X

Doğru olduğundan neredeyse emin olduğumuz psikoloji mitleri

Pek çoğumuz IQ, yani genel zeka seviyesinin ne olduğunu biliyorsak da Psy-Q şeklinde adlandırılan psikolojik zekayla ilgili fazla bilgiye sahip değiliz. Kısaca davranışlarımızı belirleyen etkenleri ve başkalarının ya da kendi davranışlarımızı tahmin edebilmeyi ifade eden Psy-Q hakkında şimdiye dek pek çok araştırma yapıldı. Ve bu araştırmalar bize yaygın olarak doğru bilinen bazı psikolojik açıklamaların aslında sadece birer mitten ibaret olduğunu gösterdi. İşte en yaygın psikoloji mitleri:

Mürekkep testleri gerçek mi?

Rorschach mürekkep testlerini hepimiz biliriz. Bu testler genellikle karakter analizinde kullanılır. Resme baktığınızda kavga eden insanlar görüyorsanız kavgacı, selamlaşan insanlar görüyorsanız sevecen olduğunuz düşünülür. Ancak sanılanın aksine Rorschach testlerinin karakter tahlilinde hiçbir geçerliliği yoktur ve günümüz psikologları bu testi kullanmazlar. Hatta güncel bir araştırma Rorschach mürekkep testi yaparak karakter teşhis etmeye çalışıldığında, gayet normal görünen katılımcıların altıda birine şizofreni tanısı koyulduğunu ortaya çıkardı.

Mürekkep testlerinin karakter tahlilinde hiçbir geçerliliği yoktur.

Sağ beyin ve sol beyin farkı

Beynin sol tarafının mantıksal, sağ tarafınınsa yaratıcı olduğunu duymuşsunuzdur. Ancak bu da bir mit, çünkü yaptığımız hemen her şeyi beynimizin neredeyse tamamını çalıştırarak yapıyoruz. Buna günlük konuşmalarımız da dahil. Fakat bu mitin bu kadar yaygın olmasının nedeni bir bakıma doğru olması. Çünkü beyin zıt yönlerdeki elleri yönlendirir. Yani sol elini kullananlarda beynin sağ kısmı, sol kısmından biraz daha aktiftir. Ancak yine de sol elini kullananların sağ elini kullananlardan daha yaratıcı olduğu doğru değildir. Doğru olan; iki elini kullanabilen veya iki elini farklı işlerde kullanabilenlerin tek elini kullananlardan daha yaratıcı olduğudur, çünkü iki eli kullanmak beynin her iki tarafının birbiriyle çok fazla iletişimini gerektirir. Yaratıcı solaklar miti iki elini kullanabilmenin solaklarda, sağ elini kullananlardan daha yaygın olmasından doğar, dolayısıyla yaratıcı solaklar tezinin ufak da olsa doğruluk payı vardır ama çok değil.

İlginizi çekebilir: Araştırmalar sağ beyin ve sol beyin ayrımının bir efsane olduğunu söylüyor

Mozart dinlemek zekayı geliştirir

Mozart ya da diğer klasik bestecilerin eserlerini dinlemenin zekayı geliştirdiğine dair yaygın bir inanış var. Hatta bu inanış ‘Mozart etkisi’ ismiyle kavramsallaştırılmış durumda. Ancak bununla ilgili yapılan bir araştırmada oldukça ilginç bir sonuç elde edilmiş: Araştırmanın ilk bölümünde zeka testine alınan yarışmacılar arasında Mozart dinletilenlerin, sessiz bir salonda oturtulanlara göre daha iyi sonuçlar elde edildiği görülmüş. Ancak ikinci bölümde Mozart sevenler ve Stephen King’in korku hikayelerinin hayranı olanlar şeklinde 2 grup araştırmaya dahil edilmiş ve zeka testinde gruplara karma olarak Mozart ve Stephen King hikayeleri dinletilmiş. Hikayelerdense Mozart’ı seçen kişilerin I.Q.’sunda hikayelerden çok Mozart’ı dinlemekten, fakat Mozart müziklerine hikayeleri tercih edenlerin I.Q.’sunda Mozart’tansa Stephen King hikayeleri dinlemekten dolayı yükselme gerçeklemiş. Buradan elde edilen sonuca göre sevdiği bir şeyi dinlemek kişiyi heyecanlandırıyor ve dar kapsamlı işlerde geçici olarak zeka seviyesini yükseltiyor. Yani Mozart dinlemenin zeka üzerinde kesin bir etkisinden söz edemiyoruz.

Beynimizin yüzde kaçını kullanıyoruz?

Bir diğer mit ise beynimizin sadece yüzde 10’unu kullandığımız yönünde. Fakat bilim dünyası buna kesinlikle karşı çıkıyor. Çünkü araştırmalara göre; hemen hemen yaptığımız her şeyde, hatta en sıradan şeyde bile beynimizin neredeyse tamamını kullanıyoruz. 

İlginizi çekebilir: Beynin işleyişine ışık tutan 6 psikolojik etki

Milgram deneyi

Ünlü Milgram deneyini bilirsiniz. Öğrenme ve ceza ile ilgili olan bu deneyde katılımcılar, diğer katılımcı yanlış cevap verdiğinde, ölümcül olduğuna inandıkları elektrik şoklardan sırf beyaz önlüklü biri öyle yapmasını dediği için vermeye hazırdı. Fakat bu deney hikayesi de içinde 3 miti barındırıyor. Birincisi laboratuvar önlüğünün rengi. Çünkü önlük beyaz değil, aslında gri renkti. İkincisi, deney katılımcılara önceden anlatılmıştı ve her endişe duyduklarında şokların acı verici fakat öldürücü olmadığı ve kalıcı bir hasara da sebep olmadığı hatırlatılmıştı. Üçüncüsü, katılımcılar şokları sırf önlüklü biri dediği için vermiyordu. Deneyden sonra görüşme yapıldığında, bütün katılımcılar öğrenme ve ceza deneyinin katılımcılara anlık, fakat ölümcül olmayan acılar vermesine rağmen, bilim için kalıcı kazanımları olan önemli bir bilimsel amaca hizmet ettiğine kesinlikle inandıklarını söyledi.

Milgram’ın deneylerinden bir kare.

Beden dili ve yalan

Bir yalancıyı vücut dilinden ve konuşma şeklinden tespit edebileceğimizi düşünsek de, yıllardır yapılan yüzlerce psikolojik teste göre, polisler ve dedektifler de dahil olmak üzere, vücut dili ve konuşma tarzından yola çıkarak yalanın tespit edilmesi aslında sadece bir ihtimal. Ancak bunun hayli ilginç bir istisnası var: televizyondaki kayıp haberleri. Akrabası kaybolduğunda çağrıda bulunan kişinin aslında yakınını kendisinin öldürdüğünü tespit etmek çok basittir. Sahte yakaranların başını sallama, yana çevirme ve konuşurken hata yapmaları daha muhtemelken, gerçek mağdurların kayıplarının döneceğine olan umudunu ifade etmesi ve şiddet içeren dilden kaçınması daha muhtemeldir. Mesela “öldürüldü” yerine “bizden alındı” derler.

Doğru bildiğimiz diğer psikoloji mitlerini merak ediyorsanız aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririz:

 

İlginizi çekebilir: Psikolojik araştırmalardan öğrendiğimiz 5 şaşırtıcı gerçek

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale