X

Güvenli bölgede iyi miyiz, yoksa aynı döngüden çok mu sıkıldık?

Peki ne yapalım? Nasıl yapalım?

Fark ettim de bu ara sürekli “hayatımın şöyle / böyle bir dönemindeyim” diye giriş yapıyorum yazılarıma. Amma açılım olmuş bende çok farklı alanlarda. Hoşuma gitti şimdi… Çalışmalarımın, yaptıklarımın meyvelerini çok net görebildiğim harika bir dönem bu.

Hayatımda açılım olan bir diğer konu ise bu sıralar şu: güven alanımda çok sıkışıp, sıkılıp o alandan çıkma içgüdüsü. 

Güven alanı derken şunu kastediyorum: günlük rutin hep bildiğin şeyleri yapmak, hep bildiğin yollardan yürümek, korktuğun şeylerden korkmaya devam etmek, ne olduğunu bilmediğin şeylere pek yaklaşmamak, seni hep rahat hissettiren şeyleri yapmak, hep güvende olduğunu bildiğin alanda soluk almaya çalışmak. 

Bu konuda minik minik açılmalarım vardı son yıllarda evet. Ama çoook minik. Riske girmekten pek hoşlanan bir yapım yok. Korkularımın üstüne gideyim gibi bir hırsım da olmadı hiç. İyiyimdir genelde bildiğim yollardan yürüme konusunda hepimiz gibi. Pek sevmem dışına çıkmayı. Sevmezdim mi demeliyim, şu an bilmiyorum gerçi. Enteresan bir geçiş dönemindeyim. Hep gittiği restoranda, aynı yemeği sipariş eden tipler olur ya hani; heh işte tam da onlardandım!

Şimdi enteresan bir şey var üzerimde. Sanırım bıkmışım. Aynı şeyleri yapmaktan, aynı yemekleri yemekten, aynı yerleri gezmekten. Çok anlamsız hissettirmeye başladı bana içinde bulunduğum hayat. E hep aynı şeyler dönüp duracaksa yaşamanın eğlencesi nerede?

İlk önce pek fazla alakam olmayan bir davete katılmakla başladım. Kimseyi tanımıyorum, yeri bilmiyorum. Davet sahibi bile sadece selamlaştığım yakınlıkta. Normalde gitmek aklıma bile gelmez böyle bir şeye. Bir anda “gelirim tabii” dedim. Neyle karşılaşacağım konusunda hiç bir fikrim de yoktu. En kötü çıkarım yarım saatte ne olacak ki dedim kendime. Giyindim ettim ve gittim. Bence onlar da şaşırmıştır benim gitmeme. Derken çok tatlı bir sohbetin içinde buldum kendimi. Tanımadığım ama yazılarımı takip ettiğini ve çok beğendiğini yüzüme dillendiren çok tatlı bir kadınla tanıştım. Birinden çok acayip bir hayat hikayesi dinledim, bir başkasından hiç bilmediğim bir konuda bilgi sahibi oldum. Bir saat durduysam eğer, dolu dolu bir saat geçirdim orada. Öyle mutlu ayrıldım ki; “tamam Gamze budur!” dedim. Önüne çıkan fırsatları değerlendirme vakti, neyin nereden karşına çıkacağı, seni nerede neyin beklediğini hiç bilemezsin. Sadece git ve dene. Katıl hayata. Ne kaybedersin? En kötü ne olabilir? Denediğin şeyi hiç sevmedin mi? E sevmediğini kendin biliyor olursun artık önyargıların, korkuların seni yönlendirmeden. Ya da kendine hiç ummadığın yerden harika şeyler katarak çıkarsın. Kapı kapıyı açar.

Ondan iki hafta sonra gündelik hayatımda çok da görmediğim bir arkadaşımla yaptığım sohbet sırasında bana gittiği takı kursunu anlatması ve anlatırken gözlerinin parlaklığı benim ruhumda bir heyecan dalgası yarattı. “Aa ne güzel bende denemek isterdim” dedim. Meğer günlük çalışmalar varmış. Usta eşliğinde basit bir atölyede birkaç saatte kendi yüzüğünü yaratıyormuşsun. Hemen atladım gelirim diye! Yüzük yapmak falan; asla bir fikrim yok. Ama denemek istiyorum. Duyduğumda beni heyecanlandıran her şeyi ama her şeyi denemek istiyorum şu sıra galiba gerçekten…

Gittim de. Kumkapı’da ilkel diyebileceğimiz minik bir atölye. Olayı o ama zaten. Çok gerçek! Teknolojinin t’si yok. Oh! Ustanın adı Serop Benli. 50 senedir bu işi yapıyormuş. Şakaları, hikayeleri, bilgisi, anlatışı.. Enerjisine bayıldım. Orada benimle beraber kursta bulunan insanlarla tanışmak, hayata bakış açılarını izlemek. O atölyenin havasını solumak. Bir yüzük nasıl sıfırdan yapılır izlemek, deneyimlemek. Oradaki emeği, sanatı görmek. Çok çok keyifliydi! İyi ki dediğim bir aktivite oldu benim için. İlgisini çekenler için bu workshopun adı “Kendi Yüzüğünü Kendin Tasarla”. Özden Bulut’a ulaşabilirsiniz eğer böyle bir gün geçirmek isterseniz. Instagram’da adresi de lodosdesign; buradan ulaşıp detaylı bilgi alabilirsiniz. Velhasıl kelam, evde ya da yine hep aynı çevrede dönüp duracağıma hiç daha evvel aslında alakam olmayan bir konudan fırsat doğduğunda isteğim doğrultusunda katılmış olmam ve dolu dolu yaşadığım bir gün ardından başımı yastığa mutlu koymam. Paha biçilemez!

Lodos Design

Şimdi ise bir inzivaya geldim Kapadokya’ya. Gülmeyin ama programda uyku tulumu ve çadırlarla mağarada kalmak var gece. Gülmeyin diyorum çünkü tüm tanıdığım samimi arkadaşlarım ki ben dahil; baya güldük bu duruma. Gülme kısmı tamamen benim karakterimle alakalı olduğundan dolayı tabii. Ben kim, mağarada kalmak kim Allah aşkına normalde? Uyku tulumunu kendi gözlerimle görmüşlüğüm yok. Normalde kendi banyosu olan temiz otelimde kalırım ve titizimdir de bu konuda. Ama bu defa başka. Duydum programı ve “tamam ben geliyorum” dedim hiçbir şey düşünmeden, planlamadan. Balıklama atlama olayı vardır ya; hah tam da ondan işte. Nasıl bir zincirlerimi kırma olayına girdiysem, ne çıkarsa bahtıma durumu yaşıyorum bu ara.

Hocam Ezgi de duyduğunda başka bir inzivaya katılmaktan bahsettiğimi sanmış. Beni bu hayatta en iyi tanıyan insanlardan biri olarak ihtimal vermemiş düşünün. Hiç inanamamış. Ve gözlerindeki şaşkınlığı görmek bile haz verdi bana desem yeridir. Herkesten önce bu ara kendimi şaşırtmaya ihtiyacım var, yepyeni deneyimlere atlayıp her şeyin tadına kendimin bakası var. Bunu da tavsiye ederim, çok eğlenceliymiş biraz da sonunu düşünmeden yaşamak. Korkularını önemsemeden olaya atlamak. Özgürlük, rahatlık, ferahlık, heyecan! 

Çadır deneyimim nasıl geçti derseniz de… Şaşırtıcı derecede rahat ve harikaydı! Vadinin içinde kalmak, uyanmak, durmak, toprakta uyumak. Hatta derme çatma bir tuvalete gitmek için bile patika yoldan yürümek. Benim için enteresan bir ilkti. Zorlandım mı? Hayır! İki gündü zaten. Ama evet o iki gün duşa yaklaşmadım; o kadar değil benim için henüz. Programda bir akşam dolunayda atlarla yürüyüş vardı vadide. Heyecanlandım yine. Ama korku da bastı aynı derecede. Daha evvel sadece 5 dakikalık bir deneyimim olmuştu o kadar. At oldukça yüksek bir hayvan ve üzerinde onunla uyumlu olmak olay. Son dakikaya kadar katılıp katılmayacağıma emin olmadığımı söyledim. Kendimi dinlemem gerekiyordu her konuda olduğu gibi. Yeni bir şey denemek evet harika ama eğer yüksek dozda korku varsa da o keyfi çileye çevirmenin bir manası yok. Ama baştan reddetmedim en azından.

Gittim çiftliğe ben de grubun geri kalan üyeleriyle. İzledim bir süre. Sonra bir atın üstünde olma hissine bakmak istediğimi söyledim. Bindim ve “beni hemen indirin” dedim. Mümkün değildi o an benim için anladım. Korku her bir yanımı sardı. Üstüne de gidebilirdim evet, ama bazen de sınırları zorlayıp korkunç bir deneyim geçirmeye gerek yok. O an benim için doğru zaman değildi biliyordum. Burada bilmek çok önemli. Nasıl mı biliriz? Kendimizi, içimizi, hislerimizi dinleyerek; onlara kulak kabartarak. Bu konuda da her gün daha iyiye gitmekteyim günlük meditasyon pratiklerimle. Gurur duyduğumu söyleyebilirim kendimle. İnsanın kendisini bilmesi kadar hayatı yaşarken onu rahat ettiren bir şey yok. İçimde de kalmadı, aklım da kalmadı, pişman da olmadım diğerlerinin ay ışığında vadide gözden kaybolmalarını izlerken. Harika görünüyorlardı fakat ben de bir o kadar emindim kendimden. Bittiğinde ise: “Atlar o kadar güven veriyordu ki harika bir deneyimdi ama iyi ki gelmedin, gerçekten zorlayıcı olabilirdi o korkuya senin için” dediler. Biliyordum ben bunu zaten o atın üstüne çıktığım an. 

Vadiye, kampımıza geri dönüş yolunda ise 15 dakikalık dar, yokuşlu ama zorlu olmayan bir yoldan yürümek gerekiyordu. Öyle yorgundum ki benim için imkansızdı o yoldan yürümek. Hatta şehirde kalmak konusunda teklifler aldım o halde olduğum için. “Yok” dedim, “tamamlayacağım ben bu inzivayı”. Başladığım döngüyü tamamlama konusuna önem verenlerdenim. Yarım bırakmak pek hoşuma giden bir durum değil. Neyse döndük ki kaldığımız yere bakan ve bize orada yemek, çay, her konuda yardımcı olan güzel ruh Emin hala kamp alanında bizi bekliyordu. İstememiş bırakmak orayı tüm eşyalarımız orada diye sağ olsun. Mini bir motosikleti var. Allah biliyor ya inşallah gitmemiştir diye dua ettim. Ki gitmemişti… Emin geldi motoruyla ulaştırdı beni mağaraların olduğu yere. Yürümek durumunda kalmadım ve üstüne üstlük vadinin içinden gece daracık patikadan motorla gitmek gibi müthiş bir deneyim yaşamış oldum. Uykudan ve yorgunluktan ölen Gamze ayıldı o beş dakikada. Bir daha gittiğimde bütün vadiyi bu şekilde tatmak istediğime karar verdim. Ah çok büyük keyif aldım. Hiç beklemediğinizde yaratıyor hayat size en güzellerinden ortaya karışık bir şeyler. Bu da onlardandı. Nicelerine!

Anlatmak istediğim şu aslında: kendinizi rahatça hayatın kollarına bıraktığınız an ve kendinizi dinleyip bildiğiniz an, yaşam harika bir kombinasyona dönüşüyor. Hem yeniliklere açık olmak ama aynı zamanda kendinize de net olmak. Hem hiç denemediğiniz şeylere atlamak, hem de onun size ne kadar iyi gelip gelmeyeceğini tartabilmek. 

Önünüze gelen bir fırsata bakın derim. Duyduğunuzdaki “ilk an”a. O an, asıl gerçek cevabın olduğu yer. Duyduğunuzda size heyecan veriyorsa, kalbinizde bir şey zıplatıyorsa sebebini henüz sizin bile bilmediğiniz; o deneyimin peşinden gidin. Hiç düşünmeden! Zihni sokmayın işin içine, çünkü hemen bir dakika sonrasında başlıyor “zaten nasıl olacak, yapamam” gibi konuşmalara. Herkesin yaptığı bir şeyse rahatlıkla, ilginizi çekiyor ama içinizde bir şeyler sizi o kadar da huzurlu hissettirmiyorsa eğer; bırakın onu orada. Vardır bir sebebi. O an uygun değildir sizin için. Bu sonra uygun olmayacağı anlamına gelmez tabii ki ama o anki siz önemli olan.

Ben böyle bir döneme girdim işte. Eğlenceli, değişik, zevkli. Ne varsa önüme çıkıp kalbimi çarpıtan; hoop dal Gamze! Bakalım sana neler getirecek, arkana yaslan ve izle sonrasında da. Tavsiye ederim. Hepimize.

Çok çok bol bol sevgi ve cesaretle…

İlginizi çekebilir: Zihnin hapishanen de olabilir, özgürlüğünde; seçim seninİlginizi çekebilir: Zihnin hapishanen de olabilir, özgürlüğünde;

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Gamze Baytan: Selamlar, Gamze ben. Meditasyon ve yoga hocasıyım. 7/24 çalıştığım organizasyon sektöründen bir anda "Ne yapıyorum ben kendim için" diyerek çalışma hayatımda ne istediğime karar vermek adına verdiğim arada; kendimi bir anda bol kitap, bol sorgulama, bol seans ve bol yazının içerisinde buldum. Yol yolu açtı ve ben artık izlemek yerine hayata katılmayı seçtim. Eylül '15'te Ezgi Sorman'dan aldığım Meditasyon Eğitimi Eğitmenliği'nden mezun oldum. Şu an toplam 2 günden oluşan ve içerisinde “stres nedir, bedene etkileri nedir, sağlıklı seçimler yapmamız nasıl mümkündür, meditasyon nedir, ne işimize yarar, faydaları nedir, biz aslında kimiz” gibi soruların cevabını konuşup; her birimizin modu her an değişkenlik gösterdiği için tek bir tekniğe kendimizi sıkıştırmak yerine, esnek olabilmek adına 3 ayrı varyasyonun deneyimendiği eğitimler ve grup meditasyonları yapmaktayım. Yollar bitmez tabi hayat boyu; görebildiğimiz sürece. Ayık ve uyanık olarak yakalayabildiğimiz takdirde hayatı. Ve Cihangir Yoga'da Berivan Aslan Sungur'un Yin Yoga Eğitmenliği eğitimiyle kesişti yolum. Temmuz '17’de de meditasyon hocalığımın yanı sıra yin yoga hocalığına tam anlamıyla adım atmış oluyorum. Ben ruh-zihin-beden ile bütünüyle çalışmaktan çok keyif alıyorum. Yeni şeyler keşfediyorum. Hayatta hem daha güçlü hem daha esnek durabiliyorum artık. Her şey artık hem daha derin hem daha hafif. Ve bütün bu deneyimleri daha rahat anlamamı, içselleştirmemi, görmemi sağlayan en büyük araç da kelimelerim. Yazıyorum çünkü yazı benim bu hayatta ruhumla özgürce dansedebildiğim en özgür alan. Yazıyorum çünkü yaşadığımız, başımıza gelen herhangi bir şeyde yalnız olmadığımızı, çaresiz olmadığımızı bilelim, kuvvetimizi yine birbirimizden alalım, birbirimize yayalım ve şifa olalım diye.. Tüm insanlığa yayılmak niyetiyle. Mail adresim: gamzebaytan@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale