X

Hayatı ıskalamamak: Ne kadar gerçek ben, o kadar canlı hayatlar

Hayat belirsiz ve tamamen kontrol etmek imkansız. İnsan ise içinde bir sürü çelişki ve tutarsızlıkla var olmayı sürdüren, tam anlamıyla çözülemeyen varlık…

İkisi de bu kadar karmaşık ve değişken iken, güvende hissetmek ve yaşamımızı daha öngörülebilir kılmak için yapmaya çalıştığımız şeylerin başında mantık yolu ile vermeye çalıştığımız kararlar yer alıyor. İçinde bulunduğumuz dünya ne yazık ki duygularımızı bir kenara bırakıp sadece düşünce ve sosyal beklentiye uygun seçimlerin bizleri mutlu kılacağına dair bir yanılgıyı bizlere empoze etmeye çalışıyor. Bu da bizi tamamen sonucunu bildiğimiz ve garantisi olan deneyimleri yaşamaya sevkediyor. Bu yolla kendimizi korkudan uzak tutmaya çalışabilir, bizden bekleneni yapıyor olmakla da vicdani bir rahatlık yaşadığımızı hissedebiliriz.

Şimdi bunun neresi kötü diye düşünüyor olabilirsiniz? Eğer böyle bir hayat sürerken kendinizi canlı, huzurlu, hayatın içinde hissedebiliyorsanız ne güzel. Olmanız gereken yerdesiniz demektir hayatta; ama kopuk, huzursuz, donuk, enerjisiz hissediyorsanız, kendinizi sık sık tv karşısında ne yapacağını bilmeden saatlerce öylece ekrana bakakalmış buluyorsanız, hiç hayal kurmuyor, uzun süredir yalnızsanız ya da derinlikli ilişkiler kurmaktan kaçıyorsanız, akşam eve geldiğinizde günün koşuşturmacası bitip ev sakinken kendinize engel olamadan sık sık içki ya da sigara içiyorsanız, başlamak istediğiniz spora ya da herhangi bir yeniliğe bir türlü başlayamıyorsanız, sadece mecbur olduğunuz için bir ilişkiyi sürdürüyorsanız, genel olarak seçim yapmakta zorlanıyor ve devamlı kararsızlık yaşıyorsanız, hayat ile bağınız tekdüze ise (sadece iş ya da çocuk üzerinden deneyimler yaşama gibi) şöyle bir hayatınızı gözden geçirme vakti çoktan gelmiş demektir. Sürüklendiğiniz ve ezbere yaşadığınız bir hayatın içindesiniz demektir.

Bu kadar garantici ve kontrolcü olma isteği sizi içsel yaşantılarınızı deneyimlemekten belki de alıkoymakta ve bu deneyimlerin hayatınıza getireceği renkleri tatmanıza engel olmaktadır. Bu istek, duygularınızı bastırmanıza da neden olur ki; Freud’a göre bastırılan hiçbir şey orada durmaz, geri döner.

Anlamamız gereken ise az önce saydığım durumların nelere karşılık geldiğini hayatınızda bulmaktır. “Böyle davranarak aslında ben neyden kaçmaya çalışıyorum?”un cevabı üzerinde düşünmektir. Elbette kendimize dürüst cevaplar vererek, zor olsa da… Bu nedenle bir terapi ortamında cevaplar daha kolay bulunabilir. Örneğin; işkolik düzeyinde bir hayatınız varsa kendinizi sadece en iyi yaptığınız şeyle var etmeye çalışıyor olabilir, farklı alanlarda rekabetten kaçıyor olabilir ya da mutsuz bir ilişki gerçeği ile yüzleşmek istemiyor olabilirsiniz.

Uzun zamandır hayal kurmuyor iseniz; gerçeğe dönüşmesini istediğiniz hayalleriniz şu anki yaşantınızı tehdit ediyor olabilir ve sizin kendinizle karşılaşmaya henüz cesaretiniz olmayabilir. İçinde olmaktan keyif almadığınız bir ilişkiyi sürdürüyorsanız; yalnız kalmaktan korktuğunuz için yapıyor olabilirsiniz ve ilişkilerinizi de garanti altına alma isteğiniz aslında canlılığınızı da yok ediyor olabilir ya da hayatınızın kontrolünü elinizde tutmakta zorlanacağınızı düşündüğünüz için gerçekten aşık olacağınız biriyle derin bağlar kurup tutkulu bir ilişki yaşamaktan korkup kaçıyor olabilirsiniz.

Tam da burada çok ince bir detay var aslında kaçırmamız gereken.

İlk olarak hayatta tüm başımıza gelenlerden biz sorumlu değiliz, elbette hayatımızı yaptığımız seçimler sonucu yaşıyoruz ancak tüm verdiğimiz kararların sonuçlarını önceden kestirip görmemiz mümkün değil. Verdiğimiz kararların sorumluluklarını sırtlayalım, ancak her an tahmin etmediğimiz bir sonuçla da karşılaşabileceğimizi gözden kaçırmayalım. Hayat doğası gereği karşımıza her an hiç beklemediğimiz bir sorun çıkarabilir. Bu nedenle değiştiremeyeceklerimizi kabullenme ve olayların akışı içinde zaman zaman kendimizi ona bırakmak gerektiğini de bilelim.

Bir diğer önemli ayrıntı ise insan olarak hiçbirimizin mükemmel olmadığını gerçekten kabul etmektir. Bizler duyguları ve düşünceleri anbean değişebilen, belirsiz ve kendi içinde tutarsızlıklar yaşayabilen ve bunun da gayet normal olduğu varlıklarız. Bu bakış açısı ile kendimizi kapsadığımızda değişen duygularımız ve isteklerimiz için kendimizi suçlamayı da bırakmış olabiliriz. Hayatımızda eksik kalan noktaları daha iyi görebilir, değiştirebilecek güce sahip isek yeniden yapılandırabilir, kendimizden uzakta bir yaşam sürmeye engel olabiliriz.

Bunu yaparken zaman zaman içimizden sert bir ses bizi eleştirebilir, sanki tüm yaşamınız boyunca sessizce bizi dikizlemiş ve biz tam şimdi yaptığımızda kendimizi daha iyi hissedeceğimizi düşündüğümüz bir deneyimin içine giriyorken topladığı kanıtları yüzümüze çarpıp bizi kınayarak yerden yere vurabilir. İşte bu süper egonuzun, egoya davranış biçimidir. Buna “vicdan” ya da ahlaki suçluluk duygusu da diyebiliriz. Oluşumu çocukluk yıllarına dayanır ki temelinde özdeşleşme vardır.

Yaşamda süper ego, anne/baba öğesinin yerini alır ve çocuğun daha sonra üstüne yüklediği kusursuzluğa duyulan hayranlığın işlevi olarak ego ile yaşam boyu ilişkiye girer. Bazen çok sert bir süper ego yapılanması bizim tüm değişimler için göstermeye çalıştığımız cesaretimizi kırabilir. Bir yanımız değişimi arzularken bir yanımız ağır suçluluk duygusu ile bunun doğru olmadığını söyler. Bu gibi çatışmalı durumlarda iki farklı duygu arasında kalıp, çatışma yaşayabiliriz. Bu durumda terapi desteği ile sorunu çözmek uygun olacaktır. Aksi halde bilinç dışımızın duygularımıza uyguladığı sansür gerçek “ben”e ulaşmamıza engel olur. Ne kadar gerçek ben o kadar kendimize yakın hayatlar…

İlginizi çekebilir: Zorlayıcı duygularla temas: Acının bize söyleyecekleri var

Aslı Songün: Haliç Üniversitesi Psikoloji Bölümü 2003 yılı mezunuyum. Aynı üniversitede yaptığım Psikoloji yüksek lisansını “Çocukların Sahip Oldukları Denetim Odağının, Algıladıkları Ebeveyn Çatışması İle İlişkisi” konulu tezimi tamamlayarak uzmanlık derecemi almış bulunmaktayım. 2005 yılı itibari ile çeşitli sağlık ve eğitim kuruluşlarında görev aldım. Sağlık alanındaki stajımı Balıklı Rum Hastanesi Anatolya Kliniklerinde gerçekleştirdim. Projektif Testler Derneğinden Rorschah, T.A.T testleri eğitimini aldım. Çocuk gelişim testleri eğitimini tamamladım. 2019 yılında Mindfulness Institute’de Mindfulness tabanlı stres azaltma eğitimi (MBSR) programına katıldım. Konuyla ilgili çalışmalarım devam etmektedir. İstanbul Psikanaliz Derneği’ne bağlı olarak Psikanaliz eğitimim sürmektedir. 2013 yılından beri Nişantaşı’ında eğitim veren United Kids Academy'nin kurucu ortağı olarak çocuklarla birlikte çalışmaya devam etmekteyim. Ayrıca özel bir klinikte danışan görmekteyim.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale