X

Havalar ısınırken: Su kaybına neden olan etkenler ve önlemek için yöntemler

Sürekli su içmekten, günlük su ihtiyacının karşılanmasının öneminden bahsederiz. Su içmek ve sulu gıdalar tüketme konusuna odaklanırız. Su kaybını önlemek de aslında yeterli su alımına yardımcı olacak diğer bir yöntemdir.

Su kaybetmek olarak ifade edilen durumun azaltılması ile vücuttaki su miktarı korunarak günlük su ihtiyacını da kontrol altına da alabiliriz. Vücuttan fazlaca su atılmasına neden olan durumlar ve su kaybını önleme yöntemleri şu şekilde kısaca özetlenebilir:

İshal

Su kaybının en önemli nedenlerinden biridir. İstenilmeyen miktarda ve zamanda fazlaca su kaybına neden olan ishal durumu, özellikle susuzluğa hassas olan bebek ve çocuklarda tehlikelidir. Bazı rahatsızlıklarda ishal ile birlikte kusma da görülebilir. Halsizliğe, bilinç kaybına ve ileri susuzluklarda ise can kaybına dahi sebep olabilmektedir.

İshal, sıcak havalarda ve yetersiz beslenme sürecinde son derece tehlikelidir. Sıcak havalarda ter yoluyla kaybedilen sıvıya ishalin eklenmesi durumunda, dehidrasyon etkileri daha hızlı görülecektir. Sıcak hava kadar yetersiz beslenme de vücuttaki su ve mineral stoklarının yetersiz olması nedeni ile ishal sürecinin etkilerini olumsuz etkileyecektir.

İshal durumunda bol miktarda su içilmesi, hatta bir miktar da maden suyu içilmesi önerilir. Su içeriği yüksek gıdalar ile beslenilmesi uygun görülür. Anne sütü içen bebeklerin ise sık sık emzirilmesi gerekmektedir.

Ağır diyetler
Su ile birlikte takip edilecek kişiye özel beslenme ve egzersiz programı ile yağdan kaybedilen kalıcı kilo kaybı en sağlıklı yöntemdir.

Maalesef aç kalarak zayıflama yöntemi hala sık yapılan bir diyet yöntemidir. İlk birkaç günde tartılarda kaybedilen kiloları gördükçe mutlu olunur. Ancak, bir süre sonra halsizlikten dolayı rejim bırakılır ve eskisinden daha fazla kilo almış olarak devam edilir. Peki, giden kilolara ne olur? Neden halsiz düşülür?

Düşük kalorili ve/veya yetersiz beslenmede vücuttaki su kaybı, kısa sürede verilen kilolar olarak görülür. Su kaybı, hatta kas kaybı olarak tartıya yansır. Bu durum da dehidrasyon ile birlikte direnç kaybına ve hücresel işlevlerin bozulmasına neden olabilmektedir. Öncelikle, kendi başımıza ağır diyetler yapmak yerine profesyonel bir yardım almak gerekir. Verilmek istenilen kiloların uzun vadede verilmesi en sağlıklı yöntemdir. Bu sayede direnç kaybı yaşanmaz ve sağlıklı bir şekilde su miktarı korunur.

Diyetin en iyi arkadaşı sudur. Su ile birlikte takip edilecek kişiye özel beslenme ve egzersiz programı ile yağdan kaybedilen kalıcı kilo kaybı en sağlıklı yöntemdir.

Fazla diüretik sıvı tüketmek

Gün içerisinde tüketilen kafeinli içecekler bazen aşırıya kaçabilmektedir. Yerine suyun da takviye edilmemesi durumunda dehidrasyon gerçekleşmektedir. Kafeinli içecekler susuzluk hissini giderirken aynı zamanda da vücuttaki su stoğunun da tüketilmesine neden olur.

Kafeinli içeceklerin fazla tüketilmesi aynı zamanda enerji verdiği, tok tutuğu ve susama hissini giderdiği için yetersiz su ve besin alınmasına neden olunur. Sabah ayılmak için, spordan önce enerji vermesi için, gece uyuyamamak için sıklıkla kafeinli içeceklere başvurulur. Daha sonra ise alışkanlık haline gelmeye başlar ve bağımlılık yaratır. Kısa vadeli dehidrasyon belirtileri kendisini gösterirken alışkanlık edinilmesi ile uzun süreçte yoğun bir dehidrasyona neden olur.

Deüritik besinleri tüketirken, kaybedeceğiniz su miktarını yerine koymaya dikkat etmeniz gerekmektedir. Bu sayede kafeinli besinler fazladan su atsa bile yerine eklemiş olacaksınız. Tabi, aşırı kafeinli içecek içmenin de zararlarını göz önünde bulundurarak tüketimini sınırlandırmak da yerinde bir karar olacaktır.

Gözyaşı

Ağladıkça belli miktarda gözyaşı akıtırız. Bu miktar bir yetişkin için az olabilir, fakat bir bebek için önemli bir miktar olabilir. Özellikle hastalık veya sıcak hava nedeni ile dehidrasyona uğramış bir bebek için ekstra hassas bir durumdur.

Susuzluk nedeni ile huysuzlanan ve strese giren bebeğin daha fazla ağlayacağını ve su kaybetmeye devam edeceğini unutmayınız. Stres yüklenmesi, bebeğin su stoklarını da verimsiz kullanmasına neden olacaktır.

Bu durumlarda bebeğin, anne sütü emiyorsa, bolca emzirilmesi ve sakinleşmesi sağlanabilir. Anne sütünün %80’i sudan oluştuğu için su ihtiyacı da giderilmiş olacaktır. Eğer içmiyorsa, bebeği mümkün olduğunca su içirmeye, sakinleştirmeye, serin tutmaya ve sebze-meyve ağırlıklı beslemeye çalışılmalıdır.

Aşırı sıcak havalar

Sıcak havalarda terleriz, canımız bir şey yapmak istemez ve iştahımız kesilir. Aslında yaz aylarında sofralar, su yönünden zengin besinler ile dolup taşar. Yine tercihimizi bu besinlerden kullanmazsak, aşırı sıcaklarda dehidrate olmamız kaçınılmazdır.

Vücut ısımızı ayarlamaya yarayan suyun aşırı sıcak havalarda yetersiz alınması durumunda özellikle çocuklarda havale geçirme durumu gözlemlenebilir. Uzun süreli dehidrasyon, aşırı sıcak havalarda geri dönüşü olmayan zararlara neden olabilir.

Aşırı sıcak havalarda dışarı çıkmamaya, bol su ve su içeriği yüksek gıdalar tüketmeye, fazla fiziksel aktiviteden uzak durmaya çalışılması gerekir.

Fazla fiziksel aktivite
Fiziksel güç ile dış mekanda çalışan bir kişi, özellikle sıcak havalarda su tüketimini arttırmalıdır.

Spor yapanlar, sularını yanlarından ayırmazlar ve susuzluğun etkilerini son derece iyi bilir, önlemlerini de alırlar. Ancak, aşırı aktif bir hayat süren sadece onlar değildir. Farkında olmadan bazı günler, üst üste yoğun tempo nedeni ile su kaybı yaşayabiliriz. Bu gibi durumlarda ise dehidrasyon etkilerini hemen gösterir.

Mesela, spor salonunda yapılan hafif bir egzersiz sonrası saunayı kullanmayı tercih edenler, arkasından koştur koştur diğer günlük işlerini yapmak için aceleden ve yoğunluktan yeterli su içmeyi ve besin almayı unutabilirler. Böyle bir duruma havanın sıcak olması ve deüritik sıvıların fazla tüketilmesi de eklenirse, sonuç kaçınılmaz olacaktır. Fiziksel güç ile dış mekanda çalışan bir kişi, özellikle sıcak havalarda, yoğun terleme ve su tüketiminin sınırlı olması durumunda yine dehidrasyon etkilerine maruz kalınabilmektedir.

Bu gibi durumlarda, önlem almak ve aşırı aktiviteden kaçınmak gerekmektedir. Unutmayınız ki, aşırı fiziksel aktiviteyi sadece profesyonel sporcular göstermez.

Oruç tutma

Uzun zamandır yaz ayına denk gelen Ramazan ayının önümüzdeki ayda, ilkbaharın sonuna denk gelmesiyle, en uzun süreli aç ve susuz kalma durumları biraz da olsa azalacaktır. Ancak, bu durum yine de dikkat edilmesi gereken bir durumdur.

Susuzluğun etkilerini tüm oruç tutanlar hissedecektir. Bu süreç sadece Ramazan ayına mahsus da değildir. Bu sürecin dışında da oruç tutanların aynı derecede hassas olmaları gerekmektedir.  

Özellikle fiziksel olarak dış mekanlarda çalışanların, ofislerde aktif görev alanların, evde sürekli hareketli halde olanların ve okullarda uzun süreli öğretim gören kişilerin bu konuda daha dikkatli olmaları gerekmektedir. İftar ve sahurlarda su yönünden zengin besinler tüketilmeli ve deüritik sıvılardan kaçınılmalıdır.

Fiziksel aktivitenin minimuma indirilmesi, ısı kontrolüne dikkat edilmesi ve oruç açıldıktan sonra bolca su içilmesi önemlidir.

Dehidrasyonun etkileri

Sıcak havaların kapımıza dayandığı günlerde, dehidrasyon ve etkileri ile daha sık karşılaşmamız olağandır.

Hafif bir dehidrasyon durum belki önemsiz gibi görünebilir. Ancak, %1’lik susuzluğun, %10’luk bir enerji kaybına neden olması son derece ciddi bir durumdur. Bu enerji kaybı ile birlikte birçok farklı kaza meydana gelebilir. Anlık bir dalgınlık, boşta bulunma, denge ve güç kaybı, iş kazalarına, yaralanmalara, düşmelere, incinmelere neden olabilmekte, ayrıca okulda performans kaybına, dikkat dağınıklığına dolayısıyla sınavlarda başarısızlıklara, iş hayatında raporların gecikmesine, hatalar yapılmasına ve dikkatsizliklere yol açabilmektedir.

İlgili yazı: İş yerinde düzenli su içmenin günlük veriminiz ve kariyeriniz açısından önemi İş yerinde düzenli su içmenin günlük veriminiz ve kariyeriniz açısından önemi 

Oya Milli Sülün: Sulak bir ülke olan Hollanda'da doğup, büyümeme rağmen, kendimi bildim bileli bir bardak su içmez, üniversite yıllarında okurken de içme suyu ile ilgili hiçbir çalışma yapmak istemezken, yaşam beni "canlı su" uzmanı yaparak hayatın ne kadar ironik olduğunu kanıtladı. Ben de hayatın bana verdiği cevaba karşılık, suyun bilinmeyenlerinde önce bir güzel kayboldum sonra da kendimi de bulup çıktım… Siz de su deyip geçmeyin, çünkü SU: aşktır, sanattır, sevgidir, barıştır, bununla birlikte aynı zamanda şifadır, enerjidir, yakıttır, güçtür, bazen de afettir, seldir, çığdır...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale