X

Hayattan daha fazla doyum almak için tutkularınızı ve hayallerinizi yaşamınıza yansıtın

Günlük hayatta toplumda sık kullanılan bazı kavramları fazla genelleştirmeye eğilimliyizdir. Mesela ‘tutku’, ‘hayal’ gibi kavramlar… Tutku kavramı sadece iki kişi arasında hissedilebilecek bir şey gibi bilinir. Genellikle ilk seanslarımda ‘tutkun nedir’ sorusunu sorarım ancak nadiren gerçek bir cevap alabildiğim bir sorudur. Aslında tutku ‘yargıları aşan güçlü bir coşku’ olarak tanımlanmaktadır. Hayatın bu tarafına bakmayı farkında olmadan atlayabiliyoruz. Yaşamımızda tutku ile yaptığımız bir şey yoksa, kişilerden bağımsız bir olguya, bir uğraşa sahip olmadan ne kadar mutluluktan doyumdan bahsedebiliriz?

Hayal kavramı da buna benzerdir aslında. Hedef ve hayal kavramı genelde birbirine karışmakta. Hedeflerimiz var; fakat hayallerimiz mi gerçekten onlar? Aslında pek çoğumuz hayal etmeden yaşıyoruz. Sistemin bize sunduklarını hayal ediyoruz. İyi bir ev, araba, yat, iş, para, fit bir beden, başarı, ödül…

Hayal ile hedefin farkı içinde bulunduğumuz dünyanın bahşettiklerinin ötesinde bir arzu, haz ve zevk aramaktan geçer. Hayalin içinde küçük hedefler yer alabilir ama hayalin amacı sonuçla ilgili değildir. Yoluyla ilgilidir. Gerçekleştiğinde ne hissedeceğini bilmemektir hayali hayal kılan. Hayal kuranlar ve hayalleri gerçek olma yolunda olanlar aslında bu dediğimi daha iyi anlarlar. Yolcusu olduğunuz yaşamınızda ne kadar su içerseniz için, ne kadar yerseniz yiyin ve ne kadar gezerseniz gezin, hayatımda bir şey eksik diyorsanız tutkularınıza ve hayallerinize bakın derim. Çocuğumuzun büyüdüğünü, başarılı, mutlu olduğunu görmeyi hayal edebiliriz ve bu bizi memnun da eder tabii ki; fakat ben daha özgün bir mutluluktan, sadece size ait bir hayalden ve tutku ile yaptığınız bir şeyden bahsediyorum. Bunun yolu kendimizi iyi tanımaktan, potansiyelimizin farkında olmaktan geçer.

Tüm kadim dinlerin ve felsefelerin ortak yönde bir görüşü vardır. İnsanların tek bir yetenek ve beceri ile dünyaya gelmediğinden bahseder. Kişi bu yeteneklerini kullandığı bir yaşam içinde ise varlığının amacını gerçekleştirebilir.

Eski zamanlarla kıyasladığımızda oldukça iyi koşullarda yaşıyoruz. Bize düzenli gelir sağlayan bir işimiz var (bu iş iyi gitmezse hemen internetten yeni iş bakarız), canımız sıkıldığında arkadaşlarla dışarda toplanıp yiyoruz içiyoruz eğleniyoruz. Arkadaşlarımızla hatta sevgilimizle tatile, yurtdışına çıkabiliyoruz. Kısaca hayatı belirli bir standartta yaşıyoruz. Aile kuruyoruz. Çocuklarımız için iyi bir gelecek inşa etmeye çalışıyoruz. Bizler için gördüğümüzden geri kalmamak çok önemli. Tüm bu olanaklara sahipsek bunlar pek çoğumuza mutluluk için yeterli aslında. Peki ne oluyor da bu olanaklara, yaşam şekline sahip kimi insanlara yeterli gelmiyor ve tatmin olamıyoruz? Bu haz ve zevk dolu yaşam bir süre mutlu etse de, ne yaparsak yapalım açlığımız susuzluğuz geçmiyor sanki. Bütün bu güzel şartlara rağmen bazılarımızın içinde doymayan bir kara delik var. İşte tam o kara deliğin varlığını hissettiğimizde kasvetli bir duygu kapımızı çalıyor. Ve yeni bir ihtiyaç ve arayış başlıyor. Çevremize bakıyoruz ve ‘bende bir sorun var, bir ben mutsuzum herhalde’ diyoruz. ‘Nerede hata yaptım, sorun ne?’ demeye başlıyoruz. Bir günah keçisi arıyoruz. ‘Mutlaka böyle olduğum için bir suçlu var. Ailem yüzünden, patronum yüzünden şartlar yüzünden, eşim yüzünden, çocuklarım yüzünden…’ Bu liste uzayıp gider… 

Bazen bu acı o kadar büyüyor ki bir umut kırıntısı arıyor, çevremizden destek almak için soruyoruz yakınlarımıza. Sanırım bu acıyı yaşamış ve çözüm aramış pek çoğumuz duymuşuzdur şu yorumları; ‘Daha ne istiyorsun işin var maaşın var geziyorsun.’, ‘ Sana rahat batıyor…’, ‘Kabul et artık hayatın gerçekleri bunlar.’ gibi sözleri. Zorlu yaşamları olanlar, hayatta kalma savaşı verenler belki bu arayışa hiç girmeyebilirler. Bununla beraber eğer bu boşluk duygusu tüm içiniz kapladıysa içinize dönmenin, kendinize daha yakından bakmanın vakti gelmiş demektir. İşte o ‘size rahat batıyor’ cümlesinin bize büyükler tarafından kurulmasının sebebi budur. İş o raddeye geçmişte çok daha nadir geliyordu. Eğer bu duygu size geldiyse onu, minnetle karşılayın ve sımsıkı tutunun. Çünkü artık evren size hizmet etmek istiyor. Size daha fazla doyum aldığınız bir yaşam teklif ediyor aslında. Sadece başlarda yöntemi size biraz sert gelebilir. Bunun sebebi ise yeterince acı yok ise değişime ihtiyaç duyulmayacağı gerçeğidir.

Bazen fark ederiz bir değişim ihtiyacını. Ve deneriz ama şartlar istediğimiz gibi olmayınca hemen şevkimiz kırılır. En sonunda ‘benim yüzümden böyle’, ‘ben seçtim bu yaşamı ve artık çok geç dönmek için’ diyerek öğrenilmiş çaresizlikler ve anlık tatminler ile dolu yaşamımıza, kendimize yaptığımız haksızlığın farkında olmadan geri döneriz.

İç dünyamızı besleyecek ve daha fazla doyum alacağımız bir hayata ulaşmak tutkularımızın hayallerimizin yaşamımıza yansıması ile olabilir. Tutkumuzu bulmak demek, herkesin biricik yeteneğini bulması ve bunu ifade etme şeklidir. Bir müzisyen müzik yapar, bir şarkıcı şarkı söyler, kimisi yemek yapar, kimisi de kitap yazar… Kendini adama enerjisi ile yapılan her şeyden bahsediyorum. Bu spontane akışta bir çatlama veya bir kırılma olur  ve  kişiye yeni kapılar açılır. Daha fazla doyum yaşayacağı bir hayat için destek gelir… Çatlamalar ve kırılmalar hayatın en önemli dinamiklerindendir. Burada önemli olan kırılmanın nasıl yaşandığıdır. Bir yumurtayı düşünün. Yumurta içeriden kırılırsa hayat başlar. Dışarıdan kırılırsa o zaman bir hayat son bulur. Yani içten başlamayan dönüşümler yıkıcıdır, ölümcüldür. Şu anda hayatın bir kabuk ve senin elinde duruyor ve karar senin. Bir kırılma olacak ve bu kırılmanın nereden olacağı tamamen senin elinde. Yeniden başlamaktan korkma. Belki de yeni hikayeni eskisinden daha çok seveceksin.

İlginizi çekebilir: Pozitif psikolojik sermaye nedir, nasıl geliştirilir?

Pınar Ezici: Çukurova Üniversitesinde sosyal bilimler davranış alanında yönetim üzerine doktora yapmakta olan, Pınar Ezici, almış olduğu profesyonel koçluk eğitimi ile, koç ve mentor olarak bireylere, yöneticilere ve firmalara koçluk hizmeti veriyor. Bununla birlikte, eğitmen koç olarak, kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, yeni bakış açıları kazandıran bir vizyon ve perspektif gelişimi, değerlerine uygun yaşam kurmalarını ve yaşam amaçlarını bulmalarını sağlayan koçluk eğitimleri veriyor, Points of You yetkinliğinde koçluk ve kişisel gelişim atölyeleri düzenliyor ve gönüllü sosyal yardım projelerinde yer alıyor. Yönetim alanındaki eğitimi, uzmanlığı ve deneyimini birleştiren Pınar Ezici, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor ve kurum içi koçluk uygulamalarında görev alıyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale