X

Eel Pie Island: Londra’nın küçük müzik kutusu

Londra’da güneşli bir kış gününde yapılacak tek bir şey vardır; sokağa çıkmak! Hava sıcaklığının kaç derece olduğundan bağımsız, yaşlısı, genci, bebeği sokağa çıkar. Tam da böyle bir günde, 40 dakikalık bir tren yolculuğu mesafesindeki Richmond’a gitmeye karar verdik.

Richmond Thames’in hemen güneyinde, nezih ve tatlı bölgelerden biri. Bizim gibi güneşli bir günde gitmeye karar verdiyseniz, kendinizi gri Londra’dan çoook uzakta, mimari bağımsız, adeta bir Akdeniz şehrinde bile sanabilirsiniz.

Bu haftanın konusu olan Eel Pie Island, Richmond bölgesindeki Twickhenham’daki bir ada. Hatta Londra’nın Thames üzerindeki en büyük adası ve 1957’ye kadar ulaşımı sadece botla yapılabiliyormuş. Şu anda adaya geçmek için kullanılan köprü adayı ziyarete gelenler için tek geçiş noktası. Köprünün bir alamet-i farikası ise yok.

Ada 50’ye yakın eve, 2-3 iskeleye ve 26 stüdyoya (sanatçılar ve küçük işletmeler) ev sahipliği yapıyor. Ada deyince gözünüzde çok da büyük bir şey canlandırmayın, zira adayı baştan sona yaklaşık 30 dakika içinde gezebiliyorsunuz! Evler, stüdyolar ve yürüyüş yolları üzerindeki minik bahçeler sahiplerini yansıtıyor, vintage dekoratif objeler ya da hiç beklemediğiniz anda fark ettiğiniz bir dondurma külahı ya da zombi Ada’nın doğasıyla bütünleşince nereye bakacağınızı şaşırıyorsunuz.

Tüm adayı baştan sona yürümenin neden yarım saat sürdüğüne gelince; yürüyüş yolları ve araziler özel mülk, adanın kıyı şeridi üzerinden halka açık bir ulaşımı yok. Dolayısıyla “ay ne güzel ev, aman da ne güzel bahçe tasarımı, az da şu stüdyoya bakayım” diyemiyorsunuz. Ada biraz kapalı kutu gibi, hatta bana Kopenhag’daki Christiana’yı hatırlattı.

“E peki hep inler ve cinler mi oynuyor burada?” diyecek olursanız Haziran ve Aralık’ta adadaki sanatçıların stüdyoları halka açılıyormuş ve sanatçıların eserlerini görüp satın alabiliyormuşsunuz.

Adanın sanatla olan bağı ise 19.yy’da başlıyor. Aslında oldukça ilginç bir geçmişi var. Adayla ilgili her kaynakta karşınıza çıkacak ünlü Eel Pie Island Oteli 19. yy’da inşa edilmiş, 1920 ve 1930’larda salon danslarına ev sahipliği yapmış ama asıl ününü 1960’larda bohem kitlenin adaya gelişiyle jazz ve rock müzisyenlerinin/gruplarının burada sahne almasına borçlu. Ünlü gruplar deyince lokal 3-5 gruptan bahsetmiyorum, Rolling Stones, the Who, Pink Floyd gibi dev müzisyenler burada sahne almış. Otelin kaderi 60’ların sonunda değişmeye başlamış ve 1969’da küçük bir grup tarafından istila edilip 1970’te İngiltere’nin en büyük hippi komünü haline gelmiş. Ne hikmetse de 1971’de gizemli bir şekilde otel yanıyor. Adaya dair daha fazla bilgiye ulaşmak isterseniz ana caddede (adada değil, Twickhenam ana caddesinde) bir müze var, ziyaret edebilirsiniz. Şu anda otele dair herhangi bir kalıntı vs yok.
 

Bunun dışında adada Thames üzerinde çalışan tekneleri inşa ve tamir etmek için kurulan bir tersane var. Adanın iç kısmına ulaşmak için tersanenin içinden geçiyorsunuz. Şanslı gününüzse birkaç gemiye, tekneye denk gelip en azından az buçuk kaynak yapmayı öğrenebilirsiniz. Tersane aynı zamanda sanatçılar ve zanaatkarlar için atölye görevi görüyor ve ev olarak kullanılan teknelerin demirlediği alan olarak da işe yarıyor.

Son olarak adayla özdeşleşen bir kürek kulübü var ve oldukça ünlü. Twinckenham Rowing Club; Londra’nın en eski kürek kulüplerinden biri. 1867’den beri hala ayakta.

Kısa ve öz ada turunuzu yaptıktan sonra nehir kenarındaki pub’larda kendinize bölgeye özel ale veya cider’lardan ısmarlayabilirsiniz. Richmond/Twinckenham pub’ları nehir kenarı ve sokağa taşan masalarıyla yazın muhteşem olsa da, güneşli bir Londra kışında da hiç fena sayılmazlar. Ama gelmişken biraz şömine başında ısınayım derseniz önerim The White Swan.

Ale’leriyle ünlü ve neredeyse tüm pub’larda olduğu gibi köpekle içeriye girmek serbest. Birkaç sosis köpek sevip, şömine başında ısınırken sıcak bir cider içeceğiniz bir Eel Pie Island gününden daha güzel ne olabilir ki?

İlginizi çekebilir: Bath’ta dolu dolu bir gün geçirmek isteyenlere tavsiyeler

Didem Tekin: 1985 Hatay doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Reklamcılık ve Halkla İlişkiler bölümünden mezunum. Türkiye’nin büyük global reklam ajanslarında yaklaşık 11 sene kadar müşteri ilişkileri departmanında farklı pozisyonlarda çalıştım. 2017 yılında, klasik anlamda reklamcılığı bırakmaya karar vererek, sene sonunda About Us isimli organizasyonu kurdum. Reklam geçmişimi kullanarak markalarla yetenekli insanları buluşturduğum ve iletişim çözümleri sunduğum bir iş yapıyorum. Yeme, içme ve seyahat kendimi bildim bileli en büyük tutkum. Seyahatlerimi planlarken, sıradan tavsiyeleri okuyup, farklı bir yolculuk yaratmaya çalışmayı hiçbir zaman sevmedim. Bu yüzden buradayım, gezdiğim yerlerin birilerine farklı bir bakış açısı sunmasını sağlamak istedim. Onlyforeaters isminde, yeme içmeye dair deneyimlerimi paylaştığım, mütevazı bir Instagram hesabım var. Yurt dışı seyahatlerimi planlarken “nereye gitsem?” yerine önce “ne yesem?”i düşünürüm. Bu yüzden daha çok yiyebilmek için spor yapıyorum.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale