X

Doğru işte mi çalışıyorsunuz: 7 soruda keşfedin

İlk işimize başladığımızda bir ömür boyu burada çalışacakmışız gibi hissederiz, yıllar geçecek ve biz burada olacağız… 20. yıl ödülünü alan insanlara özenerek bakar, kendimizi onların yerinde hayal ederiz, bağlılığımız, adanmışlığımız en yüksek seviyededir. Çünkü bilinçaltımızdaki mesajlar nettir aslında.

Ailelerimiz, büyüklerimiz yıllarca öğütlemiştir bize: “Güzel bir iş bul ve oradan emekli ol”, “Hayat çok zor, işine sahip çık”, “Beğenmemezlik etme bak, bir sürü insan işsiz.” Bu cümleler böyle sürüp gider, konfor alanından çıkma korkusu, eldekini kaybetmeme telaşı bizi arayışlardan uzak tutar, korur ama sadece bir süreliğine.

Ve sonra beynimiz minicik bir kırılma noktası ile sorgulamaya başlar: Gerçekten olmam gereken/ olmak istediğim yerde miyim? Hayat amacıma uygun işi mi yapıyorum? Bu iş benim için doğru iş mi? Gösterdiğim çabanın karşılığını alıyor muyum?


Büyük resmi daha rahat görebildiğimizde doğru sektör, doğru şirket ve doğru iş kombinasyonunu bulmak çok kolay değil maalesef. Bir de sürekli bunları düşünmek, kariyer değiştirip değiştirmemekten emin olamamak ve bir türlü adım atamamak da öyle.

Eğer kafanızdaki sorgulamalar giderek arttıysa ve cevap hangisi bilmiyorsanız aşağıdaki sorulara cevap verirken kendinize dürüst olmanızı istiyorum. 

Yaptığım işin/ iş yerinin değerleri, benim kişisel değerlerim ile örtüşüyor mu?

İşimizi sadece öyle olması söylendiği ya da gerektiği için değil, gerçek kimliğimizle “ben” olarak sahiplenerek yapmak istiyoruz. Bu ancak, işimizin değerleri bizim kişisel değerlerimizle uyumlu olduğunda mümkün. Kendi değerlerini düşün, seni sen yapan, özünde kişiliğini belirleyen. Ve bu değerler ile çalışma ortamında yaşadıklarını kıyasla. Bak bakalım hangileri ortak, hangileri değil? Seni gün içinde zorlayan, nefret ettiren şeyler ortak olmayanlar mı aslında?

Fikirlerim yeterince değerli mi? Bir şeyleri değiştirebiliyor muyum?


Kendimizi yaptığımız işte başarılı ve değerli hissetmemiz için fikirlerimizin değer görmesi gerekir. Fikirlerimiz, yorumlarımız, yaptığımız işteki etkimizi oluşturur. İşinizi yaparken yeni yorumlar getirdiğinizi, mevcut süreçleri değiştirdiğinizi ve değer kattığınızı mı hissediyorsunuz? Yoksa pek çok öneriniz var, ancak söyledikleriniz dikkate alınmıyor mu, öylece ortada mı kalıyor?

Potansiyelimi kullandığımı hissediyor muyum?

Evet, hepimizin özünde bir potansiyel var, birbirinden farklı ama var. Sadece onu kullanabilmen için mesleğimize ve çalışma ortamımıza uygun olması ve birilerinin bizi bu gücü keşfetmemiz ve kullanmamız için desteklemesi gerekiyor. Eğer bugüne kadar potansiyeliniz olmadığını düşündüyseniz ya da birileri size kendinizi böyle hissettirdiyse ve buna inandıysanız, bir şeyler yapmak gerekir.

Sabaha uyandığımda ilk hissettiğim şey ne?


Günümüzün en güzel anı uyanıp hala hayatta olduğumuzu fark ettiğimiz ve yüzümüzde kocaman bir gülümseme ile yataktan şükrederek kalktığımız an olmalı. Eğer her sabah bu anın önüne stres, kaygı ve mutsuzluk geçiyorsa, o günkü ajandan seni heyecanlandırmak yerine şimdiden yorgun hissettiriyorsa hayatının bu şekilde geçmesine izin vermemelisin.

Zaman su gibi akıp gidiyor mu? 

Soru çok net aslında, sizinki hangisi? Saate bakıp ne zaman akşam olmuş diye hayret mi ediyorsunuz? Yoksa, suyun kaynamasını başında beklerken bir türlü kaynamaması gibi öğle tatilinin bir türlü gelmediğini, dakikaların bir türlü geçmediğini mi hissediyorsunuz?  

Yaptığım iş ve karşılığında aldıklarım beni tatmin ediyor mu?

İşinizle ilgili motivasyonunuz sadece para, prim, araba ve benzeri maddi çıkarlarınız ve size sağladığı konfor alanı mı? Yoksa bunların yanında, akşam yastığa başınızı koyduğunuzda rahatlık, huzur ve faydalı bir şeyler yapmanın gururunu, sevincini hissediyor musunuz? 

Buraya ait hissediyor muyum?

Belki de en önemli soru bu. İçimizden gelen ses bize doğrusunu söyleyecektir. Bu işteki öğrenecekleriniz, öğretecekleriniz bitmemiş, misyonunuz tamamlanmamış olabilir. Kafanızdaki gelecek planları ve gelecekteki siz için bu iş, bu iş yeri nerede duruyor? Hayal ettiğinizde kendinizi burada kariyerinde ilerlemiş ve mutlu olarak mı görüyorsunuz, yoksa bambaşka bir yolculukta, özgürleşmiş olarak mı? Hangisi?
 
Yukarıdaki sorular hiçbir zaman doğru işi yapıp yapmadığımızın tek ölçüsü olamaz. Sadece kafamızdaki sorgulamalar, düşünmeyi ve aksiyon almayı ertelediğimiz şeylerle ilgili fikir verebilir. 
 
Eğer soruları cevaplarken “evet”leriniz çoğunluktaysa, siz o zor bulunan doğru sektör, doğru şirket ve doğru iş kombinasyonuna oldukça yakınsınız demektir. Öncelikle cevabı “hayır” olan sorularınızın üzerine düşünün ve onları nasıl “evet” yapabileceğinize odaklanın ve kök nedenlerini bulun. Belki de doğru işi yapıyorsunuzdur, ancak şirketinizi değiştirmenin zamanı gelmiştir ya da bazen sadece bakış açınızı değiştirmeniz yeterlidir. 
 
“Hayır”larınız çoğunluktaysa, bir türlü anlamlandıramadığınız sorular cevaplandı ve içinizdeki o değişim hissi kuvvetlendiyse bir şeyler için aksiyon almanın zamanı gelmiş demektir. Nereden başlayacağınızı bilemiyor olabilirsiniz ve içinizde hissettiğiniz en kuvvetli duygu korku olabilir. Hepimizin içinde sahip olduklarımız ile mutlu olabilme ve yetinme güdüsü var. Bu yüzden değişim kolaylıkla tetiklenen ve yaşanılan bir süreç değil. Korkmayın, yalnız değilsiniz ve yapabilirsiniz.
 
En önemli kısım inanmak, yapabileceğinize, değiştirebileceğinize, en önemlisi kendinize! Gerisi gelecektir. Kararınızı verdiğinizde çözüm yolları açılacak, görmediğiniz fırsatları göreceksiniz.

Özlem Taylan: İçimde bir yerlerde kelimeleri hiç bitmeyen o kız çocuğunu dinlemeyi öğrendiğimde anladım hayallerimi gerçekleştirmenin yolunun deneyimlemekten geçtiğini… Deneyimledikçe dünyam büyüdü, içime sığmaz oldu, kelimelere döküldü. Yazıyorum, okuyorum, seyahat ediyorum, yürüyorum, koşuyorum, yoga yapıyorum. Aktif olarak çalışıyorum, üretiyorum, eğitimler veriyorum, koçluk yapıyorum. Hepsinden öte çiçeği burnunda bir anneyim, kızımla beraber büyüyorum. Burada sadece okuduğum okullarla, mesleğimle ya da pozisyonlarla değil, kimliklerden arınmış, şapkalardan arınmış bir Özlem olarak yazıyorum. Her yazı da aslında kendi sorularıma cevap arıyorum. Benim yolculuğum her gün kendimi yeniden keşfetmek üzerine, hadi siz de bana katılın..

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale