X

Hayattaki isteklerimiz ve aldıklarımız üzerine: Benden yansıyan “ben”

Hayatımızda tezahür eden olayları genel olarak “iyi” veya “kötü” olarak sınıflarız. Örneğin istediğimiz bir şey gerçekleştiğinde bu bizim için hemen “iyi” kategorisine girer ve bunun henüz sonuçlarını veya sonunu bile görmemişizdir. Bazen de tam tersi olur, istediğimiz, kalbimizden geçirdiklerimiz olmadığında “kötü” olur gidişat bizler için. Şükretmeyiz, teşekkür etmeyiz, çok daha basit bir aksiyon vardır; şikayet ederiz. Hem de bol bol şikayet ederiz. Hemen kurban rolüne de geçeriz, nasıl olsa kader bize istediklerimizi vermemiştir, ne kadar şanssız bir insanızdır…

Ben bu durumlara sizinle yakından bakmak istiyorum bu yazımda. Acaba gerçekten akış bu şekilde mi gerçekleşmektedir? Örneğin biriyle birlikte olmayı çok istedik, sonra o kişiyi bulduk, o kişiyle evlendik ve ayrıldık. Bu süreçte gerçekten bizler tamamıyla “izleyici” konumda mıyız? Hiçbir etkimiz olmadı mı gerçekten, bizler seçim yapmadık mı, huzursuzluk oluştu ise bunun oluşumuna bir şekilde katkımız olmadı mı?

Bir ilişkimiz biterken “dur” demek istedik ama diyemedik. Şimdi kaybettiğimiz bir sevgili oldu bu, geçmiş aşkımız… Peki bu durumun şu an kaybedilmek halinde olmasında bizim rolümüz nedir? Orada gururumuzdan diyemediğimiz o “dur” kelimesi eğer sesli olarak söylenebilmiş olsaydı bugün hangi noktada olurduk?

İşte bizler aslında hayatımızda oluşan birçok durum ve olayı kendimiz dışında gelişirmiş gibi değerlendirmekteyiz fakat tüm bu süreçler aslında yine bizden kaynaklanmaktadır. Yani aslında iç dünyamız dışımıza da yansımaktadır. Eğer bizler gururlu hissediyorsak, gururumuz incindiyse bunu bize gösterecek ilişkiler ve kişiler hayatımıza girer ve biz bu ilişkimizde örnekte vermiş olduğumuz gibi dur diyemeyiz. Ve yine sonraki ilişkimizde de almamız gereken dersi almadıysak, halen bu durumlara “gurur” gözünden, yani egonun savaşçı gözünden yaklaşmaktaysak aslında kaybetmekteyizdir.

Peki bu kadar basit mi Pınar diyeceksiniz, ‘evet ben içimden çok iyiyim, kendimi çok seviyorum ama her zaman bana değer vermeyen insanlar bir şekilde beni buluyor, ilişkilerim kısa süreli oluyor’ diyeceksiniz. Neden diye sorabilirsiniz, buna verebileceğimiz “tek” bir yanıt ne yazık ki bulunmuyor. Ama bu soru bile bizler için o kadar kıymetli ki en azından “anlama” derecemizi bir üst boyuta taşıyor olduğuna inanıyorum. Biz bunu sorduğumuzda belki kendimizce verebileceğimiz bazı cevaplarımız oluyor. Örneğin ben kimi değersiz görüyorum ki hayat benim karşıma beni değersiz görecek insanlar çıkarıyor diye sorgulayabiliriz. Eğer bizler kendi değerimizi bilmiyorsak yaşadığımız ilişkiler ve bu tezahür sadece bize bunu yansıtan birer ayna olacaktır.

Veya şöyle bir sorumuz olabilir, biz kime güvenmiyoruz ya da mutluluğu kime layık görmüyoruz ki ilişkilerimiz kısa sürede sona eriyor? Evet bu sorunun da cevabı kendimizden geçiyor, ne yazık ki biz kendimize güvenmedikçe veya karşımızdaki kişiden şüphe ettikçe hayat karşımıza çıkarıyor ve bu ilişki bizim muhteşem bir yansımamız oluyor. Bizler kendimizi güzel bir ilişkiye layık görmedikçe, karşımıza bizi bunu harfi harfine yaşatacak kişiler çıkıyor. Yani ne düşünüyorsak, ilişkilerimizde ne bekliyorsak, nasıl diliyorsak, ne bizi korkutuyorsa veya ne bizim için “yargılama” unsuru ise işte o olağanüstü şekilde hayatımızda tezahür ediyor; yani benden yansıyan “ben” oluyoruz…

Sevgili Tuğçe Işınsu kitabı Ol Der ve Olur ile bakın bu durumu nasıl açıklıyor:

“…Her şey yansımadır. Sizde ne varsa, iç dünyada yani, bu yansır. Siz yansıtırsınız, evren onu size geri sunar, yansıtır tekrar. Dünyada muhteşem bir aşk eğitimi almak üzerine bulunuyoruz.

…En derin hırs, istek, tutku, beklenmedik anda ve ilişkilerde önümüze sunulur. Olan biten her şey bizimle ilişkili. İçinizde olan dışınızda da olur, yani yaşamımızda bulunan kişiler bizim bir özelliğimizi bize yansıtmak için geldiler. Çok kıskanç ise siz de belki öylesiniz, aramıyor sormuyorsa belki sizdeki kaybetme korkusu durumu tetikliyor, patronunuz sizi eleştiriyorsa belki aslında siz o iş yerinden gitmeyi seçtiğiniz için.

…Kişiyi değiştirmek diye bir şey yoktur; ya o aşk bitecek ya da siz değişip-dönüşüp daha doğru bir ilişki yaratmaya bakacaksınız. Değişmesi gereken o değil, en azından ilk etapta.

…Ne olursa olsun, sonuçta her şey bizimle ilgili. Kendisinden sorumlu olmayı başarabilmiş güçlü bir birey kendindeki her şeyi yansıtmaz, kendiniz ile yüzleşin.”

Yansıma yasası, gerçekte kendimizde yüzleşemediğimiz belki bilinçsiz olarak algımızın en derinlerine itmiş olduğumuz ön yargılarımızı, korkularımızı, ilişki anlayışımızdaki boşlukları veya “incinmişliklerimizi” bizler kendi içimizde tamir edemedikçe işte böyle tek tek karşımıza çıkartır.

Bu akışta ilk aşama dışarıdakini “suçlamaktan” vazgeçmektir. Bir kişiye aksiyon almadığı için mi hırslanıyoruz, aslında biz hangi konularda aksiyon almıyoruz, bir arkadaşımız bizi erteliyor mu, biz neyi erteliyoruz hayatımızda, sevgilimizi ilgi göstermemesi ile mi suçluyoruz, biz kime gereken ilgiyi göstermemekteyiz, hangi sevdiğimiz bizden beklediği zamanı veya değeri alamıyor?

İşte bu sorular kendi kendimize hayatımızda tezahür edenlerin, kişilerin ve olayların cevaplarına giden o patika yolu oluşturmaktadır. Bizler cevabı yine içimize dönerek aradığımızda yani değişime kendimizden başladığımızda olaylara bakış açımız da değişecektir. Bu yüzden hayatınızda bugün her ne oluyor, olmuş ya da olacak olursa, farklı gözlerle bir kez daha bakın, siz neyi yansıtmaktasınız, neyi kendinizce değiştirebilirsiniz, bunu gerçekten kalpten hissederek yaptığınızda hayatınız nasıl olurdu?

Benden bugün hayatıma yansıyan “ben”e bir mesaj gönderseydiniz bu ne olurdu? Unutmayın hayatınızın muhteşem yazarı sizlersiniz, içeride ne varsa dışarıda da o tezahür edecektir…

“Neyi arıyorsan sen, O’sundur…” -Mevlana Celaleddin Rumi

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale