X

Gıda etiketi okuma 101: Gıda etiketleri sizi kandırıyor olabilir

Tüketiciler olarak sağlık konusunda her zamankinden daha bilinçliyiz, bu nedenle bazı gıda üreticileri bizleri yüksek oranda işlenmiş ve sağlıksız ürünleri almaya ikna etmek için oldukça güçlü ve yanıltıcı pazarlama teknikleri kullanıyor. Üstelik gıda etiketleme düzenlemelerinin karmaşık olması da biz tüketicilerin bunları anlamasını zorlaştırıyor.

Öne çıkarılmış iddialar sizi kandırmasın

En iyi ipuçlarından biri, ambalajın ön yüzündeki iddiaları tamamen görmezden gelmek olabilir.

Ön etiketler, sağlık iddialarında bulunarak sizi ürün satın almaya çekmeye çalışır.

Üreticiler, ön etiketlere sağlık beyanları ekleyerek insanları o ürünün sağlık beyanlarını listelemeyen aynı üründen daha sağlıklı olduğuna inandırıyor ve dolayısıyla tüketici seçimlerini direkt olarak etkileyebiliyor. Ancak sorun şu ki; üreticiler genellikle bu etiketler konusunda dürüst değil. Yanıltıcı ve hatta bazen tamamen yanlış olan sağlık iddialarını kullanma eğilimindeler.

Tam tahıllı özelliğiyle öne çıkarılan ancak yüksek şekerli kahvaltılık gevrekler buna iyi bir örnek. Etiketin ima ettiğinin aksine, bu ürünler sağlığa kapı açmıyor.

Ambalajda başarıyla vurgulanan sağlık iddiası üzerine, içerik listesini kapsamlı bir şekilde incelemeye gerek dahi duymuyor olabilirsiniz. Doğru sepete!

İçerik listesini inceleyin

Ürün içerikleri miktara göre listelenir; en yüksekten en düşük miktara. Bu, ilk bileşenin üreticinin en çok kullandığı şey olduğu anlamına gelir.

Pratik bir kural: Yediğiniz şeyin en büyük bölümünü oluşturan ilk üç malzemeye dikkat edin.

İlk bileşenler rafine tahıllar, bir tür şeker veya trans yağ içeriyorsa, ürünün sağlıksız olduğunu öngörebilirsiniz.

Bunlar yerine, ilk üçte sebze ve meyve gibi işlenmemiş gıdaların listelendiği ürünleri seçmeyi deneyin.

Ayrıca, iki ila üç satırdan daha uzun bir içerik listesi, ürünün yine yüksek oranda işlenmiş olduğunu gösterir.

Servis miktarına dikkat edin

Besin etiketleri, ürünün standart bir miktarında kaç kalori ve besin maddesi olduğunu belirtir; genellikle önerilen tek porsiyondur.

Bu belirtilen porsiyon boyutları genellikle tüketicilerin bir oturuşta tükettiğinden çok daha azdır. Örneğin, bir porsiyon; yarım kutu soda, çeyrek kurabiye, yarım çikolata veya tek bir bisküvi olabilir. Burada üreticiler gıdaların daha az kalori ve daha az şeker içerdiğini düşündürterek tüketicileri kandırmaya çalışırlar. Çoğu kişi, paketin tamamının tek bir porsiyon olduğunu varsayarak, gerçekte iki, üç veya daha fazla porsiyondan oluştuğu halde, bu porsiyon şemasından habersiz.

Yediğinizin besin değerini bilmek istiyorsanız, paketin arkasında verilen porsiyonu tükettiğiniz porsiyon sayısıyla çarpmanız gerekir.

En yanıltıcı iddialar

Paketlenmiş gıdalardaki sağlık beyanları, dikkatinizi çekmek ve sizi ürünün sağlıklı olduğuna ikna etmek için tasarlanmıştır.

İşte en yaygın iddialardan bazıları ve ne anlama geldikleri:

Light: Light ürünler, kalori veya yağları azaltmak için işlenir. Bazı ürünler basitçe suyla inceltilir. Ancak; bunun yerine şeker gibi bir şey eklenip eklenmediğini dikkatlice kontrol edin.

Çok tahıllı: Bu kulağa çok sağlıklı geliyor ancak yalnızca bir ürünün birden fazla tahıl türü içerdiği anlamına geliyor. Ürün “tam tahıl” olarak işaretlenmemişse, bunlar büyük olasılıkla rafine tahıllardır.

Doğal: Doğal ibaresi illa ki ürünün doğal olduğu anlamına gelmez. Bu sadece bir noktada üreticinin elma veya pirinç gibi doğal bir kaynağı kullandığını gösterebilir.

Organik: Bu etiket, bir ürünün sağlıklı olup olmadığı hakkında çok az şey söylüyor. Örneğin, organik şeker hala şekerdir. Miktarına dikkat etmekte fayda var.

Şekersiz: Bazı ürünler doğal olarak şeker bakımından yüksektir. Şeker eklememeleri sağlıklı oldukları anlamına gelmez. Şeker yerine sağlıksız şeker ikameleri eklenmiş olabilir.

Düşük kalorili: Düşük kalorili ürünler, markanın orijinal ürününden üçte bir daha az kaloriye sahip olur. Yine de, bir markanın düşük kalorili versiyonu, başka bir markanın orijinali ile benzer kalorilere sahip olabilir.

Az yağlı: Bu etiket genellikle daha fazla şeker ekleme pahasına yağın azaltıldığı anlamına gelir. Çok dikkatli olun ve içerik listesini okuyun.

Düşük karbonhidrat: Son zamanlarda, düşük karbonhidratlı diyetler sağlıkla ilişkilendirilmiştir. Yine de, düşük karbonhidratlı olarak etiketlenen işlenmiş gıdalar, işlenmiş az yağlı gıdalara benzer şekilde genellikle hala işlenmiş abur cuburlardır.

“Tam tahıllardan üretilmiştir”: Ürün “çok az” tam tahıl içerebilir. İçindekiler listesini kontrol edin – ilk üç bileşende tam tahıllar yoksa, ürünün içindeki tam tahıl miktarı yetersiz ve önemsizdir.

“Güçlendirilmiş veya zenginleştirilmiş”: Bu, ürüne bazı besinlerin eklendiği anlamına gelir. Örneğin, D vitamini veya protein genellikle süte eklenir. Yine de, bir şeyin güçlendirilmiş olması onu sağlıklı yapmaz.

Glutensiz: Glutensiz demek sağlıklı demek değildir. Ürün sadece buğday, çavdar veya arpa içermez. Birçok glutensiz gıda yüksek oranda işlenir ve sağlıksız yağ ve şekerle yüklenir.

Meyve aromalı: Raflardaki pek çok işlenmiş gıda, “çilekli yogurt” gibi doğal bir lezzete atıfta bulunan bir isme sahiptir. Bununla birlikte, ürün herhangi bir meyve içermeyebilir – sadece meyve tadında tasarlanmış kimyasallardan bahsediyor olabilir.

“Trans yağ içermez”: Bu ifade, “porsiyon başına 0,5 gramdan az trans yağ” anlamına gelir. Bu nedenle porsiyon boyutları yanıltıcı şekilde küçükse ürün yine de trans yağ içerebilir.

Evet, gerçekten sağlıklı olan birçok gıda organik, tam tahıllı veya doğaldır. Yine de, bir etiketin belirli iddialarda bulunması, onun sağlıklı olduğunu garanti etmez.

Şekerin farklı isimleri

Şeker, birçoğunu görünce anlayamayabileceğiniz sayısız isimle anılır.

Gıda üreticileri, gerçek miktarı gizlemek için ürünlerine bilerek birçok farklı şeker türü ekleyerek bunu kendi avantajlarına kullanırlar. Böylelikle, şekerden daha aşağıda bahsederek daha sağlıklı bir malzemeyi en üstte listeleyebilirler. Bu nedenle, bir ürün şeker yüklü olsa bile, mutlaka ilk üç bileşenden biri olarak görünmeyebilir.

Farkında olmadan çok fazla şeker tüketmekten kaçınmak için, içerik listelerinde aşağıdaki şeker adlarına dikkat edin:

  • Şeker türleri: Pancar şekeri, esmer şeker, tereyağlı şeker, şeker kamışı, pudra şekeri, hindistancevizi şekeri, hurma şekeri, altın şeker, invert şeker, muscovado şekeri, organik ham şeker, rapadura şekeri, buharlaştırılmış kamış suyu ve pudra şekeri.
  • Şurup türleri: Keçiboynuzu şurubu, altın şurubu, yüksek fruktozlu mısır şurubu, bal, agave nektarı, malt şurubu, akçaağaç şurubu, yulaf şurubu, pirinç kepeği şurubu ve pirinç şurubu.
  • İlave şekerler: Arpa maltı, laktoz, melas, kamış suyu kristalleri, yüksek fruktozlu mısır şurubu, kristal fruktoz, dekstran, malt tozu, etil maltol, fruktoz, meyve suyu konsantresi, galaktoz, glikoz, disakkaritler, maltodekstrin ve maltoz.

Şeker için daha birçok isim var, ancak bunlar en yaygın olanları! Bunlardan herhangi birini içerik listelerinde en üst sıralarda veya liste boyunca birkaç çeşitte görürseniz, üründe şeker oranı yüksektir.

Sözün özü, ürün etiketleri tarafından yanlış yönlendirilmekten kaçınmanın en iyi yolu, işlenmiş gıdalardan mümkün olduğunca uzak durmaktan geçiyor. Unutmayın ki, doğadaki yiyeceklerin bir içerik listesine ihtiyacı yok.

Yine de paketlenmiş gıdalar aklınızı çeldiğinde bu makaledeki ipuçlarıyla tercihinizi abur cuburlar yerine daha yüksek kaliteli ürünlerden yana kullanabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: En çok yapılan 8 beslenme hatası

Seçil Sayhan: Yönetim Bilimleri lisans eğitimini Psikoloji yan dalı ile Sabancı Üniversitesi'nde tamamladı. National University of Singapore'da okuduğu dönemde Japonya, Günay Kore, Tayland, Endonezya, Hong Kong, Malezya ve Singapur’un sağlıklı yaşam kültürlerini deneyimleme şansını yakalayan Seçil Sayhan üniversite yıllarına denk gelen süreçte bir yandan Stanford University’den aldığı Nutrition Science ve University of Colorado Boulder'dan aldığı Science of Exercise dersleri; pozitif psikoloji ve nörobilim araştırmaları ile holistik yaklaşımı benimsedi ve ilgi alanlarını çeşitlendirmeyi ön planda tuttu. International Coaching Federation onaylı profesyonel uzman koç olarak bireysel ve kurumsal danışmanlıklar veren Seçil Sayhan lisans sonrası diploma eğitimine İngiltere’de beslenme ve yaşam tarzı alanında devam etmektedir. Beslenme danışmanlığı ve yaşam kalitesi yönetimi alanında uzmanlaşan Seçil Sayhan’a info@secilsayhan.com adresinden ulaşabilirsiniz.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale