X

Doğru bir duruş hayatımızda çok şeyi değiştirebilir

Dünyaya gözlerimizi açtığımız günden bugüne, özellikle emekleme döneminden anne babamızın dizlerinde oturur pozisyona geldiğimiz, oradan da dengemizi bulma çabasıyla sağa sola yalpalayarak ayakta durmaya başladığımız zamanlardan itibaren dik durabilmek için yer çekimi kuvvetiyle gizli bir mücadele halindeyiz. Elbette evren tartışmasız bir uyum içinde yaratılmış; ancak günümüzün modern yaşam şartları ve şehirli insanın taşıdığı mekanik yükler insan bedenine ağır gelmeye başlamış olacak ki, yer çekimi kuvveti içinde dik ve doğru bir duruşa sahip olmak için gayret gerekiyor.

Öncelikle doğru duruş nedir, nasıl olmalıdır bunu kısaca açıklayalım. Omurgamızın sağlıklı bir şekilde dik durabilmesi için doğal olarak ‘S’ şeklinde kavisli bir yapısı vardır. Yani sırtımızda dışa doğru hafif bir kavis, boyun ve bel bölgemizde içe doğru hafif bir kavis vardır. Bu kavislerin ve eğriliklerin artması veya azalması duruş bozukluklarına sebep olur. Vücudumuza önden bakıldığında görülen eğrilikler ise skolyoz olarak adlandırılır; ancak bu yazı daha genel bir sorun olan “yan görünümde fark edilen duruş bozuklukları” hakkında olacak.

Doğru duruş nasıl olmalıdır?

Doğru duruş, ayakta iken başımız dik, çenemiz yere paralel, yandan bakıldığında kulaklarımız omuzlarımızla aynı hizada, önden bakıldığında omuzlar kulaklardan uzak ve iki omuz aynı çizgide, üst sırt kasları aktif ve omurga kavisleri düzgün bir şekilde olmalı. Oturur pozisyonda ise omurganın fizyolojik doğal kavisleri/eğrilikleri korunmalı. Bunu sağlamak için dik oturmalı ve ağırlığımızı her iki kalça üzerine eşit dağıtmaya çalışmalıyız. Oturduğumuz sandalye, çalıştığımız masa, baktığımız bilgisayar ekranı, kullandığımız klavye ve tüm oturma alanları, boynun ve belin doğal çukurluğunu desteklemeli; sırtımızı kamburlaştıran, boynumuzu düzleştiren bir açı oluşturmamalıdır. Yatarken ise vücudumuzun sağ tarafına doğru yatmak kalp ve dolaşım sistemimizi rahatlatabilir. Dizlerimizi hafifçe karnımıza doğru bükebilir, ihtiyaç duyarsak bacaklarımızın arasına yumuşak bir yastık koyabiliriz. Baş yastığımız ise boynumuzu destekleyecek yükseklikte olmalı.

Duruşunuz duygu durumunuzu etkiliyor

Tüm bu bilgilerin yanında son yapılan araştırmalar her vücut duruşumuza karşı bir duygu durumu olduğunu belirtiyor. Dik ve özgüvenli durduğumuzda beyin ona göre vücut kimyasallarımızı değiştiriyor; başımız ve omuzlarımız öne düşük ve kamburumuz çıkmış bir pozisyonda durduğumuzda ise ona göre kimyasallar salgılıyor. Kadınlar neden topuklu ayakkabı ile daha özgüvenli ve çekici görünürler hiç düşündünüz mü? Belki o topuklarla düzgün yürüyebilmek için dik durmak zorunda olduğumuzdan bizi bu harika duygu duruma getiren kimyasallar da harekete geçmiş oluyor.

Şimdi buraya kadar her şey tamam, peki bunca senenin alışkanlığından nasıl vazgeçeceğim diyorsanız elbette egzersiz, özellikle pilates ve yoga yapmak doğru duruşa sahip olmanız için büyük fayda sağlayacaktır. Bununla birlikte metroda ayakta giderken, iş yerinde saatlerce masa başında çalışırken ya da önemli bir toplantıda ayakta konuşma yaparken, yürüyüşte ya da günlük aktiviteler sırasında uygulayabileceğiniz küçük ipuçları doğru duruş için oldukça faydalı olacaktır.

Doğru duruşa sahip olmak için uygulayabileceğiniz ipuçları

Ayakta durduğunuzda ya da yürürken, dik bir pozisyonda durmanız gereken zamanlarda aklınıza şunu getirin; sanki başınızın tepesinden bir iple gökyüzüne doğru çekiliyorsunuz ve omurganız yukarı doğru uzayan bir lastik… Bunu gözünüzde canlandırıp duruşunuzda uyguladığınızda, omurganızın iki yanından geçen kasları aktif konuma getiriyorsunuz ve boyun kaslarınızı da kullanmaya başlıyorsunuz. Bunu yaparken omuzları kaldırmayın! Omuzlarınız rahat olsun.

Üst sırt kaslarınızı aktive etmek için, iki kürek kemiğinizin arasında sanki küçük bir top tutuyormuş gibi düşünerek kürek kemiklerini hafifçe birbirine yaklaştırabilirsiniz.

Dik duruş için sırt ve boyun kasları kadar karın kasları da önemlidir. Karın kaslarınızı aktif kullanmak için ise göbek deliğinizi hafifçe içe doğru çekmeyi deneyin, bu şekilde gövdenizin yanlarına ve göğsünüze doğru nefes alabilirsiniz ve karın kaslarınızı kullanarak belinizi de bir parça koruma altına almış olursunuz.

Tüm bu basit ama duruşunuza çok şey katacak hatırlatmaları uyguladığınızda gövdenizdeki kasların omurganızı yani sizi taşımaya başladığını görecek, yer çekimi içinde sahip olduğunuz gücü fark edecek, ayaklarınızın yere daha hafif bastığını hissedeceksiniz.

Çoğu zaman ne söylediğimiz değil, nasıl bir duruşla söylediğimiz önemli oluyor. Her ne durumda olursak olalım, dik, güçlü ve kendine güvenli bir duruş ile söylediklerimiz daha dinlenir olacaktır.

Ve eğer omuzlarımızda yükler varsa onları taşıyacak güçte kaslarımızda vardır, yeter ki onları kullanmanın yollarını bulalım…

Şebnem Sürücü: Spor hayatıma ortaokul döneminde Fenerbahçe Spor Kulübü’nde voleybol ile başladım. 1998 senesinde Los Angeles Madonna Grimes Fitness And Dance Company bünyesinde düzenlenen eğitim programına katıldım ve dansın ilk tohumları hayatıma orada atılmış oldu. 1999 senesinde Miss Fitness Türkiye 2.'si seçilerek ülkemizi Balkan Şampiyonası’nda temsil etme hakkını kazandım. Yarışmaya hazırlık döneminde beslenme ve egzersiz sistemleri hakkında geniş araştırma yapma şansım oldu ve İstanbul’ da çeşitli spor merkezlerinde egzersiz danışmanı ve stüdyo dersleri eğitmeni olarak görev aldım. Sultans of The Dance ve Night of The Sultans dans tiyatrolarında 4 sene dansçı olarak görev aldım. Profesyonel dans hayatım boyunca Türk ve yabancı çok değerli dansçı ve eğitmenlerden bale, jimnastik, ritm ve oyunculuk dersleri aldım. Dans çalışmalarım sonrasında çeşitli anatomi ve kinesiyoloji eğitimlerine katıldım. Postür, postür bozuklukları ve düzeltilmesine yönelik beden zihin bağlantısını güçlendiren çalışmalara yöneldim. Yoga Terapi ve Pilates eğitimleri ile beraber hamilelik döneminde pilates, osteoporoz ve skolyoz için pilates konularında çeşitli çalışmalara katıldım. Pilates ve Yoga eğitmeni olarak beden zihin bağlantısı ile bedenin hareket sınırlarını geliştirmek ve bu süreçte fiziksel beden ile ortaya çıkan farkındalığın, ruhsal ve duygusal duruma yansıması, çevre ile ilişkilere yeni bir bakış kazandırması her zaman heyecan duyduğum bir konu oldu. Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Ve Tasarım Bölümü mezunuyum ve aynı heyecan ile görsel sanatlar ve seramik konularında da çalışmalarıma devam ediyorum. surucusebnem@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale