X

Hayatta kendimize yüklediklerimiz: Ağırdan da ağır olanlar!

Doğduğumuz anda başlar “hayatımıza” yüklediklerimiz… Bu dünyaya hafif geliriz, ağırlıksız, yüksüz, bir kalıba sığmaya çalışmadan, bir gruba dahil olmanın anlamını bile bilmeden, derimizin rengine göre sınıflandırılmadan, banka hesabımızdaki paraya, bitirdiğimiz okullara göre yargılanmadan… Bu dünyaya sadece bir kalp ile geliriz, evet benliğimizin tek “yükü” (ve aynı anda hafifiliği) kalbimizdir değil mi? Peki bizler yavaş yavaş bu dünyada zaman geçirmeye başladığımızda işte o muhteşem yüklerimiz de bir bir omuzlarımıza binmeye başlar…

Yürüyebilmeyi öğreniriz… “Bizim oğlan konuştu, sizin kız hala yürüyemiyor mu?” başlar hemen sonrasında… “Karşılaştırılmaktayızdır” diğerleriyle… Ne hikmetse aynı bacakları, aynı kolları, aynı beyni kullanamıyor olsak da karşılaştırılmaktayızdır bir kere… Daha iyi olmak yükü omuzlarımıza atılıvermiştir böylece… Sonra daha iyi okullara gitmek, o okulları daha iyi derecelerle bitirebilmek yükleri gelir… Sonra o okullardan daha iyi mezun olduğumuzda, daha iyi işler bulabilmek gelir… Hep daha iyi kazanabilmek yükü vardır örneğin, sonra mı? Sonrasında daha iyi bir aile kurabilmek, bu ailemize daha iyi imkanlar sağlayabilmek ve o da yetmediği noktada hep daha iyi yaşayabilmek, en iyi tatillere gidebilmek, en iyi yerlerde gezebilmek, en iyi arabalara binebilmek, en geniş evlerde yaşayabilmek… Yükleriz de yükleriz hayata değil mi (yoksa tam tersi olur da hayat bize mi yüklemektedir bu ayrı bir soru)….

Ben bu yazımda sizlerle birlikte hiç farkında olmadan sırtımıza aldığımız bu yazıya sığmayacak kadar çok yükten ve hayata bu yüklerle yüklediğimiz anlamlardan bahsedelim istiyorum biraz. Daha yakından tanıyalım istiyorum hayatımıza dahil ettiğimiz bu anlamları ve aslında bu yüklerimizi…

Kaybetmemek yükünden başlayalım örneğin… Asla kaybetmemek, asla para kaybetmemek, asla iş kaybetmemek, asla bir projeyi kaybetmemek, asla bir sevgiliyi kaybetmemek, asla “yitirmemek”… Bu bir yüktür, evet yanlış okumadık; bu kocaman bir yüktür… Bir ağaç düşünelim “asla bir yaprağım düşmeyecek onu kaybetmeyeceğim” diye düşünür mü? Örneğin bir yılan “asla eski derimi çıkarmayacağım bana yeni bir deri verilmeyecektir asla bu derimi kaybetmeyeceğim” diye düşünebilir mi? Yani doğaya baktığımızda bir buz parçası kırılırken “bu kopan parçamı asla kaybetmeyeceğim” diye karşı durur mu?

Cevabımız hayır olacaktır değil mi? Aslında kaybetmeyiz, evet kaybetmek sadece bizim hayata “yüklediğimiz” bir anlatım şeklidir. Aslında kayıp olarak gördüğümüz para da sevgili de eş de ev de bir şekilde zaten bize geri dönmektedir… Yitirilen yoktur, bizden esirgenen, sakınılan, az verilen yoktur. Aynı doğada olduğu üzere bu sadece bir geçiş bir döngüdür… Büyümeye, yaşamaya, yol almaya ait olan bir zamandır… Yaprağını bugün kaybeden ağaç baharda yine yeşerecektir elbet… Parçasını kaybeden buz dağı kışın elbet kocaman heybetiyle ortaya çıkıverecektir… Derisinden sıyrılmış yılan pırıl pırıl parlak bir yeni deriye yeni bir eve elbet sahip olacaktır… Doğada kaybetmek yoktur dolayısı ile hayata yüklenmiş olan bir “endişe” yoktur…

Sonra diğerine göre “daha iyi” olmak yükümüze bakalım. İşte, evde, sosyal çevremizde hep “diğerine” göre anlamlar yükleriz hayatımıza… Oysa bir papatya güle bakıp “ben neden gül değilim” diye varlığını, olduğu can-ım güzelliği, ona bahşedilmiş olan sihri sorgular mı? Ya da bir ayı bir geyiği gördüğünde ben neden geyik değilim diye oturup ağlar mı? Bir dere bir denize döküldüğünde benim büyüklüğümden çok daha büyük diye gıpta eder mi? İşte bu anlamların yani yüklerin tümü insana dairdir… Bizler hayatlarımıza, arabamızın markasına, yaşadığımız evin metrekare büyüklüğüne, banka hesabımızın derinliğine bakar ve diğerine göre karar veririz… Hayatımız “daha kötü” veya “daha iyi” oluverir…

Bu gerçek doğru mudur? Sırf bir oda eksik diye üst katımızda oturan komşumuz bizden daha mı mutludur? Sırf daha iyi bir arabamız var diye biz daha “şanslı” bir insan mı oluruz? Sırf daha az ülke gezdi diye, bizi kat be kat katlayan hayat tecrübesine rağmen, sevgili dedemiz bizden daha mı az “yaşamıştır” veya hayatı daha mı kıymetsizdir?

Bugün bu yazımda bana eşlik ediyorsanız gelin bir fark yaratalım; hayatımıza “yüklediklerimizi” bugünlük bir kenara atıverelim… “Kötüyü” kaldıralım örneğin, takılıp da düşmek kötü olmasın, gülüp geçiverelim, çıkamadığımız tatiller, alamadığımız yeni ayakkabılar kötü hissettirmesin örneğin mutlulukla hayal kurabildiğimiz için şükredelim… Diğerine bakıp da kendimizi yargılamayalım bugün “dünden bugüne ben” ne güzelim ne mutluyum ne sağlıklıyım ne kadar da kıymetliyim deyiverelim…

Gelin bugün hayata “yüklediklerimizi” azıcık olsun hafifletelim…

 

İlginizi çekebilir: Bırakmak ya da bırakamamak: İşte bütün mesele bu!

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale