X

Hayatı layığıyla yaşamak: Kötülüğün de iyiliğin de asil olanı makbul

Özensizlik görünce insanın hevesi kaçıyor. İletişimde olduklarımız, bir yerde ellerindeki dürüstlük ve samimiyet kartını çıkarıp ortaya koymayınca, oyunun keyfi kalmıyor. Her şey biraz kişilerin dürüstlükleri, sorumluluk bilinçleri ile ilgili. Bütün özel ilişkilerimiz, sosyal ilişkilerimiz, ekonomik ilişkilerimiz bu araftan geçiyor bu ara. Belirsizlik, sadece ekonomide değil, her şeyde var.

Burada iyi-kötü insan olmakla ilgili bir şey yok. Layığı ile yapmakla ilgili bir şey var.
Kötü olacaksan da bir kalitesi olması gerek, bir asaleti! “Kötülüğün asaleti olur mu?” diye soruyorsanız, evet olur. İyiliğin de kötülüğün de asaleti olur. Olmalıdır. Hakkıyla.
Dert başta da söylediğim gibi, iyi veya kötü olmak değil, her ne safta yer alıyorsan, ki hepimiz “her safta aynı anda” yer alıyoruz, hakkını vermek.
Bu iyilerin ve kötülerin savaştığı ucuz çizgi filmlere benziyor artık. Kötüler aptal kurnazlıklar yapıyor, iyiler de naiflikten salaklaşıyor!
Her özelliğimizin bir tadı, bir seviyesi olmalı. Bence budur kişinin kendi arkasında durması, kendini bilmesi.
Kötüleri tanrı bahçesinden atmış mıdır? Yani senin kötü dediklerini?
İyileri cennete mi bekliyordur elinde gümüş tepsisiyle?
Demez mi iyilerine, “İyisin hoşsun da, şu aklını ‘iyilikten şaşmayacağım’ inancı altında atıl bıraktın, kullanmadın. Kendini kirletmemek adına, o pamuk ellerini dünya çamuruna sokmadın. Lekelenmeden geldin de, yaşadın mı?”
Demez mi kötülerine, “O iyilik meleklerini, saklandıkları sırça köşkten çıkaracak bir yaratıcılıkta bulunamadın, bin yıllardır aynı kaç-kovala-korkut oyununu sıkılmadan oynadın. Kötülüğünün sınırlarını keşfedemedin, gerçek bir kaosu yaratamadın?”
Belki demez!

Ben tanrı olsaydım, ikisini de geri gönderirdim dünyaya, hani ya oynayın ya da baştan vazgeçin diye.
Herkes öyle, ne oyunda, ne değil…
Bir araf hikayesi!
Sanki iyiyi veya kötüyü seçmekmiş gibi görüyoruz ya meseleyi? Oysa değil.
Ne seçersen seç, aynı şeye hizmet edeceksin zaten. O seçim midir ayrıca tartışılır ama olduğun şeyi “tam ol”. Neysen onu taşıyacak bir yüreğin olsun. Kimsen o olacak bir cesaretin olsun.
“O özelliğimi parlatayım, diğer özelliklerimi yok sayarsam kimse görmez” gibi “çocukça” bir hesaba inanmak, yansıttığımız dünyayı kocaman bir kreşe çeviriyor.
Herkes her şeyi görür. Sen görür müsün? Asıl soru bu…
Kendini görür müsün?
İyi yanlarını ya da kötü yanlarını değil, her şeyini?

Olacaksan, olduğun şeyin hakkını ver. Ne için savaşıyorsun, ne için varlığını sürdürüyorsun? Senin varoluşsal “gizli ajandan” ne? Yaptıklarını neye hizmet yapıyorsun?
Varlığına mı, öğrendiğin “doğru simülasyonu”na mı?
İyiliğin kime, kötülüğün kime?

Hangi iyilik aynı yerde kötülük “yaratmamıştır” ki?
Hangi kötülük, aynı yerde değeri kadar iyilik yaratmamıştır?
İkiliği, kutupluluğu anlamadan, bir safın çığırtkanı olmak “cahillik” değil de nedir?

Bir ara “Ying Yang” dövmesi yaptırırdı herkes, anlamını da ezberinden dillendirirlerdi. Onlar ne yapıyorlar acaba? İyiliğin peşinde koşuyorlar mıdır?
Ya da kalpleri kırık küçük “dead metal” ciler gibi, kötü olduklarını sanıp, uzun saçlarının ardından ezilen karıncaya mı ağlıyorlardır?
Paketimiz, süslü laflarımız, büyük tiratlarımız güzel de, bunlar nereye hizmet ediyor? Ne işe yarıyor, yaşama dahil oluyor mu?
İçindeki tüm argümanları efektif kullanamıyorsan, sadece bir kepçe ile hem pilav yapmaya hem de çorba karıştırmaya devam edersin. Sende tahta kaşık da var, utanmadan eline alsan, belki pilavının dibi tutmaz!

Biraz can sıkıcı “mış” gibiliğin Oscar’a aday olduğunu görmek. Dürüstlüğü ve gerçekliği, naturelliği sürdürülebilir olarak kullanamadığımızı görmek. Kimliklere olan biatımızın, aslında o yarattığımız benliklere bir “tapınış” olduğunu görmemek.

Savım şudur: İyiliği seçemezsin, kötülüğü de. Kendini, olduğun şeyi seçebilirsin.
Çünkü sıfatlar “seçilemezler”. Sıfatlar “yapıştırılırlar”. Onlar bir yol değil, bir etikettir. Etiketler bütünü kapsayamazlar, kampanyası ne kadar güçlü olursa olsun. Çünkü naturellik taklit edilemez ve tahmin edilemez. Ama etiketlerin yol haritaları vardır.
Tahmin edilemez olan ise aynı anda müdahale edilemez olandır.
Naturel olanın iyiliği ya da kötülüğü sorgulanmaz. Kendi içinde bir bütündür. Bir yılan gibi, zehrinin olduğunun bilincindedir. Bundan utanmaz veya bundan övünmez. Gerektiğinde kullandığı zaman kendini cezalandırmaz. Sınırları vardır.
Kendi zehrini yok saymaz, onu kullanmayı öğrenir. O son vuruşu yapacağı zamanı kendi seçer. Seçim, kendi özelliklerini nerede kullanacağını, nasıl kullanacağını bilmekle gelir.
Saf belirleyip o etiketin sizi korumasını bekleyerek değil…

Bu yüzden ağlayıp tanrıya sığınmak, olanı görmezden gelmek, olanın içine dalıp çaresizlik koltuğunda uzun oturuşa geçmek, olumlamalarla kulaklarını dış dünyaya kapamak, kendi zehrini gördüğün için kendi bütününü yok saymak, zehrinden dolayı kendini etiketlemek ya da yokmuş gibi davranıp “iyiliği seçtim” yalanı içinde kendine ninniler söylemek…
Yaşamadığın hayatından kaçırdığın zamandan başka bir şey değildir.
Aynı zamanda kötüsün, evet. Ama bunda bir sorun yok. Bu gayet doğal.
Yok sayma ki kötülüğün de asil ve zarif olsun.

İyi haftalar…

İlginizi çekebilir: Flört etme şeklin, hayatla ve kendinle ilişkine dair ne anlatıyor?

Esra Uyman: Lise yıllarında başlayan kişisel gelişim, ruhsal gelişim ve metafizik konularına duyduğu yoğun merak onu yurt içi ve yurt dışında birçok özel eğitim çalışmalarına katılmaya yönlendirdi. İlk eğitmenlik diplomasını ‘World Initiatives School of Esoteric Studies’den alan Uyman’ın katıldığı çalışmaların bazıları; Organizasyon Konstelasyonu, Aile Sergileri, Vernon Frost eğitimleri, Louis Franco’dan aldığı çeşitli eğitimler, Anthony Robbins Unleash the Power Within San Jose semineri, Charlie Morlay Lucid Dreaming eğitimi, Tayland da Tantrik Yoga (RYT-200) eğitmenliği eğitimi, Peru, Amerika, Şili, G.Afrika ve Türkiye’de katıldığı Şamanik çalışmalar ve seremonilerdir. Bunların yanı sıra TGA İleri Seviye Metafizik Semineri, Ziya Azazi’nin Dervish in Progress Çalışması gibi pek çok özel çalışmaya katıldı ve eğitmenlik eğitimini aldı. Masssuma Altın Enerji I-II enerji uyumlamasını alan Esra Uyman, Avi Gören-Bar Jungian Coaching School (ICF) (ACSTH) dan koçluk sertifikasını aldı. Tüm bu çalışmalar ve eğitimlerle kendi uyanış deneyimini birleştiren Esra Uyman, farklı başlıklar altında bireylere ve kurumlara yönelik, birbirinden güçlü çalışmalar tasarlayıp sunuyor. Kişilerin iç dünyalarına yönelik farkındalıklarını artıran, çarpıcı bir vizyon ve perspektif değişimi sunan, yaşamda üstlendikleri sorumluluklarda anlam bulmalarını sağlayan, merak, heyecan ve umut duygularını yükselten, tüm insanlık deneyiminin derinliğini kavramaya yardım eden ve çarpıcı yüzleşmeleri şefkatle yaşamalarını sağlayan eğitimler gerçekleştiriyor. Yaşamın Sorumluluğunu Almak, Kendimiz Olmak, Bizi Engelleyen İnançlar, Metafizik ile Özgürleşme Yolculuğu, Seçimlerimiz ve Biz, Gözlemci Bilinci, Nefes ve Meditasyon Teknikleri başlıkları altında kurumlara webinar ve uygulamalı eğitimler veriyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale