X

‘Gizem’ neden ilgimizi çeker: Polisiyenin 6 unsuru

“Üç büyük gizem vardır;
kuşa hava,
balığa su,
ve insana da kendisi.”
Hint atasözü

Ünlü teorik fizikçi Albert Einstein bir keresinde şöyle demiş: “Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür, hayal gücü ise her yere.” Gerçekten de gizemler bize günlük yaşamlarımız için gerçekçi olmayan ya da sadece aptalca olan şeyleri hayal etme şansı verir. Onlar, sıradan yaşamlarımızı canlandırma gücüne sahiptir. Hemen hemen her şey için bir açıklama bulmaya çalıştığımız bir dünyada yaşıyoruz, bu nedenle temel akıl yürütme kapasitemize meydan okuyan konular hızla dikkatimizi çekebilir, merakımızı uyandırabilir ve hayal gücümüzü harekete geçirebilir. Bir yandan da istediğimiz halde anlayamadıklarımız için kurgusal bir akıl yürütme metoduna başvururuz. Bu alanda oldukça spekülatif sonuçlarla anlayış geliştiririz. Böylece anlama yolunda en azından küçük bir adım atmaya başlarız. “Ne neden oldu?”, “Kim kime, neyi, neden yaptı?” bulmacası bizi içine çeker.

Çoğumuz suç, yasak ve günah kavramlarıyla ve de onların failleriyle aramızda güçlü bir çekim hissederiz. Kavrayamamaya ve korkuya olan mesafemizi korumamıza yardımcı olan entelektüel bir alıştırma gibidir gizeme olan merakımız. Gizemler tatmin edicidir çünkü tehlike içerir ve aynı anda da bu tehlike bizim hayatımızı etkilemez. Kötülüğün bizden uzakta olduğunu, kötü insanın da saf şeytanilikle var olduğunu bize kanıtlayabilecek her şey rahatlatıcıdır. Gizemli romanlar okurken kahve içebilir, gizemli filmler izlerken cips yiyebiliriz. Bize zarar vermesi imkansız olan tüyler ürpertici bir olayın heyecanı, bir kağıt parçasından veya bir ekrandan suçlu bir zihnin gizli girintilerine bakma duygusu bizi mest eder. Bir de tabii ki “adalet” hissi yayılır içimize çünkü oralarda kötülük yapanlar cezalandırılır. Hayatımıza dönüp her şeyin yolunda olduğunu düşünerek geçici bir keyif alırız.

Birçoğumuzun gizemleri sevmesinin bir başka nedeni de garip ve beklenmedik bir şeyle karşılaştığımızda hissettiğimiz o kontrol edilemeyen heyecandır. Gizem romanları ve filmleri bu heyecanlanma fikrini tetikler. Bu heyecan aslında iğrenme ve korku arasındaki ince bir çizgidedir. Cinayet, kargaşa gibi konular doğru bir şekilde sunulursa dramatik anlamda zihinsel bir huzursuzluk deneyimi yaratır ve merakımızı tatmin eder.

Gizem romanlarına benzer şekilde, dünyanın bazı tarihsel muammaları da aynı etkiyi yaratabilir. Örneğin, 1518’de yaşanan Dans Vebası, Fransa’nın Strasbourg kentindeki bütün bir kasaba halkının aylarca fanatik bir şekilde dans ettiği vakaydı. Kayıtlara göre bu olay, “işkence dolu, istemsiz bir dans ateşiydi.” Olay, Temmuz 1518’de Frau Troffea adlı bir kadının dar bir sokağa sapıp dans etmeye başlamasıyla başladı. Yaklaşık 400 kişi onun psikotik dansını taklit etmeye başladığından, tüyler ürpertici hareketleri bulaşıcı olarak algılanmıştı. Sonunda, “enfekte” insanların çoğu yorgunluktan, kalp krizinden veya felçten öldü. Ve bugün bile hala bu olayın neden gerçekleştiğini bilmiyoruz. Bu bilinmezlik bizi heyecanlandırıp o olayı daha da fazla araştırmaya itebiliyor.

Yapılan bir araştırmada insanların en çok cinayet romanları ve filmlerine ilgi duyduğu ortaya çıkarmış.* Gizemli pek çok tür üretilmesine rağmen cinayet gizemlerini farklı kılan nedir, hiç düşündünüz mü?

Başlangıç olarak, her cinayet gizemi altı unsur içerir:

1. Cinayet.

İlk şart bir cinayettir. Hikayenin başlarında biri öldürülür ve bu olay hikayenin geri kalanını yönlendirir. Çözülmesi gereken büyük soru gözlerimizin önündedir artık.

2. Katil.

Kim yaptı?

3. Bir polis veya dedektif.

Birisi, resmi veya gayri resmi olarak cinayeti çözmeyi ve katili adalete teslim etmeyi kafasına koyar. Dedektif ya da polis genellikle okuyucu olarak en çok özdeşleştiğimiz kişidir. Onlar süper kahraman değildir, bireysel kusurları olan ve kişisel mücadeleler, zorluklar ve bazen de büyük tehlikeler yaşayan kimselerdir ve işte tam da bu yüzden onlara kendimizi yakın hissederiz.

4. Zaman, mekan ve bağlam.

Dedektif seçiminde olduğu gibi burada da inandırıcılık önemlidir. İçine girdiğimiz kurgusal dünya gerçekçi hissettirdikçe sinirsel bağlantılarımız bizi gizemin içine daha da fazla eklemlendirir.

5. Süreç.

Dedektifin katili teşhis etme süreci de tamamen inandırıcı olmalıdır. Sihir ve hile işin içine karışırsa konuyla bağımız da yavaş yavaş zayıflar. Klasik bir cinayet gizeminde baştan sona ipuçları vardır, ancak yazar ya da senarist bunları gizler. Böylece bulmaca çözmenin keyfi de çoğalır.

Her şey bittiğinde, gizem tam ve açık bir anlam ifade etmelidir.

6. Rahatlama.

Klasik cinayet gizemlerinin en önemli yanı rahatlatıcı etkisidir. Ancak rahatlama unsuru hiç konuşulmaz. Sonuçta cinayet gizemleri arketipseldir. Yapılan yolculuk korkudan başlar ve rahatlamaya gider. Genel anlamda, hikaye korkunç bir şey olduğunda başlar. Etkilenen insanlar nasıl tepki vereceklerini belirlemeye çalışırken kafa karışıklığı, belirsizlik ve korku yaşarlar. Birisi ortaya çıkar, katilin meydan okumasını kabul eder, daha sonra suçu çözmek için harekete geçer. Böylece kahramanın yolculuğu başlar. Kendimizi onunla özdeşleştirerek aynı yolculuğu konfor alanımızdan deneyimleriz.

Çocuklar için peri masalları ne ise, gizemli romanlar ve filmler de yetişkinler için odur.

Savaşlar, şiddet ve sayısız felaketlerle çevrili bir dünyada yaşıyoruz. Ancak gizemli içerikler, bize kötü olaylarla başlayan hikayeler anlatarak umut verebiliyor çünkü büyük bir çabayla kötülüğün üstesinden gelinebileceğine dair güvence sağlıyorlar. Onları seviyoruz çünkü korku aşamasından rahatlama haline geçmemize yardımcı oluyorlar.

Bir başka unsur da gizemin içsel ihtiyaçlarımızı karşılıyor olması. Bu, gizemli roman ve filmlerin on yıllar boyunca neden değiştiğini açıklıyor. Eski tarz gizem yazarları, günümüzün yeni yazarları kadar karakterlerle ilgilenmiyorlardı. Eskiden entrika odaklı bir tür olarak başlayan şey, karakter odaklı bir türe dönüştü. Dijital çağda herkes hakkında her şeyi bilmek istiyoruz. Sorunun kendisinden çok insanlarla ilgileniyoruz. Bu kültürel değişim, gizemlerdeki karakterleri, çözülmesi gereken gizemden daha önemli hale getiriyor. Örneğin ‘True Detective’ adlı dizinin birinci sezonunda seri katili merak etmemize rağmen, suçluyu bulmaya çalışan iki dedektifin arasındaki ilişki bizi daha çok cezbedebiliyor.

Aslında, gizem her gün ve her an bizimle. Manşetlerde, haberlerde, ofisimizde, evimizde bizi sarmalıyor. Ama en önemlisi o gerçekte içimizde…

Kaynaklar

* Neilson Bookscan bu araştırmayı 2018 yılında yapmış.
Sheila Dalton- Why do people love mysteries?
David Evans- Do you love murder mysteries?
Kristen Lamb- Crime and Punishment
Penn State University- Why mystery matters?

İlginizi çekebilir: Hangi Medusa: Bir kadının hikayesi nasıl kadın merkezli olur?

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale