X

Dijital dünyanın vebası: İnternet beyni nedir?

Artık günümüzün vazgeçilmez bir parçası haline gelen internet, hayatımızı kolaylaştıran birçok fırsat sunuyor olsa da getirisi kadar götürüsü de yadsınamayacak kadar fazla. Sürekli bağlantıda kalma, ‘online olma’ ihtiyacı, çoğu zaman beklenmedik sonuçlar doğurabiliyor. Ve karşımıza dijital bağımlılığın da ötesinde bir kavram çıkıyor: ‘İnternet beyni’. Evet, evet, doğru okudunuz, artık hemen hemen hepimizin sahip olduğu o beyin. Hatta akademik araştırmalara da konu olmuş ve literatürde ‘online brain’ ismiyle anılıyor. Peki, nedir bu internet beyni veya online beyin?

Birkaç örnekle açıklayalım: Telefonunuza bakmadan birkaç saat geçiremiyor musunuz? Ekranınızı kontrol etmeden duramıyor, gelen her bildirimi açma ihtiyacı mı duyuyorsunuz? İnternet erişiminizde ufak bir kesinti olduğunda bile paniklemeye mi başlıyorsunuz? Cevaplarınız evetse, siz de internet beyni ile yaşıyor olabilirsiniz.

İnternetin yaygınlaşmasıyla birlikte, hayatımızın her alanında sürekli bağlı kalmak bir norm haline geldi. Akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayarlar, sosyal medyadan online alışverişe, haber kaynaklarından eğitime kadar ihtiyacımız olan her şeyi avucumuzun içine kadar getirdi. Ama bir yandan da bizi kendisine bağımlı ederken, bir nevi ‘beynimizi de ele geçirdi’.

Günümüzde birçok kişi, sabah uyandığında ilk iş olarak telefonunu kontrol ediyor; haberleri, e-postaları ve sosyal medya güncellemelerini takip ediyor. Akşam yatmadan önce sonsuz ekran kaydırmalarının esiri olup uyku saatini geçiriyor. Belki siz de… Durum böyle olunca beynimiz de adeta yardım çığlıkları atmaya başlıyor; bu sürekli online olma çabası onu fazlaca yıpratıyor.

İnternet beyni nedir, kendini nasıl belli eder?

“İnternet beyni”, sürekli online olmanın bireylerin düşünme şekilleri, konsantrasyon kabiliyetleri ve hafızaları üzerindeki etkisini tanımlamak için kullanılan, günümüzün teknoloji çağını anlatan modern bir terim. Bu terim, dijital teknolojilerin ve internetin, insan beyninin işlevselliğini ve bilişsel süreçlerini nasıl değiştirebileceğine dair olan endişeleri yansıtıyor.

Şöyle ki; internete bu denli bağımlı hale gelen beyinlerimiz, odaklanmakta güçlük çekiyor, çünkü saniyede hızlı değişen çok sayıda uyarana maruz kalıyor; videolar, fotoğraflar, müzikler ve daha nicesi… Haliyle, sürekli olarak birçok farklı uyarıcıya maruz kalma, kısa dikkat sürelerine ve bir görev üzerinde uzun süre odaklanma yeteneğinin azalmasına neden oluyor.

İnternette bilgiyi hızlıca tarama eğilimi, metinleri derinlemesine okuma ve anlama yeteneğine zarar veriyor. Çünkü kabul edelim; internet sitelerinde, sosyal medya hesaplarında gördüğümüz uzun uzun yazıları pek çoğumuz sadece göz ucuyla okuyoruz ve hızlıca ekran kaydırmaya devam ediyoruz.

Diğer yandan, bilgiye anında erişim kolaylığı, herhangi bir bilgiyi hafızada tutma ve hatırlama yeteneğini de olumsuz etkiliyor. Yine pek çoğumuz bilgiyi saklamak yerine yeniden aramayı tercih ediyoruz. Tüm bunlardan dolayı internetin beyin ve zihin sağlığını kötü etkilediğini fark etmek önemli. İnternet beyni kavramı da bu bağlamda önemli bir farkındalık yaratmayı başarıyor.

Madalyonun bir de diğer yüzü var; tahammülsüzlükBirkaç dakikalığına bile internet kesintisi olsa, sinirlerinizin bozulduğu, ekstra strese girdiğiniz ve üfleyerek gergin anlar yaşadığınız oluyor mu? Pek çoğumuz için benzer bir senaryo geçerli olabilir. Çünkü hıza, hızlı bir şeylere erişmeye o kadar alıştık ki sabrımız neredeyse hiç yok. Sabırsızlık da ne yazık ki sadece kendi yaşam kalitemizi değil, diğer insanlarla ve kendimizle olan ilişkimizi de olumsuz etkileyen, kritik bir değer. Dolayısıyla “internet beyni” hem yaşam kalitemiz hem de beyin ve zihin sağlığımız açısından oldukça önemli bir role sahip.

Bu durumun farkına varmak ve beynimizi internetin esiri olmaktan kurtarmak ise yine kendi elimizde. En başta yapmamız gereken internetle aramıza zaman zaman mesafe koymak. Dijital detoks yapmak, teknoloji kullanımına zaman sınırlaması getirmek, sosyal medya kullanım alışkanlıklarını iyileştirmek, dijital dünyada dolaşırken bilinçli bir tüketici olmak ve keyifli zaman geçirmek için alternatif aktiviteler, uğraşlar edinmek, internet beyninin oluşumunu önleyebilir. Ayrıca, odaklanma ve derin düşünme becerilerini geliştirmeye yönelik egzersizler yapmak ve bilgiyi daha derinlemesine işlemeye özen göstermek de bu süreci iyileştirmeye yardımcı olabilir. Telefonunuzun ayarlarından günlük ekran sürenizi takip etmeye başlayarak da önemli bir adım atabilirsiniz.

İlginizi çekebilir: Sosyal medya kullanım alışkanlıklarımız kişiliğimiz hakkında ne söylüyor?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale