda (Avrupa'nın en iyi 3 koşu blogu arasına seçildi) ve Türkiye'de ve İsviçre'de spor ve sağlıklı yaşam konularında yazılar yazıyor, sosyal medya danışmanlığı yapıyor ve ayrıca çeşitli dillerde tercümanlık yapıyorum. Eylül 2016'den itibaren Marmara Üniversitesi'nde Spor Psikolojisi ve Spor Yöneticiliği yüksek lisans yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale