X

Gizemden maceraya 5 Netflix dizisi önerisi

Son zamanlarda, korona sürecinin bizleri eve kapaması sonucunda fırsat bulup bağımlısı olduğum bir mecra var; Netflix. Neredeyse bütün güncel dizilerini izledim diyebilirim ama hepsi aynı tadı bırakmadı; bazı diziler “iyi ki izledim” dedirtirken bazıları zaman kaybı gibi hissettirdi. Devam edemeyip yarım bıraktıklarım da oldu, başından kalkamadan heyecanla bitirdiklerim de. İşte bu izlenimlerimi göz önüne alarak sizlere sevdiğim, hikâyesini farklı bulduğum, sürükleyici ve etkileyici olduklarını düşündüğüm beş Netflix dizisi önerisinde bulunacağım. Umarım bu öneriler, keyifli vakit geçirmenize katkı sağlar.

Dark 

Dark Almanya’da küçük bir kasaba olan Winden’da kaybolan iki çocuğun hikayesini konu alıyor. Bu kayıp vakalarının ardından kasabada yaşayan dört farklı ailenin birbirleriyle olan tuhaf ilişkileri ortaya çıkıyor, insanların aslında göründüğünden daha farklı hayatlar yaşadığı fark ediliyor ve daha önemlisi bugün yaşananların kökleri 1986 yılına dek uzanıyor. Kim kimdi, soy ağacı nasıldı, kim kimin nesiydi diye düşünürken zihniniz yanabilir ama Alman ciddiyetiyle, fizik kanunlarıyla desteklenmiş etkileyici bir dizi izlemek isteyenlere kesinlikle tavsiyemdir. Ayrıca Imdb puanı 8.7.

Anne with an “E”

Anne with an E’de, Kanada’da 19. yüzyılın sonlarında yaşayan yetim bir genç kız olan Anne’in yetimhaneden Prince Edward Island’a uzanan maceralarını takip ediyoruz. Hikaye, bekar iki yaşlı kardeşin çiftliklerindeki işlere yardımcı olması amacıyla bir çocuk evlat edinmek istemesiyle gelişen olayları sıcacık ve naif bir dille anlatıyor.  Ayrıca Prince Edward adasının doğal güzellikleri sizleri büyülüyor, kiraz çiçeği ağaçları, parlak sular, göl, çimenler, buğday tarlaları… Dizi, Lucy Maud Montgomery’nin kitabı Anne of Green Gables’ı yeni bir bakış açısıyla yansıtıyor, okumak isteyenler için bu romanın Yeşilin Kızı Anne adı altında Türkçeye çevrilmiş hali ve yine aynı adla çizgi filmi de mevcut. Çocuklarınız varsa izleyebilmeniz için çizgi film versiyonunun linkini buraya ekliyorum.

Anne’in hayal gücü, ayakta kalmaya olan inancı, doğa-hayvan sevgisi, kendini ifade etme tarzı ve edebi yatkınlığı sizi etkileyecektir. Anne’in Charlotta Bronte’nin ilk feminist romanlardan olan Jane Eyre romanından alıntılar yapması kalbinizi ısıtan bir diğer faktör olabilir. Zengin ve ayrıntılı içeriğiyle etkileyici ve sürükleyici bu yapımı sizlere öneriyorum. Sadece, son birkaç bölüm bende aceleye gelmiş izlenimi bıraktı, 4. sezonun izninin Netflix’ten çıkmaması bendeki bu izlenimi güçlendiren ve neden öyle yapılmak zorunda olunduğunu açıklayan bir durum olarak algılanabilir. Onun dışında gerçekten çok beğendiğim, içimi ısıtan bir dizi olduğunu belirtmek isterim. Imdb puanı 8.7.

Unbelievable

“Dünyayı kadınlar yönetsin” diye bir his uyandıran ve erkek egemen topluma eleştirilerde bulunan etkileyici ve sürükleyici bir dizi. Gerçek olaylardan esinlenilmiş olması hem üzücü hem de ne yazık ki çok tanıdık bir durum olarak sizi etkisi altına alabilir. Hem tecavüze uğramış hem de yalan söylemek zorunda bırakılan bir genç ve gerçeğe giden yolu takip eden iki kadın dedektifin hikâyesi… Olayların akışı abartısız ve yalın bir dille anlatılıyor, algılarımızın erkek egemen dünyada nasıl manipüle edildiğine dair farkındalık uyandırıyor. Imdb puanı da 8.4.

Unorthodox 

Deborah Feldman’ın Unorthodox: The Scandalous Rejection of My Hasidic Roots isimli kitabından esinlenerek uyarlanmış sürükleyici ve etkileyici bir dizi. Gerçek bir hayat hikayesine dayanan ve yurtdışında yeni bir hayata başlayabilmek için görücü usulü evliliğinden ve dini cemaatinden (Hasidizm) kaçan genç bir Ortodoks Yahudi kadının hikayesi anlatılıyor dizide.

Diziyi izlemeden önce Hasidik Yahudileri hakkında birkaç internet metni bile okusanız dizide izlediğiniz olaylar ve bazı davranış şekilleri çok daha güzel oturabilir kafanızda. Bu hikayeyi izlerken, din, ırk gözetmeksizin herhangi bir inanışta aşırıya kaçmanın ve bağnazlığın ne kadar sevgiden yoksun dünyalar yaratttığını ve dünyayı metropolde yaşasanız dahi ne kadar dar edebildiğini görüyor ya da hatırlıyorsunuz ve Shira Haas’ın canlandırdığı Esther Shapiro karakterinin kaçış hikayesinin ortağı oluyorsunuz. Kendi yolunu bulma hikayesini heyecanla izliyor ve 2. sezonunu merak ediyorsunuz. İşte tüm bu nedenlerle, 4 bölümlük sezonuyla bir oturuşta kendinizi kaptırıp izleyebileceğiniz bu yapım sizlere önerebileceğim diziler arasında yer alıyor. Imdb puanı 8.1.

Into the night 

Polonyalı yazar Jacek Dukaj tarafından 2015 yılında yazılan The Old Axolotl romanından esinlenilen, Belçika yapımı gerilim dizisi. İnsanın aklına ilk fıkra gibi olduğu geliyor, fıkraya benzemesi komikliğinden değil; bir Türk, bir İtalyan, bir Fransız ve bir İngiliz uçağa binmişler şeklinde ilerleyen kurgusu nedeniyle. Daha detaylı olarak konusunu ele almak gerekirse; gizemli bir kozmik felaket güneş ışınlarıyla dünyaya çarptığında, Brüksel’den gece uçuşu yapan bir uçakta şans eseri hayatta kalmayı başaran yolcular sığınak bulmak ve güneş ışınlarından kaçmak için mücadeleye başlıyorlar.

Fragmanında kullanılan ve hikâyenin özünü oluşturan “Bizi insan yapan ne varsa, en karanlık anda gün yüzüne çıkar” ifadesinin uyandırdığı merak ve akıcı ilerleyen senaryosu bakımından izlemeye değer bir yapım. Ayrıca, başarılı Türk oyuncu Mehmet Kurtuluş’un başrollerden biri olması ve dizide Türklerden sempati yaratan bir dille bahsediliyor olması da izlerken hoş duygular uyandırıyor. Imdb puanı 7.1, sürükleyici ve heyecan verici bir dizi olması bakımından bu puan daha yüksek de verilebilirdi diye düşündüm fakat sanırım farklı mantık hataları bu puanı etkiledi çünkü izlerken benim de dikkatimi çeken noktalar oldu fakat kurgu bir dizi deyip senaryonun ilginç hikayesine konsantre olabildim. O yüzden listenizde bulunabilir diye düşünüyorum ve kısa tanıtım videosunu ekliyorum.

İlginizi çekebilir: Çocuklarınızla keyifli vakit geçirmenize yardımcı olacak 7 kitap önerisi

Duygu Meriç: Ben Duygu Meriç, 2013 yılında Boğaziçi Üniversitesi Okul Öncesi Öğretmenliği bölümünden mezun oldum. Bir yıl özel bir okulda çalıştıktan sonra atanarak doğu göreviyle köy öğretmenliğini deneyimledim. Daha sonra İstanbul’a döndükten sonra Boğaziçi Üniversitesi Erken Çocukluk alanında yüksek lisansımı tamamladım ve halen Kuştepe’de öğretmenlik görevime devam ediyorum. Sosyo-duygusal öğrenme, çocuk hakları, oyun, çocuk kitapları, anne çocuk ilişkileri ve ebeveynlik stilleri, çocuk tiyatroları, müzik ve toplumsal cinsiyet rolleri temel ilgi alanları olarak odaklandığım konuları oluşturuyor ve burada sizlerle deneyimlerimin ve eğitimlerinin bana verdiği bakış açısıyla önerilerimi ve düşüncelerimi paylaşma serüvenine başlıyorum. Hayata, çocuğa ve eğitime dair bilgi ve önerilerle buluşmak üzere...

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale