X

Dijital dünyanın sanatla buluşma noktası: Art50.net

Dijital dünyanın hayatımıza sunduğu faydalara her gün bir yenisi daha ekleniyor. Bu röportajımızda sanatı, sanatçılar ve sanatseverlerle ortak bir platformda buluşturan Art50.net’in kurucusu Güliz Özbek Collini’den dijital dünyada sanatın yerini detaylarıyla öğreniyoruz. Öncelikli hedefi, ulaşılabilir sanatın yolunu göstermek olan Art50.net hakkında bir yandan sanatseverlere, diğer yandan koleksiyonerlere ve genç sanatçılara eserler konusunda geniş bir perspektifte yol gösterecek bilgiler paylaşıyoruz. Sanat hobisini işe dönüştürerek, hem girişimcilik hem de sanat adına etkili bir vizyon kazandıran Art50.net’in kurucusu Güliz Özbek Collini ile detaylı röportajımızı, sevgili Uplifers okuyucularımıza sunuyoruz.

1) Öncelikle sizi tanıyalım. Güliz Özbek Collini kimdir?

Sanatı, sanatçılar ve sanatseverlerle ortak bir platformda buluşturan Art50.net kurucusuyum. Robert Kolej ve Boğaziçi Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun oldum. Indiana University ve San Diego State University’de International Marketing odaklı MBA eğitimi sonrasında, 25 yıllık pazarlama kariyerimde Pirelli, McCann Erickson, Toyota ve Hilton Worldwide gibi global şirketlerde çalıştım.

Sanata olan ilgimi profesyonel bir boyuta taşımak için, kurumsal kariyerimi bitirip yoğun şekilde e-ticaret, girişimcilik ve sanat piyasası kurslarına devam ederken Nisan 2014’te Art50.net projesini hayata geçirdim. Özetle; mutlu bir sanatsever ve girişimciyim.

2) Art50.net’in kuruluş amacı nedir?

Art50.net; sanatçı, koleksiyoner ve tüm sanatseverleri aynı çatı altında buluşturan bir online çağdaş sanat platformudur. Öncelikle kendi ihtiyaçlarımdan yola çıkıp, sanatla daha yakın olmak isteyen biri olarak, sanatsever tarafında “Sanatla yaşamak, daha kolay ulaşmak ve paylaşmak” amaçlarına aracı olmak istedim. Sanatçı tarafında ise, hem bağımsız, genç ve yükselen sanatçıların yukarıda bahsettiğim sanatseverlere ulaşmasına hem de kariyerlerine katkıda bulunmayı hedefledim.

Art50.net’in öncelikli hedefi, “ulaşılabilir” sanatın yolunu göstermek ve bunu sağlamak amacını taşıyor. Küratör, akademisyen ve koleksiyonerlerden oluşan danışma kurulu tarafından seçilen bağımsız, yeni ve yükselen sanatçıları sanatseverlerin dikkatine sunuyor.

 

Art50.net, geleneksel bir galeriden farklı olarak, internet üzerinde online bir platformda sergilendiği için zaman ve mekan kısıtlaması olmadan, 7/24 sanatseverlerin hizmetine açık bir hizmet sunuyor. Sanata ilgi duyan, koleksiyonerliğe yeni başlayan veya uzun süredir koleksiyoner olan kişilere, genç ve yükselen sanatçıların yüzde 100 orijinal, imzalı ve sertifikalı eserlerini geniş bir yelpazede sunuyor. Bunun yanı sıra, sanat dünyasından uzmanlarla çarpıcı röportajlara, güncel konular hakkında bilgilere ve kitap önerilerinde bulunduğumuz Artlog bölümünde de sanatseverlerin ilgisini çekecek konulara da sitede yer veriyoruz.

3) Art50.net’in sanat adına kurguladığı hedefleri nelerdir?

Art50.net olarak öncelikle, sanatın daha çok kişinin hayatına girmesini sağlamayı hedefliyoruz ve bunu da internet yoluyla çok yaygın bir şekilde yapabilmeyi amaçlıyoruz. Normalde bir galeriye girmeye çekinecek, üşenecek ya da ulaşamayacak bir kişi, sitemiz üzerinde bolca vakit geçirebiliyor. İnternet bu konuda, sanat ortamını demokratikleştiriyor diyebiliriz. Ayrıca Art50’nin amaçlarından biri de, herkesin koleksiyoner olabileceğini ve sanatı desteklemek için milyonerliğe gerek olmadığını sanatseverlere göstermek; böylece daha çok insanın hayatına sanat katmış oluyoruz. Eserlerin fiyatları, 300 TL’den başlayıp 10.000 TL’ye kadar değişiyor. Şu anda sitemizde, 32 sanatçıdan 300’e yakın eser bulunuyor ve bu sayı her geçen gün artıyor.

Öte yandan, Artlog bölümümüzde sanatın ileri gelenleriyle yaptığımız söyleşilerle bilgilerini pekiştiren ya da sanatçılarla yaptığımız söyleşilerle eserleri daha yakından tanıma fırsatı bulan birçok sanatsever için, cezbedici bir platform sağlamayı hedefliyoruz. Sanat piyasası açısından bakıldığında, piyasanın genişlemesine ve aynı zamanda, bu piyasada nadir olan “şeffaflık” konusuna da olumlu katkıda bulunduğumuzu düşünüyorum.

Art50.net olarak özellikle, genç yeteneklerin kariyerlerine katkıda bulunmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz. 1 yıl gibi kısa bir süre içerisinde çoğu sanatçımızın eseri, Türkiye içinde ve yurt dışında birçok sanatseverin ve koleksiyonerin evine girerken, koleksiyona yeni başlamak isteyenlere de ilham verdiğimizi gözlemledik. Öte yandan bu süre içinde 4 sanatçımız, Casa Dell’arte’nin 1 aylık Residency programına davet edildi, 1 sanatçımız da Art50.net aracılığı ile davet edildiği Çin’in Pekin kentinde, bir tasarım mağazası zincirini çağdaş Türk sanatı ile donatma projesinde halen çalışıyor. Bazı şirketlerden seçtikleri sanatçıların eserleri ile özel proje yapma talepleri aldık. Bunlardan bir kısmı gerçekleşti, diğerleri halen proje aşamasında devam ediyor. Bazı koleksiyonerlere, sitemizde görüp ilgilendikleri sanatçılarımız için ofisimizde özel tanıtım da düzenliyoruz.

Art50.net, kuruluşundan bu yana iki adet karma sergi gerçekleştirdi. Bunlardan biri 2014 Temmuz ayında Casa dell’Arte Bodrum’da sergilendi. Diğeri ise, İstanbul’da TEB Özel Bankacılık Merkezi Etiler’de devam ediyor. Bu sergilerde, internet ortamından farklı olarak sanatseverleri, eserler ve sanatçılar ile birebir buluşturuyoruz.

4) Sanat ve girişimciliği bir arada yürütürken nasıl bir denge sağlıyorsunuz?

Şu an işimde ikisi zaten iç içe, hatta özel hayatım da buna dahil olmak üzere ve bundan dolayı da çok mutluyum. Çünkü hobim olan bir işi yapıyor ve aynı zamanda yaptıklarımla sağladığım faydalardan büyük bir tatmin duyuyorum.

5) Türkiye’deki sanatçılara yeterince destek verildiğini düşünüyor musunuz? Genç sanatçıları teşvik etmek için neler yapılabilir?

Son zamanlarda bu konuda gerçekten ciddi bir hareketlilik başladı, ancak halen bu sektördeki herkese görev düşüyor; çünkü ucundan tutulması gereken pek çok konu var. Öncelikle, genç sanatçıların kendilerini gösterebilmeleri için platformlar sağlamak, yeteneklerini geliştirecek eğitim programları ve yarışmalar düzenlemek ve katılmaya teşvik etmek gerekiyor. Bunların yanı sıra, başka sektörlerde olduğu gibi mentorluk platformları oluşturmak ve eserlerini satın alarak maddi-manevi desteklemek büyük bir önem taşıyor.

6) Sanatçıları Art50.net’e çeken faktörler nelerdir?

Öncelikle, hem samimi hem de profesyonel kurum kimliğine sahip bir platform olarak sektörde yer alıyoruz. Şeffaf ve dürüst çalışma prensiplerimiz var. Seçimlerimizi çok titizlikle yapıyoruz. Bahsettiğim gibi, her sanatçımıza gerek ilk katıldığı dönemde, gerekse platformumuza katılımı sonrasında sürekli online ve offline tanıtım olanağı sağlıyoruz. Sanatçılarımız da, yeni arkadaşlarına bizi öneriyorlar.

Sanatçı Saliha Yılmaz’ın “Çiçek Sarmaşığı” eseri, 2015 (Canvas kağıdı üzerine yağlı boya, 35x50cm)

7) Sanatçı ve eserini siteye koyarken kriterleriniz ve öncelikleriniz nelerdir? Sanatçılar mı sizleri buluyor, yoksa siz mi onlara ulaşıyorsunuz?

Art50.net’in akademisyen, küratör ve koleksiyonerlerden oluşan bir seçici kurulu bulunuyor. Yeni sanatçılar eklerken hem sitemize yapılan başvuruları değerlendiriyoruz, hem de çeşitli yöntemlerle takip ettiğimiz ve birlikte çalışmak istediğimiz sanatçılar arasından bir seçim yapıyoruz.

Kriterlerimize gelirsek; öncelikle eserlerin “çağdaş” olması, yani günümüzü ilgilendiren konular ile diyalog kurması ve teknik açıdan yüksek kalitede, yenilikçi olmasına dikkat ediyoruz. Aynı zamanda, sanatçının kariyerinde bir gelecek vaat ediyor olması da bizim için önem taşıyor. Bunların yanında, eserlerin online sergilenmeye uygun olması ve taşınabilir olması gerekiyor. Genellikle yapılan başvuruları bu kriterler dışında kısıtlamasak da, her dönemde sitemiz için aradığımız eser türleri farklılık gösterebiliyor. Yüksek kalite ve yenilikçilik dışında, sitemizde belirli sayıda yağlıboya, kolaj, fotoğraf, heykel gibi eser türlerini de muhafaza etmeye çalışıyoruz.

8) Art50’nin çalışma şeklinden bahsedebilir misiniz? Eser koyma ve satış süreci sizin tarafınızda ve müşteri tarafında nasıl ilerliyor?

Sitemizin çok dinamik bir yapısı var. Koleksiyonumuza her ay yeni sanatçılar ekleniyor ve var olan sanatçılarımızın portföyleri sürekli güncelleniyor. Genellikle, internet ortamı üzerinden izlenmeye uygun, geniş bir zevk skalasına hitap edecek işleri sergiliyoruz. Eserlerin evlerine ya da diğer yaşam alanlarına uygunluğu konusunda tereddüt edebilecekler sanatseverler için sunduğumuz “oda içinde görünüm” fonksiyonu ile, eserin nasıl duracağına dair fikir edinmelerini sağlıyoruz.

Sanatsever, sitemiz üzerinden bir eseri beğenip satın alınca, eserin gerektirdiği baskı ya da çerçeveleme işlemini takiben ya da bulunduğu yere göre 3-4 iş günü içerisinde şık bir pakette, orijinal imzalı sertifikası ile birlikte ulaştırıyoruz. Bu esnada sanatseverimiz ile e-mail ya da telefon üzerinden iletişim kuruyoruz ve kendisini süreçle ilgili bilgilendiriyoruz. Ayrıca, “online hediye çeki” fonksiyonumuzla müşterilerimiz, diledikleri kişilere yazacakları özel mesaj ile saniyeler içerisinde hediye çeki yollayıp eser seçimini onlara da bırakabiliyorlar. Bunu, henüz çoğu sanatseverin çok fazla keşfedemediği muhteşem bir hediye verme metodu olarak görüyoruz.

9) Türkiye’de online sanat platformuna bakış ne yöndedir? Online sanat platformunun avantajları ve dezavantajları nelerdir?

Online sanata sanatseverlerin olduğu kadar, sanat piyasasındaki aktörlerin de büyük ilgisi olduğunu görüyoruz. Online sanat eseri satmayı hedefleyen farklı siteler olduğu kadar, geleneksel galerilerin de online ortamda görünürlüklerini arttırmaya başladığına tanık oluyoruz. Öte yandan sanata ya da sanatçıya olan fayda misyonları olmadan, günümüzdeki e-ticaret furyası içinde sanata da ticari bir ürün olarak davranan girişimler biraz endişe verici geliyor. Öncelikle bunun galeri açmaya oranla ucuz ve kolay bir iş olduğunu düşünmek gerçekten tamamen yanlış bir bakış açısı, çünkü yukarıda belirttiğim misyonları yerine hakkıyla getirmek ve sürekli içerik geliştirmek oldukça zaman alıcı ve masraflı bir süreç olarak karşımıza çıkıyor.

Online platformun en büyük avantajları; 7/24 erişim, bilmediğiniz sanatçıları keşfedip yüzlerce eseri aynı anda görebilme ve karşılaştırabilme, fiyat çeşitliliği ve şeffaflığı, çekinmeden istediğiniz eseri istediğiniz kadar inceleyebilme özgürlüğü olarak sıralanabilir. Dezavantajlar arasında ise, eseri elleyip dokunma imkanı olmaması diyebiliriz ancak sağladığı rahatlıktan dolayı bir süre sonra sanatsever bunu bir dezavantaj olarak görmeyecektir.

Ayrıca, bu sektördeki birçok kuruluşun, sizler gibi online ve offline tüm sanatsever medyanın da desteği kesinlikle gerekiyor.

10) Son olarak, dünyada ve Türkiye’de online sanat platformu kavramı ne yönde ilerleyecek? Art50.net’in katkıları neler olacak?

Önümüzdeki dönem hem Art50.net’in, hem de online sanatın gelişimi konusunda pozitif düşüncelerimiz var. Online sanatın Türkiye’de giderek popülerleşeceğine inanıyoruz, ancak diğer sektörlerdeki kadar hızlı olmayacaktır; bu nedenle bu yola çıkanların uzun bir süre sabırlı ve dayanıklı olması gerekiyor. Biz öncelikle gücümüzü, sanata ve sanatçılara destek olma misyonumuzdan ve sanat uzmanlarımızın yanı sıra, profesyonel dünyadan gelen ekibimizin deneyimlerinden alıyoruz.

Sanatçılarımızın kazandığı başarılar ve sanat dünyasına kazandırdığımız yeni koleksiyonerler, bizim en büyük motivasyonumuz ve sürekli yenilikler sunup yeni kitlelere ulaşmak için çalışmalarımıza dinamik bir şekilde devam edeceğiz.

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale