X

Farkındalıkla beslenmede öz şefkatin önemi

Öz şefkati, tanımıyla ya da kelimesiyle, son günlerde sıkça duymuş olabilirsiniz. Sürekli karşımıza çıkan bu öz şefkat terimi içinde neyi barındırır, ne demektir öz şefkat?

Elinizi kestiğinizde yaranızı temizler, yara bandı yapıştırır, iyileşmesi için elinizden geleni yaparsınız. Bu, insanın doğuştan gelen kendine şefkat gösterme durumudur. Öz şefkat aslında hepimizde doğuştan bulunan bir kendini destekleme kapasitesidir.

Kendini yargılama 

Öz şefkat, yani kendine iyi davranmak, kendini yargılamanın tam tersidir. Ama işler istediğimiz gibi gitmediğinde, bir testte, yarışmada, görüşmede, diyette, beslenme alışkanlıklarını değiştirme yolundayken yaşadığımız ufak bir hata ya da sapma direkt kendimizi suçlama, azarlama haline dönüşür. Dünyadaki en beceriksiz, en yetersiz, en acı çeken kişinin kendimiz olduğunu düşünürüz.

İroniktir ki kendimizi yargılama alışkanlığı ile, bu alışkanlığın oluşmasını sağlayan yaklaşım aynıdır. Örneğin beslenme konusunu ele alırsak; üzgün, kızgın, stresli olduğumuz anlarda bu duygularla baş etmek için yemeği kullanıyor olabiliriz. Ve her üzgün, stresli hissettiğimizde bir şeyler atıştırdığımız an, kendimizi daha da üzgün, daha da stresli hissetmeye başlıyoruz çünkü bunu yaptığımız için kendimizi yargılıyoruz, azarlıyoruz. Azarladıkça stres oluyoruz, stres oldukça yemeye devam ediyoruz ve bu döngü böylece sürüp gidiyor.

Diyet yaparken de aynı sürecin geçerli olduğunuz görüyoruz (hem çevremde, hem de partnerim diyetisyen Sena Hanım’dan edindiğim bilgiler doğrultusunda). Diyet listemiz dışında olan bir şeyden yemek, mesela arkadaşımız patates kızartması yerken, onun tabağından birkaç patates cipsi yemek ya da dayanamayıp o pastayı yemek… Böyle durumlar içerideki yargıcın hızlıca çalışmaya başlamasına sebep oluyor. “Sen beceriksizin tekisin, asla başaramayacaksın, her şeyi mahvettin, bir kere diyetini bozdun, o halde şimdi tamamen bırakman gerekecek” gibi bir sürü azarlayıcı düşünce beliriyor zihnimizde ve eski yeme alışkanlıklarına geri dönerek bir kısır döngüye giriyoruz.

Bu durmak bilmeyen kendini yargılama hali  beslenme ile ilgili davranışlarımızda sıklıkla kendini gösteriyor.

Farkındalıkla beslenmeye öz şefkat ile bakış

Tüm hayatımıza olabileceği gibi, beslenme alışkanlıklarımıza da farklı bir bakış açısıyla bakmak mümkün olsaydı, bu nasıl olurdu?

Öz şefkat, farkındalıkla beslenme yaklaşımının önemli bir bölümünü kapsıyor. Öncelikle şunu kendimize hatırlatmak alışkanlıklarımızı değiştirme konusunda bizlere yardımcı olabilir: Alışkanlıklarımızı değiştirmek uzuca bir yol ve ben bu yolu dağcıların zorlu bir tırmanıştan önce yaptıkları çalışmalara benzetiyorum. Bazen büyük bir hızla ilk belirledikleri noktaya ulaşabilirlerken, bazen ikinci noktaya ulaşmaları haftalar ve aylar alabiliyor.

Hiçbir yolculuk tek bir hamlede, bir çırpıda gerçekleşmiyor. Kimi zaman her şey yolunda giderken, kimi zaman düşüp üzerinizi paramparça edebiliyorsunuz. Engebeli, uzun ve kimi zaman da zorlayıcı olan hayat deneyimlerimizde, beslenme alışkanlıklarımızı değiştirme süreçlerinde kendimize hatırlatmamız gereken tek şey bunun uzun bir yol olduğudur. Ve bu yolda defalarca kez düşüp kalkabilirsiniz. Ve bu sadece sizin başınıza gelmiyordur. Sizinle bu deneyimi yaşayan milyonlarca kişi olduğunu, bunun ortak bir insanlık deneyimi olduğunu kendinize hatırlatmak birincil öz şefkat hareketidir. Her düştüğünüzde, kendinizi suçlamak, yargılamak, beceriksiz hissetmek yerine, o tatlıyı yemenin, o cipsi tüketmenin size ne kazandırdığını meraklı bir hal ile incelemek ise farkındalıkla beslenmenin temel ilkesidir.

Öz şefkat ile farkındalıkla beslenmeye ilk adım

Özetlemek gerekirse sevgi dolu nezaket uygulaması iki şey yapmamıza yardımcı olur:

  1. Kendimizi yargılamak veya alt etmek için alışılmış eğilimlerimizi görmemizi sağlar.
  2. Beslenme tarzımızla olan ilişkimizi değiştirir.

Siz de öz şefkatli bir yaklaşımı, neyi, neden ve nasıl yediğiniz konusundaki farkındalığınızla harmanlayabilirsiniz. Eğer yemek yerken kendinizi yargıladığınızı ya da bir şey yedikten sonra o eski iğneleyici sözcüklerle kendinizi yaraladığınızı fark ederseniz, bir an durun ve kendinize, en yakın arkadaşınıza davrandığınız gibi davranmayı araştırın. Bu eski alışkanlığınızdan çıkmanın ve yerine yenisini (kendinize karşı nazik bir şekilde yaklaşarak) inşa etmenin bir yoludur.

Dilerseniz yatmadan önce beden taraması ve sevgi dolu şefkat pratikleri yapmayı deneyebilirsiniz. Her gün için neyi, neden ve nasıl yediğiniz konusunda bir beslenme günlüğü tutabilirsiniz.

Beden taraması ve öz şefkat pratiği için podcast’lerime aşağıdaki bağlantılardan ulaşabilirsiniz.

https://open.spotify.com/episode/32JjfNYHH4lAu4HfED98bw?si=DTWwIp6JT_SF8_0oy2dUUA

https://open.spotify.com/episode/4v4c0HWwCbZRmPtrzOzYXs?si=PHRYqu03RV–Y_-g6Smg6Ahttps://open.spotify.com/episode/4v4c0HWwCbZRmPtrzOzYXs?si=PHRYqu03RV–

Kaynak
Katılmış olduğum Dr. Judson Brewer Mindful Eating Programı

İlginizi çekebilir: Farkındalıkla beslenme: Buddha’nın dört yüce gerçeği ve beslenme

Ceylan Ulusoy: 1981 yılında Bursa'da doğdu. Meditasyonla ilk defa 17 yaşında tanıştı. Meditasyon eğitimleri 2004’te bir meditasyon merkezine adım atmasıyla devam etti. Üniversite eğitimi sırasında kendi pratiklerini geliştirdi. 2006'da Zeynep Aksoy’un yoga dersleri ile ilgilenmeye başladı. Uzun yıllar boyunca tüm pratiklerini kendi gelişimi ve dönüşümü için kullandı. Farklı yoga ve meditasyon hocaları ile çalıştı. 2012 yılında taşındığı İstanbul’da ileri seviye kundalini meditasyon eğitimi aldı. Sahaja Yoga'da gönüllü meditasyon öğretmeni olarak ders verdi. Pratikleri ve araştırmaları sırasında Dr. Fuat Beşkardeş ile Mindfulness terapi çalışmaya başladı. Ardından 8 haftalık MBSR eğitimi ve sonrasında David Cornwell ve Banu Çeçen’le Breathing Mind Mindfulness Koçluğu eğitimini tamamladı. 2019 yılında Amerikan Hastanesi bünyesinde Code Lotus Mindfulness merkezinde David Cornwell ve Banu Çeçen’e mindfulness programı içerisinde asistanlık görevi üstlendi. Aynı zamanda Judson Brewer’la sezgisel beslenme üzerine Mindfulness temelli alışkanlık değiştirme programında çalışmaktadır. İş hayatı ile eşzamanlı yürüttüğü öğrencilik ve eğitmenlik yolculuğunda 17 yıllık kurumsal hayatını 2020 Şubatında sonlandırıp, şu an tam zamanlı olarak logoterapi bakış açısıyla mindfulness eğitmenliği ve farkındalık temelli beslenme koçluğu yapmaktadır. Öğrenci olmak konusunda derinleşmektedir.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale