X

Daha huzurlu hissetmek için 25 günlük meditasyon serisi

Farkındalığımızı artırmanın yanı sıra stresi yönetmemize, duygularımızı düzenlememize ve tepkilerimizi kontrol altında tutmamıza yardımcı olan meditasyon, işlevsel bir rutin kazanmak için de harika bir araç. Biz de önümüzdeki günlerde veya dilediğiniz herhangi bir zamanda faydalanabileceğiniz 25 gün boyunca uygulayabileceğiniz farklı tekniklerden oluşan meditasyon serisini sizler için bir araya getirdik. 25 gün boyunca her gün sadece 5 dakikanızı ayırmanız yeterli. Eğer vaktiniz varsa süreyi dilediğiniz kadar uzatabilirsiniz. İşte 25 günlük meditasyon serisi:

1. gün: Nefes farkındalığı meditasyonu yapın

Doğal nefes (veya nefes farkındalığı), geleneksel yoga ve farkındalık uygulamalarında kullanılır ve tamamen nefesinizin normal ritmini herhangi bir şekilde değiştirmeye çalışmadan odaklanmakla ilgilidir. Beş dakikalık seansınız sırasında farkındalığınızı nefes alıp vermelerinize çekmeniz yeterlidir. Zihniniz dağılmaya başladığında, dikkatinizi yeniden nefesinize getirin ve tekrarlamaya devam edin.

2. gün: ‘Sakinim’ mantrasını tekrarlayın

‘Zihin araçları’ olarak tanımlanan mantralar, söylemlerin içsel tekrarıdır. Zihni, sessiz sakin bir oluş haline yönlendirmeye yardımcı olur. Sakinleştirici bir mantrayı kendi kendinize içinizden söylemek, zihninizdeki karmaşayı dindirmeye yardımcı olur. Örneğin ‘sakinim’ mantrasını 5 dakika boyunca tekrarlayabilirsiniz.

3. gün: Şükran meditasyonu yapın

Şükran içeren meditasyonlar, hayatınızda var olan tüm iyi ve güzel şeyleri yansıtmanın harika bir yoludur. Meditasyona başlarken kendinize ‘Ne için minnettarım?’ diye sorun ve aklınıza gelen her şey üzerine düşünün, dikkatinizi şükran sebeplerinize verin. Bunu yaparken yavaşça nefes alın ve minnettarlığınızı kalbinizin derinliklerinde hissedin.

4. gün: Sevdikleriniz için metta meditasyonunu deneyin

Geleneksel olarak “metta” olarak adlandırılan bir meditasyon türü, başkalarına karşı nezaket göstermek anlamına gelir. Metta ile sevdiklerinize pozitif enerji gönderebilirsiniz. Tek yapmanız gereken meditasyon yaparken zihninizde sevdiğiniz birini canlandırmak ve onun için sağlık dilemek. Bu meditasyon türü, aynı zamanda sevgi dolu nezaket meditasyonu olarak da bilinir. Amaç, tıpkı kendiniz için olduğu gibi sevdiklerinizin de sağlığını ve iyiliğini istemektir.

5. gün: Görselleştirme meditasyonu ile en sabırlı halinize odaklanın

Görselleştirme veya imgeleme, en çok nasıl hissetmek istediğinize bağlanmanın, dileklerinizi tezahür etmenin, hayalinizi hayatınıza çekmenin harika yollarından biridir. Kendinizin en sabırlı halini gözünüzde canlandırarak özellikle zorlayıcı zamanların üstesinden gelirken ya da kötü bir günü atlatırken kendinizi daha iyi hissedebilirsiniz. 5 dakika boyunca sabrınıza odaklanın ve günün geri kalanı veya ileriki zamanlar için de bu tekniği aklınızın bir köşesinde tutun.

6. gün: Nefes verişlerinizi, nefes alışlarınızdan uzun tutun

Tıpkı doğal nefes alış-verişlerinize odaklandığınız gibi yine dikkatinizi nefesinize getirin ve bu kez nefes verişlerinizi uzatın. Nefes veriş sürenizin nefes alış sürenizden uzun olmasına dikkat edin. Bu pratik, beyninize gevşemenin güvenli olduğunun sinyalini verir ve sinir siteminizi destekler. Elinizden geldiğince, nefesinizi nefesinizden bir veya iki sayı daha uzun tutmaya çalışın. Dört kez nefes alın, beş kez nefes verin veya dilediğiniz kadar tekrarlayın.

7. gün: ‘Huzur içindeyim’ mantrasını tekrarlayın

Meditasyonunuz sırasında “huzur içindeyim” mantrasını tekrarlayarak zihninize huzur getirin ve yeni başlangıçlar için zihninizi hazırlayın. 5 dakika boyunca tekrarlamaya devam edin ve kendinizi hayatınızdaki barış ve huzur olasılıklarına açın.

8. gün: ‘Ayaklarıma, ellerime … minnettarım’ diyerek bedeninizi takdir edin

Bir düşünün; bugün bedeninize ne için minnettar olabilirsiniz? Sizi gitmek istediğiniz yere götürdüğü için bacaklarınıza, uyumanıza yardımcı olan sinir sistemimize, sizi koruyan kalbinize… Bedeninize minnet duymak için sebeplerinizi sıralarken göreceksiniz ki yüzünüzdeki o kocaman gülümsemenin sıcak etkisi tüm vücudunuza yayılacak.

9. gün: ‘Mutluluk … onunla olsun’ mantrasını tekrarlayın

Meditasyon pratiğinize hayatınızda ekstra sevgi ve ilgiye ihtiyaç duyabilecek bir yakınınızı düşünerek başlayın. Zorlu bir dönemden geçen arkadaşınız, kötü bir olay atlatmış aile üyeniz ya da bir kayıp yaşamış sevdiğinizi düşünebilirsiniz. Onu hayal edin ve mutlu olması için mantraları tekrarlayın: “Onun mutlu olmasını istiyorum, mutluluk onunla olsun” gibi cümleler kurabilirsiniz.

10. gün: ‘Benim hayalimdeki hayat … şuna benziyor’ mantrasını tekrarlayın

Hayalinizdeki yaşamda bir gün geçirdiğinizi hayal edin. Meditasyona kendinize “Benim hayalimdeki hayat şuna benziyor…” diyerek başlayın, ardından sanki bir film izliyormuşsunuz gibi zihninizin her detayı canlandırmasına izin verin: Neredesiniz, kiminlesiniz, ne yapıyorsunuz, hepsini canlandırın.

11. gün: Nefes alırken ve verirken 4’e kadar sayın

Nefes sayımı, özellikle yüksek stresli zamanlarda, odağınızı şimdiki ana geri döndürmek için etkili bir tekniktir. Nefes alırken ve verirken dörde kadar sayın. Ve dilediğiniz kadar tekrarlayın. Mümkünse burnunuzdan nefes alın ve verin. Bu nefes tekniği ile vagus sinirini uyararak derin gevşeme sağlayabilirsiniz.

12. gün: ‘Destekleniyorum’ mantrasını tekrarlayın

Meditasyonunuza “ben destekleniyorum” mantrası ile başlayın. Bu sayede özellikle zorlu zamanlardan geçerken yalnız olmadığınızı ve ihtiyaç duyduğunuz desteklerin etrafınızda olduğunu kendinize hatırlatabilir, stres ile mücadele edebilirsiniz.

13. gün: Hayatınızdaki anlamlı ilişkiler için şükredin

Bugünün meditasyonu için hayatınızda sevdiğiniz tüm insanları düşünün. Onların varlığının sizin için ne anlama geldiğini ve yaşam kalitenizi nasıl artırdıklarını düşünün. Meditasyon tamamlandığında, o şükran hissini günün geri kalanında yanınızda taşımayı unutmayın. Dilerseniz meditasyonunuz bittikten sonra anlamlı bir ilişki içerisinde olduğunuz, değer verdiğiniz o kişiyi arayarak sizin için ne kadar önemli olduğunu ona da söyleyebilirsiniz.

14. gün: Tanımadığınız biri için metta meditasyonu yapın

Tıpkı 4. günün meditasyonunda yer alan ‘metta’ gibi bu kez tanımadığınız biri için sevgi, sağlık ve güzel enerji gönderme zamanı. Belki gülümsediğiniz bir komşunuz, belki sabah kahve aldığınız barista veya aklınıza gelen ilk kişi meditasyonunuzda odaklanacağız kimse olabilir. Gözlerinizi kapattığınızda o kişiyi canlandırarak ‘işleri kolayca ilerlesin’ mantrasını tekrar edebilirsiniz.

15. gün: ‘Günümün en sakin hali şöyle…’ mantrasını tekrarlayın

Sakinliği pekiştirmek için görselleştirme tekniğini meditasyonunuza dahil edin ve kendinize şunu söyleyerek zihninizi hazırlayın: “Günümün en sakin hali … şuna benziyor.” Boşlukları zihninizde doldururken dinginliğin tadını çıkarabilirsiniz.

16. gün: Nefesinizi birkaç saniye tutarak nefesinize odaklanın

Dikkatinizi daha önceki günlerde olduğu gibi nefesinize getirin. Burnunuzdan derin bir nefes alın ve en derin noktaya ulaştığınızda birkaç saniye nefesinizi tutun (ne kadar dayanabilirseniz). Daha sonra tamamen nefesinizi verin. Nefesinizin sonuna geldiğinde yeniden birkaç saniye nefesinizi tutun ve sonra tekrar alarak aynı adımları dilediğiniz kadar tekrarlayın.

17. gün: ‘Güveniyorum’ mantrasını tekrarlayın

Bugün meditasyonunuz için “güveniyorum” mantrasını kullanın. Bu mantranın şu anda hayatınızda yaşıyor olabileceğiniz tüm belirsizlikleri yatıştırmasına, zihninizi rahatlatmasına ve duruma sakinlik getirmesine izin verin. Meditasyonunuz süresince içinizden ‘güveniyorum’ diyerek tekrarlayın.

18. gün: Hayatınızdaki bolluk için şükredin

Meditasyonunuza bolluğu davet edin. Bolluk, yalnızca para anlamına gelmez; hayatınızın farklı alanlarında da farklı biçimlerde yer alabilir. Buzdolabınızdaki yemekler, sokağınızdaki ağaçlar, hepsi bolluğu simgeleyebilir. Odaklanın ve hayatınızdaki bollukları fark etmek için zihninizi mümkün olduğunca genişletin.

19. gün: Sevginizi sizin için anlamlı olan bir mekana gönderin

İlk başta biraz garip gelse de hemen hemen her insan için mekanların bir anlamı olduğunu düşünecek olursanız, bir yere sevginizi göndermek daha anlamlı hale gelebilir. Sizi etkileyen, kendinizi iyi hissettiğiniz, aranızda bir bağ olduğunu düşündüğünüz, size anlamlı gelen, adeta derin bir rezonansa girdiğiniz bir şehri, ülkeyi veya evi meditasyonunuzda düşünerek orası için iyi dileklerde bulunabilirsiniz.

20. gün: Zihninizde doğa yürüyüşüne çıkın

Doğanın iyileştirici etkisi olduğunun hepimiz farkında olsak da her zaman doğayla baş başa kalmak için zaman yaratamayabiliyoruz. Ama bu durum doğayla bağlanmamıza engel değil. Bir orman yürüyüşüne çıkamasanız da meditasyonunuza doğayı davet edebilir, zihninizde sevdiğiniz bir yerde yürürken, deniz kenarında koşarken ya da ormanın içindeki çimlerde uzanırken kendinizi hayal edebilirsiniz.

21. gün: Nefes alış ve verişlerinizi birbirine bağlayarak akışı sağlayın

Daha önceki günlerdeki meditasyonlarınızda nefes alış ve verişlerinizi ayırmıştınız; bu kez ise birleştirme zamanı. Meditasyonunuzu yaparken nefes alış ve verişlerinizi birbirine bağlayın; zahmetsiz ve çabasızca nefes geçişlerinizi kolaylaştırın ve aradaki duraklamayı ortadan kaldırın. Nefes alış verişlerinizin kesintisiz bir döngüde akmasına izin verin. En az 5 dakika uygulayın.

22. gün: ‘Seviliyorum’ mantrasını tekrarlayın

Meditasyonunuza sevgi mantrası ekleyerek başlayın: “Seviliyorum”. Kendinize gerçekten sevildiğinizi, etrafınızda size değer veren kimselerin olduğunu, sevgi görmeye değer olduğunuzu hatırlatın. Ve zihninizde dilediğiniz kadar bu mantrayı tekrarlayın.

23. gün: ‘Evimdeki … için teşekkür ederim’ mantrasını tekrarlayın

Evinizde minnet duyduğunuz ne varsa meditasyonunuzda onlara odaklanın. Belki konforlu koltuğunuz, sıcak battaniyeleriniz ya da huzur veren manzaranız… Hepsini düşünün ve hem eviniz hem de içindeki her şey ve hatta herkes için şükredin.

24. gün: ‘Herkes özgür hissetsin’ mantrasını tekrarlayın

25 günlük meditasyon rutininin sonuna yaklaşırken bakış açınızı biraz daha genişletin ve bireysellikten çıkıp daha evrensel yaklaşın. Tüm varlıklar için özgürlük dileyin. Kuşlar için, sokak hayvanları için, aklınıza gelen yaşayan tüm varlıkların özgür hissetmesi için meditasyonunuzda onları düşünün.

25. gün: En huzurlu dinlenme halinizi gözünüzde canlandırın

Son güne geldiniz! 25 gün boyunca her gün kendiniz, sevdikleriniz ve tüm varlıklar için pozitif enerji göndererek sevginizi yaydınız. Şimdi ise yolunuza ne tür engeller çıkarsa çıkarsa kusursuz, huzurlu bir dinlenme hayal etme zamanı. Huzurlu bir günü gözünüzde canlandırın. Belki bir deniz kenarında belki bir yelkenlide, kendinizi dinlediğiniz ve dinlendiğiniz o anı imgeleyin. Zihninizin en iyi senaryoya doğru gitmesine izin verin.

Yeni yılın ilk günlerini yaşarken hem bedeninizi hem zihninizi dinlendirebilecek, iyi oluşunuzu destekleyecek ve kendinizi yepyeni ve taze başlangıçlar için açık hale getirebileceksiniz. İstediğiniz zaman yeniden başa dönerek her güne bir meditasyon seçebileceğinizi unutmayın.

Sevgiyle kalın…

İlginizi çekebilir: Yeni yıl neden yeni başlangıçlar için doğru bir zamandır?

Kaynak: wellandgood

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Güne lezzetli bir başlangıç için kahvaltılık tarifler

Ne demiş şair; kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı. Sizce de öyle değil mi? Günün ilk öğününün, bize gün boyu yetecek kadar neşe ve enerji kaynağı olması gerekmiyor mu? İster sabahın çok erken saatlerinde ister öğlene yakın olsun, fark etmez; günün ilk öğünü her zaman çok önemli. Çünkü günün geri kalanını etkileyen, o günün ne kadar kaliteli bir gün olduğunu belirleyen en önemli faktörlerden biri; güne neler yiyerek başladığımız…



Ancak hepimiz biliyoruz ki, klasik kahvaltı tarifleri zamanla sıkıcı hale gelebiliyor. Yumurta, peynir, zeytin güzel bir başlangıç olsa da her gün aynı şeyleri yemek hayatlarımızda monotonluk yaratabiliyor. Dolayısıyla biraz daha yaratıcı alternatiflere ihtiyacımız var. Ama bir yandan da yoğun tempomuza ayak uydurabilmek için pratik ve besleyici olmalı. Tabii lezzetten de ödün vermek olmaz. İşte tam da bu noktada lezzeti ile, pratikliği ile, besleyiciliği ile kahvaltıların yıldızı müsli karşımıza çıkıyor. İşte müsli kullanarak hazırlayabileceğiniz lezzetli ve sağlıklı kahvaltılık tarifler:

Müslili Ekmek

Eğer kahvaltıda değişiklik yapmak ve lezzet ile besleyici değeri bir arada sunan bir alternatif arıyorsanız, müslili ekmek tam size göre. Klasik ekmek tariflerine göre çok daha zengin ve doyurucu bir seçenek sunan bu kahvaltılık tarifi, aynı zamanda çok daha lezzetli, çok daha eğlenceli. Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli’nin içeriğindeki kızılcık, kuru üzüm, elma ve marakuyalı özel karışım sayesinde enerjik bir sabaha doyurucu dilimlerle merhaba diyebilirsiniz.

Malzemeler:

Hamuru için:

  • 1 su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 2-3 tatlı kaşığı Dr. Oetker Aktif Maya
  • 0,5 çay bardağı süt
  • 4-4,5 su bardağı un
  • 0,5 çay bardağı toz şeker
  • 1 su bardağı ılık süt
  • 1 yumurta
  • 100 gram yumuşak margarin

Üzeri için:

  • 2-3 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 yemek kaşığı su

Hazırlanışı:

  • Mayayı bir kaseye alın ve üzerine yarım çay bardağı ılık sütü ilave edin. Kaşık ile birkaç kez karıştırıp 10-15 dakika bekletin.
  • Unu derin bir kaba eleyin ve üzerine beklettiğiniz mayayı ilave edin. Toz şeker, süt, yumurta ve margarini ilave edip iyice yoğurun. Üzerini kapatıp ılık ortamda 40-45 dakika bekletin.
  • Süre sonunda mayalanan hamura 1 su bardağı meyveli müsliyi ekleyin ve yoğurun. Hamuru yuvarlayıp pişirme kağıdı serilmiş fırın tepsisine alın. Üzerine su sürüp meyveli müsli serpin ve 20 dakika bekletin.
  • Fırını belirtilen dereceye ayarlayıp ısınması için önceden açın. (Alt-üst pişirme: 170 °C, Turbo pişirme: 160 °C)
  • Hamurun üzerini keskin bıçak ile 3-4 yerinden 1 cm derinliğinde kesin ve 25-30 dakika pişirin.
  • Fırından çıkarıp soğutun. Dilimleyerek servis yapın.

Çikolatalı Çıtır Smoothie Bowl

Kahvaltıda kendinizi şımartmak ve güne ‘bomba’ gibi başlamak istiyorsanız, tatlı bir kahvaltılık tarifi tam size göre olabilir. Çıtır tahıl ve çikolata parçacıkları içeren Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli ile çok pratik ve çok lezzetli bir kahvaltılık bowl hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • 2 yemek kaşığı Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli
  • 1 adet olgun muz
  • ½ avokado
  • 1 yemek kaşığı kakao tozu
  • 1 su bardağı badem sütü

Hazırlanışı:

  • Olgun muzu, avokadoyu, kakao tozunu ve badem sütünü blender’a alın. Pürüzsüz bir kıvam alana kadar yüksek hızda karıştırın.
  • Elde ettiğiniz smoothie karışımını bir kaseye aktarın ve kahvaltılık bowl için tabanı hazırlayın.
  • Smoothie tabanın üzerine çıtır çıtır Dr. Oetker Vitalis Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli’yi ekleyin. Ve harika kahvaltı kaseniz hazır.

Portakallı Muzlu Müslili İçecek

Kahvaltılarınızı bir sonraki seviyeye taşımaya hazırsanız, Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli ile tanışın. Bu benzersiz müsli, sadece lezzetiyle değil, aynı zamanda sağlık açısından sunduğu faydalarla da kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olmaya aday. Hem lif hem de Vitamin B1, demir ve magnezyum gibi önemli besin öğeleri açısından zengin olan bu müsli ile harika bir kahvaltılık içecek hazırlayabilir, güne başlarken ihtiyacınız olan enerjiyi ve besinleri alabilirsiniz:



Malzemeler:

  • 50 g Dr. Oetker Vitalis Bal Bademli Çıtır Müsli
  • 1 poşet Dr. Oetker Şekerli Vanilin
  • 2 adet muz
  • 2-3 dilim ayıklanmış ve zarları çıkarılmış portakal dilimleri
  • 2 su bardağı buzdolabında soğutulmuş süt
  • 2 yemek kaşığı bal

Hazırlanışı:

  • Muzları soyup iri parçalara kesin ve mutfak robotuna alın.
  • Üzerine portakal dilimleri, süt, bal ve şekerli vanilini ilave edip meyveler ezilinceye kadar karıştırın.
  • Hazırladığınız içeceği bardaklara alın. Üzerlerine çıtır müsliyi ekleyip kaşık ile karıştırın.
  • Buzdolabında 30 dakika bekletip servis yapın.

Meyveli Mini Kahvaltılık Muffin

Güne başlarken modunuzu yükseltecek, enerjinizi yerine getirecek ve ihtiyacınız olan besin öğelerini almanızı sağlayacak ve tüm bunları yaparken de eğlenceli bir hale çevirecek muffinlere kim hayır diyebilir ki… Siz de demezseniz, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ile harika bir kahvaltılık hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

  • ½ su bardağı Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli
  • 1 paket Dr. Oetker Hamur Kabartma Tozu
  • 1 su bardağı tam buğday unu
  • 2 yemek kaşığı bal
  • ½ su bardağı süt
  • 1 yemek kaşığı tereyağı
  • 1 adet yumurta
  • 1 adet mini muffin tepsisi

Hazırlanışı:

  • Fırını 180 derecede önceden ısıtın ve mini muffin tepsisini yağlayın.
  • Bir kasede tam buğday unu, Dr. Oetker Vitalis Multi Meyveli Çıtır Müsli ve kabartma tozunu karıştırın.
  • Başka bir kapta süt, eritilmiş tereyağı ve yumurtayı çırpın. Islak malzemeleri kuru malzemelerin üzerine dökün ve karıştırın.
  • Hazırladığınız kek harcını mini muffin kalıplarına eşit miktarda bölün. Her bir kalıbı üçte iki oranında doldurmanız yeterli olacaktır, böylece kabardığı zaman da yeteri kadar alan kalacaktır.
  • Yaklaşık 20 dakika kadar pişirdikten sonra fırından çıkarın, birkaç dakika beklettikten sonra servis edebilirsiniz.

Bonus: Çabasız ve lezzetli kahvaltılar

Eğer daha hızlı bir şekilde lezzetli, pratik ve doyurucu kahvaltılık tarifler hazırlamak istiyorsanız, fazla çaba harcamadan da eğlenceli kahvaltılar yapabilirsiniz. Müslinizi ister sütle ister yoğurtla karıştırın; üzerine meyve, bal, biraz da kuruyemiş ekleyin ve voila! Enfes kahvaltınız hazır… Ama bir dakika; zaten eklenmişi var 🙂 Dr. Oetker Vitalis’in lezzetli, doyurucu ve sağlıklı dünyası ile klasik kahvaltılar yerine daha enerjik tariflerle güne başlayabilirsiniz.

Sağlıklı ve dengeli beslenmeyi, ‘sıkıcı’ kalıplardan çıkarmak ve her güne büyük bir neşe ile başlamak istiyorsanız Dr. Oetker Vitalis, kahvaltılarınızın vazgeçilmezi olacak. Üstelik sadece kahvaltılarınızın da değil; ara öğünlerinizde de lezzetli atıştırmalıklar olarak tüketebilirsiniz. Bu çıtır lezzetler, gününüzün her saatine enerji ve neşe katacak!

Siz de Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’Dr. Oetker Vitalis’in Multi Meyveli Çıtır Müsli, Bal Bademli Çıtır Müsli ve Sütlü-Bitter Çikolatalı Çıtır Müsli çeşitlerinden dilediğinizi seçebilir, güne en sevdiğiniz lezzetle harika bir başlangıç yapabilirsiniz.

*Bu yazı Dr. Oetker katkılarıyla hazırlanmıştır.

Hayatın küçük tatlı sürprizlerini L’Occitane Almond Shower Oil ile yakalayın

Hayat, beklenmeyen güzelliklerle dolu bir dans gibi; eğer görmeyi, fark etmeyi bilirsek hayatın şaşırtıcı güzellikteki tatlı anlarını sık sık yakalayabiliriz. Bazen uzun zamandır görmediğimiz bir arkadaşımızla yolda karşılaştığımız, bazense tatlı bir yağmurun ardından çıkan gökkuşağını gördüğümüz o ‘an’da gizli olabilir mutluluk. Bu, beklenmedik ama her zaman iyi hissetmemizi sağlayan hoş sürprizler, hayatın şaşırtıcı güzellikteki anlarından yalnızca birkaçı olsa da tüm gün yüzümüzü güldürmeye yetebilir.



Yakalamak için istekli olursak hayatın monoton akışına biraz olsun ara vermemizi sağlayan ve yaşamın ne kadar büyüleyici olduğunu hatırlatan pek çok tatlı sürpriz bulabiliriz. Tıpkı L’Occitane Almond Shower Oil’in su ile buluştuğunda yağ kıvamından köpüğe dönüşen sürprizli formu gibi.

Sürprizlerle dolu keyif veren bir deneyim

Mutluluk veren, keyif dolu ve sürprizli anlar dediğimizde şüphesiz ki kendimize ayırdığımız zamanların önemi ve yeri çok büyük. Çünkü, günlük hayatın koşturması içerisinde kendimizi şımartabildiğimiz, bedenimizin ve zihnimizin ihtiyaçlarını karşılayabildiğimiz bu özel anlar, monotonluğun içinden bize göz kırpan küçük sürprizler gibi. Özellikle de kişisel bakım ritüellerini taçlandıran L’Occitane Almond Shower Oil ile sürprizlerin hiç sonu yok. Bu özel duş bakım yağı, suyla buluştuğu anda değişen formu ile bize sıradan görünen anları bile özel kılan küçük sürprizler sunuyor.

Almond Shower Oil’in içeriğindeki badem yağı, su ile birleştiğinde anında yoğun keyif verici bir köpüğe dönüşüyor, bize de tatlı küçük sürprizlerle dolu dokunuşların cildimizde bıraktığı o yumuşacık etkinin keyfini sürmek kalıyor. Tabii, o tatlı ve küçük sürprizler Badem Duş Yağı’nın yalnızca köpüren özel formülünde saklı değil, kokusu da bambaşka bir heyecan.

Kokuların duyuları harekete geçiren büyülü dünyası

Bazen sizin de bir kokunun esintisiyle geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıktığınızı hissettiğiniz oluyor mu? Kabul edelim, hayatın içindeki tatlı sürprizli anlarda kokuların da etkisi oldukça büyük. Belki çocukluğunuzdan keyifli bir anı hatırlatan nostaljik bir koku, belki gençliğinizde kullandığınız eski bir parfümün rüzgarla karışmış hali, belki de taze biçilmiş çimlerin havada dağılan dansı… Kokular da sürprizli anların başrol oyuncusu olabiliyor.



Tıpkı, Almond Shower Oil’in tatlı bademin mis kokusunu cildimizde bırakması gibi. Üstelik vegan içeriği ile tüm cilt tiplerine de uygun olan bu bakım yağı, duyuları harekete geçiren büyülü bir dünyanın da kapısını aralıyor. Hayatın bitmeyen telaş ve karmaşasında her şeyden biraz da olsa uzaklaşıp, o büyülü dünyaları keşfetmek hepimizin ihtiyacı değil mi? Daha fark edilmeyi bekleyen onca tatlı sürpriz varken…

Şaşırtıcı üçlü etki

Köpüren özel formül, büyülü dünyalara açılan mis badem kokusu, tabii bir de şaşırtıcı üçlü etki. L’Occitane Almond Shower Oil ile hayatın sürprizlerle dolu anlarını yakalamak çok kolay. Özel vegan formülü, cildi hem temizliyor hem nemlendiriyor hem de onarıyor. Bu üç etkiyi bir arada bulabilmek de en tatlı sürprizlerden biri.

Badem Duş Yağı, özel köpük yapısı ile cildi temizliyor, içeriğindeki omega 6 ve 9 bakımından zengin tatlı badem yağı ve üzüm çekirdeği yağı ile ilk kullanımda nemlendirme etkisi sağlıyor ve cildi besleyerek ışıl ışıl bir görünüme kavuşturuyor.

Elbette, hayatta daha yakalanmayı bekleyen pek çok şaşırtıcı tatlı an var. Bazıları, bir anda karşımıza çıksa da bazen de bu anları biz yaratabiliriz. Bakım rutinlerimize L’Occitane Almond Shower Oil’i eklemek, tanımadığımız birine iltifat etmek ya da sevdiğimiz birine uzun zamandır istediği bir şeyi satın almak, hayatımızda o tatlı sürprizleri artırmaya ve yaşamın keyfini doyasıya çıkarmaya yardımcı olabilir.

Hiç vakit kaybetmeden birinden başlamak istiyorsanız hemen tıklayıp sürprizlerle dolu L’Occitane Almond Shower Oil dünyasını keşfedebilirsiniz.

Sıra dışı bir gelecek: Otomobil dünyasında bizi neler bekliyor?

Teknolojinin, yapay zekanın ve çevre bilincinin hızla geliştiği günümüzde otomotiv dünyası da bu gelişmelerden geri kalmıyor ve inovasyonlarla ve merakla dolu bir sektöre dönüşüyor. Son yıllarda elektrikli araçlar, otonom sürüş özellikleri, akıllı yol çözümleri gibi konularla pek çok gelişime imza atan otomobil dünyasında gelecekte bizi daha nelerin beklediği büyük bir merak konusu. Hepsi çok heyecan verici olsa da en çok merak edilen sorulardan ve benim de heyecanla beklediğim gelişmelerden biri; uçan arabaların hayatımıza girip girmeyeceği 🙂 Uçan arabalar yakın zamanda hayatımıza dahil olur mu bunu bilmiyorum ama otomotiv endüstrisinin geleceği hakkında kendi perspektifimden ele alacağım pek çok konu var. Gelin, benim de bir parçası olduğum bu sıra dışı gelecekte bizi neler bekliyor olabilir birlikte bakalım.



Elektrikli otomobillerin hızlı yükselişi

Geçtiğimiz yıllarda pek çok otomobil markası, yakın gelecekte elektrikli araç üretimine ağırlık vereceğini açıklamıştı, hatta dünya çapında tamamen elektrikli araç üretimine geçmeyi planladığını belirten markalar da var. Elektrikli araçların hayatımıza dahil olması çok yeni bir gelişme olmasa da yaygınlaşması ve popülerliğinin artması son zamanlarda daha bir artış gösterdi. Gelecekte de elektrikli araçların üretiminin ve kullanıcısının artması sektörünün en beklenen gelişmeleri arasında.

Bildiğiniz gibi ben de elektrikli otomobil tutkunlarından biriyim ve sık sık sizlerle Instagram hesabımdan %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E ile olan maceralarımı paylaşıyorum 🙂 Konumuza dönecek olursak; fosil yakıt tüketimini azaltmak ve karbon emisyonlarını düşürmek için ülkelerin elektrikli araç kullanımına yönelik teşviklerini artırması da beklenenler arasında. Ayrıca, batarya teknolojisinde yeni ilerlemeler, elektrikli araçların menzillerinin artırılması, şarj altyapılarının geliştirilmesi de yine yakın gelecekte bizimle olacağa benziyor.

Sürdürülebilir ve çevre dostu çözümler

Elektrikli araçların yükselişi, otomobil dünyasının geleceğinde beklenen tek çevreci haber değil. Doğa dostu yaklaşımlar ve sürdürülebilir çözümlerle dolu yenilikler de ufukta. Pek çok sektörün son yıllarda önemli bir gündem maddesi haline gelmiş olan çevre bilinci, otomotiv dünyası için de önemli bir konu. Geri dönüştürülmüş malzemelerden üretilen iç dizayn ekipmanları, doğa dostu kumaşların kullanımı, üretim aşamasında yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, daha az karbon salımı yapan motor teknolojileri ve daha nice gelişme, otomotiv dünyasının beklenenleri arasında.

Sektörde yeşil devrim adını verebileceğimiz daha pek çok gelişmenin damga vurması da olası. Araçların iç tasarımdan üretim süreçlerine kadar geniş bir yelpazede sürdürülebilir çözümler, otomobillerin gelecekteki dünyasını ve tabii ki dünyamızı taçlandıracak gibi. Bir çevreci olarak hızla yaygınlaşmasını görmek istediğim gelişmelerden birisi kesinlikle sürdürülebilir çözümler.

Otonom sürüş özelliklerinde ilerlemeler

Ve tabii ki otonom sürüş özelliklerinden bahsetmemek olmaz. Beni belki de en çok heyecanlandıran konulardan bir diğeri. Hani şu sürücüsüz giden otomobiller var ya, işte tam da onlardan bahsediyorum. Yakın bir gelecekte belki de araçların şoför koltukları hep boş kalacak. Olamaz mı? Bu, çok gerçekçi bir senaryo olmasa da şu an için benzer senaryolarla sık sık karşılaşacağız gibi. Çünkü pek çok dünya devi otomobil ve teknoloji firması, otonom araçlar alanında büyük yatırımlar yapıyor. Ancak, tam otonomiye ulaşmak için biraz daha geleceği beklemek gerekecek. Çünkü birtakım zorlukları aşabilmek için yeni teknolojilerin geliştirilmesi bekleniyor.

Özellikle büyük şehirlerdeki yoğun ve karışık trafik senaryoları, yasal düzenlemeler, kişisel hakların korunması, uygun yol ve altyapı çalışmalarının tamamlanması gibi pek çok faktör var. Yine de bu konudaki çalışmaların hız kazanması ve otonom sürüşün farklı seviyelerinin piyasaya sürülmüş olması, otonom sürüş teknolojilerinin potansiyelini gösteriyor. Gelecekte tam otonom seviyeye de erişilmesi mümkün.



Otonom özelliklerin yanı sıra farklı sürüş modları da ufukta. Hatta, ben şimdiden %100 Elektrikli Ford Mustang Mach-E  ile bu modları deneme fırsatına sahibim 🙂 Mustang Mach-E, sürüş deneyimini kişisel isteklere göre uyarlıyor; Aktive, Whisper ve Untamed modları sayesinde motor seslerini, ortam aydınlatmasını ve hatta aracın tepki verme hızını kişiselleştirmek mümkün. 

Akıllı şehirlerin kurulması

Otonom sürüş özellikleri, farklı sürüş modları, otomobil ve yapay zeka teknolojisindeki gelişmeler, yalnızca bireysel kullanımla sınırlı kalmayacak muhtemelen. Ve önemli bir toplumsal gündem haline de gelecek. Bu da akıllı şehirler gibi bir konseptin hayatımıza girmesi anlamını taşıyabilir. Şehirlerin, otomobillerin geleceği ile ne ilgisi var ki diye düşünmeye başlamadan hemen araya gireyim. Eğer başta otonom sürüş özellikleri olmak üzere otomobiller kendi başlarına -bir sürücünün aracı sürmesine ihtiyaç kalmaksızın- yolda gidebilecekse, bu şehirlerin de birtakım düzenlemelerden geçmesi anlamını taşıyor. Yollardaki alt yapı çalışmalarının bu doğrultuda düzenlenmesi, akıllı şarj istasyonlarının kurulması ve otonom araçların kendi kendini şarja takabilmesi için uygun çevresel yapılanmaların tamamlanması gibi pek çok gelişmeyi de beraberinde getirebilir. Belki de gelecekte şehirlere akıllı taksi durakları kurulacak ve birtakım mobil uygulamalar üzerinden bağlantıya geçilebilecek.

Sosyal dünya ile bağlantı sağlayan araç özelliklerinin geliştirilmesi

Bir düşünelim; otomobiliniz size en yakın kafeyi önerse ya da zevkinize uygun bir restoranda sizin için rezervasyon yaptırsa, nasıl olur? Ya da arkadaşlarınızla buluşma ayarlasa, arabaya bindiğinizde en sevdiğiniz dizinin kaldığınız bölümünü başlatsa? Siz keyifle buluşmalarınıza hazırlanırken veya dizinizi izleyip, müziğinizi dinlerken sizi istediğiniz yere götürse? Yani adeta bir eğlence merkezine dönüşse? Tüm bunlar, yakın gelecekte hayallerimizi süslemenin ötesine geçebilir. Bağlantılı araçlar, yani kendi internet erişimi olan ve verileri başka cihazlarla da paylaşabilen araçlar, otomobil dünyasının belki de gelecekte en çok parlayan yıldızı olabilir. Yalnızca yolculuk vadetmenin ötesinde bağlantılı araçlar, adeta kişisel mobil cihazlarımıza dönüşebilir.

Çoğu macerama tanıklık ettiğiniz Ford Mustang Mach-E de adeta benim eğlence merkezim. Araç içi iletişim ve eğlence sistemi olan Ford SYNC 4A ile konuşma, ses tanıma, kablosuz akıllı telefon entegrasyonu, sezgisel 15,5″ dokunmatik ekran ve çok daha fazlasını deneyimleyebiliyorum. Halihazırda gelişmiş teknolojinin keyfini sürebiliyor olsam da gelecekte bağlantılı araçlar bizi daha pek çok özelliği ile şaşırtacak diyebilirim.

Kısacası, otomobil dünyasının sıra dışı geleceğinde bizi bekleyen yepyeni heyecanlar var. Uçan arabalar yalnızca filmlerin unutulmaz bir parçası olarak mı hafızalarımızda kalır yoksa gerçekten de hayatımıza dahil olur mu bilinmez ama kesin olan bir şey varsa o da otomobil dünyasının hiç olmadığı kadar yenilik dolu olduğu. Kim bilir belki bir gün gökyüzünde bulutların arasında sıkışıp kaldığım bir trafikteyken size yazarım 🙂 Daha fazlası için yazılarımı ve Instagram hesabımı takip etmeyi unutmayın.

İlginizi çekebilir: Virtual Influencer’lar: Kim bu sıra dışı influencer’lar? Takip etmeniz gerekenler?

Sürdürülebilir çözümlerin izinde: VitrA’dan dünyanın ilk ve tek %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabosu

‘Biricik’ dünyamız günden güne artan çevreler baskılar ve azalan doğal kaynak sorunları ile karşı karşıya. İklim krizi, küresel ısınma, atık sorunları, hava kirliliği ve daha nice çevresel sıkıntı, hem dünyamızın hem de insanlığın geleceğini tehdit ediyor. Bu nedenle, sürdürülebilir yaşam alışkanlıklarına sahip olmanın önemi her zamankinden kat ve kat daha fazla. Böylesi bir gerçekliğin farkında olan tüm endüstrilerde de yenilikçi ve çevre dostu ürünlerin geliştirilmesi oldukça büyük bir öneme sahip. Bu bağlamda VitrA, büyük bir adım atarak çevreye saygısını ve döngüsel ekonomiye olan katkısını gözler önüne seriyor.



VitrA’dan bir ilk; %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo

Çevresel ayak izlerini azaltma yolunda önemli adımlar atan VitrA, sektörün değişim öncülerinden biri olarak bizi yeni çevre dostu lavabosu ile tanıştırıyor. Dünyanın ilk ve tek %100* geri dönüştürülmüş seramik lavabosu özelliğini taşıyan bu lavabo, atık olarak kabul edilen malzemelere yeniden hayat veriyor. Yeni çevre dostu lavaboların içerik olarak yaklaşık %100’ü, kırık seramikler de dahil olmak üzere üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan oluşuyor.

VitrA’nın sürdürülebilirlik konusundaki vizyon ve öncülüğünü yansıtan bu yenilikçi ve çevre dostu lavabolarla, seramik sektöründe sürdürülebilir tasarım konusunda da yeni bir standart ortaya çıkıyor. Tasarım harikası ve fonksiyonel bir ürün olmanın ötesinde geri dönüştürülmüş seramik lavabolar, çevresel bilinç ve sürdürülebilir yaşam tarzlarını da destekleyen güçlü bir mesaj taşıyor.

%30 oranında iyileşen küresel ısınma potansiyeli

ISO 14040:2006 ve 14044:2006 standartlarına uygun yapılan Yaşam Döngüsü Değerlendirmesi sonuçlarına göre, atıkların kullanılması çevresel etkilerden küresel ısınma potansiyelini %30 oranında iyileştiriyor. Geri dönüştürülmüş lavaboların üretilmesi sayesinde, ürün başına, daha az hammadde kullanılarak %36’lık iyileştirmeyle yaklaşık 5 kilogram hammadde tasarrufu ve %38 iyileştirmeyle 2,48 Kwh elektrik tasarrufu elde edilmesi hedefleniyor.

Sadece bir lavabo olma işleviyle kalmayan, çevresel sürdürülebilirliğe yönelik geniş bir vizyonu temsil eden bu ürün, çevreye duyarlı bir gelecek için atılmış çok büyük bir adım. Eczacıbaşı Yapı Gereçleri’nin çevre dostu lavabolarla benimsediği bu üretim yaklaşımı, döngüsel ekonomiye katkıyı da en üst seviyeye çıkarıyor.

Sürdürülebilir bir gelecek için hijyenik ve şık bir ilham kaynağı

Küresel ısınma potansiyelini iyileştiren, çevre dostu bir tasarım harikası olmasının ötesinde VitrA’nın geri dönüştürülmüş lavaboları, hijyen endişesini de ortadan kaldırıyor; çünkü bu lavabolar VitrA Hygiene teknolojisiyle kaplanıyor. Bakteri gelişimini %99,9 oranında önleyen VitrA Hygiene teknolojisi sayesinde, seramik lavaboların kullanımı sırasında yüzeye bulaşan bakteriler etkisiz hale geliyor. Böylece, bir numaralı önceliğimiz olan hijyenden ödün vermeden çevre dostu seçimler yapmak da kolaylaşıyor.



Ayrıca, her zevke, her alana uygun seçimler yapmak da yine VitrA ile oldukça kolay. Bilecik, Bozüyük’teki VitrA Üretim Kampüsü’nde geliştirilen yenilikçi çözümler sayesinde üretimine başlanan bu çevre dostu çanak lavabolar, ilk olarak mat bej renkte ve 5 formda tasarlanmış olsa da VitrA’nın geri dönüştürülmüş ürün gamına yeni ürün ve renklerin eklenmesi de planlanıyor.

VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabonun hikayesi, gelecekteki çevre dostu ürünler ve teknolojiler için de büyük bir ilham kaynağı. Daha sürdürülebilir bir dünya için gelecekte atılacak tüm adımlara şimdiden ilham olduğu kesin. Siz de yaşam alanlarınızı çevre dostu bir bilinç ile şekillendirmek ve bir eşi daha olmayan dünyamızın geleceği için önemli bir adım atmak istiyorsanız hemen tıklayıp VitrA %100 geri dönüştürülmüş seramik lavabo çeşitlerini keşfedebilirsiniz.

* İçerik olarak yaklaşık %100’ü üretim sürecinde ortaya çıkan ve bertarafa giden atıklardan üretilmiştir.

* Bu içerik VitrA katkılarıyla hazırlanmıştır.

İlgili Makale