X

Değerinin farkında ol: Kendini ne kadar seviyorsun?

Eğer kendimizi gerçekten sevseydik, birbirimizi incitmezdik.” Buda

İçinde bulunduğumuz zamanın en moda terimlerinden biri herhalde “kendini sevmek.” Peki nedir bu kendini sevmek? Ve neden bu kadar önemli? Sosyal medyaya girdiğimizde kendini çok sevdiğini iddia eden insanlarla karşı karşıya geliyoruz. Ancak dünyanın haline baktığımızda kendini gerçekten seven insan sayısının azınlıkta olduğunu görüyoruz. Buda’nın da dediği gibi eğer kendimizi gerçekten sevseydik, birbirimizi incitmezdik. Oysa dünya durmadan birbirini inciten, doğaya ve hayvanlara zarar veren insanlarla dolu. Dünya bu haldeyken biz kendimizi gerçekten sevdiğimizi iddia edebilir miyiz?

Kendini sevmek deyince çoğu insanın aklına narsisizm geliyor. Ben burada kendimizi, kendi önemimizi abartmadan sağlıklı bir şekilde sevmekten bahsediyorum. Kendini en iyi şekilde yaşatmaya çalışmaktan, kendine bir bebeğe bakar gibi özenle bakmaktan… Bedenimize, ruhumuza iyi gelen aktivitelerde bulunmaktan. Sağlıklı öz sevgi kendi kendinin en iyi arkadaşı olmaktır. Kendini gerçekten seven insan, kendi değerinin farkındadır. Böyle bir insan kendine hak ettiğinden az değer verilen ortamlardan da ilişkilerden de uzak durur. Yine kendini seven insanlar kendilerini zayıf ve güçlü yanlarıyla kabul ederler, zayıf yönleri için kendilerini yerden yere vurmazlar ve onları eğer mümkünse geliştirmeye çalışırlar. Kendini sevme düzeyinin  yüksek olması, kişinin sosyal ortamlarda pozitif etkide bulunmasını, rahat olmasını ve kendini kabullenmesini sağlamaktadır (Rogers, 1961). Öte yandan kendini sevme düzeyi düşük olan kişiler kendini küçük ve değersiz görmekte ve sosyal ortamlarda yetersizlik yaşamaktadırlar (Blatt & Zuroff, 1992).

Kendimizi sevip sevmediğimizi sözlerimizle değil eylemlerimizle belli ederiz. Yani sadece “Kendimi çok seviyorum” demiş olmak, kendimizi sevdiğimizi göstermez. Peki siz kendinizi ne kadar seviyorsunuz? Kendinizi ne kadar sevdiğinizi anlamak için bu sorulara cevap verebilirsiniz. Kendini gerçek bir şekilde sevmek, kendine özen göstermektir. Siz fiziksel, ruhsal ve zihinsel iyiliğiniz için neler yapıyorsunuz? Örneğin senelik sağlık kontrolünden geçiyor musunuz? İyi besleniyor musunuz? Spor yapıyor musunuz? Hobileriniz var mı? Ruhunuzu beslemek için yaptığınız aktiviteler nelerdir? Arkadaş grubunuz nasıl insanlardan oluşuyor? Arkadaşlarınızın size karşı tavırları nasıl? Eğer biz kendine pek de iyi davranmayan insanlarsak, arkadaş grubumuz da bizim bu davranışımızı aynalayan insanlardan oluşacaktır. Biz kendimizi koşulsuz şartsız sevmeye başladıkça ya bu tip arkadaşlarımızı hayatımızdan çıkarmak isteyeceğiz ya da bu tip arkadaşlarınızın size karşı olan davranışları düzelecek. Gelelim sizin kendinize karşı olan davranışlarınıza? Gün içinde kendinizle nasıl konuşuyorsunuz? Kendinizi sevmeniz bazı şartlara mı bağlı? Örneğin on kilo verince ya da daha fazla para kazanınca mı kendinizi daha çok seveceksiniz? Kendinizi sevmeniz dışsal sebeplere bağlıysa üzgünüm ama siz kendinizi o kadar da çok sevmiyorsunuz.

Kendimizi daha fazla sevmek ve kendimize daha iyi bakmak için neler yapabiliriz?

1. Kendinizi affedin

Evet affetmek zor bir eylem. Ve affetmenin en zor türü de kendimizi affetmek. Affetmekle ilgili literatür genelde başkalarını affetmeye yöneliktir. Kendini affetmekle ilgili araştırmalar ancak son yıllarda yapılmaya başlanmıştır. Ama kendini affetmek çok önemli bir eylemdir ve bence güzel bir hayat yaşamımızda çok önemli bir etkisi vardır. Tabii ki önemli bir hata yaptıysak ya da birinin kalbini kırdıysak bunu hemen ertesi gün unutup hayatımıza devam edelim demiyorum. Ama eğer kendimizi bir olay yüzünden senelerdir affetmediysek bu durum, bizim kendimizi tam anlamıyla sevmemizi engelliyor olabilir. Ayrıca kendimizi bir türlü affetmediğimiz için kendimize güzel bir hayat da yaşatmıyor olabiliriz. Yapılan araştırmalara göre kendini affetmemek bedenimize ve ruhumuza zarar veriyor. Affetmeninse pozitif etkileri var. 2014 yılında yapılan bir araştırma, kendini affetmenin yeme bozukluklarının iyileşmesinde pozitif bir etkisi olduğunu ortaya çıkarmış (Sun Lee, Hye & Min Kim, Jung. 2014). Eğer sizin de kendinizi affetmeye ihtiyacınız varsa gelin kendinize şu andan itibaren bir iyilik yapın, kendinizi tamamen affedin. Unutmayın geçmişi geriye getiremeyiz. Dolayısıyla geçmişte yaptığımız hataları düzeltme şansımız yok. Ancak onlardan ders alıp, bir daha aynı hataları tekrarlamama şansına sahibiz.

2. Zihninizi çöple beslemeyin

Sizce kendini gerçekten seven bir insan nasıl beslenir? Her gün fast food tarzı yiyecekler mi yer yoksa bedenine iyi gelecek sağlıklı bir beslenme tarzını mı tercih eder? Çoğumuz vücudumuza iyi gelecek beslenme tarzının ne olduğunu biliyoruz. Peki ya zihnimize nelerin iyi gelip gelmediğinin farkında mıyız? Gün boyunca zihninizi nasıl beslediğinize dikkat edin. Örneğin sosyal medyada ne tip hesaplar takip ediyorsunuz? Durmadan negatif konulardan bahseden, dünyadaki şiddete katkıda bulunan hesapları takip etmekten vazgeçin. Aynı zamanda sosyal medyadaki kötücül yorumları okuma huyunuz varsa, bu huyunuzu da bir an önce geride bırakın. Sosyal medyanın yanı sıra seyrettiğiniz dizilere, filmlere de dikkat edin. Zihninize ve ruhunuza iyi gelen, insana ilham veren filmler izlemeye özen gösterin. Sık sık haber detoksu yapın. Unutmayın zihninizi bir gül bahçesine dönüştürmek sizin elinizde.

3. Kendinizi olduğunuz gibi kabul edin

Kendini kabul etme, hümanistik psikoloji kuramının en önemli öncüleri olan, Carl Rogers ve Abraham Maslow’un sık sık dile getirmiş olduğu bir kavramdır. Kendini kabul (self-acceptance) “Kişinin, suçluluk, yetersizlik, beğenme ya da öğünme duygularına kapılmadan kendini tüm yönleriyle olumlu olumsuz olarak kabul etmesi” şeklinde tanımlanır (Kılıççı, 1981). Kendimizi olduğumuz gibi kabul etmemiz çocukluğumuzla ilgilidir. Çocukluğumuzda ailemizin bizi olduğumuz gibi kabul etmesi, büyüdüğümüzde bizim de kendimizi daha kolay bir şekilde kabul etmemize yol açacaktır. Peki ya çocukluğumuzda ailemiz bizi olduğumuz gibi kabul etmediyse o zaman ne yapacağız? Cevap hem basit hem de zor. Kendi kendimizin annesi, babası olup kendimizi güçlü ve zayıf yanlarımızla bir bütün olarak, olduğumuz gibi kabul edeceğiz. Bunun için ilk adımı atmaya bir egzersizle başlayabilirsiniz: Bir defterin sayfasını ortadan ikiye ayırın. Sol tarafına güçlü özelliklerinizi, sağ tarafa da zayıf özelliklerinizi yazın. Örneğin güçlü özelliklerinizden biri cömert bir insan olmanız olabilir. Zayıf özelliklerinizden biriyse kendinizi sürekli olarak başkalarıyla kıyaslamanız olabilir. Listenizi yaptıktan sonra yazdıklarınızı okuyun. Siz bu dünyadaki diğer tüm insanlar gibi artılarınız ve eksilerinizle birlikte bir bütünsünüz. Kendinizin sürekli olarak negatif yönlerine odaklanma huyunuz varsa lütfen bundan bir an önce vazgeçin. Evet hepimiz gibi sizin de beğenmediğiniz taraflarınız olabilir. Ama aynı zamanda siz beğenilen özellikleri olan bir insansınız. Bundan böyle kendinizin pozitif özelliklerine odaklanıp, negatif yönlerinizi kabullenerek yaşayabilirsiniz. Negatif yönlerimiz için kendimizi yerden yere vurmak yerine, onları düzeltmeye uğraşabiliriz. Örneğin listeye aldığınız hoşunuza gitmeyen özelliğiniz dedikodu yapmak olsun. Bu özelliğinizi düzeltmek için neler yapabilirsiniz? Yani kendimizi kabul etme formülümüz şu: Artılarımızı ve eksilerimizi listeledikten sonra onları okumak, kendimizi bir bütün olarak kabul edip, eğer istiyorsak “zayıf” bulduğumuz yönlerimizi geliştirmek, kendinle barışık olmak. Kendinizi olduğunuz gibi kabul etmeye başladıkça etrafınızdaki insanları da oldukları gibi kabul etmeye başlayacaksınız ve bana inanın daha mutlu olacaksınız.

Kendimizi daha çok sevmek ve kendimize daha iyi bakmak için yapacağımız bir çok aktivite var. Dilerseniz gelecek hafta bu konuya devam edip, başka neler yapabileceğimizi hep beraber gözden geçirelim.

Sorularınız için bana rsolaker@gmail.com adresinden ulaşabilirsiniz. Kendini iyi hissetmekle ilgili egzersizleri ise Instagram hesabımdan paylaşıyorum. 

Bu yazının tüm hakları Rana Kutvan’a ve Uplifers’a aittir. İzinsiz ve uygun şekilde referans verilmeksizin kopyalanması, çoğaltılması ve başka mecralarda paylaşılması kesinlikle yasaktır.

İlginizi çekebilir: İçinizdeki yaralı çocuğu iyileştirin

Kaynaklar:

  • Blatt, S. J. & Zuroff, D. C. (1992). Interpersonal relatedness and self definition: Two prototypes for depression. Clinical PsychologyReview, 12, 527–562.
  • KILIÇÇI, Y:, 1981. “Üniversite öğrencilerinin kendini kabullerini Etkileyen Bazı Değişkenler” H. Ü. Sosyal ve İdari Bilimler Fak.Psikolojik danışma ve Rehberlik Böl. Doçentlik Tezi. Ankara
  • Rogers, C. R. (1961). On becoming a person. Boston: Houghton Mifflin.
  • Sun Lee, Hye & Min Kim, Jung. (2014). The Effect of Self-Forgiveness, the Forgiveness of Others, Shame and Guilt on Female Adolescents’ Eating Attitude. Journal of Korean Home Management Association. 32. 10.7466/JKHMA.2014.32.1.117.
Psikolog Rana Kutvan: İstanbul doğumlu olan Rana Kutvan lise öğrenimini Nişantaşı Kız Lisesi’nde tamamladı. Önce LCC’de bir sene akabinde de İstasyon Sanat Merkezi’nde iki sene süren bir moda eğitimi aldıktan sonra çeşitli firmalarda stilist olarak görev aldı. 1997-2008 tarihleri arasında New York’ta ikamet etti. Türkiye’de almış olduğu moda eğitimini Parsons School of Design’dan almış olduğu derslerle pekiştirdi. Kutvan moda eğitiminin yanı sıra City University of New York’a bağlı Hunter College’da Psikoloji ve Sanat Tarihi üzerine çift anadal lisans eğitimi görerek cum laude (yüksek onur) derecesiyle mezun oldu. Hunter College’a devam ettiği süre zarfında dünyanın önde gelen psikologlarından Albert Ellis’in Enstitüsünde staj yaptı. Bu staj süresince Ellis’in bulmuş ve de geliştirmiş olduğu Rational Emotive Behavior Therapy (REBT)’i yakından inceleme fırsatı buldu. Kutvan, Albert Ellis Enstitüsündeki stajının yanı sıra New York’un önemli psikoloji enstitülerinin düzenlediği workshoplara katıldı. Kutvan 2008 Mayıs ayında Türkiye’nin ilk Kişisel Gelişim ve Stil Danışmanlığı merkezi Karakter A’yı kurdu. Kurumsal ve bireysel hizmetler veren Rana Kutvan’ın referansları arasında Braun, CNN TÜRK, Aras Kargo, TURKCELL, Kuveyt Türk, Doğan Holding gibi şirketler vardır. Kutvan bireylere ve kurumlara Stres Yönetimi, Kadın Liderliği, İş Özel Yaşam Dengesi, Zaman Yönetimi, Kadın Ruhu isimli workshop çalışmaları düzenlemektedir. Kutvan Karakter A’nın yanı sıra 2008-2012 tarihleri arasında Profesör Dr. Kerem Doksat’dan süpervizyon aldı. Kutvan psikoloji ve kişisel gelişim çalışmalarında holistik bir yaklaşım uygulamaktadır. Rana Kutvan anadili olan Türkçe’nin yanı sıra anadili düzeyinde İngilizce, iyi derecede Fransızca, İtalyanca konuşmaktadır.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale