X

Ekran süresi savaşı: Çocuklara sınır koyarken dengeyi nasıl sağlarız?

Modern ebeveynlik dönemindeki en büyük mücadelelerden biri, çocukların ekran başında geçirdiği süreyi doğru yönetmek. Ancak ekranların sayısı giderek artarken ve hayatın her yerinde kullanılan araçlara dönüşürken, ekran süresini sınırlandırmak zorlayıcı olabilir. Özellikle bazı ekranların eğitici ve bilgilendirici dünyalar sunarak çocuk gelişimini desteklediği düşünülecek olursa… 

Fakat bilinen bir diğer gerçek şu ki; aşırı ekran kullanımı çocuklarda dikkat dağınıklığı, uyku düzensizliği, sosyal beceri eksikliği ve öz güven düşüklüğü gibi sayısız probleme yol açabiliyor. Uzmanlar, katı yasakların sorunun ciddiyetini artırdığını belirtirken daha dengeli bir yaklaşımın benimsenmesi gerektiğini vurguluyor. Bu dengeyi sağlamak ise sadece süre sınırlamaları koymaktan çok daha fazlasını gerektiriyor.

Yaşa göre sağlıklı ekran süresi limitleri nedir?

Çocuklarda ekran süresi sınırlarını belirlemenin ilk adımı genel kabul gören limitleri öğrenmekten geçiyor. Amerikan Çocuk ve Ergen Psikiyatri Akademisi gibi kurumlarca genel kabul gören önerilere göre günlük ve haftalık medya planınızı daha rahat oluşturabilirsiniz:

  • 18 aya kadar bebeklerde sağlıklı beyin gelişimi adına yüz yüze ve fiziksel etkileşim büyük rol oynuyor. Şehir dışında olan aile üyeleriyle sınırlı video sohbetleri gerçekleştirilebiliyor.
  • 18-24 ay arası bebeklerin, çok kısıtlı eğitici uygulamalar dışında ekrana maruz kalması önerilmiyor. 
  • 2-5 yaş arası çocukların ebeveyn eşliğinde, yavaş tempolu ve eğitici içerikler izlemesi gelişime fayda sağlayabiliyor. Genellikle günde 1 saati aşmayan kullanımlar öneriliyor.
  • 6 yaş ve üzeri çocukların sağlıklı alışkanlıklar geliştirmesi için ekran sürelerinin ders ve ödev haricinde 1-2 saat ile sınırlandırılması gerekiyor. Bu yaş grubundaki çocuklarda aile içi aktivitelere ve sosyal etkinliklere öncelik verilmesi kilit önem taşıyor.

Bu genellemeleri aşan kullanımlarda ise obezite, dikkat dağınıklığı, öğrenme güçlüğü, dil gelişim sorunları, davranış sorunları, şiddet gibi pek çok problem ortaya çıkabiliyor. Özellikle 2 yaş üzeri çocuklar limitli ekran kullanımından bazı faydalar sağlasa da fiziksel oyun saatleri beyin gelişimine çok daha fazla destek oluyor. Aile, kardeş ve arkadaş etkileşimi dil öğreniminden problem çözme kabiliyetine kadar birçok aşamada olumlu sonuç verebiliyor.

Çocuklarda ekran süresi kuralları belirleme

Çocuklarda ekran süresi kuralları belirlerken, zamanlamaya odaklanmak işin sadece yarısı. Çünkü çocukların ekran başında ne yaptığı ve bu süreyi nasıl geçirdiği de düşünülmesi gereken faktörler arasında. Sınırları bir savaş gibi değil de iş birliği kurulacak alanlar olarak belirlemek, birkaç basit yaşam alışkanlığının kazanımı ile mümkün olabiliyor:

Ekransız bölgeler oluşturun

Çocuklarda ekran süresi kontrolünün ilk adımı evde ekransız alanlar oluşturmaktan ve bu kuralı herkese uygulamaktan geçiyor. Yatak odası gibi alanları ve yemek saati, uyku saati gibi zaman dilimlerini ekransız bölgeler olarak belirleyebilirsiniz. Evde ekranların giremediği bu tür sınırlar çizmek, mavi ışıktan kaynaklanan uyku problemlerini önleyerek gelişimine büyük katkı sağlayabilir. Üstelik çizilen bu sınırlar, bütün bir aile olarak ekran veya sosyal medya bağımlılığının yol açtığı problemlerden korunmanıza da yardımcı olabilir.

Alternatifleri güçlendirin

Ekran süresini sınırlandırırken yerine kaliteli alternatifler koymak oldukça önemli. Çocuğun ilgisini çekecek ve enerjisini atmasını sağlayacak alternatif etkinlikler onun birçok açıdan fayda görmesine yardımcı olabilir. Bu aşamada her gün mutlaka fiziksel aktivitelerin yanı sıra kaliteli oyun saatleri planlamaya çalışın. Açık hava oyunları, sportif mücadeleler ve park saatleri ile motor gelişimine ve sosyalleşmesine destek olurken; yaratıcı oyunlarla beyin fonksiyonlarını hızlandırabilir, problem çözme kabiliyetini pekiştirebilirsiniz. El-kol koordinasyonu içinse basit yoga ve esneme rutinleri oluşturabilirsiniz.

Ödül/ceza denkleminden sıyrılın

Ekran sınırlaması getirirken yapılan en büyük hatalardan biri, bunu bir ödül/ceza sistemine çevirmek. Çocukların yasaklı şeyleri daha değerli gördüğü düşünüldüğünde, bu tip bir yöntemle istediğiniz sonucu almanız pek mümkün değil. Üstelik, onların yaptıkları her eylem sonunda ödüllendirilmeyi beklemesini sağlamanız olası. Bunun yerine ekran sürelerini günlük hayatın doğal bir parçası haline getirin ve ekransız alanları pekiştiren alışkanlıklar önerin. Ekranları akıllı rehberler olarak değerlendirmek ve gelişiminin parçası olan araçlara dönüştürmek, teknolojiyi daha mantıklı kullanmasına yardımcı olabilir.

İyi bir rol model olun

Çocuklar, etrafında gördüklerini kopyalama eğilimindedir ve buna en yakınlarında gördükleri ebeveynlerinden başlarlar. Bu nedenle ekran süresine kısıtlama getirirken ona iyi bir rol model olduğunuzdan emin olun. Örneğin; onunla birlikteyken sürekli telefonunuza bakmak veya sosyal medyada vakit geçirmek yerine ekranları kapatın, hatta mümkünse göremeyeceğiniz bir yere koyun. Sınırları dayatmaktansa onunla fiziksel olarak iyi vakit geçirmeye ve duygu, düşüncelerini anlamaya çalışın. Merakını uyandıracak sorular sormak, çevrenizdeki dünyayı yorumlamak veya herhangi bir konuda konuşmak ona birçok açıdan fayda sağlayacaktır.

Ne izlediğine dikkat edin

Çocukları, ekrandan tamamen uzaklaştırmak ne mümkün ne de önerilen bir davranış biçimi. Daha dengeli bir kullanımı önerisi sunarken çocuğunuzun neyi nasıl tükettiğine dikkat etmeniz oldukça önemli. Örneğin; pasif ekran süresi yerine yavaş tempolu kodlama oyunları, eğitici belgeseller ve etkileşimli uygulamalar tercih etmek çocuğun bilişsel gelişimini destekleyebiliyor. Aşırı hızlı akan sahneler ve ses efektleri ise dikkat dağınıklığını artırabiliyor. Özellikle çocuklarda ekran süresini, aile aktivitelerinin bir parçası haline getirerek onunla sohbet etmeniz ve dikkatini artırmanız mümkün. İzlediğiniz içerikler hakkında sorular sorarak onun daha çabuk öğrenmesini sağlayabilir ve birlikte keyifli vakit geçirebilirsiniz. Ancak her durumda birlikte izleyeceğiniz içeriği reklam ve uygunsuz format risklerine karşı önceden kontrol etmeyi unutmayın.

Kaynak: mayoclinic, commensensemedia

İlginizi çekebilir: Yeni nesil ebeveynlikte öne çıkan trendler

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale