X

En son ne zaman kendi kendini dinledin?

Bu yazım aslında oldukça zorlu bir soru ile başlıyor; “en son ne zaman kendini dinledin?” Bu hafta öyle yoğun bir haftaydı ki benim için ve tabii olup biten, yaşanan, geçen zaman… Yetiştirmeye çalıştıklarım, vermeye çalıştıklarım, oldurmaya çalıştıklarım. Sonra günlük endişeler, stres, üzüntüler, belki çekişmeler, kaygılar…

Yetiştirmeye çalıştıklarım, vermeye çalıştıklarım, oldurmaya çalıştıklarım…

Bir an yalnız kaldığımda geldi bu soru aklıma, “Pınar” diye sordum “en son gerçekten ben ne isterim diye kendine en son ne zaman sordun? Şu an bir dur dediğimde bile “duramayacak” yoğunluğundaki bu insan olarak en son kendi vücuduna kendi kendine ben ne isterim diye ne zaman sordun? Acılarına rağmen her sabah dörtte uyanarak yine de sabah antrenmanı yapan sen, ve bu antrenmanlara dayanmaya çalışan bu beden, ne zaman ona sordun, şu an ne istiyorsun diye?

Bir sabah örneğin bir saat daha fazla uyumak istediğini söylese yine onun dediğini yapacak mıydım? Cevabım ne yazık ki hayırdı… “Neden?” diye sordum çünkü duymuyordum. Duyacak kadar yani ona ayıracak kadar zamanım bile yoktu… Peki, bana verilmiş bu bedene bu kadar acımasızca yaklaşıyorsam benimle olmasını nasıl sağlayabilecektim? Bu tempoya gerçekten ayak uydurmayı, şikayet etmeden gerçekten elimden gelenin en iyisini yapmaya devam etmeyi nasıl gerçekleştirebilecektim? İllaki bedenimi kendimi içimi dinlemek için ayağımın kırılması gibi bir olaya bir “durdurucuya” mı ihtiyacım vardı?

İşte bu yazımda sizlerle birlikte soralım isterim, bizler en son ne zaman kendi kendimizi dinledik? Benim örneğimde durmadan koşuşturan ve durmadan spor aşkıyla oradan oraya savrulan bir karakter görmektesiniz… Bu yine sadece “kendimiz” ile ilişkilendirebileceğimiz bir örnek. Peki, ya çalışan bir anne isek, o zaman kendimizden önce düşündüklerimiz oluyor. Kendimizi dinlemeyi geçtim, kendi kendimize kalmaya bile zaman bulamıyoruz… Ya çalışan bir babaysak, her akşam ödevlere eşlik etmemiz gerekiyor değil mi? Yeri geliyor bazı iş görüşmelerimizi bile gece saat ondan sonraya kaydırıyoruz ki bu sorumluluğumuz her şeyden ve kendimizden de önce geliyor…

Bizler en son ne zaman kendi kendimizi dinledik?

Şimdi soralım istiyorum, kendimizi dinlemedikçe ne yapmaktayız? Aslında kendimiz bize birçok mesajla gelir… Ben hemen birkaç örnekle açıklamaya çalışayım, sabah bir saat daha fazla uyu mesajı, “yoğunsun, uykusuzsun, yapamayacaksın” der.

Bu bedenin “hoş” vakit geçirmeye de ihtiyacı var, biraz durmaya, biraz dinlenmeye, biraz yenilenmeye ve en önemlisi biraz olduğu gibi bırakılmaya (genel olarak bu mesajları kabul ediyor muyum, ne yazık ki hayır ama yine de duymuyor değilim)…

Belki kendi kendimiz şunu söyler; “evet çocukların için saçını süpürge etmektesin fakat senin de bir hayatın var sadece beş dakikalık bir çay keyfi yapmak istiyorum, lütfen bana bunu çok görme…

Bu bedenin “hoş” vakit geçirmeye de ihtiyacı var, biraz durmaya, biraz dinlenmeye, biraz yenilenmeye…

Belki dünyanın en iyi babası olmak için elinden geleni yapıyorsun ama baba olmadan önce gerçekten sen olman gerek, eğer sen sağlıklı değilsen, eğer sen gerektiği kadar kendi dengen için çalışmıyorsan bir çocuğa nasıl dengeli olunur öğretemezsin… Sen kendi kendini muhteşem bir özenle sevmezsen bunun için güzel bir örnek olamazsın… Sen seni kaybedersen, sadece görselde gerçekleştirmeye çalıştığın o “muhteşem” baba karakterine sığamazsın, takılırsın, düşersin ve sonunda ne yazık ki isyan edersin…

Evet, isyan ederiz, “Çok yoruldum, anne ve baba olmaktan çok ama çok yoruldum… Kendime zaman ayıramamaktan çok yoruldum… Sürekli başkasının derdi ile bürünmekten ve en küçük bir konuda bile bu kadar yorulmaktan, emek vermekten çok ama çok yoruldum…” Bu cümleleri gün içerisinde kaç kişiden duymaktayız? Neden duymaktayız?

Ben hemen yanıt vermeye çalışayım, hepimizin ortak noktası “kendi kendimizi” en son ne zaman “gerçekten” dinledik, ne zaman kendi kendimize sadece beş dakikamızı verip kalp atışımızı gerçekten dinledik?

En son ne zaman nasıl nefes aldığımızın sesini duyduk? En son ne zaman gerçekten her şeyi ve herkesi bir yana bırakabildik? Tüm sorumluluklarımızdan bizden dikkat ilgi ve alaka bekleyen tüm işlerimizden ve oluşlarımızdan kurtularak kendi kendimize kalbimize bedenimize ne yapmak istersin diye sorabildik? En son ne zaman bir dakikalığına durup aynada kendi kendimizin gözlerimizin içine bakabildik? Ne gördüğümüze, kaç yaşında olduğumuza, gözlerimizden akan ruhumuzun isteklerine, kısacası kendimiz olmakla en son ne zaman yüzleşebildik?

En son ne zaman nasıl nefes aldığımızın sesini duyduk?

En son ne zaman başkası ne der?” diye düşünmeden bir hafta sonunu kendi kendimize geçirebildik? İçimizi parçalayan ve yok canım deyip de bir kenara attıklarımıza dürüstçe en son ne zaman bakabildik? Bizler en son ne zaman X’ in karısı Y’nin kocası A’nın kız arkadaşı veya B’nin erkek arkadaşı, nişanlısı olmaktan sıyırılıp da “sadece olduğumuz ben” halimizle kendi kendimize kalbimizin ne istediğini sorabildik?

Bugün bu yazımı okuyorsanız, sadece beş dakikanızı ayırmanızı dilerim, kendinize son dönemde sormadığınız kadar içten bir şekilde sorun; ne istiyor? Belki cevabınız bir bardak muhteşem demlenmiş bir çay keyfi olacaktır, belki sadece bir saatlik bir uyku gelecek içinizden belki uzun zamandır aramaya cesaret edemediğiniz bir kişinin sesini duymanızın zamanının geldiğini fısıldayacak size…

Belki daha çok erken hemen telaş yapma bekle diyecek, belki bugünde yaşattığınız geçmişin üzerine korkmadan bir örtü sermenizi ve “yeniye” kucak açmanızı söyleyecek, belki sadece çıkıp yağmurda yürümenizi isteyecek sizden…

Bugün sadece bir dakikalığına bile olsa, kendinizi dinleyin…

 

İlginizi çekebilir: İyisiyle kötüsüyle: “Bugün utanmaktan utanmıyorum!”

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale