X

Food Fashionista ile Bolonya macerası kaldığı yerden devam ediyor

Food Fashionista Bolonya Macerası – 2

Bolonya keşfine kaldığımız yerden devam ediyoruz…

2.Gün:

Bugünün planı oldukça yoğundu. Kahvaltı için Bolonya’nın en eski cafelerinden biri olan Cafe Terzi’de güne başladık. Mini minnacık bir yer, ama her daim kalabalık. Menü fix: Kahve &tatlı. Kahve kısmı kolay da, tatlıyı seçmek biraz zor. Biz de birazcık ‘şımaralım’ dedik, çeşit çeşit söyledik. İşin iyisi mi kötüsü mü bilmem ama, hepsini de yiyip bitirdik 🙂

 

Enerjimizi aldık; tur rehberimizle beraber Bolonya’yı karış karış, yürüye yürüye gezdik, gördük. En çarpıcı olan yanları;

  • Bolonya’nın 3 ayrı takma ada sahip olması;

Kırmızı Şehir; çünkü şehrin tüm çatıları kırmızı ve aynı zamanda kırmızı renk Bolonya’lıların sosyo-politik görüşlerini simgeliyor.

Öğretici Şehir; çünkü dünyanın ilk ve en eski üniversitesi burada; hatta ilk hukuk ve tıp derslerinin verildiği üniversite.

Şişman Şehir; çünkü en meşhur yemeği ‘Tortellini Makarna’

  • Evlenen herkesin, prens ve prenses gibi şehrin meydanına bakan bir avluya çıkıp halkı selamlaması (biz de denk geldik, gerçekten havalı bir işmiş  🙂 )

  • ‘Food Market’ , yani yemekle ilgili aklınıza ne gelirse onun satıldığı alana girdiğiniz anda gözünüzün dönmesi. Nereden ne alsak, nerede ne yesek diye kafanızın karışması bir yana; kalabalık ve insanlardaki iştahı görmek başka bir yana…

  • Tabii ki insanların şıklığı, vitrinlerin güzelliği, minik butiklerin çeşitliliği ve kabaran alışveriş duygunuz…
  • Bunların dışında da klasik Avrupa havası ama İtalyan dokunuşu, özeni, ruhuyla bezenmiş sokakları ve mimarisi…

Turu tamamladıktan sonra öğlen yemeği için Ristorante Teresina’daki masamızda yerimizi alıyoruz. Yine minik, ama oldukça şık ve nezih bir restoranda, içi balkabaklı & bademli olan tortellini makarnalarımızı yiyoruz. Balkabağı ve badem bayağı iddialı bir lezzet, zira beni çok açtığını söyleyemeyeceğim. Tercihim ıspanaklı ve peynirliden yana oldu; ama siz mutlaka deneyin.

HTC One’ın Video Önizleme özelliği ile çektiğimiz fotoğraflardan otomatik olarak oluşturulan videoya bir göz atın, sonra da detaylara dalın. Bu videoyu oluşturmak için hiçbir şey yapmadık, HTC One bunu kendi kendisine hazırlıyor zaten..Bilgisayara aktarmaya gerek kalmadan gezimizin kısa bir özetini yaptık şip şak :

httpv://www.youtube.com/JZv6_y4r4Hw

Espressolarımızı içip, günün 2. Yarısına başlıyoruz. Programımız; el yapımı ayakkabı ve ev yapımı dondurma atölyelerine gitmek. El yapımı ayakkabı dükkânına gittiğimizde öğreniyoruz ki, en ucuz ayakkabının fiyatı 3000€ (yanlış okumadınız 🙂 ) ve hâlihazırda 2 tane Türk müşterisi de mevcut(!).

 

Küçük dilimizi yuttuktan sonra, ağzımız tatlansın bari diyip ev yapımı meşhur İtalyan dondurması nasıl yapılır görmeye gidiyoruz. İtalyan dondurmasının yapımındaki en kilit nokta, ‘günlük süt’ kullanımı. Üzerine ‘Nutella’ tadında ama ‘Nutella’olmayan (Nutella mı diye sorduğumda tabii ki ‘no no no’ cevabını da yedim), yine ev yapımı bir sosla dondurmamıza kavuşup, kendimizden geçiyoruz.

Ancak külahtaki dondurmadan ziyade, dondurmanın içine girdiği o kadar farklı hamur işi var ki şaşırıyoruz. Beni en meraklandıran ‘ekmek arası döner’ modelinde ‘ekmek arası dondurma’ 🙂 Sanırım resim her şeyi gösteriyor. Merakınızı gidereyim; ekmek gibi gözüken şey hafif tatlı, hafif tuzlu, mayalı bir hamura sahip.

Çikolata Festivalinin şehre saldığı kokular etrafında dolanarak, Food Market’ta bize aylarca yetecek kadar (!) yemek  alışverişi yaparak akşamı ettik.

“Bu sefer makarna yemiyoruz galiba” dedik ve deniz mahsulleri restoranı Ristorante Sette Archi’ye gittik.

Mekanın sahiplerinin Türk mutfağına ve kültürüne hayran olmaları sebebiyle bizi ağırlamak istemeleri koltuklarımızı kabarttı 🙂 Yemeklere gelince; deniz mahsulünde bizimle yarışacak seviyede olduklarını düşünmüyorum ama  ıstakoz bacağı içinde servis edilen patates yemeği çok ilginçti (ıstakoz eti ile sotelenerek hazırlanıyormuş).

Tadımlık tatlılarımızla ve özel likörümüzle finali yapıyoruz.

3.Gün

Programımız ‘müzede brunch’la başlıyor. Oldukça meraklıyız. “Museo della Storia” ,  Bolonya’nın tarihinin modern dokunuşlarla anlatıldığı, etkileyici tasarıma sahip bir yer. “Brunch herhalde müzenin cafesinde olur”  diye düşünürken baktık ki müzenin tam ortasına konumlandırılmış, harika bir açık büfe; diğer yanda şarap barı, bir diğer yanda ise canlı piyano resitali…

Yiyeceklerin %70i tatlı çeşitlerinden oluşsa da, buğdaydan yapılan sebzeli çorba favorim oldu. Ve bir de bir kez daha gördüm ki ‘sunum’ çok önemli bir iş! En iyisi ben susayım, fotoğraflar konuşsun 🙂

   

Akşamüstü olunca, bizi bir hüzün kapladı. İtalya ile vedalaşma zamanı geldi, çattı. Son saatlerde de kendimizi daracık sokakların içinde kaybolmaya bıraktık. Etrafta dolanırken de, İtalya’nın en meşhur mekanlarından olan Eataly’e uğradık. Malum, yakında İstanbul Zorlu AVM’de açılıyor olacak.

Burası hem restoran hem market, ancak Bolonya’daki ‘Eataly’ diğerlerinden farklı; çünkü bir kitapevinin içinde! Bir yanınızda kitaplar, bir yanınızda sos, makarna, şarküteri ve aralarına atılmış masalarda yemek yiyen müşteriler… Kesisnlikle en sevdiğim yer oldu diyebilirim. Her şey taze, her şey önünüzde ve en önemlisi alıştığınız düzenden farklı bir ortamda yemek yeme deneyimi yaşama durumu…

Ve tatlı son geldi, gezimiz bitti. Yazarken finali yapmakta zorlandım ve uzatmamaya karar verdim.

İtalya bu; neresinde olursanız olun hep güzel, hep zengin,  hep farklı, hep canlı, hep ayakta, hep umutlu, hep mutlu, hep enerjik ve hep lezzetli! Bolonya da bunların hepsine sahip. Üstelik daha doğal, daha bozulmamış. 1-2 gün de olsa vakit ayırın, uğramadan geçmeyin derim.

Son olarak “Bologna Wellcome” komitesinin bizleri ağırladıktan sonra hazırladıkları “sosyal medya hikayesi” albümüne de göz atabilirsiniz. Bizim çok hoşumuza gitti! 🙂

Yazarın diğer yazıları için tıklayınız.

Merve Hatipoğlu: Ekonomi okuyup bundan hiç de keyif almadığımı anladığım anda,rotayı sevdiğimi düşüneceğim ‘markalar’ dünyasına çevirip Ingiletere’de yüksek lisansımı tamamlayıp, bu dünyaya adım attım. Şans o ki, yemek yemeye bayılan, yeni lezzetler keşfetmekten hoşlanan ben; ilk işimde ve devamında hep gıda ürünlerinin gelişim ve pazarlama stratejisini yapma şansına sahip olup, hobimi işime çevirmiş oldum.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale