Hemcins zorbalığı: Nasıl fark ederiz, neler yapabiliriz?

Zorbalık yaş, ırk ve sosyal ortamları aşan ciddi bir sorun. Fiziksel, sözlü veya siber zorbalık gibi daha yaygın olarak kabul edilen zorbalık biçimlerinin ötesinde son zamanlarda özellikle dijital ortamlarda yaygınlaşan hemcins zorbalığı ile sıkça karşılaşıyoruz.

Benim kadınların perspektifinden incelediğim, kadından kadına zorbalık olarak da tanımlayabileceğim bu türdeş zorbalık, kadınların kadın akranları tarafından olumsuz davranışlara, ayrımcılığa veya tacize maruz kalması durumunda ortaya çıkıyor. Bu tür zorbalık, ilişkisel saldırganlık, dışlama, dedikodu, siber zorbalık veya incelikli baltalama gibi çeşitli şekillerde görülebiliyor.

Hemcins zorbalığın genellikle toplumsal beklentilerden, rekabetten, kıskançlıktan veya kişisel güvensizliklerden kaynaklandığını düşünüyorum.

Geleneksel zorbalık türlerinden farklı olarak, türdeş zorbalık genellikle etnik köken, cinsiyet, cinsel yönelim, din, engellilik veya kişinin kimliğinin diğer yönleriyle ilgili önyargılardan kaynaklanır. Çeşitli incelikli şekillerde kendini gösterdiğinden aslında kavramın tanımlanmasını ve ele alınmasını daha da zorlaştırıyor.

Kadınlar arasında hemcins zorbalığını anlamak

Zorbalık, kadınlar arasındaki kişilerarası ilişkiler de dahil olmak üzere toplumun çeşitli yönlerini etkileyen çok yönlü bir sorundur. Bireyleri belirli özelliklere göre hedef alan türdeş zorbalığa ek olarak kadınlar, diğer kadınlar tarafından kötü muameleye maruz kaldıkları, ayrımcılığa uğradıkları veya taciz edildikleri cinsiyet içi zorbalığa da maruz kalabilirler.

Sözlü iletişim ve aile içi duygusal şiddet kavramlarının yanında dijital ortamlarda kadınların kadın akranları tarafından olumsuz davranışlara, ayrımcılığa veya tacize maruz kalması sanki normalleştirildi. Bu tür bir zorbalık, sosyal medyada yapılan paylaşımların altına yazılan yorumlarda ilişkisel saldırganlık, dışlama, dedikodu, siber zorbalık veya incelikli baltalama gibi çeşitli şekillerde karşımıza çıkıyor.

Hemcins zorbalığını nasıl fark ederiz?

Kadınlar arasında cinsiyet içi zorbalık aşağıdakiler de dahil olmak üzere çeşitli biçimlerde olabilir:

  • İlişkisel saldırganlık: Bu, dedikodu yayma, sosyal dışlama veya mağdurun itibarına veya ilişkilerine zarar verecek şekilde sosyal dinamikleri manipüle etme gibi davranışları içerir.
  • Siber zorbalık: Dijital çağda kadınlar, zararlı söylentiler ya da aşağılayıcı yorumlar yaymak, düşmanca bir çevrimiçi ortama katkıda bulunmak gibi çevrimiçi tacize başvurabilirler.
  • Sözlü veya pasif-agresif saldırılar: Diğer kadınları küçümsemek veya küçük düşürmek için sözlü hakaret, alaycılık veya pasif-agresif ifadelerin kullanılması olarak açıklanabilir.
  • İşyerinde zorbalık: Cinsiyetler arası zorbalık, kadınların dedikodu veya sabotaj yoluyla kadın meslektaşlarının kariyerlerine zarar verebileceği profesyonel ortamlarda da meydana gelebilir.

Kadınlar arasında cinsiyet içi zorbalığın kişiler açısından ne gibi sonuçları olur?

Çoğu kadının dijital ortamlarda maruz kaldığı bu incitici tavır her ne kadar normalleştirilmeye çalışılsa da hem bireysel mağdurlar hem de bir bütün olarak kadın toplulukları için yıkıcı sonuçlar meydana getirebilir. Aslında bu durumu doğal karşılamak ve “zaten herkesin başına geliyor” mantığıyla kabullenmek bu tarz bir zorbalığı beslemekten başka hiçbir işe yaramaz.

Hemcins zorbalık, mağdurların zihinsel sağlıklarını ve genel refahlarını etkileyen kaygı, depresyon ve duygusal sıkıntı gibi problemleri yaratabilir ya da tetikleyebilir. Kadınlar arasındaki zorbalık, kadın toplulukları içindeki güveni ve dayanışmayı zayıflatırken kadınların birbirlerini desteklemesini ve yükseltmesini zorlaştırabilir. Bu hasarlı ilişkiler ağında kadın olmanın onurlandırmasını hissetmek ve bu hissi paylaşmak mümkün olmayacaktır.

Biz neler yapabiliriz?

Ben bu tarz yorumları gördükçe kişiler hangi mecradaysa o mecraya şikayet ediyorum. O tarz insanlara laf anlatılabileceğine inanmadığımdan bir ceza mekanizmasının oluşturulmasını ve işlemesini diliyorum.

Elimden geldiğince bu zorbalığı tanımaya, tanıtmaya, empatiyi geliştirmeye ve kadınların birbirini desteklemesinin önemini vurgulamaya odaklanan eğitim programlarını ve farkındalık kampanyalarını teşvik etmeye çalışıyorum.

Kadınlar arasındaki destekleyici, empatik ilişkileri örnekleyen birçok rol model var. Onların sahip olduğu kitleler çok daha geniş olduğundan hızlı bir farkındalık yaratma şansları yüksek. Fenomenler ve influencerlar, kadınlar arasında kapsayıcılığı, çeşitliliği ve karşılıklı saygıyı ön planda tutan, rekabet yerine destek kültürünü teşvik eden paylaşımlara daha fazla yer verebilirler.

Biz tüm kadınlar, cinsiyet içi zorbalığın varlığını kabul ederek, bunun temel nedenlerini anlayarak ve kapsayıcılık ile empatiyi teşvik edecek stratejiler uygulayarak daha güçlü ve daha destekleyici alanlar yaratabiliriz. Bunun için önce kendi kullandığımız dilden ve hitap şekillerden başlamalıyız.

Birbirimizden başka kimimiz var ki?

İlginizi çekebilir: Öz motivasyon ve anlam oluşturma

Aslı Yirsutimur
Merhaba ben Aslı! 1988’de İstanbul’da doğdum. Lisans hayatımı Ankara ve Almanya’da tamamladım. Ankara Üniversitesi Sosyal Antropoloji ve İletişim çift anadal mezunuyum. Almanya’da Avrupa Etnolojisi ... Devam