X

Farkındalıklı beslenmeyi nasıl hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz?

Anbean yeme deneyimine dikkat etmek, diyetinizi iyileştirmenize, yiyecek isteklerini yönetmenize ve hatta kilo vermenize yardımcı olabilir. Peki farkındalıklı yemeye nasıl ve nereden başlayabiliriz?

Farkındalıklı beslenme nedir?

Farkındalıkla beslenme, yediğiniz yiyecek ve içeceklerin anlık farkındalığını sürdürmektir. Yiyeceklerin size nasıl hissettirdiğini ve vücudunuzun tat, tatmin ve tokluk hakkında gönderdiği sinyalleri gözlemlemeyi içerir. Dikkatli yemek, gözlemlediğiniz duyguları, düşünceleri ve bedensel hisleri yargılamak yerine basitçe kabul etmenizi gerektirir. Yiyeceklerinizi satın alma, hazırlama ve servis etme ve tüketme sürecine kadar uzanabilir.

Çoğumuz için, yoğun günlük yaşamlarımız genellikle yemek zamanlarının aceleye getirilmesine neden olur. Kendimizi işe giderken arabada yemek yerken, bilgisayar ekranının önündeki masada ya da kanepede TV izlerken buluyoruz. Hala aç olsak da olmasak da, yemek yiyoruz. Aslında, genellikle açlık dışındaki nedenlerle yemek yiyoruz; duygusal ihtiyaçları karşılamak, stresi azaltmak, üzüntü, kaygı, yalnızlık veya can sıkıntısı gibi hoş olmayan duygularla baş etmek için… Dikkatli yemek, bu tür sağlıksız “şuursuzca” yemenin tam tersidir.

Dikkatli yemek, mükemmel olmakla, her zaman doğru şeyleri yemekle veya ayak üstü yemek yememek konusunda kendimize kızmakla ilgili değildir. Hatta günlük kaç kalori tüketmemiz gerektiği veya diyetinize hangi yiyecekleri dahil etmeniz veya kaçınmanız gerektiğiyle ilgili katı kurallar koymakla da ilgili değildir. Aksine tüm duyularınıza odaklanmak ve yemeğinizi yemek için, yemek pişirirken, servis ederken ve yerken orada bulunmakla ilgilidir.

Farkındalık herkese göre olmasa da, birçok insan haftada sadece birkaç öğünde dahi bu şekilde yemek yiyerek vücuduyla daha fazla uyum sağlayabildiğini fark etmiştir. Farkındalıkla beslenme aşırı yemekten kaçınmanıza, beslenme alışkanlıklarınızı daha iyi hale getirmenizi kolaylaştırmanıza ve daha sağlıklı beslenme alışkanlıkları edinmenize yardımcı olabilir.

Farkındalıklı yemenin faydaları

Yemek yerken nasıl hissettiğinize, her bir lokmanın dokusu ve tadı, vücudunuzun açlık ve tokluk sinyalleri, farklı yiyeceklerin enerjinizi ve ruh halinizi nasıl etkilediğine yakından dikkat ederek hem yemeğinizin hem de yeme deneyiminin tadını çıkarmayı öğrenebilirsiniz. Yediğiniz yiyeceklere dikkat etmek sindiriminizi düzenler, sizi daha az yiyecekle tok tutabilir ve ne yediğinizle ilgili daha akıllıca seçimler yapmanıza etki edebilir.

Farkındalıklı yemek yemek size şu konularda yardımcı olabilir:

  • Yavaşlayarak sizi günün koşuşturmacasından uzaklaştırır, stresi ve endişeyi azaltır.
  • Yiyeceklerle olan ilişkinizi fark etmenize ve değiştirmenize yardımcı olur. Örneğin açlık dışındaki nedenlerle yemeğe yöneldiğinizi fark etmenize yardımcı olur.
  • Yediğiniz gıdalardan daha fazla zevk almanızı sağlar.
  • Her yiyecek türünün yedikten sonra size nasıl hissettirdiğine odaklanarak ne yediğiniz hakkında daha sağlıklı seçimler yapmanıza yardımcı olur.
  • Daha yavaş yemenizi sağlayarak sindiriminizi iyileştirir.
  • Daha az yemek yiyerek kendinizi daha tok hissetmenizi sağlar.
  • Yemeğinizin nereden geldiğiyle, nasıl üretildiğiyle ve tabağınıza geldiği yolculukla daha büyük bir bağlantı kurmanıza neden olur.
  • Daha sağlıklı ve dengeli bir şekilde yemenize yardımcı olur.

Farkındalıklı yemek yeme pratiği nasıl yapılır?

Farkındalık uygulamak için, tam farkındalıkla bir etkinliğe katılmanız gerekir. Dikkatli yemek yeme durumunda, “otomatik pilotta” veya okurken, telefonunuza bakarken, TV izlerken, hayal kurarken veya daha sonra ne yapacağınızı planlarken değil, tüm dikkatinizle yemek yemek önemlidir. Dikkatiniz dağıldığında, onu yavaşça yemeğinize ve yemek pişirme, servis etme ve yemek yeme deneyimine geri getirin.

İlk başta kısa, beş dakikalık periyotlar için dikkatli yemek yemeyi deneyin ve oradan yavaş yavaş kendinizi geliştirin. Ve unutmayın: Alışveriş listenizi oluştururken veya bir restoranda menüye göz atarken farkındalıklı yemeye başlayabilirsiniz. Listenize eklediğiniz her öğeyi dikkatlice değerlendirin veya menüden seçin.

  • Birkaç derin nefes alarak ve her bir farklı yiyeceğin sağlık değerini dikkate alarak başlayın işe. Beslenme uzmanları sürekli olarak hangi yiyeceklerin “sağlıklı” ve hangilerinin olmadığını tartışırken, en iyi kural, doğanın yaptığı gibi olabildiğince yakın yiyecekler yemektir.
  • Yemeğiniz için alışveriş yaparken, yemeği pişirirken, servis ederken ve yerken tüm duyularınızı kullanın. Siz doğrarken farklı yiyecekler nasıl görünür, kokar ve hissedilir? Pişirildiklerinde kulağa nasıl geliyor? Yerken tadı nasıl oluyor?
  • Merak edin: Kendiniz ve yemek üzere olduğunuz yiyecekler hakkında gözlemler yapın. Nasıl oturduğunuza dikkat edin, iyi bir duruşla oturun ama rahat olun. Etrafınızın farkında olun fakat etrafınızda olup bitenlere odaklanmak sizi yeme sürecinden ve farkındalık deneyiminden uzaklaştırabilir. Bu sebeple olan bitene kapılıp gitmemek için mindfulness pratiklerinizi geliştirin.
  • Açlığınıza uyum sağlayın. Ne kadar açsınız ? Bu yemeği yemedeki niyetinizin ne olduğunu bilin. Gerçekten aç olduğunuz için mi yemek yiyorsunuz, yoksa sıkıldınız mı, dikkat dağıtmaya mı ihtiyacınız var, yoksa yapmanız gereken şeyin bu olduğunu mu düşünüyorsunuz?
  • Önünüzde yemek varken, yemeden önce onu ve yemeği paylaştığınız herkesi takdir etmek için bir dakikanızı ayırın. Yiyeceklerin dokularına, şekillerine, renklerine ve kokularına dikkat edin. Yiyeceklere ne tür tepkiler veriyorsunuz? Kokular size nasıl hissettiriyor?
  • Bir ısırık alın ve ağzınızdaki hisse dikkat edin. Şimdi bu tadı nasıl tanımlarsınız? Tüm malzemeleri, tüm farklı tatları tanımlamaya çalışın. İyice çiğneyin ve nasıl çiğnediğinize ve bunun nasıl hissettirdiğine dikkat edin.
  • Deneyiminizin anbean nasıl değiştiğine odaklanın. Doyduğunuzu hissediyor musunuz? Tatmin oldunuz mu? Acele etmeyin, orada kalın ve deneyiminizi aceleye getirmeyin.
  • Her ısırıkta çatal bıçağınızı masaya koyun. Çatalınızı tekrar elinize almadan önce nasıl hissettiğinizi (aç mı, tok mu?) düşünmek için zaman ayırın. Gözünüz tabağınızda değil, midenizde olsun. Ne zaman doyduğunuzu fark edin ve yemeyi bırakın.
  • Yiyeceklerin nereden, nasıl geldiği ile ilgili düşünün. Onlara şükran gösterin. Bitkiler, hayvanlar, yiyeceğinizin marketlere, hatta tabağınıza kadar gelmesini için harcanan çabayı ve insanları düşünün. Yiyeceklerimizin kökenleri konusunda daha dikkatli olmak, hepimizin daha akıllı ve daha sürdürülebilir seçimler yapmak konusunda yardımcı olabilir.
  • Yemek arkadaşlarınızla konuşurken, vücudunuzun tokluk sinyallerine çok dikkat ederek yavaş yemeye devam edin. Yalnız yemek yiyorsanız, mindful eating için kendinizi hazırlayın.

Farkındalıklı yemek yemeyi nasıl hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz?

Çoğumuz için, her lokmada ve hatta yediğimiz her öğünde farkındalıklı olabileceğimizi düşünmek gerçekçi değil. Belki bir yemek ya da atıştırmalığı ağzınıza atmadan önce vücudunuza ne koymak üzere olduğunuzu sessizce düşünmek için birkaç derin nefes alabilirsiniz. Açlık sinyallerine yanıt olarak mı yemek yiyorsunuz, yoksa duygusal bir sinyale yanıt olarak mı yemek yiyorsunuz? Belki sıkılıyorsunuz, endişeli veya yalnızsınız?

Benzer şekilde beslenme açısından sağlıklı yiyecekler mi yiyorsunuz, yoksa duygusal olarak rahatlatıcı yiyecekler mi yiyorsunuz? Örneğin, bilgisayar başında yemek yemeniz gerekse bile birkaç dakika tüm dikkatinizi yemeğinize odaklayabilir misiniz? Dikkatli yemeyi egzersiz gibi düşünün: Her küçük parça önemlidir. Yavaşlamak, yalnızca yeme sürecine odaklanmak ve vücudunuzu dinlemek için ne kadar çok şey yapabilirseniz, yemeğinizden o kadar fazla tatmin alırsınız ve diyetiniz ve beslenme alışkanlıklarınız üzerinde daha fazla kontrole sahip olursunuz.

Dikkatsiz yemekten farkındalıklı yemeye geçiş yapmak

  • Otomatik pilotta yemek yemek yerine farkındalıkla yiyin.
  • Otomatik pilotta veya bir şeylerle ilgilenirken yemek yemek (sürüş, çalışma, okuma, TV izleme vb.) yerine tüm dikkatinizi yemeğinize ve yemek yeme deneyimine odaklayın.
  • Duygusal bir boşluğu doldurmak için yemek yerine (örneğin stresli, yalnız, üzgün veya sıkılmış olduğunuz için), sadece fiziksel açlığı gidermek için yemek yiyin.
  • Abur cubur ya da rahatlatıcı yiyecekler yemek yerine beslenme açısından sağlıklı yemekler ve atıştırmalıklar yiyin.
  • Mümkün olduğunca çabuk yemek yerine yavaş yiyin, her lokmanın tadını çıkarın.
  • Vücudunuzun tokluk sinyallerini görmezden gelerek, tüm yiyecekler bitene kadar yemek yerine vücudunuzun sinyallerini dinleyin ve sadece doyana kadar yemek yiyin.

Gıda ile ilişkinizi keşfetmek için farkındalığı kullanmak

Farkında olsanız da olmasanız da, yemek sağlığınızı dramatik bir şekilde etkiler. Fiziksel olarak hissetme şeklinizi, duygusal olarak nasıl tepki verdiğinizi ve zihinsel olarak nasıl yönettiğinizi etkileyebilir. Enerjinizi ve bakış açınızı artırabilir veya kaynaklarınızı tüketebilir ve kendinizi halsiz, karamsar ve moralsiz hissetmenize neden olabilir.

Hepimiz daha az şeker ve işlenmiş gıda yememiz gerektiğini biliyoruz ve daha fazla meyve ve sebze… Ancak sağlıklı beslenmenin “kurallarını” bilmek yeterli olsaydı, hiçbirimiz aşırı kilolu veya abur cubur yemeye bağımlı olmazdık. Farkındalıkla yemek yediğinizde, bedeninizle daha fazla ilişki içinde olduğunuzda, farklı yiyeceklerin sizi fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak nasıl etkilediğini hissetmeye başlayabilirsiniz. Ve bu, daha sağlıklı gıda seçimlerine geçiş yapmayı çok daha kolay hale getirebilir.

Örneğin, yorgunken veya depresyondayken özlediğiniz şekerli atıştırmalıkların sizi daha da kötü hissettirdiğini fark ettiğinizde, bu istekleri yönetmek ve bunun yerine enerjinizi ve modunuzu yükselten daha sağlıklı bir atıştırmalık tercih etmek daha kolaydır.
Yemek yedikten sonra ne kadar iyi hissediyorsunuz? Bir yemekten veya atıştırmalıktan sonra ne kadar enerjiye sahipsiniz?

Yemeğiniz size nasıl hissettiriyor?

Yiyeceklerle ilişkinizi tam olarak keşfetmek için, farklı yiyeceklerin sizi nasıl hissettirdiğinin farkında olmak önemlidir. Yemeği yedikten sonra nasıl hissediyorsunuz? Yemek yedikten sonra beş dakika, bir saat veya birkaç saat içinde nasıl hissediyorsunuz? Gün içinde genel olarak nasıl hissediyorsunuz?

Bir boşluğu doldurmak için yemek yemek ve refahı iyileştirmek için yemek yemek

Yemek yemek şüphesiz nasıl hissettiğinizi etkilerken, nasıl hissettiğinin neyi, ne zaman ve ne kadar yediğini etkilediği de çok doğrudur. Çoğumuz sık sık anksiyete, stres, yalnızlık veya can sıkıntısı duygularını açlık sancılarıyla karıştırır ve bu duygularla başa çıkmak için yiyecekleri kullanırız. Hissettiğiniz rahatsızlık, size bir şey istediğinizi, hayatınızdaki bir boşluğu doldurmak için bir şeye ihtiyacınız olduğunu hatırlatır. Bu boşluk daha iyi bir ilişki, daha tatmin edici bir iş veya manevi bir ihtiyaç olabilir. Bu boşluğu sürekli olarak yiyecekle doldurmaya çalıştığınızda, kaçınılmaz olarak gerçek açlıklarınızı gözden kaçırırsınız.

Dikkatli yemek yeme pratiği yaptıkça ve farkındalığınız arttıkça, yiyecek tüketiminizin ne sıklıkla fiziksel açlıkla hiçbir ilgisi olmadığının ve her şeyin duygusal bir ihtiyacı doldurmakla ilgisi olduğunun farkına varacaksınız. Yemek yemek için otururken kendinize şu soruyu sorun: “Gerçekten neye açım?” Gerçekten aç olduğunuz için mi veya başka bir nedenden ötürü mü “küçük bir şey kemirmek” için can atıyorsunuz?

Kendinizi yiyecekle doyurmak, gerçekten aç olduğunuz şeyi maskelemeye yardımcı olabilir, ancak yalnızca kısa bir süre için… Ve sonra gerçek açlık veya ihtiyaç geri gelir.

Duygularınızı beslemek için başka yollara mı ihtiyacınız var?

Daha iyi hissetmek veya stresi azaltmak için mi yiyorsunuz? Kendinizi kötü hissettiğinizde elinize dondurma kutusunu alır mısınız? Sıkıldıysanız veya yalnızsanız bir pizza sipariş eder misiniz? İş yerinde zor bir günün ardından markete abur cubur almak için uğrar mısınız?

Yiyeceklerin yanında ne kadar güçsüz veya kontrolsüz hissederseniz hissedin, duygularınızı beslemek veya duygusal bir boşluğu doldurmak için daha tatmin edici yollar bulmak için yapabileceğiniz pek çok şey var.

Farkındalıklı yeme pratiği yapmak sizi yavaşlamaya, şimdiki ana odaklanmaya ve gerçekte ne hissettiğinizi fark etmeye zorlar. Ve kendinize tekrar tekrar “Yemekten veya atıştırmadan sonra kendimi ne kadar iyi hissediyorum?” diye sorduğunuzda, beslenme ihtiyaçlarınız hakkında farkındalık kazanma sürecine başlarsınız. Yemekleri ve atıştırmalıkları, sağlığınızı nasıl etkilediklerine göre ölçeceksiniz. Yeme amacınız, yiyecekle dolu hissetme niyetinden, enerji ve canlılık dolu hissetme niyetine kayacaktır.

Yemekten önce derin nefes almak

Derin nefes almak, özellikle açlığın gerçekten yemekle ilgili olmadığı durumlarda, genellikle açlığı yatıştırmaya yardımcı olabilir. Oksijen vücuda yakıt sağlar ve derin nefes almak enerjinizi ve refah duygunuzu artırabilir. Derin nefes alırken stres ve gerginliğinizi de gevşetir, rahatlarsınız.

Kaynak : https://www.helpguide.org/articles/diets/mindful-eating.htm

İlginizi çekebilir: Farkındalıkla beslenme nedir: Beslenme biçiminizi farkındalıkla düzenleyin

Ceylan Ulusoy: 1981 yılında Bursa'da doğdu. Meditasyonla ilk defa 17 yaşında tanıştı. Meditasyon eğitimleri 2004’te bir meditasyon merkezine adım atmasıyla devam etti. Üniversite eğitimi sırasında kendi pratiklerini geliştirdi. 2006'da Zeynep Aksoy’un yoga dersleri ile ilgilenmeye başladı. Uzun yıllar boyunca tüm pratiklerini kendi gelişimi ve dönüşümü için kullandı. Farklı yoga ve meditasyon hocaları ile çalıştı. 2012 yılında taşındığı İstanbul’da ileri seviye kundalini meditasyon eğitimi aldı. Sahaja Yoga'da gönüllü meditasyon öğretmeni olarak ders verdi. Pratikleri ve araştırmaları sırasında Dr. Fuat Beşkardeş ile Mindfulness terapi çalışmaya başladı. Ardından 8 haftalık MBSR eğitimi ve sonrasında David Cornwell ve Banu Çeçen’le Breathing Mind Mindfulness Koçluğu eğitimini tamamladı. 2019 yılında Amerikan Hastanesi bünyesinde Code Lotus Mindfulness merkezinde David Cornwell ve Banu Çeçen’e mindfulness programı içerisinde asistanlık görevi üstlendi. Aynı zamanda Judson Brewer’la sezgisel beslenme üzerine Mindfulness temelli alışkanlık değiştirme programında çalışmaktadır. İş hayatı ile eşzamanlı yürüttüğü öğrencilik ve eğitmenlik yolculuğunda 17 yıllık kurumsal hayatını 2020 Şubatında sonlandırıp, şu an tam zamanlı olarak logoterapi bakış açısıyla mindfulness eğitmenliği ve farkındalık temelli beslenme koçluğu yapmaktadır. Öğrenci olmak konusunda derinleşmektedir.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.

Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.

Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:

Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.

Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale