X

Geçmiş hatalarla yarına doğru: Sen hatalarınla varsın

İçimizi kemirir durur, biz derinlere gömeriz ama o hep oradadır işte. Her ne yaparsak yapalım, her nereye gidersek gidelim, istersek kocaman bir kalabalığın göbeğinde olalım o oradadır; eskilerden bir tanıdık, evet bizim en gölgelerimizi bilen ama o gitmek bilmeyen “suçluluk” duygumuz… Öyle “benim yok” demeyin hemen. Evet vardır, belki sokakta elini açmış bir dilencinin yanından bir şey vermeden geçersiniz siz hiç fark etmezsiniz ama o başlayıverir küçük bir titreşim olarak… “Keşke yardım etseydim, yanımda param yoktu” veya “ben duyarsız mıyım?” düşünceleri gelir içten içe…

Sonra unutuveririz, o derinlerde kayboldu zannederiz ama için için kendimizi “yetersiz” hissederiz… Veya işte o “suç” tanımıza göre “ilgisiz” oluruz değil mi? Eşimize karşı, arkadaşlarımız ile vakit geçirdiğimizde ona iki saatimizi ayıramadığmız için dünyadaki en ağır suçlulardan biri haline geliveririz…

Sonra örneğin tek kadına veya erkeğe bağlı kalamayız, aldatırız sevdiceğimizi, dayanamayız bir içgüdü belki de, belki de hiç beklemediğimiz bir anda sevdaya düşeriz. Ama bu “insan” için olabilecek bir hikaye değildir; koskoca toplum baskısı vardır bir kere “suçlu” oluruz, sonra vicdanımız gelir yine “en suçlu”, “herkesi üzen”, “herkesin hayatını mahveden” ve “sevilmeye değer olmayacak” olan da biz oluruz…

Biraz daha irdeleyelim, annemiz bayram tatilinde onunla olmamızı ister, bizi belki babamızdan alamadığı ilgi kaynağı olarak hayatında konumlandırır. Biz “anne benim hayatı keşfetmem lazım, bu dünyayı ve en önemlisi kim olduğumu görmem lazım” deriz; yine suçlu oluruz… İçten içe “annemizin beklentisini” karşılayamamış olan yine ben olmuştur. Evet dünyanın bir ucuna gideriz ama o tanıdık iç sızısını o vicdan azabını o hafif hafif inleyen sızıyı da birlikte götürüveririz…

İşte suçluluk duygusu her an bizimle olan, her an yaşamaya devam eden ve yüklediğimiz anlamlarla adeta bir çığ gibi büyüyen bir duygudur. Biz ona baktıkça ondan yansımamıza daha da gömüldükçe birçok yargı gelir karşımıza dikilir; hayatta bir şey başaramamız olan, beklentileri karşılayamamış olan, iyi bir baba olamamış olan, iyi bir eş olamamış olan, iyi bir arkadaş olamamış olan, iyi bir sevgili olamamış olan veya sadece “yeterince” iyi olmak kriterlerini sağlayamamış olan oluveririz… Peki bunu yargılayabilmek ve içimizi doldurduğumuz o muhteşem “suçluluk” kavramı ile hayatımızı bu şekilde “olumsuz” yönde geçirmemiz doğru mudur?

Sırf dünyayı keşfetmek istiyoruz ve beklentileri karşılayamıyoruz diye suçlu olmamız gerekir mi? Yol bizim yolumuz değil midir? Bu dünyaya “anne beklentilerini %100 karşılamak” misyonu için mi geldik, yoksa özgür iradeye sahip bireyler olarak belirli saygı ve sevgi kuralları çerçevesinde oluşumuzu tam anlamıyla üstlenebilmek için mi? Evet, bir ihanet yaşamış olmamız bir daha sadık olamayacağımız iyi bir eş olmayacağımız veya gerçekten aşık olmayacağımız anlamına gelir mi veya sadece doğru kişi ile yanlış zamanda karşılaşmış olamaz mıyız? Yani sırtımıza yüklenen o “ihanet eden adam veya kadın” suçlaması sizce gerçekten hayat boyu içimizde taşımamız gereken gerçek midir veya sadece önümüze çıkan ve bizlere bahşedilmiş olan “sevmek” gerçekliğini elimizden geldiğince yaşayabilmemiz mi?

İşte hayatımızdaki bu can-ım suçlu olmak halimiz, aslında yıllar yılı içimizde biriken, belki söylenmemiş olanlar, belki ifade edilmedikçe daha da büyük suçluluklarımıza dönüşenler ile biz öyle bir noktaya gelmekteyizdir ki daha fazlasını yüklenemediğimizi görürüz…

Hemen bir örnek ile açıklayalım, evliliğimin bitişi eski eşimin ihaneti kaynaklı olmuştu.  Öyle büyük suçluluklar yüklenmiştim ki “yeterince kadın olamamak, yeterince iyi olamamak, sevilmeye değer olamamak” ve kocaman vicdan azaplarıyla en acısı ise “bugüne kadar onun gerçek yüzünü görebilmiş olamamak”… Ve sonrasında bakış açımı ve yüklendiğim tüm suçlulukları dostça kabul ettim, ben “sevilmeye layık olmayan” değildim, sadece birlikte geçireceğimiz zamanı tamamlamıştık… “Bunca yılı boşa geçirmiş olan” değildim, muhteşem bir birliktelik sonrasında evet çok severek evlenmiştim ve şu an da dahil bu derece “sevebilmek” yetisine sahip olduğum için muhteşem bir şükür halindeyim… “Yeterince iyi bir eş olamamak” evet bunu da itiraf ettim kendimle yüzleştiğimde, çünkü “eş” olmak kavramı sadece yemek yapmaktan, birlikte vakit geçirmekten ibaret değil iyi ve kötüyü birlikte karşılayabilmekten ve olağanüstü bir arkadaşlıktan geçiyor. Bunu öğrenmemde bana yardımcı olduğu ve anlayışımı değiştirmek üzere benimle olduğu için bugün ve her an kendisine kocaman teşekkür etmekteyim…

Bakın sevgili Sharon Wegscheider-Cruze, bu suçluluk duygumuzu Kıymetinizi Bilin! Kendini Sevmeyi Öğrenmek isimli eserinde nasıl yorumluyor:

…Ömür boyu sürmüş suçluluk kalıbından özgürleşmek zordur. Fakat suçluluk dolu bir hayata devam etmenin zorluğuna yaklaşamaz.

…Şu önemli olguyu hatırlayın: Kimse sahibiniz değil, ilişki ne olursa olsun. Dünyaya ebeveynin, eşin ya da çocuğun rüyalarını, istek ve dileklerini yerine getirmek için gelmediniz. Başka birini kendi yol açtığı sonuçlar ya da gerçeklikleriyle yüzleşmekten korumaktan da siz sorumlu değilsiniz. Var olmak, gelişmek, kendinizden ve kendinize karşı sorumlu olmak için buradasınız. Daha büyük bir resimde, buradan siz geçtiğiniz için dünyanın daha iyi bir yer haline gelmesinde bir katkınız da olmuşsa ne mutlu.

…Sağlıksız suçluluktan kurtulmada ipuçları;

  • Kendiniz ve herkese karşı hisleriniz yokmuş ya da önmeli değilmiş gibi davranmaya son verin.
  • Kendi ihtiyaçlarınız konusunda her zaman dürüst olmayı hatırlayın. Başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak zorunda değilsiniz. Bu onların görevi. Kendinize sadakatinizi borçlusunuz.
  • Sizin için en iyisinin ne olacağını yalnızca sizin bilebileceğinizi unutmayın. Kendinizinkiler dışında kimsenin standart ve beklentilerini karşılamak zorunda değilsiniz.
  • Kendinize ve duygularınıza inanın ve kendinizi olduğunuz gibi kabul edin. Olduğunuz gibi gayet iyisiniz.”

Bugün bu yazımda bana eşlik eden sevgili sen, kendinle yüzleşmeni diliyorum, hangi isteklerini sırf “üzülecekler”, sırf “ne diyecekler”, sırf “beni suçlayacaklar” diyerek ertelemektesin, görmezden gelmekte ve sindirmektesin? Hangi hayalini kısacık bir an için bile “layık olmadığın” düşüncesi ile en derinlere gizlemektesin? Ne yaptığında sırtına binlerce tuğla ağırlığında “suçlusun” inancı yüklenmekte? Bunların hiçbirini taşımak durumunda değilsin… Sen hiçbir kararın, hiçbir eylemin, hiçbir inancın ve değerin için “suçlu” değilsin; oluşun için suçlu değilsin… Eğer bu kelimeler sana ulaştıysa ve alacak olduğun bir mesaj var ise, sadece kendin için kendini tam ve özgür hissedebilmek için o “suçlu” olan sen ile barış, onu anla ve onu bugün olduğu yerde bırak gitsin…

Yepyeni bir hayat seni bekliyor, sen “olmaya” layıksın… Bu hayat seninle çok daha güzel…

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale