X

Farkındalık neden bu kadar önemli: Çünkü özgürlüğe giden yol içimizden geçiyor

Apollo Tapınağı’nın girişinde “kendini bil” yazıyor. Yüzyıllar öncesinden, kendini bilmenin bir kapıdan geçmek için ne denli önemli olduğunu hatırlatıyor bizlere. Son yıllarda birçok yerde, belki çok kere kendini tanımak, bilmek ve sevmekle alakalı tavsiyeler aldık, okuduk, belki hak verdik. Peki şimdi sorsam sana “Kendini fark etmek neden bu kadar önemli?” diye ne cevap verirdin? Ezberden değil de, senin içinden geçenler ne olurdu? Gerçekten senin için hangi açıdan değerli?

Hepimizin kendine ait bir dünyası var; bambaşka geçmişler, alışkanlıklar ve kültürle donatılmış. 5 duyumuzla dış dünyayı algılıyor, onu içimizdekiyle birleştiriyor, kendimize düşünceler, duygular, anılar, hayaller ve belki kelimeye dökemeyeceğimiz deneyimler yaratıyoruz. Bu iç ve dış dünyanın birlikte yaşama süreci hayat boyu devam ediyor. Eğer dengedeysek ve merkezimizde duruyorsak tatlı bir uyumu hissetmek mümkün. Bununla birlikte bazen o dengeyi sarstığımız zamanlar oluyor, zor geliyor.

Mesela ben dengemi kaçırdığımda dışarıda olan biteni çok fazla içime yansıtıyorum. İçeride bir ses, bir kalabalık; nereye elimi atsam bir şeye değiyor. Ee içerisi bu kadar kargaşalı olunca, haliyle normalden fazla duygu ve düşünce uyanıp canlanıyor. Bu sefer de onları sakinleştirmek için nefes almak yerine, kendimi anlatmaya çalışıyorum. Kelimeye döktükçe eksiliyorlar, dinleyen kulaklar bambaşka duyuyorlar, üzerine bir açıklamalar, bir savunmalar derken, dış dünyamın sesi yine çok artıyor. Belki bazılarınıza aşina gelecek o kısırdöngü işte böyle başlıyor.

Bence farkındalık bizi, bunun gibi alışık olduğumuz döngüleri görüp değiştirmek konusunda destekliyor. Bazen hayat bize hoşumuza her gitmeyen şeyi değiştirme şansını vermese de; farkındalık bize -hoşumuza gitsin veya gitmesin- yaşadığımız her şeye verdiğimiz tepkiyi seçme şansını veriyor. Sanırım benim için en değerli yanı bu: Özgürlüğümü fark etmek ve ona sahip çıkmak.

Özgürlük kavramının dünya tarihindeki değişimi çok hızlı ve keskin. Eskiden şehirler bir duvarla ayrılıyordu ve özgür değildik arasında gidip gelmek için. Başka bir ten rengine sahip olduğumuzda istediğimiz okula gitmeye veya otobüse binmeye hakkımız yoktu. Başka sınıftan birini sevmek belki canımıza mal olurdu. Şimdi bunların hepsini yapmakta özgürüz, ancak tam anlamıyla özgür hissediyor muyuz, bilmiyorum. Kavramlar da bizim gibi zamanla değişiyorlar.

Bana göre tüm odağımız dış dünyada olursa, özgürce yaşadığımızı söylemek pek doğru olmaz. Özellikle günlük rutinler içinde kendimizi kapana sıkışmış veya kısıtlı tercihler arasında yaşıyor hissetmek çok kolay. Bu koşullarda bedende, zihinde veya kalpte bir sürü rahatsız edici hisle yaşamak; onları susturmaya, dindirmeye çalışmak için emek verirken amacını unutup kaybolmuş hissetmek çok doğal. Demin bahsettiğim iç ve dış dünyanın uyumu galiba böyle bozulmaya başlıyor. Sanırım çoğu farkındalık çalışması bu yüzden göz kapaklarımızı dinlendirip gözlerimizi içe çevirmeyi önererek başlıyor.  

Farkındalık benim için uyanış demek. Dışarıdaki dünyaya az çok etkim olduğunu görmek, ancak onu kontrol edemeyeceğimi fark etmek demek. Oysa dikkatimi içime döndürdüğümde; yaşadığım her anda özgür olduğumu hatırlamak demek. Biyolojik, zihinsel ve duygusal bedenlerimde her ne oluyorsa, onları tanıyabileceğimi, anlayış gösterebileceğimi, sorumluluk alıp karar verebileceğimi hatırlamak, yani kendi gücümü tekrar elime almak demek.

Farkındalık literatürde daha derin bir ben anlayışını geliştirmeye, kendimize gösterdiğimiz şefkati büyütmeye ve sevgiyle hayata yaklaşmamıza fırsat veren bir biliş hali olarak açıklanıyor. Bu tanımlamaya katılmakla birlikte, ben bana özgürlüğümü verdiği için çok değerli buluyorum. Önce kendimi tanımakta özgürüm, sonra bilmekte, sonra kabul etmekte ve en son da kendimi “ben” olarak yaşamakta özgürüm.

Peki şimdi tekrar sorsam sana, “Kendini fark etmek neden bu kadar önemli?” diye, ne cevap verirdin? Ezberden değil de senin içinden geçenler ne olurdu? Gerçekten senin için hangi açıdan değerli? Ya da farkında mısın?

İlginizi çekebilir: Anda kalmak: Her şeyin bir başlangıcı ve sonu vardır

Seza Aslanbaş: ODTÜ Siyaset Bilimi Kamu Yönetimi Bölümü’nden mezun olduktan sonra 7 yıl kurumsal şirketlerde satış planlama ve pazarlama departmanlarında çalıştım. 2013 yılında dışarıdan her şey güzel görünürken sıkışmış hissettiğim ve hayatıma anlam aradığım zamanlarda meditasyonla tanıştım. Bireysel dönüşümüme katkısını gördükten sonra bu bilgileri daha çok öğrenmek, aktarmak ve paylaşmak için Türkiye ve Hindistan’da farklı hocalarla çalıştım ve hala çalışmaya devam ediyorum. 2016'dan beri zihnen bildiklerimizi kalpten hatırlamak niyetiyle meditasyon temelli bireysel seanslar, atölyeler ve grup çalışmaları yapıyorum. Aldığım farklı eğitimlerle kendi yolculuğumda bana iyi gelenleri birleştirerek bazen paylaşımlarla bazen hareketle bazen de sessizlikle farkındalığımızı destekleyecek alanlar sunuyorum. Online ve yüzyüze yaptığım çalışmalar hakkında bilgi almak ya da sadece tanışalım istersen bana seza.aslanbas instagram hesabımdan veya sezaaslanbas@gmail.com'dan bir merhaba diyebilirsin. Çokça sevgiler.

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale