X

Evde kusursuz bir kahve deneyimi: Walter’s Coffee online mağazasıyla kahve tutkunlarıyla buluşuyor

“Kahvesiz güne başlayamam” diyenlerin sayısı son yıllarda hızla arttı. Yeni “normal” hayatımızda evlerde vakit geçirmeye başlayınca, en sevdiğimiz mekanlardan aldığımız kahvelerle de aramıza epey bir mesafe girdi. Kahve konusunda en bilinen mekanlardan biri olan Walter’s Coffee bu dönemde web sitesinden online satışa başlayarak kahve tutkunlarının imdadına yetişiyor! Walter’s Coffee ekibiyle evde kahve demlemenin püf noktaları üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.

Uplifers: Hangi kahveyi nasıl demlemeli?

Walter’s Coffee: Son zamanlarda artan kahve demleme ekipmanı çeşitliliği ile beraber ev kullanıcıları için pek çok farklı seçenek mevcut. Bazı ekipmanlar ile profesyonel işletmeler seviyesinde ürünler hazırlamak bile mümkün fakat bu tarz ekipmanlar maliyet ve enerji tüketimi açısından çok verimli değil. Ev için kullanılacak ekipmanlarını filtre kahve makineleri ve manuel demleme ekipmanları olmak üzere iki farklı grupta inceleyebiliriz.

Filtre kahve makineleri dünya üzerinde en çok tercih edilen ekipmanlardan biri, kağıt ve metal olmak üzere iki farklı filtre seçeneği mevcut. Kağıt filtrelerin istenmeyen partikülleri tutma performansı daha iyi olsa da tekrar kullanılmaları mümkün değil, metal filtreler uzunca bir süre boyunca kullanılabilirler. Genelde eklenen su miktarına göre çalışma süresini otomatik olarak ayarlayan filtre kahve makineleri ev kullanıcıları için oldukça pratik bir demleme çözümü sunar.

Manuel demleme ekipmanları ise son yıllarda artan çeşitliliği ise pek çok farklı demleme profili uygulayabilmemizi sağlıyor. Ekipmanların yapısı, filtreleme materyali seçenekleri, su ısısı ve çalışma prensibi gibi farklılıklar ev kullanıcıları için başlangıç için zorlayıcı görünse de aslında demlemeler oldukça kolay ve kısa sürede gerçekleşiyor. Otomatik filtre kahve makinelerinin aksine bu tarz ekipmanlar ile su sıcaklığı, kahve gramajı, demleme süresi ve su döküş tekniği gibi müdahale edilebilecek pek çok değişken ile ev kullanıcıları daha zengin bir kahve deneyimi yaşayabiliyorlar.

Son yıllarda oldukça büyüyen kahve kültürü ile artan çekirdek tedarikçileri ve kavurucular bizlere pek çok farklı seçenek sunuyorlar. Bazı çekirdek paketlerinde kavurma profilleri ile beraber “Filtre kahve, Espresso, V 60” gibi tavsiye edilen demleme ekipmanları belirtiliyor, bazılarında ise sadece çekirdek bilgileri mevcut.

Aslında evde yapılan demlemeler için tüm ekipmanlar kullanılabilir, dikkat edilecek en önemli husus kullanılacak olan ekipman için uygun öğütme derecesi ve tazelik. Kahve çekirdekleri kavrulduktan sonra prosedür olarak bir yıl son kullanma tarihine sahip ama aslında çekirdeklerin aromalarını kaybetmesi birkaç ay kadar sürüyor. Öğütülmüş çekirdeklerde ise bu süre saatler içerisinde doluyor. Bu açıdan kullanılacak ekipman ile beraber çekirdeklerin taze öğütülmüş olması büyük bir önem taşıyor. Evde demleme yapmak isteyenler için yine pek çok öğütücü seçeneği mevcut. Kahve değirmeni olmayanlar için ise çekirdekleri öğütülmüş olarak almak da mümkün, bu durumda tazelik açısından daha az miktarlarda tedarik etmekte fayda var.

Gününümüzde en çok kullanılan demleme manuel ekipmanlarından olan Chemex, V 60 ve Aeropress için web sayfamızdaki reçetelere göz atabilirsiniz.

Uplifers: Kahve çekirdeği seçerken nelere dikkat etmek gerekir?

Walter’s Coffee: Dünya üzerinde yetişen kahve çekirdekleri Arabica ve Robusta olmak üzere iki farklı türe sahip. Robusta türü daha verimli ve düşük maliyetli olmasına karşın lezzet olarak pek beğenilmiyor. Kaliteli bir kahve deneyimi için öncelikle çekirdeklerin %100 Arabica olması gerekiyor, kavurma tarihi de tazelik açısından en önemli unsurlardan birini oluşturuyor. Kahve bitkisi Ekvatoral bölge üzerinde ve pek çok farklı bölgede ve büyük miktarlarda yetiştiriliyor. Dünya ticaretinde petrolden sonra ikinci büyük hacme sahip olan kahve çekirdeklerinin ise pek azı “Nitelikli Kahve” tanımını hak edebiliyor. Bu kalitede olan çekirdeklerin; toplanma şekli, kurutulması için yapılan işleme yöntemi, yeşil çekirdeğin saklanma koşulları ve kavurma profili gibi tüm parametrelerin belirli bir standart çerçevesinde olması gerekiyor. Nitelikli Kahve çekirdeklerini içeren paketlerde; Bölge, İşlem, Çekirdek Türü ve Kavurma tarihi gibi künye bilgilerinin mutlaka yazması gerekir.

Uplifers: Kahve çekirdeği nasıl seçilir, nasıl saklanır ve nasıl demlenir?

Walter’s Coffee: Kahve çekirdekleri yetiştikleri bölgelerin karakteristik tat profillerinin yanı sıra iklim koşulları doğrultusunda farklı aromalar da kazanırlar, kahve kavurucuları taze kavrulmuş çekirdekler çin “Cupping” olarak tabir edilen bir tadım tekniği gerçekleştirirler ve sonrasında çekirdeklerin ihtiva ettiği potansiyel aromaları kahve paketleri üzerinde belirtirler. Belirtilen bu aromalar doğrultusunda çekirdek seçimi oldukça kişisel bir serüven halini alır.

Çekirdeklerin içerdiği pek çok farklı aromanın dışında en önemli farklardan biri de asidite kavramıdır. Asidite damağımızda ekşilik olarak algıladığımız tattır. Asiditesi yüksek olan çekirdekler manuel demleme veya filtre kahve makinesi gibi ekipmanlarda şaşırtıcı deneyimler yaşatsa da, espresso bazlı sütlü içecekler hazırlamak için iyi bir seçim olmazlar.

Pek çok kahve işletmesi Latte, Cappucino, Flat White gibi çok tercih edilen sütlü içecekleri hazırlarken asiditesi daha düşük çekirdekler kullanırlar. Nitelikli Kahve kavramı ile beraber daha kısa sürede ve düşük sıcaklıklarda kavrulan çekirdekler sahip oldukları potansiyel meyve asitlerini saklamaya devam ettikleri için demleme sonrasında bu ekşi tat oluşur. Kahve çekirdeğinin ilk halinin lezzetli bir meyve olduğunu hatırlatan ekşilik kavramı hala pek çok tüketici için alışılmışın dışında bir deneyim olarak değerlendirilir.

Farklı gramajlar doğrultusunda paketlenen kahve çekirdeklerinin mevzuat gereği son kullanma tarihi, kavurmadan sonra bir yıl olarak belirtilir. Aslında tazelik açısından bu süre iyi bir paketleme sonrası birkaç ay ile sınırlıdır. Öğütülmüş çekirdekler ise sahip oldukları aromaları saatler içerisinde kaybederler. Çekirdeklerin bu süre boyunca tazeliğini koruması için üretilmiş olan özel paketler vardır. Paketin açılan kısmında tekrar kilitlenebilen “Zipper” olarak adlandırılan bir parça bulunur ve bu şekilde kullanım sonrası oksijen ile teması önlemek amaçlı paket tekrar kapatılabilir.

Kahve paketinde bir diğer önemli unsur ise tek yönlü valftir. Bu valf, kavurma sonrası oluşan karbonize gazların dışarı atılmasını sağlarken içeriye oksijen girmesini engeller. Çekirdekleri saklamak için en ideal yöntem ise özel olarak üretilmiş bu paketler içerisinde muhafaza etmektir. Diğer paketler içerisinde satılan çekirdekler üreticilerin kahvenin tazeliği ve aromaları hakkında özensizliğinin belirtisidir.

Topraktan bizlere ulaşana kadar geçen bu özenli süreç sonrasında yapılacak olan demlemeler için önemli birkaç unsur vardır.

Çekirdekler hep taze öğütülürse sahip oldukları aromalar en iyi şekilde ortaya çıkacaktır. Demleme yaparken kullandığımız suyun kalitesi ve sıcaklığı sonucu doğrudan etkiler, demlemeler için ideal su sıcaklığı 92 C – 96 C aralığındadır. Evde sıcaklık ölçmek mümkün değilse kaynamış su 30 sn-1 dk aralığında bekletildikten sonra demlemeye başlanabilir.

Demlemelerimizin daha standart olması için kullanılan kahve ve su gramajı sabit olmalıdır, dünya üzerinde kabul edilen demleme oranı 1/15-1/17 olacak şekilde 1 gram öğütülmüş kahve için 15-17 gram su kullanılacak şekilde hazırlanır. Örnek olarak 60 gr kahve için 1 lt su kullanılabilir.

Demlenme süreleri 2,5-4 dk aralığında değişebilir, daha kısa süren demlemelerde çözünme az olacağından ekşi tatlar, daha uzun süren demlemelerde ise çözünme fazla olacağından acı tatlar oluşur.

Uplifers: Yakın zamanda online kahve satışı yaptığınız e-ticaret sitenizi açtınız. Siteye giren kahve tutkunları sitede neler bulabilirler? Kahve içmeye yeni başlayanlar için hangi ürünleri önerirsiniz?

Walter’s Coffee: Sitemizde 4 çeşit farklı nitelikli kahve çekirdeğimizi, 7 farklı özel harman Walter’s çayını, mug’ları ve herkesin sorduğu sticker paketimizi satışa çıkardık. Yakında da, bez çantalarımızı, t-shirtlerimizi ve önlüklerimi satışa çıkaracağız… 

Evde kahve demlemek isteyenler için Walter’s tarifi

 

Walter’s Coffee’ye web sitesinden veya Instagram hesabından ulaşabilirsiniz. 

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale