X

Hedefinize doğru giderken unutmayın: Bu yolda çıkışlar kadar inişler de var

Baş belam bir konuyu paylaşmak isterim bugün sizlerle: Hedefime doğru giderken sürekli düşüp durmak! Şöyle gelişiyor değil mi genelde? Hayalimizi/isteğimizi koyuyoruz önümüze ve onu hayatımıza almak, ulaşmak için başlıyoruz çalışmaya. Ona yönelik adımlar atıyoruz, aksiyonlar alıyoruz ve sonunda da elde ettiğimizde tadını çıkarmak yerine kendimize çoktan başka bir hedef seçmiş oluyoruz ve tekrar aynı süreçler ve tekrar, tekrar. Durmadan ama durmadan sürekli istediğimizi düşündüğümüz şeylerin peşindeyiz ve hiç ama hiç bitmiyor. Bitmeyecek. Ta ki siz kendiniz için durmayı ve soluklanmayı seçene kadar bitmeyecek. Bitmemesini de seçebilirsiniz tabii ki, o da problem değil bence “bilinçli” yaptığımız sürece. Neyse konumuz bu değil bugün.

Yazarken ne kadar kolay oldu. Bir cümle bile sürmedi değil mi? “Bir hayalim var, ona doğru aksiyon aldım ve elde ettim.” Cümle bitti bile. Bu kadar basitmiş gibi sanki. Keşke öyle olsa ama peki gerçek hayatta o süreç sizin için nasıl geçiyor? Benimki genelde; yani bugüne kadar öyle oldu; çalkantılı. Epey çalkantılı! Bir hayalimi koyuyorum önüme, evet. Sonraki süreç ise evlere şenlik! Bir örnek üzerinden gidelim mi? Haydi örneğimiz sosyal medyada, televizyonlarda, her yerde revaçta olan kilo vermek olsun. Her şeyden önce milyonlarca seçenek arasında “ne istediğimi” belirliyorum. Bir sonraki adım, ki bence en önemli adımların başında gelen, “Neden?” istediğimi kendime sunmak.

Sebeplerim ilk önce beni tatmin etmeli. Havadan, ezberlenmiş sebepler bana göre değil mesela. Hiçbirimize göre olmasın. “İstiyorum çünkü herkes böyle yapıyor” olmasın sebebiniz. Sanki bankadan kredi çekeceksiniz ve bunun için nasıl bankacıyı mantıklı sebeplerle ikna etmeniz gerekir krediyi size versin diye… O bankacı gibi ikna olun hayalinizin gerçekten ihtiyacınız olduğuna. Bu kısmı özellikle belirtiyorum çünkü bazen hayallerimiz olduğunu düşündüğümüz şeylerin altından öyle sebepler çıkıyor ki hayalin sandığının meğerse gerçekten hayalin olmadığını yakalıyorsun. Örneğimiz üzerinden gidelim.

Soru: Neden kilo vermek istiyorum?
Cevap: Hareket alanım kısıtlanıyor, zor nefes alıyorum, hafif hissetmek istiyorum vb. gibiyse bunlar bana göre makul sebepler ve eğer buysa sebeplerim tamam ikna oldum! Bir sonraki aşamaya geçebilirim.
Fakat cevabım şöyleyse: Beğenilmek istiyorum, sevilmek istiyorum, ciddiye alınmak istiyorum, güzel gözükmek istiyorum vb. Bu sebepler beni ikna edemiyor çünkü tüm bunların aslında kiloyla hiçbir bağlantısı olmadığını biliyorum. Beni zayıf olduğum için beğenen, seven insanlar hayatımda olmasa da olur. Ortalama 80 sene yaşadığımızı düşünürsek kilo vereceğiz de alacağız da. 80 sene boyunca tek bir kiloda kalmayı siz ne kadar mantığınıza sığdırıyorsunuz bilmiyorum ama benimkine sığmıyor. Bu sebeple sevilmek için gerçekten neye ihtiyacım varsa başlıyorum onun avına çıkmaya. Ciddiye alınmak için neye ihtiyacım var? Hmm sanırım ilk önce benim kendimi ciddiye almama? Peki neden kendimi ciddiye almıyorum? Nasıl biri olsam kendimi ciddiye alıp saygı duyardım? Görüyorsunuz ya doğru soruları sormak aslında hepimizi büyüten, gerçeğe götüren şey. Tüm yanıtlarımdan tatmin olduktan sonra işte şimdi gerçek bir hedef/hayal belirleme ve aksiyon alma zamanı!

Dönelim ilk olaya; nedenlerimi sundum kendime ve sağlık vb. mantıklı geldi tamam, sonraki aşama: Hedef belirlemek. Daha doğrusu gerçekçi hedefler belirlemek. Robot değil insan olduğumuzu unutmadan hedefler belirlemek. Haftada 3 kilo vermek değil de ayda 3 kilo vermek mesela! Hatta ayda 1 olsun! Neye aceleniz var ki? Amaç gerçekten sağlıksa ve kalıcı olmasıysa koşmaya gerek yok, sindire sindire ilerlemek daha da sağlıklı olacaktır. Böylelikle kendinize aşırı yüksek hedefler koyup ulaşamayınca da öfkeden kudurmayacaksınız boş yere. Veee geldik aksiyon bölümüne!

Bu aşamadan evvelki aşamaları ben kendi kendime öğrendim ve inanın hiç öyle bir anda falan olmadı. Of beni zorlayan o kadar çok yerden geçtim ki bunları çözene kadar! Keşke birileri -ama ciddiye alabilmem için aynen bu süreçlerden geçen birileri- bana anlatmış olsaydı. Ama benim de kaderim hep kendi yolumu kendim keşfetmek oldu; yardımsız! Bu sebeple burada detaylı anlatıyorum ki belki birilerine bir faydam dokunur. Bana anlatılmayanları ve anlatılmasını çok istemiş olduklarımı ben anlatayım ve ihtiyacı olanlara ışık olsun. Umarım olur ve oluyordur.

Neyse, şimdi aksiyon bölümünde ise daha çok yeni çözmeye başladığım bir konu var. Kendime, kendime göre mantıklı bir hedef seçtim; o da olsun ayda 2 kilo. Bu da 2 haftada 1 kilo demekse buna göre bir yeme planı çıkartabilirim. Mesela ilk etapta şeker ve ekmeği kesebilirim değil mi başka hiçbir şeyi değiştirmeden? Öyle yaptığımı farzedelim. 1. gün, 2. gün, 3. gün harika gidiyor derken 4. gün dolapta koca bir pasta gördüm ve en sevdiğim pasta ve hayır tutamayacağım kendimi derken hoop pasta midemde bile! Sonraki aşama “Vah halime” aşaması. Kendimi başarısız, beceriksiz diye etiketlemeler, öfkelenmeden, hayal kırıklıkları, çaresiz hissetmeler vb. Tüm bunların en sonu da tüm acını ve öfkeni daha da çok pasta yemekten çıkarmak! Zaten bozdum, zaten ben bir şey yapamıyorum, zaten olmuyor diyerek 4 pasta daha yemek… Hayali, hedefi unutmak ve kilo almaya devam etmek ve rahatsız olmaya daha fazla devam etmek.

Güzel haber! Senaryo böyle olmak zorunda değil! Yani benim için senaryo hep bu şekilde gerçekleşmişti ama artık bunu değiştiriyorum! Nasıl mı?

4. gün o koca pastayı yedim tamam. Bu defa öfkenin yerini başka sorular almaya başlıyor.
Neden yedim?
Gerçekten canım mı istedi?
Aslında canım istemedi ama o an keyfim kaçıktı ve ben keyfim yokken hep yemek yerim..
Ya da yemek yemek uyumama yardımcı oluyor?

Her ne ise sebebiniz bir oraya bakın derim. Canınız çekip yediyseniz oh afiyet olsun! İyi ki yediniz! Bunda kızacak hiçbir şey yok. Tadını çıkarın! Sakın ola da suçluluk hissetmeyin. Lütfen. Eğer uyumak ya da keyifsizlik gibi sebeplerse altındaki; “Bu alışkanlığı ne ile değiştirebilirim?” diye sorun kendinize. Mesela tam dolaba giderken nedeninizi sorgulamak ve sebep bambaşkaysa yukarıda bahsettiklerimiz gibi, spor ayakkabınızı giyin ve kendinizi sokağa atın! Nereye gidip ne yapacağınızı düşünmeden atın! Ya da su için. Su gerçekten tatlı isteğini geçiriyor tecrübeyle sabit. Belki de sadece susamışsınızdır. Bu arada tüm bunlar hemen bir seferde olmuyor tabii ki! Belki 1000 tekrar! Hatta vazgeçmeden 1000 tekrar. Zaten bir alışkanlığı kazanmak 1000 tekrarı gerektiriyormuş. Öyle kolay iş değil yani oturmuş alışkanlıkları bir anda değiştirmek. O yüzden kendinizden şefkati sakınmayın! Hiç sakınmayın hem de çünkü bu süreçte en çok ihtiyacımız olan anlayış ve şefkat.


O 1000 tekrar da yukarıya doğru düz bir çizgi halinde gerçekleşmiyor. Yani bir, iki defa yapabilirsiniz, üçüncü de hepsini unutabilirsiniz, dördüncüde unutup beşincide tekrar hatırlayabilirsiniz. Mühim olan konu: Vazgeçmemek! Altını çiziyorum: VAZGEÇMEMEK.

Küçüklüğünüzü hatırlayın. Eminim çok büyük bir yüzde bisiklete binmeyi öğrenirken kaç defa ama kaç defa düşmüştür, sonra yine düşmüş ve sonra yine düşmüştür. O zamanlar bisiklete mi küstünüz ya da kendinize mi? Hiçbiri değil mi? Düşmek olağandı o zamanlar. Yeni bir şeyi öğrenirken düşülür kalkılırdı. Bu gayet normaldi. Hangi ara düşmekten nefret eder olduk ve bir kere düştük diye bisikletten, kendimizden nefret eder olduk bilmiyorum ama hatırlama zamanı. Gerçeğin yukarıya doğru düz bir çizgide ilerlemediğini, zigzaglar çizerek ilerlediğini hatırlama zamanı. Dikkat ettiniz mi dediğime? Zigzaglar çizerek İLERLEMEK. Çünkü düşsek de vazgeçmediğimiz sürece, bırakmadığımız sürece aslında ilerlemiş oluyoruz.

Bu yazıma “baş belam olan konu…” diye başlamışım da, baş belası değil aslında. Yolun inişli çıkışlı olduğunu kabul ettikten sonra hiç öyle değil. Peki sen çıkışlar kadar inişleri de kabul edenlerden misin? Bu kadar pasta, pasta, pasta yazdıktan sonra… Ben de kalkıp bir bardak su içeyim bari… Hayat!

Sevgiyle…

İlginizi çekebilir: Hayat seçimlerden ibaret: Ufacık bir karar bile tüm yaşamımızı değiştirebilecek güçte

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale