X

Gölgeler dosyası açılıyor: ″Yalnızlıktan Korkan″ ben saklandığın yerden çık

Gölgeler, bizim olan parçalarımız, kimseye söyleyemediğimiz bir o kadar içimize işlemiş olan… Her ne kadar bir süreliğine üzerini örtebilmeyi başarsak bile, en küçük bir tetiklemede olduğu yerden dışarı çıkıveren, çıktığı an hayatımızın yönetimini ele geçiren, bizim bir türlü barışamadığımız, kendimize bile itiraf edemediğimiz parçalarımız.

Yalnızlıktan korkan ben

Bu yazımızın konusu; ‘’yalnızlıktan korkan’’ ben. Yalnızlık yaklaşımıma kendi tecrübelerim ile başlayacağım. Biliyorum ki; bu yazıyı okuyan sizler de hayatınızın bir noktasında aynı duyguları veya çok benzerlerini paylaştınız. Okul yıllarım boyunca çok fazla okul değiştirdim, hatta o kadar çok ki, hiçbir yerde neredeyse iki yıldan fazla kalmadım. Her zaman yeni arkadaşlar edinmek durumunda kaldım, günlerce neden yalnızım diye sorguladığım oldu; yine de ertesinde çok iyi arkadaşlarım da oldu. Fakat bu arada ben duvarlar ördüm, geçilmesi kolay olmayan, dengemi bozar diye düşünüp diğer insanları yanıma yaklaştırmayan duvarlar.

Onlara yazmayı her zaman onlarla konuşmaktan daha kolay buldum. Neden diye soracak olursanız, sebebi çok açıktı: Kendimi koruyordum, risk almıyordum, yazmak veya yazarak anlatmak her zaman çok daha kolaydı, çünkü bakabilmek cesaret isterdi, aynen savaşa katılacak bir kumandan gibi en önde saf tutabilmeyi gerektirirdi. Sonra üniversite yılları geldi, yine aynı yalnızlık ve sadece izin verilmiş kişilerin yakınlaşması devam etti.

Hayatım boyunca katlandığım olaylar, mutsuzluk, akış ve günler süren hüzün yalnızlık korkusunu yenmeye yetmedi, ta ki kendime o soruyu sorana dek…

Ve evet yine tüm samimiyetimle itiraf ediyorum, çok sevdiğim bir adamın ihaneti söz konusu olduğunda bile, yalnız kalmaktan korkarak hareket edebildim. Yalnızlığımla kalamadım, ‘Başka insanlar ne düşünür?’, ‘O ne düşünür?’, ‘Ben şimdi ne yapacağım?’, ‘Nasıl yalnız olacağım?’ diye korktum. Bu yalnızlık korkusu o kadar büyüktü ki, mantığa sığmayacak saygısızlıklar karşısında bile bana sadece ‘’olduğum gibi kalmayı’’ emretti. Katlandığım olaylar, akış, huzursuzluk, mutsuzluk ve günler boyu süren hüzünler bile bu yalnızlık korkusunu yenmeye, onu kabul etmeye yetmedi. Ben onu bastırdıkça, hayat bana hep daha zor koşullara katlanmayı getirdi.

Hayatımı değiştiren soru

Ta ki bir gün öyle bir noktaya geldim ki, o güne kadar bir kere bile sormaya cesaret edemediğim bir şey sordum kendime; ‘Ben neden buradaydım?’, ‘Neden böyle mutsuz bir resmin parçasıydım?’ ve ‘Yarın ölebilmeye bu kadar yakınken neden günlerimi bu derece mutsuz geçirmekteydim?’ Sırf yalnızlık korkusu ve o koluma takıp gidemediğim ‘’yalnızlıktan korkan’’ ben yüzünden.

İşte o an her şey değişti, ben o korkuyu yanıma aldım, hayatımı tamamiyle değiştirdim, her ne olursa olsun geri dönmedim. Bana sunulan tüm ikinci şansları reddettim, çünkü yalnızlığımla arkadaş oldum. Yalnızlığımı tek başınalığa dönüştürdüm, muhteşem bir arkadaş buldum kendime, kendim oldum. Her tek başıma kalışımda kendimi biraz daha tanıdım, evet yine belki birlikteliklerim oldu ama hiçbirinde tek başına olduğum kadar ben olmayı ‘’henüz’’ beceremedim.

Halen o yalnızlıktan korkan ben, tek başımalığımı alıp dünyanın her yerine seyahatlerime devam ediyorum, bugüne kadar Güney Amerika da dahil olmak üzere pek çok yeri ‘’tek başıma’’ dolaştım. En güzel seyahat anılarım bu tek başına seyahatlerimde beni buldu. Öyle ki, bugün yalnızlığımla alay edebiliyorum, tekliğime gülebiliyorum, ara ara kendime kendimle randevular ayarlıyorum ki, yoğun günlerimde biraz olsun tek başıma ve yine sadece ‘’ben’’ olarak tüm yalnızlığım, tek başınalığım ve varlığım ile vakit geçirebileyim.

Yalnızlık korkusu yüzünden mutsuz bir yaşama devam etmeyin

Tek başıma seyahatlerimde en çok dikkatimi çekenler aynı masada oturup, aslında fiziken birlikte gözüküp, dışarıdan bakıldığında yapayalnız olanlar. Gerçek aslında her zaman gözlerimizin önündedir. Hepimiz sıklıkla duyuyoruz, evliliğinden ilişkisinden mutlu olmayan artık haz almayan ama sadece ‘’yalnızlık’’ korkusu ile huzursuz, mutsuz bir yaşama devam edenler, sadece yalnız kalmamak için birbirine yalan söyleyenler, yalnız kalırsam ne yaparım düşüncesi ile kendine olan sevgisizliğini, farklı bir kadın veya erkekten hoşlandığını bile itiraf edemeyenler…

İlgili yazı: Kalabalıklardaki yalnızlık: İlişkilerdeki ”iki yabancı” sendromu

Hayat yalnızlıktan korkmak için çok kısa, yalnızlık gölgeniz ile bir olun, yalnızlığınızı sevin, tek başınalığınız sizin en yakın dostunuzdur, o gerçektir, yalan söylemez, ona dürüst olmanız gerekmez zaten sizin içinizi bilir.

Eğer yalnızlıktan korkuyorsanız bugün gölgenizi dönüştürmek için bir adım atın, siz olduğunuz gibi güzelsiniz, bunu anlamak için bir sevgili, bir eş, bir arkadaş gerekmiyor, bunu öncelikle siz ‘’tek başınıza’’ keşfetmelisiniz…

Sevgili Özdemir Asaf’ın muhteşem şiiri bizi yalnızlığa bir adım daha yaklaştırır. Yalnız kalmaktan korktuğumuz gölgelerimizi sevelim, çünkü yalnızlık; sadece kendi kendimize yürüyebileceğimiz, yalnız geldiğimiz gibi yalnız gideceğimiz bu hayatta bize verilmiş en güzel güçtür;

Yalnızlık Paylaşılmaz

Yalnızlık, yaşamda bir an,

Hep yeniden başlayan…

Paylaşılmaz.

Ya da kocaman bir yalan,

Kovdukça kovalayan…

Paylaşılmaz.

Bir düşün’de beni sana ayıran

Yalnızlık paylaşılmaz

Paylaşılsa yalnızlık olmaz.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale