X

Hayatla yaptığımız anlaşmanın bir parçası: ‘Kötü’ duyguları yaşamaya cesaretimiz var mı?

Söz konusu duygular olduğunda pek çok zaman kendimizi olumsuz olanlara karşı korumaya almak istiyoruz. Ancak hatırlamamız gereken şey; hissetmek istediklerimiz kadar istemediğimiz duyguların da gelişmemize yardımcı olduğu. Bu yüzden kendimizi görebilmemiz büyük önem taşıyor.

Aslında duygularımızın iyi ya da kötü, olumlu ya da olumsuz olduğu görüşü biraz kalıplaşmış durumda. Çünkü hayatın güzelliğini onun hassaslığından ayırabilmemiz mümkün değil. Yaşlanana dek genç kalıyoruz. Bir gün güzelliğimizle yolda yürürken bir zaman sonra görülmediğimizi fark ediyoruz. Bir teşhis bizi dizlerimizin önüne çöktürene dek sağlıklıyız. Kesin olan tek şey belirsizlik. Ve tam olarak bu nedenle hayatın bu kırılganlığını başarılı bir şekilde yönlendirmeyi öğrenmemiz gerekiyor.

İlginizi çekebilir: Olumsuz duygularınızı ruhunuzun gelişimi için kullanın

Hayat güzel olduğu kadar kırılgan da. Bize düşense bu ikisini birlikte yönetebilmek.
Duyguları yaşama cesaretimiz var mı?

Harvard Tıp Okulu’ndan psikolog Susan David, uzun süredir duygular ve duygusal cesaretle ilgili çalışmalar yapıyor. David’in 70.000’den fazla kişiyle yaptığı bir çalışma sonucunda, deneye katılanların üçte birinin “kötü duygular”a sahip olduğu için kendilerini yargıladıkları ortaya çıktı. Buna göre; üzüntü, sinirlilik ve hatta yas gibi hisleri öteliyoruz ve bunu sadece kendimize değil, yetiştirdiğimiz çocuklarımıza da yapıyoruz. Onların da negatif görülen hislerden utanmalarına neden oluyor ve aslında değerli olan bu hisleri görmede onlara yardımcı olamıyoruz.

David’e göre son derece doğal olan duygularımızın bugün iyi ve kötü olarak ayrılması bir sorun. Çünkü gelinen noktada pozitif olmak yeni bir etik doğruluk biçimine dönüşmüş durumda. Kanser hastalarına ilk söylenen şey pozitif olmaları. Kadınlara sinirli olmamaları söyleniyor. Liste bu şekilde uzayıp gidiyor. Ancak David, bunun ‘pozitifliğin dayatılması’ olduğunu düşünüyor. Ve bu dayatma bazen acımasızca olabiliyor.

Bir diğer yandan; bu konuda yapılan araştırmalar, duyguların ötelendiği veya görmezden gelindiği durumlarda daha da güçlendiklerini gösteriyor. Psikologlar buna yükselme diyor. Buzdolabınızda çikolatalı bir kek olduğunu ve onu yememek için kendinizi tuttuğunuzu düşünün. Düşünmek istemedikçe aklımıza kekin gelmesi nasıl doğal bir durumsa, aynı şey ötelediğimiz duygular için de geçerli.  Görmezden geldiğimizde duygularımızı kontrol altına aldığımızı sanıyoruz, ama aslında onlar bizi kontrol ediyor. Çünkü içimize attığımız ne varsa bir gün mutlaka ortaya çıkıyor.

İlginizi çekebilir: Farklı bir gözle bakma sanatı: Olumsuz duygularınızın taşıdığı anlamı fark edin

“Yanlış pozitiflik”

Yanlış pozitiflik ve duyguları ötelemenin sonucu olan inkarlar, ne bireyler ne de toplumlar için bir sürdürülebilirliğe sahip. Ayrıca acıyı yaşamanın mutlu olmayı istememek anlamına gelmediğini de bilmeliyiz. Aksine bizi olumlu ve olumsuz duygular birlikte geliştirip olgunlaştırıyor. Yanlış pozitiflik adına normal duyguları ötelediğimizde ise dünyayla başa çıkacak yetileri geliştirecek kapasiteyi de kaybediyoruz ve bu istediğimiz en son şeylerden biri.

David bununla ilgili olarak şu sözleri ifade ediyor:

Yalnızca ölü insanlar strese girmez, kalpleri kırılmaz, başarısızlıkla gelen hayal kırıklığını yaşamazlar. Zor duygular hayatla yaptığımız anlaşmanın bir parçası. Stres ve rahatsızlık yaşamadan ne anlamlı bir kariyer yapabilir ne aile yetiştirebilir ne de dünyaya bir iyilik yapabilirsiniz. Rahatsızlık anlamlı bir hayata kabul edilmenin bedeli.”

Psikolog Susan David’den duyguları yaşama cesaretiyle ilgili daha fazla şey öğrenmek için aşağıdaki videoyu izleyebilirsiniz:

 

İlginizi çekebilir: Olumsuz duygularla uzlaşmanın en iyi yolu: kabullenmek

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale