X

Ebeveyn-çocuk sınırı aşıldığında: Duygusal ensestten haberiniz var mı?

Anne ve sütü… Çocuk ile kurulan ilk ilişkinin kaynağı, çocuğun besini. Çünkü çocuk ve anne buna hazırdır. Süt, annenin bakış açısından doğumun getirdiği bir sonuçken; bebeğin bakış açısından doğum, kendisinin neden olduğu bir şeydir. Neden-sonuç ilişkisi kendi içerisinde denklik sağlarken yanlış giden şey ne olabilir? Ya da diğer bir ihtimal ile neden-sonuç ilişkisi kendi içerisinde neden denklik sağlayamaz? Bu soruların cevabı; sınırsız gecikmeler, ötelemeler, ertelemeler…

Terapi odasında yetişkin bireylerin ifadelerinde aynı şeyleri duyarız. Bunlar, sınırsız gecikmeler, ötelemeler, ertelemelerdir. Peki çocuğun kişiliğinin dokusuna bu içerikler nasıl girmiştir? Beslenme deneyimi anne ve bebek arasındaki ilişkide belli bir bölümü kapsar. Beslenme deneyimi çocuğu canlı ve zinde tutar. Peki ya duygusal beslenme? Ebeveynler fiziksel olarak sağladıkları bu keşfi, bakımı duygusal olarak da sağlıklı şekilde sağlayabiliyor mu acaba? Maalesef, dediğimiz kitlenin sayısı çok geniş bir yelpazeyi kapsıyor.

Sağlıklı duygusal beslenme olmazsa ne olur?

Ebeveynlerin kimi zaman kendi içlerindeki anlaşmazlıkları, kimi zaman bir sebeple bir ebeveynin uzaklaşması, boşanma ve ayrılık ya da ebeveynlerden birinin ölümü ile gündeme gelebilen tablolardan bahsediyorum. Bunların yaşantısal krizler olduğunu söylediğinizi duyar gibiyim. Tabii ki bu süreçte duygusal olarak ihmaller olabilir. Böylesi durumlarda aile içerisindeki dengede olan sistem bozulur. Bazen de sistem en başından itibaren bozuktur. Kadın ve erkek kendi aralarındaki ilişkiyi sağlıklı bir şekilde oturtamazlarsa anne-baba kimliklerinde de kendilerini bulamazlar.

Bozulan sistemin önemli sonucu acı içerisinde olan yetişkinin fiziksel olarak yanında olan çocuğa ya da çocuklarına duygusal olarak yetişememesidir. Aksine kendi yetersizliğini kapatmak adına çocuğunu bir yetişkin olarak görüp ona yaşadığı zorlukları anlatması ya da ondan destek beklemesidir. Çoğu zaman bu durumu terapi odasında ebevyenlerin ağzından şu şekilde duyarız “Ben çocuğum ile her şeyi paylaşıyorum!” ya da “Annem-babam benimle her şeyi konuşurlardı!”

Sağlıksız duygusal beslenme; duygusal ensesttir!

Çocuğun ihtiyaçlarını göz önünde bulundurmama hali olarak tanımlayabiliriz. Bu süreçte ebeveynler kendi duygularıyla öylesine boğuşurlar ki çocuklarının en temel ihtiyacının beslenme olduğu noktasında kalırlar. Yaşanılan olayları anlatırken çocuklarının kendilerine duygusal olarak destek olmasını beklerler. Çocuk henüz olayları nasıl ele alacağını bilmezken, ailesinin sorunlarını dinliyordur. İşte bu duygusal ensesttir.

Duygusal enseste maruz kalan çocuk ne hisseder?

Yetişkinlerin çözmekte zorlandığı sorunlarda çocuğun mental ve duygusal gelişiminin yeterliliğinden söz edilemez. Mevcut krize ebeveynlerin de bir çözümü yoktur. Ebeveynlerin kendi sorunlarına çözüm ararken hissettiği çaresizlik, yetersizlik, endişe ve kaygı hali öylesine fazla gelir ki kendilerini arındırma adına çocuklarına farkında olmadan zarar verirler. Onlar çocuktur, yetişkin değil. Problem çözmeleri beklenemez.

Çocuğunu istismara uğratan her ebeveyn vaktinde kendisi de istismara uğramıştır!

Duygusal istismarlar hayatımızı yönlendirir. Nasıl mı? En basit ve en çok karşımıza çıkan şey; bireyin kendini ifade etmede yaşadığı güçlüktür. İfade edemediği için kendini tanımlayamayan birey yakınlık kurmakta zorlanır. Yakınlık kurarken hoşuna gitmeyecek eylemleri yaparken bulur kendisini ya da rahatsız olduğu şeylere anlayış göstermek adına göz yumarken. Diğer bir ifadeyle sınır koymakta zorlanır. Ebeveynlerine ikircikli duygular besler; bir yandan onları çok severken diğer yandan nefret duygusunu hissederken bulur kendini. Tüm bunlar bireyin kendilik algısını zedeler; kendine saygıda azalma görülür.

Özetle; ebeveynin çocuğa sanki bir yetişkinmiş gibi doğrudan yaklaşımı yanlıştır. Bu durumu kendi duygularıyla baş edemeyen ebeveynin ebeveynlik kimliğinden istifade etmesi olarak da tanımlayabiliriz. Ebeveynlik yetenekleri ile ilgili kuşkuya düşen her bireyin kendi öz bakımları adına bir uzman ile görüşmelerini öneririm.

Sevgiler…

İlginizi çekebilir: Hayatın görünmez bir hediyesi var: Can sıkıntısı

Gözdem Özdem: 2013 yılında İstanbul Bilim Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden mezun olan Psikolog Gözdem Özdem, İstanbul Arel Üniversitesi Klinik Psikoloji Yüksek Lisans eğitimini Uzman Klinik Psikolog olarak 2016 yılında tamamlamıştır. Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi'nde çeşitli kliniklerde eğitim amacıyla bulunan Psikolog Gözdem Özdem, hastane çalışmasıyla eş zamanlı Psiko-Onkoloji derneğinde de aktif olarak; kanser hastalarının yaşadığı bu süreçte gerek hastaya gerekse hasta yakınlarına yönelik çalışmalarını yer almaktadır. 2013 yılında Çocuk Psikiyatristi Dr. Nuşin Bilgin ile birebir çalışma fırsatını elde eden Gözdem Özdem onkoloji ile eş zamanlı çocuk ve oyun psikoterapisi hizmetlerini de vermektedir. 2014 yılında Göztepe Medical Park Onkoloji Birimi'nde Onkoloji hastaları ile çalışma hayatına devam etmiştir. Uzman Klinik Psikolog Gözdem Özdem, 2015 yılından itibaren Gayrettepe Florence Nightingale Hastanesi'nde Tıbbi Onkoloji Birimi hastaları başta olmak üzere çalışmalarına devam etmektedir. Onkoloji hastaları ile grup terapisi deneyimi de gerçekleştiren Gözdem Özdem, aynı zamanda herhangi bir bedensel sağlık sorunu olmayan yetişkin bireylere de psikoterapi hizmeti sunmaktadır. İlgi Alanları: • Kanser • Sağlık Psikolojisi • Travma • Ölüm ve Yas Süreci • Çocuk Psikolojisi • Aile Danışmanlığı

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale