Göç yolculuğunuzda ilerlerken anlamlandırma çabasından sıyrılın

Her yolculuğun bir varış ve çıkış hikayesi vardır. Benim de yolculuğum bir göç yolculuğuyla başlamıştı, ruhların göçü demiştim bu sürece. Hayatımızda ne var, ne yok? Neye sahibiz, neye ihtiyacımız var? Bir anlamlandırmama yolculuğu bu…

Sanki gölgelerimizin içinden geçerek bir eşik atlama sürecine geçme anı.

Gölgelerimiz ile bütün değil miydik? Reddettiğimiz gölge bizi ele geçirir. Gölgenin varlığını kabul edersen gelişirsin, genişlersin ve var olursun.

Gölge yönlerimizle birlikte bir eşik atlama ihtiyacı oluşur hayatımızda. Her eşikten geçerken vahşi benlerimizi, kuşandığımız benlerimizi fark ederiz. Bazı eşiklerde kendimizi doğururuz, o yüzden bizim için dönüm noktasıdır buralar. Bazı eşiklerde henüz bilinç düzeyine çıkılmamış olabilir. Bunu da kabul etmek ve izlemek, hatta izin vermek gerekir.

Bir andan, bir olaydan, sorundan, durumdan veya duygudan kaçmak, ödenen büyük bedele rağmen olanı yok etmez. Üstelik kişinin özgün duruma (mutsuzluk, sorun, olay, kaygı) verdiği kaçınma tepkisi, yaşamın fakirleşmesine ve kişinin ideallerinden uzaklaşmasına yol açar. Sonuç daha fazla mutsuzluk ve kaygı olur. Yani hız, hazzı getirir. Daha fazla haz alma hissi hayatımızda derin girdaplar oluşturabilir.

Bu göç yolculuğunda anlamlandırmadan dinginliğin içinde devam etmek nasıl gelirdi?

İlginizi çekebilir: Kendi varoluşunuza sahip çıkıyor musunuz?

Fatma Nur Bilgin
Fatma Nur Bilgin, beden rehabilitasyonunu kişisel dönüşümün adımı olarak görüyor ve bir bütün olarak beden-zihin-ruh dengesini hedefliyor. Beden rehabilitasyonunda Pilates, Dorn-Breuss terapisi ve KranyoSakral ... Devam