X

Hayattaki en gerçek soru: “Ben gerçek miyim?”

Gerçeği aramak… Konforumuzu bir yana bırakmak, alıştıklarımızı, bugün bizi tanımlayanları. Bir defa “ben kimim?” diye sorabilmek, “ben neden buradayım?” Bu iş yerinde bir pozisyona sahip olmak için mi? A’nın “annesi” veya “babası” olmak için mi? B’nin eşi, karısı, kocası, kız arkadaşı, erkek arkadaşı, nişanlısı, beğendiği, sevdiği, ya da aşık olduğu olmak için mi? Büyük bir banka hesabına sahip olmak için mi? Ben gerçekten neden buradayım? Bu dünyadaki “gerçek ben” kim ve bu dünyadaki gerçek amacım nedir? Neden bir kadın olarak geldim ya da neden bir erkek değilim? Neyi görmem gerekiyor? Bugün her gün tekrar ettiklerimi “gerçekten” seviyor muyum? Her gün gittiğim spor salonunu gerçekten seviyor muyum? Her gün yemek yediğim yeri gerçekten seviyor muyum? Her gün vücuduma kabul ettiğim kahveyi gerçekten severek içiyor muyum?

Konforumuzu bir yana bırakmak, alıştıklarımızı, bugün bizi tanımlayanları…

Çok küçük sorular gibi geliyor değil mi? Eminim bu yazıyı okuyorsanız ve şu an kalemi size verseydim kim bilir daha kaç paragraf  “gerçekten” neyin gerçek- neyin gerçek olmayan olduğuna ilişkin bir sürü soru daha yazabilirdik. Ben bu yazımda başlıktan da anlayabileceğiniz üzere “gerçeği” sorgulayalım istiyorum. Aslında sorgulamayalım gerçeğe kapılalım istiyorum! Bırakalım gerçek olan bize tam olarak şu anda görmemiz gereken kelimeler ve cümlelerle gelsin. Pür dikkat dinleyelim gerçeği bakalım bizler için neler söylüyor?

Gerçek: Evet, ben gerçek, o sizin bir yana bıraktığınız başkası olmak için dolaplarınıza zırhlayarak sakladığınız gerçek…

Ben: Gerçek, örneğin her gün işe giden sen mutlu musun diye sorgulamazsın değil mi? Belki gerçekten elinde tutacağın X kadar fazla para senin benden öte gerçeğindir… Her gün onlarca kişiye “yalandan” gülen sen, öyle yapmak lazım tabii, olmadığın gibi görünmek… Daha hızlı yükselmek için hiç olmadığın gibi olmaya devam etmek lazım. Olduğun halin “ağlayabilir”, “incinebilir” ya da “kırılabilir” değil mi? Ama sen taş gibi olmalısın, daima sonsuz kadar güçlü daima sonsuz kadar yıkılmaz… Sen gerçeğin yanından bile geçmeyen görüntü… Sen içi ayrı dışı ayrı olan. Herkesin son derece “güçlü” gördüğü gerçek nerede, sen gerçek misin?

Ben “gerçekten” neden buradayım? Bu dünyadaki “gerçek ben” kim ve bu dünyadaki gerçek amacım nedir?

Bir kere anne olmuş olmak vardır değil mi, sen içindeki aşkı tutan kadın? Bugüne kadar sana uğramadım diye senin içindeki gerçek henüz aşkla seni yüzleştirmemiş diye ne sanıyordun? Anne olduğun için gerçekten kurtulabileceğini mi? Sakladıklarının dibe ittiklerinin asla su yüzüne çıkmayacağını mı? Senin gerçeğin sevmediğin bir adamla hayat boyu birlikte olmak değil mi? Aman A üzülmesin aman B kırılmasın, annem ne der babam ne der, arkadaşlarım ne düşünür? Onlarca gerçek soru varken asıl gerçeği görmek çok ama çok daha az soru gerektirirken yine de korkarsın değil mi? Aşk bu! Evet, gerçek aşk bulması güç olan ama senin gerçeğine öylesi uzakta ki kimi bulmuş da görememiş kimi olmuş da bilememiş işte gerçek bu…

Gerçek konuştuğunda hepimiz bir kenara savruluruz. Gerçeğin dili ağırdır evet çünkü duymak istediklerimizi söylemeyecektir. O sadece gerçeği dile getirecektir, olduğu gibi. Bizler hayat boyu “benim için iyi olan” diye bakarız oysaki bir kere bile sorduk mu bizim için gerçek olan gerçekten sevdiğimiz, gerçekten istediğimiz, gerçekten bulmaya çalıştığımız, gerçekten hayata gelişimizin sebebi nedir? Günlerimizi ne ile nasıl geçirmekteyizdir? Kime faydamız dokunarak kime vererek, kim için kendimizden başka kim için gerçekten karşılık beklemeden gerçekten güzel bir şey yaparak, neden ve hangi gerçeğin peşinden bu dünyaya gelmişizdir?

Onlar kendi hallerini hiç düşünmeden kendileri olduklarından ışıldamamak ellerinde değildir.

Bakın sevgili Marianne Williamson “Sevgiye Dönüş” isimli eserinde o diplere sakladığımız “gerçek ben” kavramını kendimize olan mesafemizi görmezden geldiğimiz gerçek benliğimizi nasıl yorumluyor:

…Yaptığı bir ağaç resmini öğretmenine gösteren küçük bir kızın öyküsünü pek severim. Ağaç mor renkliydi. Öğretmen, “Şekerim” dedi “hiç mor renkli bir ağaç görmemiştim.” “Oh, öyle mi?” dedi küçük kız, “Bu sizin için çok kötü.

Biz hakikiliği taklit edemeyiz. Kendimizi yaratmamız gerektiğini sanırız, daima kişiliğimize makyaj yapmakla, onu telleyip-pullamakla meşgulüzdür. Çünkü hakiki olmaktan çok, özel olmaya çalışmaktayızdır. Biz, acıklı bir biçimde aynı şeyi yapan diğer insanlara uymaya çalışmaktayızdır. Bir lale başkalarını etkilemeye uğraşmaz. O bir gülden farklı olmak için çaba harcamaz. Bunu yapmak zorunda değildir. Ve bahçede her çiçeğe yer vardır. Siz yüzünüzü dünyada herkesinkinden farklı yapmak için uğraşmak zorunda olmadınız. O öyle oldu. Siz benzersizsiniz çünkü öyle yaratıldınız. Çocuk bahçesinde oynayan küçük çocuklara bakın! Onlar farklı olmak için hiç uğraşmaksızın öyledirler. Ancak daha sonra onlara yarışmaları, başkalarından daha iyi olmak için uğraşmaları öğretildiğinde, onların doğal ışıkları bozulur.

Bugün bu yazımı okumaya “gerçekten” cesaret eden sevgili sen, senin gerçeğin nedir? Işığın nedir? Gerçekten bu dünyaya bu soruları sorarak bakmaya cesaretin var mı? Gerçek kapılarına dayandığında onunla yüzleşmeye, sana söyleyeceği her şeyi dinlemeye gönüllü müsün? Dönüp kaçacak mısın yoksa işte buradayım ne ise “gerçek” olmaya, gerçeğe dönüşmeye, gerçekle yüzleşmeye ve gerçeğin vereceği tüm cevaplara gerçekten hazır mısın?

O zaman gerçek yolculuğunda gerçekten kocaman “sevgilerimi” sana gönderiyorum; senin hayatın, senin gerçeğin ve senin ışığın daima seninle olsun…

 

İlginizi çekebilir:İşte bütün mesele bu: Hayata kabul verebilmek ya da verememek

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale