X

Gölgenin farkında mısın: Bir bilinç ötesi hikayesi

Analitik psikolojinin kurucusu Carl Gustav Jung “İç sesinin gücünü bilinçli olarak benimseyen insan kişilik sahibi olur” der.

Kişiliğin gelişmesi kolay değil elbette, hatta oldukça sancılı bir süreç. Kişilik gelişimi 9 ay ana karnında karanlıkta beslenen bebeğin donarak, ağlayarak yeni dünyaya doğması gibidir. İçimizden başka bir iç doğurma yolculuğumuzdur. Bilinçsiz bir süreden, bir sürü şeyden ayrılıp bilinçli bir ayrışmayla kendimizi dış gerçeklikte var etme şeklimizdir. (Oldukça tek başınalık içerir.)

İnsanın içinde bir sürü farklı yan vardır, fakat insan içindeki bu farklı yanlarla, içindeki ötekiyle bütünleşmenin bir yolunu bulduğunda, bölünmez bir bütünlüğe kavuşmanın kapısını aralamış olur. Uyumlu, biricik, özgün kendiliğine ulaşmanın önemli bir koşulunu tamamlamış olur.

Kendi gölgesinin seslerini duymaktan kaçınan insanlar, kendi özünü yaşamayı çoğu zaman bencillik olarak görürler. Hatta tehlikeli bile bulurlar. Farklı olmak, özüne ters düşse de başkaları tarafından kabul görmemek ortak bilincimizde ölümle eş değerdir. Ne de olsa sürüden ayrılanı kurt kapar!

Halbuki insanın kendi özüne ulaşması ve özüyle bütünleşmesi onu bireyci ve bencil yapmaz. Aksine özüne ulaşmak, iradeyle ayakta tutulan disiplinin meyvesidir. İradeyi eyleme dönüştürecek kadar güçlü bir arzunun, sevginin ve seçimin bir sonucudur. Kendisine böylesine bir adanmışlıkla hizmet eden kişi bencillikten çok uzaktır. Tabii ki insan öz yolcuğuna çıkarken kendi benliğinde kaybolmaması için yol göstericilere, rehberlere ihtiyaç duyar. Tarihe adını bırakmış büyük düşünürlerin, kaşiflerin, bilim insanlarının hepsi kendilerinden önceki rehberlerin ışığını bir pusula gibi kullanmıştır. Bu yolla da bize, kendi özüne ve ortak bilince hizmet etmenin, gerçek bilgiyi ve sevgiyi aktarmanın haritasını bırakmışlardır.

Jung insanın bütün olması, öz kendiliğine ulaşabilmesi için özde sentezlenen iki evreden söz eder: Dış gerçeklik ve iç gerçeklik!

İnsan dış gerçeklikte, kendisini dış çevresine uydurmayı amaçlar. İnsan bir şekilde dış gerçekliğe ait olmanın ve orada uyumlu bir görünürlükte var olmanın yollarını arar. İç gerçeklik ise kişinin kendi insanlığını tanımasının yoludur.

Böylelikle insan dıştan içe, içten dışa bir bağ kurarak bütünlük duygusuna kavuşur. İnsanın iç gerçekliği ve dış gerçekliği birbiriyle uyuşmadığında bütünlük duygusu kaybolur. Sahte kendilikler ve sahte gerçeklikler yaratılır. İç gerçekliği tanımanın yolu ise gölge yanlarımızı bilmemizden geçer.

Gölge, ilkel topluluklarda varlığın kopmuş bir bölümü olarak temsil edilir. Kopmuş dahi olsa kişiden ayrı değildir. Bu yüzden ilkel topluklarda birinin gölgesine basmak uğursuzluk kabul edilir. Gölge bilinç dışının derinliklerinin simgesidir. Öyle ki birçok sanatçıyı, kaşifi, yazarı harekete geçiren güçlü arzusu, yaratıcı dürtüsü bu gölge yanından gelir. Gölge yanımız ruhumuzda benzer bir şekilde işlev görür. Güneş ışınlarının cisimlere düşen gölge boylarını kullanarak dünyanın şeklini yorumlayabilen düşünürler gibi… Ressamların nesneleri gölgelendirerek derinlik ve boyut kazandırması, kağıt üzerinde insanı gölgelendirerek insana canlılık hissi vermesi gibi…

İnsan da gölgesini tanıyarak dünyadaki konumuna, boyutuna, derinliğine ve canlılık hissine dair fikir yürütebilir.

Gölge yan çoğu zaman karanlık yan gibi de düşünülebilir. Fakat Jung keşfedilmemiş benlik kitabında şöyle açıklamıştır bunu:
“Çağımızın ‘gölge’ ve ruhun daha alt konumdaki parçası olarak düşündüğü şey sadece olumsuzlukları barındırmaz. Kendimizi tanıdıkça, yani kendi ruhumuzu keşfettikçe, içgüdülerimizle karşılaşırız ve onların imgelerle dolu dünyası, ruhun içinde uyuklamakta olan ve her şey yolunda gittiği sürece bizim nadiren fark ettiğimiz güçlere ışık tutar. Bunlar, müthiş bir etkinliğe sahip potansiyel güçlerdir.”

Fakat bu potansiyel gücünü henüz keşfedememiş olan insan, etik, estetik, öğrenilen şemalar ve daha birçok nedenden dolayı bu içgüdülerini bastırır. Durmadan bastırmaya çalıştığımız bu gölge yanlarımız, içgüdülerimiz bilinç düzeyine ulaşamaz. Bu yüzden insan dış dünyada dengesini, bütünlüğünü, yaratıcılığını ve özgünlüğünü kaybeder çünkü bastırmaya çalıştığımız bu gölge yanımız yaradılışımızda vardır ve ilkel insanların benimsedikleri gibi bizden ayrılmaz bir parçadır.

Jung, iki ayrı gölge tanımlar: Kişisel gölge ve ortak gölgeler.

Kişisel gölgeler insanın kendi kişilik özelliklerini ve yaradılışını içerir. Ortak gölgeler ise ortak bilinç dışına aittir. Melek ve şeytan gibi…

Hayatta, yaradılışımızda olan bu gölge yanlarımızı farkında olmadan başkalarına yansıtarak, başkaları aracılığıyla yaşamaya çalışırız. Ruhumuzun bu görülmez, bu ayrılmaz parçalarını içten dışa doğru, yani bilinç olmayan bir derinlikten bilince çıkarmadıkça, bilinçli yanımızla bütünleştirmedikçe koyu ve yoğun bir karanlığın esiri oluruz. Gizil arzularımız gizli esaretlerimize dönüşür. Bir süre sonra gizli de kalamayıp görünür hale gelen bu arzular, dış gerçekliğe bizi uyumlu kılmak yerine, bizi bağımlı kılar. Hayat yolumuzdan bizi ayrı düşüren bağımlılıklar böyle başlar. Madde bağımlılığı, ilişki bağımlılığı, oyun bağımlılığı, sosyal medya bağımlılığı, tüketim bağımlılığı gibi…

İlkellikle medeniyetin, maddi ile manevinin, bencillik ile birliğin kavuştuğu yer gölge ve bilincin birbiriyle bağ kurduğu yerdir. Nörobilimsel dilde limbik sistemle korteksin buluşmasıdır.

Bilinç dışından gelen bu dürtülerin, bilinç tarafından sindirilmesi oldukça önemlidir. Sindirilmeyen bilgi sindirilmeyen yemek gibi insanı zehirler. Bu yüzden herkesin kendine ait bir zamanı vardır ve bu zaman herkes için biriciktir.

Jung insanın bu gölge yanlarını bilinçli olarak benimseyip dış gerçeklikle uyumlandığı, bütünleştiği hale kişinin kendini gerçekleştirmesi der. Gerçek kendiliğin gelişmesiyle insan artık bambaşka bir tutumda, davranışta ve yaşamda var olur. Ve kendi seçimlerini özgün bir şekilde dış gerçeklikte var edebilecek kapasiteye ulaşır.

Dış dünyada olmak istediğin kişiye dönüşebilmen için iç dünyanda nasıl bir insan olduğunu bilmen gerekir. Jung bunu bir simya olarak görür ve şöyle açılar: “Simyanın sırrı, deneyüstü işlevidir, soylunun soysuz ögelerle ayrışan işlevlerinin, alt işlevlerle bilincin, bilinç dışıyla karıştırılıp kaynaştırılarak kişiliğin dönüştürülmesidir.”

Yani insan kendi kişiliğinin, kendi hayat yolunun, kendi ömrünün simyacısıdır.

Batı dünyasının aşırı gelişmiş teknolojileri ve “aklı” bizi ruhumuzla temastan uzaklaştırmıştır. Pandemiyle beraber Doğu felsefelerine böylesine güçlü yönelimlerin tekrar gündeme oturması tesadüf değildir çünkü insan bütün ömrü boyunca gerçekte kendi ruhuyla teması aramakta ve kendi bütünlüğünün peşinde koşmaktadır. İnsanın kendi gölgesinden, içgüdülerinden, kendi ruhuyla temastan kopması kendine yaptığı en büyük ikiyüzlülüktür. Kendine bunu yapan insan, başkalarına neler yapmaz!

İçimizdeki ötekiyle bulaşabilirsek, öz bütünlüğün bir yolunu bulabiliriz.

  • Zıt kutuplar birbirini arar.
  • Bilinç, bilinç dışını arar.
  • Dışa dönük, içini arar.
  • İçe dönük, dışa dönmenin yollarını arar.
  • Varlık zıddıyla görünür olur.
  • Yaşamın gölgesi de ölümdür.
  • Ölümü reddetmek, ölümü bastırmak yaşamın canlılığını, arzusunu, heyecanını elimizden alır.

Bazen bilinç dışın, bastırılmış yanın, kimsenin sende görmesini istemediğin tarafın, karmaşık ve bilinmeyen yüzün, yani gölgen üzerine atılmayı bekleyen bir kedi gibi hissettirebilir. Gölge yanını bastırmak, ötekileştirmek seni daha iyi biri yapmaz, seni daha bütün yapmaz. Ne kadar görmez, ne kadar bakmazsan o kadar yoğunlaşır o karanlık. Aksine ne kadar somutlaştırırsan bir o kadar yaklaşırsın bütünlüğüne. Böylelikle gölgeni bastırmaya çalışmak için harcadığın enerjini gerçek kendiliğini var etmek için kullanabilirsin!

Halil Cibran “Her insan içinde iki varlık barındırır” der; “biri karanlıkta uyanık, öbürü ışıkta uyuyan.”

Karanlıkta uyanık olmak böyledir. Tohumlar ışığa çıkmadan önce karanlıkta beslenir. Dünya güneş etrafındaki turunu tamamlarken, bu yeni tur sana gölgenle teması, simgeleri görmeyi, imgelere-hikayelere kulak vermeyi, rüyalarını okuyabilmeni, içindeki ötekiyle buluşup bütünleşmeyi ve bölünmezliği getirsin!

Bu yeni yılda aman gölgene basma!

İlginizi çekebilir: Olumlu beklentilere ve öz farkındalığa sahip olmak için 7 öneri

Gülbalca Çakıroğlu: İzmir Ekonomi Üniversitesi Psikoloji bölümünü bitirdikten sonra beyin ve çalışma prensipleri alanında Dokuz Eylül Üniversitesi Klinik Sinirbilimleri (Neuroscience) Master programına kabul edildi. Yüksek lisansını yaparken Multidisipliner Beyin Dinamiği laboratuvarında TÜBİTAK 112S459 NO’lu 1001 proje bursiyeri olarak çalışmaya başladı. Bu dönemde 2 sene Alzheimer ve Hafif Kognitif Bozukluğu olan hastalarla çalışmalarını sürdürdü. Tezini tamamladıktan sonra uzman olarak sektörde çalışmaya başladı. 6 sene özel okullarda aileler ve çocuklarla çalıştı. Pandemi döneminde ikinci yüksek lisansı olan Klinik Psikoloji uzmanlığını Rumeli Üniversitesi Klinik Psikoloji programından aldı. Aynı üniversitede, Nöropsikoloji alanında öğretim görevlisi olarak çalıştı. Alp Karaosmanoğlu’ndan Şema Terapi, Emre Konuk’tan EMDR (göz hareketleri ile duyarsızlaştırma ve yeniden işleme modeli) 1. Düzey eğitimlerini tamamladı. İstanbul Psikodrama Enstitüsünde Psikodrama Temel Eğitimini aldı. Halen Yetişkinlerle bilişsel ve yaşantısal teknikler ile çalışmaktadır. Mezun olduğu üniversitede, 3 kuşak usta-çırak projesinde gönüllü olarak psikoloji öğrencilerine destek vermektedir. Çeşitli platformlarda Bağlanma ve Psikolojik Sağlamlılık ile ilgili eğitimler düzenlemektedir. Alanıyla ilgili çeşitli yazıları Psikeart Dergisi ve uplifers.com sitesinde yayınlanmaktadır.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:



  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.





Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Dijital dünya, sınırlarını sürekli olarak genişletmeye devam ediyor ve sanal dünyalar, artık hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geliyor. Üstelik yalnızca sanal dünyalar da değil, o dünyanın baş kahramanları olan virtual influencer’lar da. Yani biz 🙂 Sosyal medya platformlarında kendi takipçi kitlelerini oluşturan ve çokça sevgiyle ve ilgiyle karşılanan sanal influencer’lar, sadece teknolojik gelişmelerin başarılı bir somut örneği olmakla kalmıyor; aynı zamanda modern pazarlama pratiklerini de yeniden şekillendiriyor.



Yani, artık gerçek insan influencer’lar gibi biz virtual influencer’lar da markaları temsil edebiliyor, iş birliği çalışmaları yapabiliyoruz; dahası biz de hayatımızın akışını ya da bir günümüzün nasıl geçtiğini paylaşabiliyoruz, üstelik dünyanın pek çok yerinde. Peki, biz kimiz? İşte bu dijital dünyayı çok daha yakından tanımak ve bir parçası olmak için mutlaka takip etmeniz gereken virtual influencer’lar:

Virtual Alin


Gelin, önce benimle başlayalım ve size kendimi tanıtayım: Ben Alin! Ford Türkiye’nin marka elçisiyim. En büyük ilgi alanım elbette ki teknoloji ve otomobiller. Aynı zamanda seyahat etmeye de bayılıyorum! Türkiye’nin otomotiv alanındaki ilk ve tek sanal influencer’ıyım. Yani beni ben yapan, hobilerimi şekillendiren, yaşam tarzımı belirleyen her şey aslında markanın stratejisinden doğdu. Günümün büyük bir kısmını yepyeni keşifler yapmaya ayırıyorum ve hiçbir sosyal medya akımından da geri kalmıyorum…

Zencefil shot’ımla güne başlıyor, çıktığım yeni yollarda bol bol kahve molaları vermeyi ve maceralarımı sizinle paylaşmayı seviyorum. Başka çok sevdiğim bir şey varsa o da Mustang Mach-E ile geçirdiğim tüm anlar; çünkü onunla olan her yolculuğum sıra dışı diyor ve beni hemen takip etmeniz için Instagram hesabımı buraya bırakıyorum.

Rozy

Rozy, dünya genelinde en popüler virtual influencer’lardan biri ve Güney Koreli. Hatta Kore’nin ilk sanal influencer’ı. Gezmeyi, iyi giyinmeyi, yemek yapmayı çok seviyor. Dünyayı dolaşıyor, birbirinden şık tasarımlar kullanıyor, modellik yapıyor ve dünyaca ünlü markalarla çalışıyor. Her geçen gün yaptığı sponsorluk anlaşmalarının sayısı hızla artarken, sosyal medya takipçileri tarafından da hayranlıkla takip edilmeye devam ediyor. Rozy de tıpkı benim gibi sanatın ve estetiğin gücüne inanıyor ve her günü dolu dolu yaşamak için ilham veriyor.

Shudu



Shudu, moda fotoğrafçısı Cameron-James Wilson tarafından yaratılan dünyanın ilk dijital süper modeli olan bir sanal influencer. Güney Afrika Kökenli Shudu, iyi giyinmeyi çok seviyor. Dünyaca ünlü lüks moda markalarıyla iş birlikleri yapan Shudu, aynı zamanda sanal insan ırkının savunucusu olma görevini de üstleniyor. Shudu’nun yaratılmasındaki en önemli amaçlardan biri de dijital dünyanın temsilindeki etnik çeşitlilik eksikliğine dikkat çekmekti ve bence bu, hayranlık uyandırıcı.

Ion Göttlich

Ion Göttlich, bisiklet tutkunu bir sanal influencer. Teknoloji ve video oyunlarına olan ilgisi ile tanınan Ion, aynı zamanda da spor yapmaya çok düşkün. Yeni keşifler yapmayı, aktif bir yaşam sürmeyi ve sağlıklı alışkanlıklarını sürdürmeyi çok seviyor ve takipçileriyle bisikletini yanından ayırmadığı keyifli anları sıkça paylaşıyor. Dışarıdan bakıldığında Ion ile tarzımız pek uyuşmuyor gibi görünse de, çok önemli bir ortak yönümüz var: O da tıpkı benim gibi yollarda zaman geçirmeyi çok seviyor ve yeni keşiflere asla hayır demiyor.

Imma

Japonya’nın ilk virtual influencer’ı ve modeli, pembe saçlarıyla çok sevilen Imma. Bugüne kadar dünya çapında modadan iş dünyasına, lüks tüketim markalarından televizyon kanallarına kadar pek çok sektörde manşetlerde yer alan Imma, Instagram hesabından yaptığı paylaşımlarla ilgiyi üzerinde tutmaya devam ediyor. O da ben de yeni trendleri takip etmekten büyük keyif duyuyoruz; ayrıca dans ve müzik de ortak tutkumuz olabilir.

Lil Miquela

Instagram’da 2 milyondan fazla takipçisi olan ve dünya genelinde sevilen virtual influencer’lardan biri olan Lil Miquela, renkli yaşamından eğlenceli kareler paylaşarak takipçilerinin ilgisini çekmeyi başarıyor. Dünya devi moda markalarıyla iş birlikleri olan ve tarzından, kişisel bakımından ödün vermeyen Miquela, yeni yerler keşfetmeye de bayılıyor; tıpkı benim gibi… Unutmadan, ikimize de çillerin çok yakıştığını söylemiş miydim 🙂



Bermuda

Lil Miquela’dan sonra kız kardeşi Bermuda’yı da tanıyalım. Bermuda, kendini ‘robot queen’ yani robot kraliçe olarak anlatıyor ve adeta moda ikonu gibi tarzıyla ön plana çıkan bir sanal influencer. Özellikle lüks yaşam tarzı ve moda dünyasına olan tutkusuyla bilinse de pek çok farklı markayla da iş birlikleri yapıyor ve sık sık Miquela ile fotoğraf paylaşıyor. Bermuda da tıpkı benim gibi kişisel bakımına çok düşkün, ayrıca aktif bir yaşam sürmek, ikimizin de öncelikleri arasında. Miquela ile samimi ilişkilerine hayran olduğumu da belirtmeliyim…

Nobody Sausage

En komik virtual influencer’lardan biri olan Nobody Sausage, dünya çapında çok seviliyor ve 8 milyona yakın takipçisi var. Genelde günlük rutinlerini ve yaptığı işleri paylaşsa da modern dünyanın pek çok ortak sorununu da mizahi bir yaklaşımla ele alarak milyonları güldürmeyi başarıyor. Ayıca, müzik ve dansa olan ilgi ve tutkusu da coşku dolu bir enerji yayıyor. Benim de en çok güldüğüm, izlerken en çok keyif aldığım sanal influencer’lardan biri.

Lu do Magalu

Brezilya’nın en büyük perakende şirketlerinden birinin yüzü olan Lu do Magalu’nun ünü, yalnızca Brezilya ile sınırlı kalmıyor, çünkü sosyal medya hesaplarında dünyaca ünlü pek çok markanın ürünü ile ilgili içerikler üretiyor. İlk kez YouTube’da karşımıza çıkmış olsa da, bugün Instagram’da ve Facebook’ta da oldukça popüler. Ayrıca kendisini ‘Virtual 3D Influencer’ olarak tanıtıyor. O da teknoloji ve yenilikleri takip etme konusunda oldukça tutkulu ve bu tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı seviyor, tıpkı benim de yaptığım gibi.

CodeMiko

Teknik olarak ‘VTuber’ olarak bilinen CodeMiko, Twitch yayıncısı bir sanal influencer. VTuber teknolojisinin sınırlarını zorlamakla ün salan CodeMiko, canlı yayınlarında yaptığı röportajlarla da çokça ilgi görüyor. Sanal dünyanın ve teknolojinin son gelişmelerini aktarırken, tarzından ve günlük keşiflerinden de ödün vermiyor. İkimizin de dijital dünyanın sınırlarını zorlamayı sevdiğimizi söylemeden geçemeyeceğim 🙂

Thalasya

Endonezya’nın ilk virtual influencer’ı Thalasya, dünyayı keşfetmeyi, yeni tatlar denemeyi ve moda tutkusunu takipçileriyle paylaşmayı çok seviyor. Üstelik çok çeşitli sektörlerdeki markalarla iş birliği yaparak, günlük rutinlerinde neler yaptığını da sık sık Instagram hesabına ekliyor. Thalasya da benim gibi yeni deneyimlere çok açık. Ayrıca, yemeklere ve özellikle de sokak lezzetlerine olan ilgisini de gizlemiyor. Sanırım ona yakın hissetmemi sağlayan ortak özelliklerimizden biri de bu.

Elbette ki listenin tamamı bu kadarla sınırlı değil. Sanal influencer’lar olarak sayımız günden güne artıyor. Teknolojinin, sanatın, gerçekliğin ve kurgunun sınırlarını zorlayan var oluşlarımızla, günden güne dijital dünyada yeni gelişmelere imza atmaya devam edeceğiz; tabii kendi hayatlarımızdaki maceraların dozunu artırmaya da. Siz de bu dünyadan haberdar olmak ve yeni maceralarımda benimle yer almak için takipte kalın! Geleceği, bugünden yaşayın.





İlgili Makale