X

Diğerlerini “suçlu” bulmaktan vazgeçip, içten dışa akmaya hazır mısın?

Şikayet etmek, başladığımızda sonu gelmeyen bir konudur… Burada yazmayı deneyecek olsam bulabileceğim o kadar çok suçlu ve şikayet edebileceğim o kadar çok durum vardır ki… Tabi ki ben bunlarla sizi sıkmayacağım. Bugün sizinle diğerlerine attığımız her “suçu”, örneğin diğer “kişilerden görmediğimiz saygı”, “kişilerden alamadığımız sevgi” veya “diğer kişilerin göstermesini beklediğimiz ama bir türlü göremediğimiz anlayış” kavramlarına bakacağız. Fakat cümlelerimiz “o, şu, bu” öznesi içermeyecek, başı da sonu da “biz” olacağız.

Evet, akışımız kolay olmayacak. Çünkü hayatımız boyu her zaman en kolay olanı seçtik; diğerini suçladık değil mi? Diğer kişi vermedi diye alamadık, diğer kişi aldattığı için bizler “aldatılan” olduk, onlar sevgi vermediği için bizler sevgiyi bulamadık veya diğerleri kıskandığı için bizler kalbini açıkça ortaya koyan bir dosta sahip olamadık… Listemiz uzayarak gidebiliriz.

Şimdi bambaşka bir bakış açısı demiştik; başlıktan da gördüğünüz üzere “içimizden” başlıyoruz. Bizler yeterince “anlayış” verdik mi, yani anlayışsız bulduğumuz her kişiye istediğimiz, talep ettiğimiz şekilde davranabildik mi? Özen beklediğimiz eşimize bizler şikayet etmek, talep etmek, negatif davranmak veya surat asmak yerine gerçekten kalpten özen gösterebildik mi? Bir kişinin arkadaşlığını samimiyetsizlikle suçladığımızda bizler içimizden samimi bir dostluk “vermek” gayesinde olduk mu? Yani bakmamız gerekenlere kendi içimizden “verebildiklerimize” bakmadan bunları anlamadan diğer kişiden “nasıl alabiliriz” veya onu nasıl “vermeyen” olarak suçlayabiliriz bu soruyu düşündük mü?

Tabi ki bu kadar ile de bitmiyor, sadece manevi konular anlamında değil hayatımızda akışı olan bolluk konusunda da aynı şey geçerlidir. Bir kişiyi parasına değer vermekle suçlarız fakat hayatımızda bize bahşedilmiş olan bolluğu nasıl paylaşmaktayız, karşılık beklemeden alçak gönüllü bir şekilde paylaşabilmekte miyiz? Elimizden geldiğince suçladığımızın “tersi” olabilecek şekilde paylaşabilmekte miyiz veya asıl paraya o suçladığımız kişi kadar değer vermekte olan bizler miyiz?

Bakın sevgili Eckhart Tolle güzel eseri Var Olmanın Gücü ile bu önemli durumu nasıl açıklıyor;

“…Kim olduğunuz ile ilgili düşündükleriniz, aynı zamanda başkalarının size karşı sergilediğini düşündüğünüz davranışlarla da yakından ilgilidir. Pek çok kişi, başkalarının onlara karşı yeterince iyi davranmadığından şikayet eder ve “bana hiç saygı ve ilgi göstermiyorlar, benim farkımda bile değiller, beni takdir etmiyorlar” derler. “Beni çantadaki keklik gibi görüyorlar” diye sızlanırlar. Ama insanlar onlara iyi davrandığı vakit de, bu davranışların gerisinde gizli bir güdü ararlar. “Başkaları beni güdülemek, benden yararlanmak istiyor. Kimse beni sevmiyor” derler.

Bu kişilerin kendileriyle ilgili düşünceleri şöyledir: ‘Ben, ihtiyaçları karşılanmayan zavallı bir küçük benim’. Kimlikleriyle ilgili temelde yanlış olan bu kanı, onların tüm ilişkilerinde bozulmalara neden olur. Bu kişiler, kimseye verecekleri bir şey olmadığına ve dünyanın veya diğer insanların ihtiyacı olan şeyleri onlardan esirgediğine inanırlar.

