X

Duygusal dünyada ağırlığı hissedilen gölge duygular

Her yeni güne farklı bir duyguyu benimseyerek başlayabiliyoruz ve gün içinde de duygular arasında zıplıyoruz. Örneğin, sabah yataktan bıkkınlık ile kalkarken iş yerimize gittiğimiz zaman sevdiğimiz insanlarla selamlaşıp mutluluğu deneyimliyoruz. Akşam vakti eve dönerken de özel hayatımıza yetişme dürtüsü yüzünden stresle buluşabiliyoruz ya da rahat koltuğumuza kendimizi atma isteğiyle heyecan duyabiliyoruz. Anlayacağınız, her zaman hareketli bir duygusal dünyayla gündelik hayatımıza devam ediyoruz.

Hem günlük hem de genel yaşantımızı etkileyen duygusal dünya içerisinde bazı duyguları ‘olumlu’ ve bazılarını da ‘olumsuz’ olarak tanımlıyoruz genellikle. Her ne kadar bu sıfatlar ilk evrede mantıklı gibi gözükse de pek çok psikolog duyguları bu şekilde tanımlamamamız gerektiğini vurguluyor. Bir başka deyişle, tüm duygular nötr bir şekilde var oluyor ve iyi ya da kötü duygu diye bir şey bulunmuyor.

Her ne kadar duyguları çeşitli sıfatlarla etiketlemek yanlış olsa da bazı duyguların benliğimizi negatif ve bazılarının da pozitif bir şekilde etkilediğini biliyoruz. İşte, bu iki etki durumunu açıklamak için de gölge duygu kavramı kullanılıyor psikoloji dünyasında.

Gölge duygular nelerdir?

Klinik psikolog ve yazar Claire Nicogossian, olumsuz diyerek tanımladığımız ve su üstüne çıkartmamaya çalıştığımız duyguları ‘gölge duygu’ olarak ifade ediyor. Nicogossian’a göre temelde beş tane gölge duygu bulunuyor: Korku, öfke, üzüntü, iğrenme ve utanç. Pek çok insan, bu beş duygunun yarattığı deneyimlerden rahatsızlık duyuyor ve hayatları boyunca bu duyguları hissetmek istemiyor.

Her ne kadar gölge duygulardan kaçmaya ve bu duyguları hissettiğimiz zaman kendimizi toparlamaya çalışsak da bu duyguların hayatın her köşesinde bulunduğunu ve bu duygularla yaşamanın gayet sağlıklı olduğunu belirtmek istiyoruz. Bu duyguların benimsenmesi sayesinde duygusal dünya önemli bir dönüşüm geçiriyor ve benlik daha iyi tanınıyor.

Gölge duyguların yok sayılması nelere yol açıyor?

İsviçreli psikiyatr Carl Gustav Jung, ortaya attığı ‘gölge çalışması’ konseptiyle reddedilen deneyimlerin gün yüzüne çıkartılması gerektiğini zamanında vurguladı. Bu çalışma sayesinde insanlar farkındalık kazanabiliyor, duygusal dünyalarını derinlemesine anlayabiliyor ve manevi açıdan iyileşebiliyor. Tabii, Carl Jung gibi psikoloji dünyasındaki önemli isimlerin gölge çalışmasının ciddiyetini vurgulamasına rağmen bazı insanlar gölge duyguları yok saymayı tercih ediyor.

Psikoloji dünyasında yer alan uzmanlara göre, gölge duyguların yok sayılması durumunda insanlar dengelerini kaybedebiliyorlar. Dengesizlikle birlikte, insan ilişkileri zarar görebiliyor ve sağlıklı bir şekilde kurulabilecek iletişim kanalları tıkanıyor. Ayrıca, gölge duyguların doyasıya yaşanmaması mutluluk duygusunun geride bırakılmasına da yol açabiliyor.

Gölge duygularla yüzleşmek için ne yapmalısınız?

Eğer pozitif deneyimler yaşamak ve tutumlarınızı iyileştirmek istiyorsanız mutlaka gölge duygularınızla yüzleşmeniz gerekiyor. Bu yüzleşmeyi gerçekleştirmek için de birkaç basit adımın takip edilebileceği psikiyatristler ve psikologlar tarafından vurgulanıyor. Şimdi, bu adımları sizlerle paylaşarak duygusal dünyanızın dönüşmesine ve gelişmesine yardımcı olmak istiyoruz.

1. Duygusal deneyimlerinizi tanımlayın

İlk olarak, hissettiğiniz duyguları etiketleyerek işe koyulabilirsiniz. Örneğin, üzgün hissettiğinizi düşünüyorsanız bu üzüntünün nelerden kaynaklandığı üzerine kafa yorabilirsiniz. Kendinize soracağınız çeşitli sorular sayesinde yaşadığınız duyguyu ve bu duygunun altında yatan sebepleri rahatlıkla tanımlayabilirsiniz. Bu adımı atarak duygusal dünyanız üzerinde bir farkındalık kazanabilirsiniz.

2. Duygularınız üzerine ne düşündüğünüzü fark edin

İkinci adımda tanımladığınız duygusal deneyimler hakkında ne düşündüğünüzü açıklamanız gerekiyor. Örneğin, hissettiğiniz üzüntü için kendinizi eleştiriyor musunuz yoksa bu hissiyatın kontrolünüz dışında olan bir kaynaktan çıktığını fark edebiliyor musunuz? Öz güveninizi ve öz saygınızı tartacağınız bu adımda yazmaktan yardım alabilirsiniz; hissettiğiniz duyguları, bu duyguların altında yatan nedenleri ve bu duygular üzerine ne düşündüğünüzü bir kağıda not alabilirsiniz.

3. Yargıdan uzak durun

Üçüncü olarak, duygularınızı ve düşüncelerinizi tanımladıktan sonra kendinizi yargılamaktan kaçınmalısınız. Hissettiğiniz bir gölge duygu öz güven eksikliğine veya hayal kırıklığına yol açıyorsa bunun sorumlusunun kendiniz olmadığını fark etmelisiniz. Benliğinizi yargılamak sizi ileriye taşımak yerine en başa geri gönderir ve gölge duygularınızı anlamanızı engeller.

Bu aşamada hissetmekte olduğunuz gölge duygunun size ne gibi mesajlar verdiğini düşünebilirsiniz. Çıkarttığınız mesajlarla birlikte, bu duyguları rahat rahat yaşayıp yaşamadığınızı da sorgulayabilirsiniz. Örneğin, üzüldüğünüz için etrafınızdaki insanlar sizi yargıladı mı ya da çevrenizdekilerden gerekli desteği alabildiniz mi? Bu tarz sorulara cevap vererek üçüncü adımı da başarılı bir şekilde atabilirsiniz.

4. Gölge duyguları kabullenin

Son aşamada korkudan utanca kadar yukarıda tanımladığımız beş gölge duyguyu da kabullenmelisiniz. Unutmayın ki, hissetmekte olduğunuz gölge duygular sizi tanımlamıyor. Aslında, bu duygular sizin duygusal dünyanızda birer misafir olarak yer alıyorlar ve bir süre sonra kendi evlerine geri dönüyorlar.

Yoğunluğu farklılık gösterebilen gölge duygular, kendinizi tanımanız ve iyileşmeniz için varlıklarını sergiliyorlar. Bu durumun farkına vararak sabretmek ve kendinize karşı şefkat göstermek için çabalamalısınız.

İlginizi çekebilir: Duygusal iyi oluş için değerini daha fazla bilmeniz gereken duygular

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Yeni yıl hediyelerinin vazgeçilmezi Sosyopix ile anılarınızı ölümsüzleştirin

Sevdikleriniz için hediye seçmek bazen uzun uzun düşünmeyi gerektirir. Çünkü aslında aradığımız şey, sadece bir eşya değildir; bir duyguyu, bir anıyı, bir hatırlamayı karşı tarafa hissettirmektir. Tam da bu yüzden fotoğrafla kişiselleştirilmiş hediyeler, her zaman daha çok dokunur. Tek bir kare, bir gülüşün ardındaki hikayeyi yeniden canlandırır; yıllar önce çekilmiş bir fotoğraf bile açıldığında ilk günkü kadar sıcak hisseder. Sosyopix işte tam da bu noktada, o paha biçilmez anılarınızı estetik ve yaratıcı dokunuşlarla unutulmaz kılıyor.



Kişiselleştirilmiş takvimlerle zamanı anlamlandırmak

Yeni yıl, hayatımızda yeni sayfalar açmak demektir. Bu nedenle kişiselleştirilmiş takvimler, sadece günleri takip ettiğiniz bir araç olmaktan öteye geçer; umut ve güzellikle dolu bir yılın sembolü haline gelir. En güzel fotoğraflarınızla hazırlanan masa veya duvar takvimleri, sevdiklerinizin her gününe anlam katar. Her sayfa, sadece bir tarih değil, hatırlanan ve paylaşılan özel bir anı olarak kalır. Takvimi her çevirdiğinizde, geçmişin güzel anılarını hatırlamak ve geleceğe dair küçük bir mutluluk hissi yaşamak mümkündür. Bu küçük ama etkili detay, hediyenizi hem estetik hem de duygusal olarak unutulmaz kılar.



Anıların dokunulabilir hali: Fotoğraf baskıları



Bir zamanlar telefon ekranına sığdırdığınız, galeri arşivlerinizde kalan en mutlu kareleri bu yılbaşı yeniden keşfetmenin tam zamanı. Sosyopix fotoğraf baskıları, en özel anlarınızı sıcaklığını ve kalitesini koruyarak dilediğiniz formda hayat bulduruyor. İster yaz tatilinde o hiç bitmesin dediğiniz gün batımı karesini, ister kış tatilinde çekilmiş kar manzarasını seçin; retro tarzda ya da şık bir çerçeveyle hazırlatabilirsiniz.Çalışma masasında duran küçük bir fotoğraf, sizi kış tatilinin huzuruna veya yılın en güzel anılarına götürebilir. Bu yıl sevdiklerinize sadece bir hediye değil, birlikte paylaşılan özel anıları ve mutluluğu hediye edin.

Anıların estetik hali: Fotoğraf albümleri

Fotoğraf albümleri, her dönem popülerliğini koruyan ve hiçbir zaman değerini kaybetmeyen hediye seçeneklerinden biridir. Çünkü bir albüm, yalnızca fotoğrafları bir araya getirmez; aynı zamanda belirli bir dönemin, bir ilişkinin ya da bir yolculuğun hikayesini saklar. Sayfaları çevirdikçe hatırlanan detaylar, yeniden yaşanan duygular ve geçmişten gelen sıcaklık, bu hediyeyi zamansız bir klasik haline getirir.

Kişiye özel tasarlanan fotoğraf albümleri, hem estetik hem de duygusal yönüyle güçlü bir hediye seçeneği sunar. Kapak dokusundan sayfa düzenine, renk seçiminden yerleştirdiğiniz küçük notlara kadar tamamen size ait bir anlatım oluşturma fırsatı verir. Bu, sadece bir hediye değil; kendi elinizle hazırladığınız bir zaman kapsülüdür.



Anıları duvarlara taşıyan çerçeveler

Mutlu anıları saklamanın tek yolu albümlerde biriken fotoğraflar veya fotoğraf baskıları değildir; bazen evin en görünür köşesine yerleştirilen bir çerçeve de aynı etkiyi yaratır. Ölümsüzleştirilen anları çerçeveleyerek yaşam alanlarınıza sıcaklık ve derinlik katarken sevdiklerinizin her baktığında o ana yeniden dönmesini sağlar. Farklı boyut seçenekleri sayesinde ister küçük bir köşeyi canlandırabilir ister salonunuzun atmosferini değiştirebilirsiniz.  Duvarlara zarar vermeyen yapışkanlı çerçeveler ise kolay kullanımıyla, yalnızca bir dekor değil; her gün gülümseten bir anı sunar. 

Bi’kutu anı: Özel hediye kutularıyla yeni yıl coşkusu

Yeni yıl ruhunu tek bir kutuda toplamak istiyorsanız, özenle hazırlanmış hediye kutuları bunun için ideal bir çözüm sunar. İçerisinde not defterleri, yılbaşı ruhunu yansıtan kupalar, kokulu mumlar ve daha pek çok özel hediye, kutuyu açan kişinin yüzünde sıcak bir tebessüm bırakır. Böylece hediyeniz yalnızca bir kutu değil, birlikte paylaştığınız anıların sıcacık bir yansıması olur.

Siz de bu yıl, sıradanlığın dışına çıkarak sevdiklerinizin yüzünde unutulmaz bir gülümseme oluşturmak istiyorsanız, Sosyopix’in sunduğu bu kişiselleştirilmiş dünya tam size göre. Hatıralarınızı canlandırın ve onlara, her baktıklarında sizi hatırlatacak, zamana anlam katan dokunuşlar hediyeler sunmak isterseniz aradığınız her şey Sosyopix’te!





İlgili Makale