X

Endişeli bir zihni nasıl yatıştırmalı?

Endişe etmek insanın tüm enerjisini emebilir. Eğer zihnimiz sürekli olarak “ya şöyle olursa” şeklinde en kötü senaryolara kapılıyorsa, bu durum sadece stresli ve kötü değildir, aynı zamanda iç bilgeliğimizi de gölgeler. Bu da herhangi bir anda neye ihtiyacımız olduğunu kavramamız konusunda zorluklar çıkartır. Çocuklar gibi bizim de endişeli zihnimizin şefkate, bilgeliğe, yatışmaya ve yeniden yönlendirilmeye ihtiyacı vardır. Her zaman zihnimizin bizimle olduğunu dikkate alırsak, bunu yapabilecek en iyi kişi yine sizsiniz.

Eğer endişeli zihninizi verimli olarak sakinleştiremiyorsanız, yazdıklarımız yardımcı olabilir.

“Sevgili endişeli zihin”

Zihnin olduğu haliyle düşünmesinin önemli ve geçerli sebepleri vardır ve bunlar arasında en temel olanlardan sizi güvende tutmak ve tehlikeden kaçırmaktır. Beyin geçmişte olmuş olan zor şeyleri her zaman dikkate alır ve bunları geleceği değerlendirmekte kullanır. Ancak bu onun suçu değildir. Zihnimiz, otomatik bir program gibi çalışır ve dolayısıyla programlıdır denilebilir. Bize yardımcı olmak ister ancak bazen hiç bir yardımı dokunmaz ve üstüne bir de sistemimiz üzerinde fazladan stres yaratır.

Şu anda olmayan görünmez senaryoları düşünürsünüz ve bu korkunç senaryolar bedende sanki gerçekten oluyormuş gibi hissettirirler. Fakat örneğin şu anda hiç bir şey olmuyor ve tek yaptığınız bu yazıyı okumak ve nefes almaya devam etmek. Şu anda güvendesiniz ve bunu hissedebiliyor musunuz? Eğer başa çıkmamız gereken zorlu bir durum ortaya çıkarsa, eyleme geçeriz ancak gerçek bir tehlike yokken rahatlamamız gerekir.

Geçmişte kötü şeyler olmuş olabilirler ve gelecekte de bunların olmayacağının bir garantisi yok. Ancak kötü şeyler genellikle bizim onları sandığımız kadar sık şekilde karşımıza çıkmaz. Tamamen güvende, rahat bir yatakta yatarken bile endişe edebilen zihin, her şeyin normal gittiği bir günde bile endişeye kapılabilir. Dünyada zorlu şeylerin olduğu bir gerçektir ancak zorlu şeyler de hayatın bir parçasıdır. Zihin bu zorluklara fazla takılır ancak genellikle herhangi bir yardımı olmaz.

Bu endişe maalesef gerçek ve şu anı kaçırmamıza sebep olur. Zihnimizde oynattığımız görünmez ve kötü filmlere kapıldığımızda, her şeyin tamamen normal olduğu pek çok güzel anı kaçırmaya başlarız. Unutmayın ki bir korku filminde değil, gerçeklikte yaşamak istiyorsunuz. Şu anda ne kadar çok yaşarsak, zorluklar geldiğinde o kadar hazır ve odaklanmış olabiliriz. Siz zorluklar gelmeden onlarla başa çıkmaya hazırlanıyorsanız, tek yaptığınız zor zamanları daha zor yapmaktır. Zihin bu konuda çok çaba gösterir ancak bu işin ucunu biraz kaçırır.

Gerçekten hiç bir şey şu anın dışında gerçekleşmez. Dünya o kadar hızlı hareket ediyor ve o kadar kötü şey oluyor ki endişe çok normal, ancak şu ana odaklanırsanız biraz bilgelik, farkındalık ve şefkat elde edebilirsiniz ve böylece daha açık ve huzurlu düşünme fırsatı elde edebilirsiniz. Eğer ifade etmeniz gereken duygularınız varsa bunları ifade edin ancak endişeler denizinde yüzüp durmanın bir faydası olmayacak. Eğer sakin kalırsanız, içinizdeki bilgeliği dinlemeniz daha kolay olacaktır.

Bu nedenle zihninize bu kadar çok plan ve hazırlık yaptığı için teşekkür edin ancak önümüzdeki yaşamı tam bir keskinlikle tahmin etmenin de olanaksız olduğunu söyleyin. Şu anda gerçek yaşamda olup biten ana odağınızı çevirin:

  • Arka arkaya bir kaç sakin nefes alın.
  • Altınızdaki yüzeyi fark edin ve onun size verdiği desteğe dikkatinizi verin.
  • Şimdi kaslarınızı biraz gevşetin ve rahatlayın. Şu anda ne olup bittiğine bakın.
  • Çevrenizdeki sesleri dinleyin.
  • Gerçeklikte gelecekten daha çok vakit geçirin. Artık dinlenebilirsiniz ve tekrar ihtiyacınız olduğunda bu adımları da tekrar etmekten çekinmeyin.

Kaynak: psychologytoday

İlginizi çekebilir: Gündelik hayatta mindfulness: Sıradan eylemlerinize farkındalık katın

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale