X

Daydreaming: Gündüz düşlerinin pozitif etkileri

“Gündüz düş görenler, sadece gece düş görenlerin kaçırdığı pek çok şeyin farkındadır.”
Edgar Allen Poe

Hayallere dalıp gitseniz de, kaygılı düşüncelerle zihninizi gezdirseniz de sonuçta gündüz düşleri (daydreaming) hepimizin gün içinde yaşadığı bir durum.

Davranış bilimcileri, psikologlar uzun zamandır insan beyninin bu başıboş gezintileri ile ilgileniyor. Psikoloji bilimine göre gündüz düşleri, zihninizin o anda yapmanız gereken işlerden, fiziksel ya da duygusal olarak kaçınmak için, tamamen sizin olan bir yere yolculuğa çıkması olarak tanımlanıyor. Bu yolculuğun bileşenleri sizin geçmiş, gelecek ve şimdiki zamanınızdan oluşan kısa videolar. Geçmişte ne olmasını istediğiniz, gelecek 10 yılın sonunda kendinizi nasıl bir yerde görmeyi düşlediğiniz ve hatta bu akşam yapacaklarınızı nasıl kurguladığınız tekrar tekrar yayınlanıyor beyninizde. Konuyla ilgili yapılmış uzun araştırmalar, bir insanın günlük yaşantısının %30-47 oranında gündüz düşleri ile geçtiğini kanıtlıyor.

Öyle bir yer düşünün ki her şey sizinle alakalı, başka bir odak noktası yok. Charlie’nin Çikolata Fabrikası’ndaki Willy Wonka gibisiniz. Yarattığınız fabrika ne üzerine üretim yapıyor olursa olsun, hep sizin keyif, neşe ve korku gibi duygularınızın ürünlerini ortaya çıkarıyor. İşte, evde ya da sınıftasınız ve bir bakıyorsunuz 10 dakika hızlıca geçmiş beyninizin kıvrımlarında. Bazen bir bulmaca, bazen bir labirent, bazen de kusursuz bir hayalin peşinde koşuveriyor zihin gerçek yaşamdan kaçarak.

Gündüz düşleri iki şekilde hayat buluyor. Pozitif-yapıcı olanlar ve disforik (hoş olmayan duygudurumu) halindekiler. Bu yazının konusu pozitif-yapıcı nitelikte olan zihin gezintileri. (Disforik özellikte olan durumlar için gecikmeden tedaviye-terapiye başvurmak oldukça önemli.)

Aklınıza hiç duş alırken, yürürken ya da araç kullanırken harika bir fikir geldi mi? Eğer cevabınız evet ise siz de gündüz düşlerinin pozitif etkisinden yararlanmışsınız demektir. Thomas Edison, Albert Einstein ve daha nice dahi beyinlerin, dehalarını ispatladıkları anlar, gündüz düşlerine yatkınlıklarıyla gelişmiştir. Sir Isaac Newton’un bir ağacın altında hayaller kurarken yerçekimi yasalarını bilimsel metoda kazandırması hepimizin bildiği bir hikayedir.

Araştırmacılar gündüz düşlerinin, insanın var olan sorunlarını ve fikirlerini bilinçaltları ile kaynaştırmalarını sağladığını ve yeni çözümler, olasılıklar yaratabilmelerinin yollarını açtığını söylüyor. Gündelik hayatımızda bağlantı kuramadığımız pek çok şeyle gündüz düşleri aracılığı ile bağlantıya geçebiliyoruz. Bilimsel adıyla beyninizdeki “öntanımlı ağ”ınız (default network) devreye giriyor hayallere daldığınızda. İşte bu özellik yaratıcılığın da kaynaklarından birisi. Eğer zihinsel bir atılım yapmak, rahatlamak, tazelenmek ve üretebilmek için gizli bir kapının anahtarını bulmak istiyorsanız, gündüz düşleriniz için daha sık zaman ayırmalısınız. Hatta gündüz düşlerini çeşitli manevralarla egzersiz haline getirmek çok daha akıllıca bir yöntem olur. Peki bu faydadan nasıl yararlanacağız?

  • Hayallere dalmak ne çocukların, ne de “olgunlaşmamış” büyüklerin tekelindedir. İnsanlığın hayatta kalarak pek çok şekilde gelişmesini sağlamış, önemli bir pratiktir hayal kurmak. Gündüz düşlerine olan ön yargılı bakış açılarınızdan sıyrılarak ilk adımı atabilirsiniz.
  • Günlük yaşam akışınıza, saat ayarlı bir gündüz düşü teneffüsü ekleyebilirsiniz. Planladığınız bu birkaç dakikalık teneffüste, hayal gücünüzü özgür bırakabilirsiniz. Mümkünse bu dakikaları açık alanlarda denemeniz daha yumuşak bir pratik yaşamanızı sağlayabilir.
  • Gündüz düşlerinizde, aklınızın ve kalbinizin size sunduklarına karşı şükran duymak da bu pratiğin vazgeçilmez bir unsurudur. Yargılamadan kabul edin ortaya çıkanları.

Mindfulness şu anda olabilmek, zihnimiz bizi başka yerlere çektiğinde onu gittiği yerden alıp şimdiki zamana getirebilmek ile ilgiliyken; gündüz düşlerine dalmak, mindfulness pratiğinin tam olarak zıttı gibi görünmektedir. Oysa zihnimizin yöneldiği alanları bulabilmemiz, stratejik olarak onun isteklerine yol çizebilecek güce erişebilmemiz açısından bakıldığında, bu iki egzersizin göründüğü kadar farklı olmadığı anlaşılacaktır. Görsel realiteden çıkıp geri ona dönebilmek yetisi paha biçilmez bir özgürlük alanı sunar bireye. İki pratik de birbirini dışlamadan uygulanabilir.

Gündüz düşleri kurarak elde edilebilecek faydalar sadece yaratıcılık yeteneğinin gelişmesinden çok ötededir. Düşünceler sınırsız bırakıldığında yaşanılan özgürlük, yeniliklere açılan kapıları destekler. Ayrıca hayal kurabilmek, kendinize dair gerçekleri de öğrenmenize yol açar. İçinizde derinlere gömülü kalmış pek çok isteğiniz, yeteneğiniz gündüz düşleri ile daha çabuk yüzeye ulaşır.

İçimizdeki çocuk oynamak, denemek ve keşfetmekten asla yorulmamıştır ama bizler onu zamanla susturmuşuzdur. O çocukla yeniden tanışmanın yoludur hayal kurabilmek. Yaşam, zorlu zamanlarda daralır ve kalıplara sıkışır; önümüzü göremediğimiz, çözüm bulamadığımız pek çok konu çıkartır karşımıza. Hayallere dalmak bu zorlu realitenin dar alanlarını genişletir. Kendimize her gün “Yapamam“, “Beceremem” dediğimiz her anın ne kadar da yanlış olduğunu gösterir bize. Gündüz düşleri kurmanın çok önemli bir faydası daha vardır. Eğer kendinizi bir başkasının düşüncelerini ve kararlarını anlamak için onu hayal eden bir pozisyonda bulursanız, o hayali asla terk etmeyin. Anlayışlı, açık fikirli ve empati yeteneği gelişmiş bir birey olmayı kim istemez ki? İnsanlarla olan etkileşimlerinizi ve ilişkilerinizi geliştirmek için de harika bir fırsattır bu.

Hiç tatil yapmadan, dinlenmeden, 21. yüzyılın üzerimizdeki yükünü ve stresini taşımak oldukça zor, değil mi? İşte hayallere dalmak da insanın biricik, günlük, kısa tatili görevini üstlenebilir. Düşük seviyeli bir kendi kendine hipnoz yaşamaktır gündüz düşlerini deneyimlemek. Sınırların zihinde olduğunu hatırlatan hayaller kurabilmek ve böylece daha az stresle, daha sağlıklı bir bireye dönüştüğünüzü fark edebilmek için kendinize şans verin…

 

İlginizi çekebilir: Sadeliğin kokusunu içinize çekin: 12 adımda yaşamınızı sadeleştirin

Şerife Günaydın Karaköse: Yazar Şerife Günaydın Karaköse, 1980 Adana doğumlu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Çağ Üniversitesi Özel Kamu Hukuku Yüksek Lİsansı'nı bitirmekle hukuk dünyasına girdi ve avukatlık mesleğine de halen devam ediyor. "Three", "The Shadow House","Happiest Hour","Uzaya Kaçan Küpe" ve "Keyfi Yanılsamalar" isimli kitapları hem Amazon hem de Barnes and Noble da online olarak yayımlandı. Yazarın denemelerini aktardığı www.allbyourselves.blogspot.com adlı bir blogu mevcut; aynı zamanda @mind_index Instagram profilinde de sanattan bilime, felsefeden psikolojiye kadar pek çok konu hakkında da içerik üretiyor.

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale