X

Ekmek: Eski dost yeni düşman

Teknoloji çağına inatla direnen bir alışkanlığım var. Hala sevdiğim köşe yazılarını, makaleleri kesip saklıyorum. Geçenlerde dosyayı bir kurcalayayım dedim, elime Vedat Milor’un bir makalesi geçti. “Çok kıymetli bir babanın aşırı egoist ve yalancı oğlu”(*) demiş ekmek için. Cümledeki derinlik bu seneki kadar dikkatimi çekmemişti. Aradan henüz bir yıl geçmiş, ancak son zamanlarda sıklıkla ekmeği konuşuyor, ‘Ne yapmalı?’ diye birbirimize danışıyoruz.

Buğday neredeyse insanlık tarihi kadar eski bir ürün. Hal böyle olunca hem insanlar hem de hayvanlar için temel besin öğesi haline gelmiş. Pek çok kültürde yeri çok kutsal. Topraklarımız buğdayın gen bankası olarak kabul ediliyor ve günümüzde buğdayın onlarca çeşidi mevcut.

Buğdayla ilgili tartışmalar

Buğdaydaki bu çeşitlilik son zamanlarda GDO’lu buğday tartışmalarını gündeme getirdi. Bir grup uzman GDO’lu buğday tohumlarının piyasaya yayıldığını ve ekmeğimizin bu tohumlardan geldiğini savunurken, diğer bir grup GDO’lu buğdayın Türkiye’de bulunmadığını, bu kromozom çeşitliliğinin yüzyıllar boyunca buğdayın geçirdiği evrim ile ilgili olduğunu savunuyor.

Durum her ne olursa olsun, bugün soframıza ekmek diye koyduğumuz şey aslında ekmek değil; adeta bir düşman. Ama pek çoğumuza göre de ekmeksiz sofra, sofra değil. Öncelikle bu gerçeği kabullenmek gerek sanırım. Bizim gibi ekmeği sofra kültürünün en büyük parçası haline getirmiş, hatta B grubu vitaminler ve karbonhidratın yalnızca ekmekten alınabileceğine kendini inandırmış bir toplumun boğazından ekmeği birden bire sökemezsiniz elbette. Bir de tabii refah seviyesi, alım gücü gibi gerçekler var. Etin kilosunun 45 TL olduğu bir piyasada insanlar çaresiz bir şekilde kalitesiz karbonhidrata yöneliyorlar. Yani kitlesel açlığın önlenmesi açısından kimilerine göre de büyük bir kurtarıcı ekmek.

Günümüz ekmeğinin yapılış hikayesi

Gelin günümüz ekmeğine bir göz atalım. Fırın vitrinlerinde o mütevazi duruşu ve muhteşem kokusuyla arz-ı endam eyleyen sevgili beyaz ekmek, ilk başta herhangi bir buğdaydı. Sonra lif, vitamin ve mineral açısından en zengin kısmı olan tohum özü, yani ruşeyminden ve kepeğinden ayrıştırıldı. Kala kala nişastalı kısmı kaldı. İşte olan tam burada oldu bir kere zaten. Sonra daha beyaz olsun, daha uzun dayansın, bayatlamasın diye bir sürü kimyasal madde ve endüstriyel maya eklendi. Çavdarlı, tam buğdaylı vs. diyerek renklendirici ve aroma eklendi. En sonunda da sofralarımızdaki baş köşeye oturdu. Hikaye acı ama piyasanın büyük oranda bu tip ekmeklerle dolu olduğunu sanıyorum ki, zaten artık bilmeyenimiz yok.

İlgili yazı: Food Fashionista’nın yeni keşfi: 240 Derece Ekmek

Ne yazık ki, günümüzde piyasada satılan ekmeklerin birçoğunda kimyasal madde, endüstriyel maya ve renklendirici aroma bulunuyor.

Yeme içmeye özen göstermeye çalışan, üstelik ekmek düşkünü olmayan bir insan olarak, ben bile ekmeği kesip atamadım hayatımdan. Bu sebeple ideallerden değil, kendi hayatımda yapmaya çalıştıklarımdan bahsetmek istiyorum size. Ekmeği çok seven bir insan değilim; ancak kahvaltıyı da ekmeksiz hayal edemiyorum. Diğer öğünlerim için buğdayın kendisini salata ya da çorba şeklinde tüketiyorum. Bulgur ve kuru baklagillere, kaliteli karbonhidrat alabilmek adına sık sık başvuruyorum.

Ekmek seçimime dikkat etmem gerektiğine karar verdiğimde, öncelikle paketli ekmeklerden vazgeçtim. Market alışverişi esnasında pratik olsun, işimiz tek noktada bitsin diye paketlenmiş ekmekleri sıkça tüketiyoruz. Ancak içindekiler kısmını okumak beni pek mutlu etmiyor. Bu sebeple paketli ekmek almayı bıraktım. Lokal fırınlara ya da semt pazarlarına yöneldim. Buralardan da hep tahıllı ekmekler aldım. Sonra bu da bana yeterince iyi gelmemeye başladı ve mahallemizde ekşi mayadan ekmekler yapan bir fırın buldum. Bir süre de buradan alışveriş yaptıktan sonra kendi ekmeğimi kendim yapmaya karar verdim.

Bu noktada kendi ununu bahçesindeki buğdaydan ve kendi değirmeninde öğüterek yapan bir aile ile yolum kesişti. Artık unumu onlardan tedarik ediyorum. Beyaz unu avucuma aldığımda içinde minicik minicik siyah noktalar görmek beni nasıl mutlu ediyor anlatamam. Un adeta; ‘Doğalım ben, daha ne istiyorsun işte’ diye haykırıyor bana. Organik unu bulduktan sonra sıra geldi ekmeği yapmaya. Güvendiğim bir markanın yaş mayasını kullanıyorum şimdilerde; ama elbette bu da yeterince iyi değil. Bir yandan da ekşi maya yapmaya hazırlanıyorum. Ekşi mayamı da yaptıktan sonra ekmek konusunda endüstri ile ilişkim tamamen kesilecek.

İnanın hiç zor değil organik bir undan evde kendi ekmeğinizi yapmak. Fırından başka hiçbir alet edevata ihtiyacınız yok. Ama bu yeterli mi sizce? Biz kendimizi kurtardık diyelim, ya diğerleri? Bu sebeple alışveriş yaptığımız fırınlardan doğal ürünleri bilinçli bir şekilde, kitlesel olarak ve ısrarla talep etmeliyiz. Gittiğimiz mekanları bu konu ile ilgili uyarmalı ve onlardan talepte bulunmalıyız. Çocuklarımızı emanet ettiğimiz kreşleri, okul yemekhanelerini tabiri caizse didik didik etmeliyiz.

İyi gıda, iyi bir yaşamdır ve bunu talep etmek bizim en doğal hakkımız. Biraz daha az üşenmeli, biraz daha fazla gayret göstermeliyiz sadece, hepsi bu. Sonuç ise beklemediğiniz kadar iyi olacak, size söz veriyorum.

Kaynak:

(*)Vedat MİLOR, “Çok Kıymetli Bir Babanın Aşırı Egoist ve Yalancı Oğlu Ekmek”, Hürriyet Gazetesi Pazar Eki, 22 Kasım 2015.

Deniz Bayraktaroğlu Ar: Sosyolog, girişimci, blogger, tasarımcı, yemek düşkünü, yoga sever, hayatı keyifle ve sağlıkla yaşamaya çalışan, pozitif, yazar-çizer ve kedi insanı bir kadın. Şimdi sizlerle Uplifers'da buluşmaktan dolayı da çok mutlu. dbayraktaroglu@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale