X

Ego varsa öz de var: Jungian psikoloji açısından kendilik kavramı

“Kozmik bir bağlantı arayışı ve kutsal ve ilahi bir deneyimleme, kendiliğin temel gereksinimidir. Bunu inkar etmek, ruhsal bir parçalanmaya yol açar; fakat onu kucaklarsak eğer, anlama kavuşan ruh aydınlanır.”
C.G.Jung

Bir süredir almakta olduğum “Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı Temelli Psikoterapi Becerileri Eğitimi”nde, Jung’un bilinç kavramına ve bilinçler arasındaki bağlantıya (kollektif bilinçdışı) bakışını irdeliyoruz. Freud’un oğlu gibi gördüğü ve çok yakın bir öğrencisi olan Jung, psikoloji alanındaki en önemli düşünürlerden biri. Jung’un dinleri, mitolojileri, doğu felsefesini ve simyayı detaylıca inceleyerek oluşturduğu analitik psikoloji kuramı veya Jungian psikolojinin temel kavramları ise bilinç, kişisel bilinçdışı, kompleksler, kolektif bilinçdışı ve arketipler.

Jung’un görüşleri bugünkü toplumsal sistemler ve psikolojik açıdan ele alındığında, günümüzde insanı anlamanın ve problemlerini çözebilmenin temel yolunun insan ruhuna hitap edebilmek, ruhun yapısını anlayabilmekten geçtiğini görüyoruz. Jung, ruhsal sorunları toplumu bekleyen büyük bir tehdit olarak görüyor ve maalesef insanların henüz bunun farkında olmadığını ve çözüm yolunu da bulamadığını belirtiyor. Jung yaşamın nihai amacının da bireyleşmek ve bütünleşmek olduğunu söylüyor.

Peki Jung bütünleşmekle neyi kastediyor? Jung’a göre yaşamın ilk yıllarında benliği bütün olan bebek, büyüdükçe zıtlıkları, ayrışmayı deneyimliyor ve ergenlik dönemine geldiğinde benlik “ego” ve “self” olarak iki temel yapıya ayrılıyor. Günlük hayatta sıklıkla kibirli olmak manasında kullanılan ego aslında benliğin oldukça önemli bir parçası. Ego bilinçdışı ile bilinç arasında bir filtre görevi görüyor ki aklımızı kaçırmayalım.

Yani ego gerçeklik algımızı sağlayan, benliğin parçalanmasını önleyen çok önemli bir unsur. Bilinçli zihin örgütü olarak tanımlayabileceğimiz ego, sıkıntıyı ve düzeninin bozulmasını hiç sevmiyor. Düzeninin bozacağını düşündüğü herhangi bir stres kaynağını tehdit olarak görüp, savunma mekanizmaları üretiyor. Ego kimliğin tutarlılığını sağlayarak dağılmanın önüne geçiyor. Yalnız kendisi aynı zamanda 0-7 yaş aralığında bir çocuk gibi. Bu sebeple onu koşulsuz kabulle ama tutarlılıkla eğitecek bir ebeveyne ihtiyacı var. İşte egoyu eğitme görevine sahip olan kişiliğimizin bu parçasına da “self” (kendilik, öz) diyoruz.

Self (kendilik, öz) ilk olarak Jung arketiplerinden biri olarak kavramsallaştırıldığı için çok sayıda değişikliğe uğrayan dinamik bir kavram. Psikoloji literatürüne Jung tarafından kazandırılmış olan arketip kavramı Jung tarafından duygusal yönü oldukça güçlü olan evrensel düşünce biçimleri olarak tanımlanıyor. İnsanlığın ortak bilinçdışını oluşturan unsurlar olan arketiplerin etkileri bütün sanat eserlerinde görülüyor, bu eserler insanlığın ortak malı izlenimi veriyor. Arketipler her insanın yapısında var olan ve kalıtımsal olarak da nesilden nesile devam eden varoluşsal kodlar. İşte ego ve self arketipleri benliğin bütünleşmesinde çok önemli olan temel arketipler. Jung’a göre self arketipi (kendilik, öz) bir kişide bilinçdışı ve bilincin birleşmesini ve ruhun bir bütün olarak temsil edilmesini ifade ediyor.

Self (kendilik, öz), bilinçdışındaki diğer arketipleri ve arketiplerin bilince erişimini düzenleyerek örgütlüyor ve kişiliğin bütünleşmesini sağlıyor. Bir insanın kendisini uyum içinde hissedebilmesi kendilik ile ilgili. Kendilik genellikle orta yaşlarda gelişiyor çünkü kişilik ancak bu yaşlara gelindiğinde ortaya çıkıyor ve tam olarak gelişmiş ve bireyselleşmiş oluyor. Jung’a göre kendilik bilinç ve bilinçdışı olmak üzere her iki alana doğru uzanan bir yapıya sahip. Jung bu açıdan bilinç ve bilinçdışını birbirinin karşıtı ancak aynı zamanda da birbirini tamamlayan iki yapı olarak açıklıyor. Jung’a göre insan hayatının nihai amacı olan bireyleşme ve bütünleşme bilinç ve bilinçdışının entegrasyonu ile ilgili.

Jung bireyleşme sürecini, yaşamına ayrışmamış bir bütün olarak başlayan bebeğin gelişimsel olarak kişiliğindeki sistemlerin birbirinden ayrılması olarak ifade ediyor. Bütünleşme ise, bireyleşen kişinin kişiliğindeki birbirine zıt özelliklerin birleşmesini ve bu birleşmenin kendiliği (selfi) oluşturması sürecini ifade ediyor. Simya ile de yakından ilgilenen Jung bu sürecin simya ile çok benzerlik gösterdiğini söylüyor ve simyayı, madde ve ruhun bütünleşmesi, zıtların birliği ve ruhsal dönüşümün araştırmasını sunan bir bilim olarak tanımlıyor. Jung’a göre simyanın sembolleri, insanın iç dünyasının dış dünyadan ayrışmamış olan durumunu gösteriyor.

Özetleyecek olursak yalnızca egodan ibaret olmadığımızı, nihai hedefimizin ayrışmış parçalarımızı bütünleştirerek kendiliğimize yani özümüze ulaşmak olduğunu söyleyebilirim. Kendiliğin bu bütünlüğü sağlama hedefi, bireyselleşmeyi, kendini gerçekleştirmeyi yani insan-ı kamil olmayı içeriyor. Jung da zaten self (öz) kavramını doğu felsefesinden aldığını söylüyor. Jung’a göre yaşamın amacı olan self, bilinçdışında hem aşkın hem de içkin olarak duruyor. Kendiliğe ulaşma sürecinin birdenbire ve kolayca olmamasının sebebi de ego. Çünkü ego kendilikten çok daha önce orada oluyor. Ve bütünleşip kendiliğe ulaşmanın yolu da ego ile işbirliği yapmaktan geçiyor.

Jungian psikolojiyi benimsemiş bir psikolojik danışmanla çalışmak ve süreçle ilgili detaylı bilgi almak isterseniz bana ayselkeskin2004@yahoo.com e-posta adresinden ulaşabilirsiniz. Sevgiyle kalın.

Kaynaklar:

Akçakaya, Ü. (2021). Carl Gustav Jung’un Analitik Psikoloji Kuramı Temelli Psikoterapi Becerileri Eğitimi Ders Notları.
Kavut, S. (2020).Carl Gustav Jung: Kavramları, Kuramları ve Düşünce Yapısı Üzerine Bir İnceleme. Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), 6 (2), Kış, s. 681-695.

İlginizi çekebilir: Bağlantısal bütünsellik ve psikoloji: Yaşam, yaptığımız seçimlerdir

Aysel Keskin: Merhaba ben Aysel Keskin. Psikolojik Danışman ve Psikoterapistim. 2006 yılında Marmara Üniversitesi Psikolojik Danışmanlık bölümünden mezun olduktan sonra, Türk Deniz Kuvvetlerinde yedi senelik bir kurumsal hayat deneyimim oldu. Kurumsal hayat deneyimimin ardından, çocukluk tutkum olan psikolojiye bir de seyahat tutkum eklendiği için okyanus ötesine giderek bir süre Amerika’nın Kalifornia ve Oregon eyaletlerinde yaşadım. Tüm psikoterapi yaklaşımlarını bilmekle beraber uzmanlaşmanın gerekliliğine inanarak, kanıta dayalı terapi yaklaşımlarından Süre Sınırlı Psikanalitik Psikoterapi (SSPP), Jungian Psikoterapi ve Rasyonel Psikoloji Enstitüsü Preferred Partner of The Albert Ellis Institute onaylı, APA (American Psychological Association) Kredili Rasyonel Duygucu & Bilişsel Davranışçı Terapi Eğitimlerini (süpervizyonlar dahil) tamamladım. Sorunların bütüncül ele alınması gerektiğine, beden ve zihnin dengesini kurduğumuzda hayatımızda olumlu değişimler olacağına inanıyorum. Beden ve zihin sağlığınız her şeyden önemli. Bana ayselkeskin2004@yahoo.com eposta adresinden ulaşabilirsiniz. Sağlık ve sevgi ile kalın. Instagram: ayselkeskin.psk.dan

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale