Hayat; spiral bir yolculuk: Her şey bizim gelişmemiz için, öyle görünmese de

Forgive yourself for not knowing what you didn’t know until you lived through it. Honor your path. Trust your journey. Learn, grow, evolve, become, heal.

Kaç yaşında olursan ol,
Ne yaparsan yap,
Ne kadar iyi olursan ol,
Eminim hak etmediğini düşündüğün davranışlara maruz kaldın!
Belki zorbalık,
Belki yalan,
Belki haksızlık,
Belki aldatılmak,
Ve eminim o davranışları yapanları affetmeyeceğim diye haykırdın!
Onları suçlu bile ilan ettin.
Belki beddua ettin…
Ve aslında onları affetmeyerek kendi yolunu zorladın! Kendi açık yolunun önüne bilmeden bariyer inşa edip, durdun!
Yaşın ilerledikçe affetmeyi öğrenmek için farklı çalışmalara katıldın! Affetmemek için gösterdiğin direnci, bu sefer affetmek için kullandın!

Hayat, spiral bir yolculuk aslında.. Olan her şey, uzun vadede hep bizim gelişimimiz için.. (O an öyle gözükmese de). Biliyorum bazen ben de olayın sadece benimle ilgili olduğu yanılsamasına kapılabiliyorum ama çoğu zaman hiçbir şey benimle ilgili değil ama yaralarım yüzünden benimle ilgili olduğunu varsayabiliyorum!

Günün sonunda aslında; insan tüm affedemiyorum yakarışlarının nedeninin kendisini affedemediğinden kaynaklandığını idrak ediyor!
Bana yapılanı değil de, orada durmaya devam ettiğim için aslında kendimi mi suçluyordum?
Beni aldatanı değil de, öyle bir adamın ya da kadının yanında durmayı seçtiğim için kendimi mi affedemiyordum!

Çünkü ancak insan yapabildikleri ve yapamadıkları yüzünden kendini hırpalamayı bıraktığında, kabulle anlayışa geçtiğinde karşı taraf/ taraflara söylenen seni affedemiyorum cümlesinin içinin boşluğunun anlamsızlığı ortaya çıkıyor!
Hepimiz kendimizce bu yaşamda yol almıyor muyduk?
Ben kim oluyordum ve ne kadar biliyordum da senin yolun hakkında fikir üretiyordum! Bunu yaparken aslında kendi hayatımı bloke ediyordum!
Her tarafı harabe olmuş ilişkimin suçlusunu karşı tarafta aramış ve çok uzun süre affetmiyorum tavrımla bir daha geri gelmeyecek zamanımı boşa harcamıştım!

Belki çok yazdım bunu ama bir gün kahve dükkanında çay istediğim o an durumun saçmaladığımı anlamıştım! Hiç olmayan ve olmayacak şeyi karşı taraftan bekliyordum. Ve olmayan şey yüzünden karşı tarafı suçluyor ve affetmiyordum!
Gerçekten kim suçluydu! Hepimiz mutluluklarımız kadar aslında yaralarımız kadarız. Eğer yaralarımızın kaynağına inemezsek birilerinin hayatında affedilmeyen olmaya devam edeceğiz!
Her şey bizim dokunduğumuz kadar!
Büyüten de biziz, küçülten de biziz,
Günümüzde her şey karşı tarafı affetmekle ilgiliymiş gibi geliyor,
Affetmek için eğitimlere gitmek için koşturuluyor,
Ama asıl olan kök!

Kendini affettiğinde, koşturma da bitiyor! Bir ağacın kökü ne kadar toprağın derinine inmişse fırtına ne kadar sert olursa olsun, sallanmaz! Varlığının özü bilir ki, hepsi yüzeydeki harekettir! Çeşitli nedenlerle meydana gelirler ve biterler.
Ve bu yaşamın doğası, bu hareketlerdir ama asıl olan hareket değildir! Hareketi, asıl olan sandığımızdan derinlere bakacak zamanımız olmuyor!
Gerçekten derine baktığımızda,
İşte o zaman…
Yine olaylar oluyor,
Belki yine canın yanıyor ama “affetmiyorum, affetmeyeceğim” tavrı yerine idrakın kendisinin büyüklüğü ile sarmalanıyorsun!
Hepimiz istisnasız hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyoruz! Bunu yaparken birilerini istesek de, istemesek de kırıyoruz! Senin hayatının en büyük acısı, başkasının hayatının en derin mutluluğu…
Hepimiz adım adım yolumuzu bulmaya çalışıyoruz. O yüzden işaret parmağını etrafında gezdirerek affetmiyorum demek yerine,
Yaşama izin ver,
Kırılmış, incinmiş yerlerinden yaşamın girmesine izin ver,
İzin ver yaşam sarıp sarmalasın seni,
Avuç içini ne açmak, ne de kapatmak için çaba sarf etmeden açık olmasına izin verebilir misin?

İlginizi çekebilir: İnsan olma deneyimi: ‘Buraya insan doğamı yaşamaya geldim’

Özde Çolakoğlu Yoga Eğitmeni
Çalışma Ekonomisinden mezun oldu. Mezun olduktan sonra metin yazarlığı, editörlük, sosyal medya uzmanlığı gibi farklı alanlarda uzun yıllar çalıştı. 2009 yılında yoga ile tanışmasının ... Devam