…Şunu birkaç hafta boyunca deneyin ve gerçek hakkındaki görüşlerinizin nasıl değiştiğini görün: İnsanların övgü, takdir, yardım, sıcak ilgi gibi, sizden esirgediklerinizi düşündüğünüz her ne var ise, siz onlara verin.

Bunların sizde olmadığını mı söylüyorsunuz? Varmış gibi davranın, o zaman onlar da kendilerinden geleceklerdir. Hem de siz vermeye başladıktan hemen sonra… Vermediğiniz bir şeyin size gelmesini bekleyemezsiniz. Dışa akış, içe akışı belirler. Başkalarının sizden esirgediğini sandığınız her şey aslında sizde mevcuttur ama siz bunların dışarıya akmasına izin vermezsiniz, onlara sahip olduğunuzun farkına bile varmazsınız.

…Bir yabancıya gülümsediğinizde bile, küçük de olsa bir enerji akışı olur ve siz veren kişi olursunuz. Kendinize sıklıkla şu soruyu sorun: “Burada ben ne verebilirim, falanca kişiye nasıl hizmet edebilirim, filanca duruma nasıl yardımcı olabilirim?”… İsa bu durumu şöyle açıklamıştır: “Çünkü kendisinde bulunana daha çok verilecek, ama bir şeyi olmayandan elindeki bile alınacaktır.”

Bu yazımda bana içinizdeki tüm güzelliklerle ve hazinelerle eşik etmekte olan sizler, bugün hayatınızda her neyin sizden esirgendiğini düşünüyorsanız ve hangi durumu, kişiyi, olayı suçluyorsanız öncelikle içinize dönmenizi diliyorum.  Olmadığını düşündüğünüz tüm varlık olağanüstü yaradılışınız ile size bahşedilmiştir, içinizden “vermeye” hazır olduğunuzda dışınızdan size akacakları da kabul etmiş olursunuz. Sevginin de bolluğun da merhametin de arkadaşlığın da dostluğun da özlemin de ve dünyada sahip olmadığını düşündüğünüz her duygunun “öz kaynağı” sizsiniz. Siz verdiğinizde size verilenler çok daha büyük dalgalar halinde size ulaşacaktır.

Bugün hayatınızda gördüğünüz “tamam olmayanlar” veya eksik olarak nitelendirilenler, aslında hangi parçanızda nerede yer almaktadır? Bu eksik duygusu ve dış suçlama ne için içinizi kavurmaktadır? Bu duygulara daha farklı baktığınızda ve sizde olmayan olarak nitelendirdiğinizi dışarıya verdiğinizde siz olmayanı “oldurmuş” olursunuz. Sevgiliyi görmeden sevebilmek budur, kendi çocuğunuz olmasa bile bir muhtaç çocuğa annelik edebilmek, yardımcı olmak budur, elinizdeki parayı bir ihtiyaç sahibiyle paylaşmak ve onu sevindirmek budur ve en önemlisi her gün şükretmek daha çok şükür ile dolacağınız hediyeler ile size dönecektir…

Bu yüzden içinizden olun, neye ihtiyacınız varsa o olun, içinizden verin ki dışınız da güzelleşsin… Çünkü hayatınızdaki her şeyin kaynağı “siz”siniz…

Yazarın diğer yazıları için tıklayın.

Pınar Özeken (Ulus): 2007 yılında Boğaziçi Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik bölümü ile Kimya bölümlerini bitirdi. Aynı üniversitede Biyomedikal Mühendisliği ve İspanya Pompeu Fabra üniversitesinde master derecelerini aldı. Özellikle 2011’den bu yana moda ile ilgili çalışmalara ağırlık verdi ve hala moda üzerine yazı dizileri, farklı moda kaynaklarında yayınlanmaktadır. Yoga eğitmeni olma yolunda ilerleyen Pınar, bir Arjantin Tango aşığı. Gerçek tutkularından bir diğeri ise seyahat etmek."Dünya üzerinde ayak basılmadık toprak kalmasın" mottosu ile dünyayı dolaşmaya devam ediyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale