X

Gelecekten gelen şarkılar, anılar ve bir veda

Bazı şarkılar çok güzel.

Doğru değil mi ama? Hepimiz için en azından bir şarkı yok mu onlarca kez arka arkaya dinleyebileceğimiz? Var elbet, olmaz mı! Ne şanslıyım ki bende bunlardan onlarca var…

Hele bazı şarkılar var ki, sözlerini çok sevsem de, müziğinde adeta kaybolsam da, ilk çıktıkları günden beri hayranı olsam da sebebini asla anlayamamıştım. Şimdilerde görüyorum ama sanırım bazı gerçekleri…

Bir yazı paylaşmıştım sizinle geçen sene, Anılarımız da Bizi Görecek mi? 

O yazımda şöyle satırlar yer almıştı:

Aslında ne kadar karışık bir konunun içine sokmuşum kendimi ve sizleri şimdi fark ediyorum. Çünkü tam şuan aklımda beliren sorunun birçok cevabı olabileceği gibi hiçbir cevabı da olmayabilir…

Hadi siz bu konuyu düşünüp değerlendiredurun, ben de belki aklımdaki soruyu biraz daha gözden geçirip bir sonraki yazımda dile getirebilirim…

6 ay düşünmüşüm aslında bu kafamdaki soruyu yazıya dökebilmek için, uzun zaman doğrusu.

Sorumu sorayım hadi o halde; hani demişim ya o yazıda anılarımız şimdiki zamandaki benliğimize uğruyordur belki diye, peki ya o halde gelecekteki benliğimiz de anılarımıza, yani geçmiş zamandaki bize uğruyor mudur dersiniz?

Vereceğim örneklerle belki ne demek istediğimi daha anlaşılır hale getirebilirim.

Mesela çocukluğumdan beri hastası olduğum ‘Ten Sharps – She’ şarkısı ne ifade ediyordu bana da bu kadar hayranıydım şarkının yıllardır hiç bilemedim, taa ki sevgili anneciğimi kaybedene kadar…

İlkokuldaki bir çocuğun sözlerine anlam veremediği halde içini ısıtan bu şarkıyı ömrü boyunca bu kadar sevmesinin sebebi, şarkının Emoş’u anlatıyor oluşu, hatta şarkının adeta onun için yazılmış bir şarkı olması olabilir mi sizce de?

Belki de 30’lu yaşlarındaki Gizem uğramıştır çocuk Gizem’in yanına ve o şarkıyı bu kadar çok sevmesi için konuşmuştur onunla. Bak bu şarkı anneciğimizi anlatıyor, yıllar sonra bu şarkıyı her duyduğumuzda kalbimizden bir parça kopacak bizim, onun için şimdilerde şarkıyı keyifle dinle.

Sadece o şarkı mı ki? Mesela Bon Jovi’nin unutulmaz Always şarkısı çıktığında ben daha 8 yaşıma bile basmamıştım. Abim sayesinde çocukluğumdan beri yabancı şarkılar hayatımdaydı hep, ne şanslıyım. Ama bu şarkı daha ilkokul sıralarında, İngilizce’nin belki de henüz İ’sini bilen, Gizem için çok şey ifade ediyordu o yıllarda bile.

Bilmedim sebebini hiç ama şarkı gibi klibini de hep çok sevdim, belki de ondandır dedim. Hele klipteki o aldatılan kız ne kadar güzeldi, bir içim su… Ben de büyüdüğümde öyle güzel bir kadın olabilecek miyim acaba diye hep geçirdim içimden. Oldu mu olmadı mı bilmiyorum ama birisi vardı ki onun gözünde dünyadaki tüm kadınlara bedeldim. Hatta, hayranı olduğu yabancı bir artist vardı (ismini vermeyeyim şimdi), O mu Gizem mi deseler seni seçerim derdi…

Geçen sene bir yazımda da anlatmıştım onunla olan ilişkimizi, belki okuyanlar hatırlayabilirler. İşte Always şarkısı da aslında bizi anlatıyordu, klibiyle olmasa da sözleriyle. Belki de diyorum kendime, 30’lu yaşlarındaki Gizem bu şarkıda da uğramıştır çocuk Gizem’in yanına ve fısıldamıştır kulağına, Bu şarkıyı iyi dinle, çünkü bir gün gelecek bu şarkıyı hayatının aşkına söyleyeceksin diye…

Peki ya babamı hatırlatan bir şarkı yer almayacak mı bu satırlarda? Elbette alacak, yer almaz mı hiç? Belki de 10’lu yaşlarımın başından beri bayıldığım ve çok severek dinlediğim bir şarkıydı bu şarkı. Gerek o yaşımda, gerekse yıllar sonra ben bu şarkıya neden bu kadar takığım ki derdim hep, ben sigara bile içmiyorum ki…

Meğer gene olgun Gizem uğramış yanıma ve fısıldamış kulağıma:

Benim en iyi dostum içkim sigaram, onlar da terk ederdi olmasa param, canım kadar yakınım el oldu şimdi, dünyada dost denilen kelime yalan…

Elbette babamın çok güzel dostlukları oldu ömrünün sonuna kadar süren, çok da seveni olmuştu babamın. Ama ya akşam eve gidince? Onun da canı kadar yakın(lar)ı el olmamış mıydı sonuçta, tıpkı bende olduğu gibi…

Dünyada dost denilen kelime yalan değil elbet, bu ne benim için böyle oldu, ne de babam için öyle olmuştu. İkimiz de, hatta aile olarak hepimiz, bu konuda hep şanslı olduk ama yine de bir şey vardı, bu şarkı hep babamı anımsatıyordu bana ilerleyen yaşlarımda, özellikle de babamın ölümünden sonra…

Belki de diğer şarkılarda olduğu gibi gelecekten gelen Gizem idi bu şarkıyı çocukluğumdan beri bu kadar sevmemin sebebi. Yoksa küçük bir kız çocuğunun ‘Benim en iyi dostum içkim sigaram…’ sözlerini bu kadar sevmesinin başka bir açıklaması ne olabilirdi ki?

Asıl şimdi yazacaklarıma ne demeli?

Lise yıllarında çoğunlukla rock müzik dinlememe rağmen, Türkçe bir şarkı vardı ki; çevremde Türkçe şarkı dinleyenler bile yıllardır sebebini anlayamadılar o şarkıyı neden bu kadar çok sevdiğimin. İstanbul’daki arkadaşlarıma açıp dinletemediğimden olsa gerek, yaz tatillerinde Kıbrıs’a her geldiğimde buradaki kuzenlerime ve arkadaşlarıma dinletirdim bu şarkıyı ‘zorla’ da olsa. Gizem bu sen olamazsın, ne bulun yahu bu şarkıda, nasıl bu kadar sevebilirsin diye şaşırırdı herkes. İnanın ben de hiçbir zaman anlayamadım, nedendi bu şarkıya bu derece hayranlığım? Üniversiteye geldim, iş hayatına girdim ve ara ara açtım hep bu şarkıyı dinledim, ‘rezil olmayacağım’ ortamlarda tabii 🙂

Sözlerini yıllardır yüreğimin en derininde hissetsem de bu şarkının, tüm şarkılar arasında en çok buna şaşırırdım neden bu kadar seviyorum diye ne yalan söyleyeyim. Geçtiğimiz Aralık ayından beri anlıyorum sebebini. Çünkü tam olarak yaşadım ben bu şarkının sözlerini. Meğer Emrah’ın Kabul isimli şarkısını söylemişim yaptıklarımla, hareketlerimle, sözlerimle ben o ‘hayatımdaki’ kişiye aylardır ve fark etmeden…

Aslında daha o kadar çok şarkı var ki aklımda yazabileceğim, sizlerle paylaşabileceğim,  bana birilerini hatırlatan, ama son bir şarkı  paylaşmak isterim şimdi sizlere, o da Yaşar, Kumralım

İlkokula giden Gizem de, üniversitedeki Gizem de 20’li- 30’lu yaşlarındaki Gizem de çok farklı hissederdi bu şarkıyı her duyduğunda. Sanki de önceki bir hayatta bu şarkıyı yaşamış da bu kadar sevmesinin sebebi oymuş gibi. Halbuki kim bilebilirdi ki, geçmişte değil de gelecekte yaşayacağım bir aşkmış bunun sebebi…

Bazen sosyal medyada bir şey paylaşırsınız, ya da benim gibi şanslıysanız, hislerinizi yazıya dökersiniz. Görmesini ya da okumasını istediğiniz tek bir kişi vardır aslında, herkes görür ama yalnızca O kişi görmez ya hani…

Kimi insan eski aşkını umursamaz, kimisi düşünmeden duramaz, kimisi birkaç gün takıntı haline getirir ve unutur geçer, kimindeyse bambaşka bir ruh hali…

Bazen bir şeyi çok isteseniz de bir türlü gerçekleşmez ya hani…

Bazen bir şey size çok doğru gelse de, etrafınızdakilere göre yanlıştır ya hani…

Bazen tek bir kişiyi istersiniz ağlamak için de gülmek için de, ama onun bir daha yanınızda olmayacağını bilirsiniz ya hani…

Bazen bir vedaya kendinizi alıştıramadığınız için gururunuzu rafa kaldırırsınız defalarca ya hani…

Bazen olmadık anda aklınıza gelir anılarınız ya hani…

Bazen milyonlarca kez bitti deseniz de kalbiniz bitiremez ya hani…

Bazen aşk ‘acısının’ hayatta yaşayabileceğiniz en hafif acı olduğunu bilseniz de bir türlü o acıyı anlamlandıramazsınız ya hani…

Bu satırlar uzar da gider ama kalbinizin O’nun Vedası’nı kabullenememesi hiçbir yere gitmez, adeta kemirir sizi ya hani…

Ama bir gün gelir ki gönlünüz hayır dese de, artık siz de son noktayı koyarsınız ya hani.

Belki de bu yazımın amacı, O’nun bana vedası değil de benim O’na vedamdır.

Son bir şarkı ile veda edeyim mi sizlere (ya da ona) bugün dostlar?

Yeni bir günde buluşmak dileğiyle, sevgiyle kalın…

İlginizi çekebilir: “Babalar ve kızları”

Gizem Okut: 1986 yılında İstanbul'da doğdum ve Kıbrıslı'yım. 2010 yılında DAÜ'de Turizm ve Otel İşletmeciliği bölümünü bitirdikten sonra Londra'da moda yazarlığı da dahil olmak üzere moda ile ilgili kurslara katıldım. Bir buçuk senelik bir Londra macerasının ardından tatil için gittiğim İstanbul'da ailemle kalmaya karar verdim ve İstanbul'da çeşitli firmalarda Stil Editörlüğü, Sosyal Medya Yönetimi, Müşteri İlişkileri gibi farklı pozisyonlarda çalıştım. 2016'da Kıbrıs'a geri dönmem ile birlikte üniversite yıllarımda staj yaptığım ve ülkenin en eski otellerinden olan Dome Hotel'de Misafir İlişkileri ve Sosyal Medya Yönetimi pozisyonlarında 2 yıl çalıştım. Daha sonra turizm sektörüne ait olmadığıma karar vererek ani bir kararla birbirinden tamamen farklı sektörlerde, birbirinden farklı işlerde çalıştım ve çalışmaya da devam ediyorum. Yazı yazmak, kitap okumak, müzik dinlemek, plajda vakit geçirmek gibi vazgeçemeyeceğim hobilerimin yanı sıra, seramik objeler yaratmak, bahçe ile uğraşmak, farklı tarifler denemek gibi hobilerim de mevcut. Şu hayattan istediğim üç şey; sağlık, barış, huzur.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale