X

Çöllerden organizasyonlara uzun soluklu koşan bir adam: Alper Dalkılıç

Sanırım koşu camiasından onu tanımayan yoktur. Ülkemizin tek, dünyanın da Grand Slam ünvanına sahip sayılı ultra maratoncularından birisidir Alper Dalkılıç. Alper ve eşi Elena örnek birer ultra maratoncu olmanın dışında, Alper ortağı Cumhur Fevzi Baştuhan ile çok güzel organizasyonlara da imza atıyorlar. Bu zamana kadar yapılan röportajlarında hep Grand Slam mücadelesinden bahsedildi, ama bu sefer kurumsal hayattan sıyrılışındaki o kırılma noktası ve organizasyonları hakkında konuşacağız, tabii yeni proje ve hedefleri hakkında da. Şimdi söz sırası Alper Dalkılıç’ta:

Öncesinde ülkenin önde gelen bankalarından birisinde iyi de bir görevin varken her şeyi bırakıp kurumsal hayattan kurtulmaya nasıl karar verdin? Kırılma noktası ne oldu?

2004 yılından bu yana uslu durmayacağım belliydi, aynı sene başında stres kırığı olmuş, iyileştikten sonra uslanmayıp yine aynı yıl Atina Maratonu’nu koşmuş, sonrasında da kendimi kurumsal hayatta bulmuştum. Koşu hayatımda önemli bir yere sahipti, dağlar da öyle. Bankada çalışırken ilk seneler dağ tutkum patlak vermiş, sporsuz yaşayamayacağıma karar vermiştim. 2010 yılında çalıştığım bankanın doktoru ‘Hadi, ultra maraton koşalım’ çağrısı ile kendimi ultra maratonlarda buldum. Sonrasında çöller hayatıma girdi, bambaşka hayatlara yılmadan, vazgeçmeden devam ettim. 2011 yılında ilk kez Gobi Çölü’nde kendimi bulmam, yarıda bırakma, uyanış ve sonraki sene Grand Slam başarısı, sonraki sene 2013’te #7kıta7ultramaraton projemi tamamlamam ve yolumu ultra maratonlar ile çizmem, hayatı ultra maraton tadında yaşama isteği, ona göre adımlar atma ihtiyacı doğuruyor. Elbette saysam, kurumsal yaşamda iken ne kadar da çok etkinliğe katılmışım diyebilirim. Kimse lütfen ‘Çalışırken olmuyor bu spor ya da etkinliklere katılım’ demesin. 10 senelik masa başı çalışmamda dağ tırmanışları, yurt içi ve yurt dışı bisiklet turları ve kıtalarda ultra maratonlar. Sanırım masa başı diyet ödendi ve yeni bir sayfa açarak hayata devam işareti alındı, hayat ultra tadında devam ediyor.

İlgili yazı: Türkiye’nin ilk kadın ultra maraton koşucusu Bakiye Duran’dan koşu üzerine tavsiyeler

Alper müthiş bir spor adamı olmanın dışında Kaçkar Ultra, Macera Ada gibi organizasyonlar da yapıyorsun. Bu fikir ne zaman oluştu?

Övgün için teşekkür ederim, buna layık olmak için çabalıyorum. Henüz yapılacak çok şey var diyorum, yolum(uz) uzun, yeter ki sağlık olsun ve gerekli desteği bulayım. Macera Ada  (www.macerada.org ) yarışmasının bu sene dördüncüsü yapılacak. İlk sene sunum yaptım, sonraki sene gönüllü oldum, 3. sene de organizasyonda yer alarak kendimi yarış organizasyonu içinde buldum. Elbette yarışın mimarları Adalar Kent Konseyi üyeleri Pınar Delen Satıoğlu, Halim Bulutoğlu ve her konuda desteğini esirgemeyen Faruk Bey. Her şey 3 kişi ile başlıyor ve sonra destekçiler ile çığ gibi büyüyor. 3 kişi ile birlikte şu ana kadar Adalar Belediyesi, Adalar Kent Konseyi, Adalar Vakfı, Heybeliada Gonüllüleri Derneği, Heybeliada Su Sporları Kulübü tarafından, Adalar’daki su sporları kulüpleri (Büyükada Deniz Kulübü, Adalar Su Sporları Kulübü (ASSK), Burgaz Deniz Kulübü, Kınalıada Su Sporları Kulübü, Yıldırım Spor Kulübü) ve Kızılay Adalar Şubesi işbirliğiyle MaceraAda düzenlenmektedir.

Yarışmalara katılmak deneyimlerimizi artırıyor ve elbette her daim söylerim; henüz çok organizasyon yapmamama rağmen koşmaktan çok daha zor olduğunu gördüm, organizatörlerin ne kadar zorlu işler yaptığını böylece anlamış oldum. Zor diyorum ama şikayetçi değilim asla, insanın sevdiği bir işi olması güzel.

İlk başta Macera Ada vardı. Ben geçtiğimiz yıl gönüllü olarak da bu organizasyonda yer aldım. Hem yarışmacıların mücadelesini hem de organizasyonun kalitesini yakından gördüm. Bu yarışmaya katılmak için neler gerekiyor? Okuyucularımızdan iki kişilik takım kuran herkes katılabilir değil mi?

Yarışmaya katılmak için yüzüyor, harita okuyabiliyor, bisiklete biniyor ve koşuyor olmalısınız. Takımlar iki kişiden oluşuyor, takımdan en azından birisinin harita bilmesi şart. Kayıtlar Büyükada’da alınıyor ve yarışmacılar akşamı Heybeliada’ daki Kızılay tesislerinde geçiriyorlar. İsteyen orada kampta da kalabilir, her türlü ihtiyaca hizmet verebiliyor kamp alanı. Sabah tekne ile Büyükada’ya 800 metre kala demirleyen teknelerden atlayan yarışmacılar; yüzerek sahile ulaşmaya, oradan da bisikletlerini alarak harita yardımı ile takım olarak hedeflere ulaşmaya çalışıyorlar. Yarışmamız herkese açık, yeter ki maceraya ve sürprizlere açık olsunlar. 3-4 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek olan etkinliğe son kayıt tarihi 15 Ağustos. Kayıt olmak ve bilgi almak için www.macerada.org adresini ziyaret edebilir ilgili olanlar.

Macera yarışı olmak ile birlikte aslında bir yandan da triatlon gibi. Bu konsepti nasıl oluşturdunuz? Triatlet’lerden yeteri kadar ilgi görüyor mu?

Bu yarıştan ilk kez Pınar (Delen Satıoğlu) aracılığıyla haberdar oldum. “Yarışımız var, sen de açılışta Grand Slam, ultra maraton, çöl maceralarını anlatabilir misin?” ricasında bulundu. Kabul ettim, adada buldum kendimi, sonraki sene organizasyona dahil oldum, geçtiğimiz yıl ise organizasyonun bir parçasıydım. Ozan geçen sene yarışmamıza katkıların için sana da çok teşekkürler. Demir kanatları uçuran bir pilot, doğru noktaya demir atmamıza vesile oldu. Nereden nereye değil mi? Triatletlerden ilgi görüyoruz evet ama özellikle bu sene için orienteering konusunda bilgilendirici eğitimler düşünüyoruz. Böylelikle pedallayan ve iyi yüzen daha çok katılımcı olacaktır. İlgilileri adadaki bu güzel etkinliğe bekliyoruz.

Peki Kaçkar Ultra nasıl oldu? Yılların yarışmacısı tüm bilgi birikimini artık mutfakta da göstermeye mi karar verdi?

Gelelim bu sene ikincisini yapacağımız Kaçkar Ultra Maratonu’na. Cumhur bir gün aradı ve “Kaçkarlar’da ultra maratona ne dersin?” diye sordu. Ben de hiç düşünmeden hemen “Evet” dedim ve başladık çalışmalara. İlk sene mesafemiz 45 km. idi. 2016 yılında 13 – 43 km. ve 64 km. olarak mesafeleri belirledik. Kaçkar coğrafyası nefis bir görsel şölen sunuyor katılımcılara. Her defasında gittiğimde büyülenip tekrar İstanbul’a dönüyorum, aklım da orada kalıyor. Elbette yurt içi ve yurt dışında katıldığım yarışlar, organizasyonlar karar vermemde etkili oluyor. Gördüğüm, katıldığım her etkinlik/yarış yeni bir tecrübe kazanmama vesile oluyor. İşin aslı organizasyon yapmak oldukça zormuş, bunu bizzat yaşayınca daha iyi anlamaya başladım. Yarışmacı olunca, etap olsun, çoklu etaplar olsun, yarış sonrası dinlenmeye çekilip “Nerede koşmuşum, burada görülecek neler var?” diyerek kendini dışarı atıyorsun. Diğer türlü ise yarış, tüm yarışmacılar bitiş çizgisini göğüsledikten, yarış bitiş saati, yarışmacıların yuvaya dönmesi sonrasında da hemen sona ermiyor. Sonrasında organizasyon olarak gerekli görevlerin tamamlanması ve ileriye bakmak gerekiyor her daim. Keyifli ama meşakkatli, şikayetim yok, her daim ‘Daha iyisi nasıl olur, neler yapılabilir?’ şeklinde geçiyor vaktim. Organizasyonun gerçekleşmesinde sponsorların büyük önemi var. Ana sponsorumuz Ayder Su’ya, tişört ve kürsü ödüllerimiz için Kar Spor’a, madalya destekçimiz Başarsoft’a, basın destekçimiz Magma Dergisi’ne, muhteşem tasarımları için Ilgaz Kuruyazıcı’ya ve ürün-hizmet bazında destek veren herkese çok teşekkürlerimizi sunarız.

Bu sene parkurlarda değişiklikler var diye biliyorum. Biraz parkurlardan ve hangi seviyede koşucuların katılmasının uygun olacağından bahseder misin?

2016 yılı geçen seneye göre daha çok çekişme ve farklı maceralarla dolu bir yıl olacak. Geçtiğimiz yıl 45 km uzunluğundaki tek etabımız bu sene 13 km. – 43 km. ve 64 km. olmak üzere 3 farklı macera olarak bekliyor yarışmacıları. Her etap da birbirinden güzel sürprizler içeriyor. Tüm etapların ortak noktası bitiş alanları: Ayder Yaylası. Ayder Yaylası’nda kurulacak olan sahnede bu sene 10.yaşını kutlayan efsane grup Marsis sahne alacak, son albümü Kiana dahil sevilen parçalarını seslendirecek. Ayrıca yerel sanatçılar sahnede eserlerini icra edecekler. 13 km. yarışı Kavrun Yaylası’ndan başlarken, 43km ve 64 km koşucuları muhteşem konuma sahip Zilkale’den büyük maceraya başlayacaklar. İki etap koşucuları Kavrun Yaylası’na kadar aynı rotayı izleyecekler, sonrasında ise 43 km. koşucuları Ayder Yaylası’na doğru koşarken, 64 km. etabını koşanlar rotanın en yüksek noktası olan 2913 m. yüksekliğindeki Ceymakçur Aşıtı beraberinde muhteşem dağ göllerini görecek. Kendi kas gücüyle oraya gitmek ve kendi gözünle görmek. Başka bir zenginliği düşünen var mıdır? Yarış bitiminde orada koşanların görüşlerini çok merak ediyor ve bu anı iple çekiyorum. 13 km. koşusuna, arazi koşularından hoşlanan, kısa mesafelere meraklı ya da koşuya yeni başlayan koşucuları bekliyoruz. Rotada birkaç değişikliğe gittik, merak etmesinler sitemizde gözüktüğü gibi 1000 m. çıkışlı olmayacak, önce inişle başlayacak, sonrasında tatlı bir çıkış ve de muhteşem patikadan Ayder Yaylası’nda sevdikleri ile bitiş çizgisinde buluşacaklar. 43 km. ve 64 km. koşucuları arazi koşularından hoşlanan, daha önce baton kullanan, (hiç mi kullanmadınız hala geç değil başlayıp öğrenmek için) kendini tanımak isteyenlere açık. Unutamayacakları maceraya hazır olsunlar. Yurt dışında Alplere kayağa ya da koşmaya gidenleriniz varsa burası tam size göre. Ya da Alpler için neden uzaklara gidiyorsunuz? Kaçkar coğrafyası meraklıları bekliyor. Tüm kayıtlarımız Eylül ayı başında sona erecek olup 100 km. için 200 kişi, 43 km. için 200 kişi ve 64 km. için de 100 kişi olarak kontenjanımız mevcut. Kayıtlar için www.ultrakackar.com sitemiz ziyaretinizi bekliyor.

Yanlışsam düzelt sadece bir ultra maraton değil, aynı zamanda biraz festival gibi de olacak bu yıl yarışma. Ne gibi etkinlikler bizleri bekliyor?

Ayder Yaylası daha önce ne festivaller gördü ama böylesini belki de hiç görmedi. Bir tarafta koşanlar, bir tarafta ilk defa güzelim coğrafyayı ziyaret edenler ve de müziğin etkisiyle yerinde duramayanlar. Yurt dışında görüyoruz, on binlerce insan bir çizgiden yarışa başlıyor ve tekrar o çizgide olmak için mücadele veriyor. Kısa sürede güzelim mekanları görmek, orada yaşamak için çok güzel bir fırsat. Geçtiğimiz yıl sadece bir hafta sonu etkinliği olarak orada olanlar etkilenmiş olacaklar ki, dönüş biletlerini ve dönüş tarihini ötelediler. Oradaysanız her türlü sürprize açık olmalısınız. Ayrıca festival demişken, oradaki dostlarımızın organize ettiği ve bizim destek verdiğimiz 27-28-29 Ağustos tarihlerindeki Kaçkarfest var. “Çadırını kap gel” sloganı ile Türkiye’nin en güzel dağlık alanında, muhteşem bir festivalde, 40 yaş altındaki katılımcıları ağırlayacaklar. 200 şanslı katılımcı şimdiden kayıtlarını gerçekleştirdi. Yaşınız tutuyor ama geç mi kaldınız? Belki de yedek katılımcı olarak orada yerinizi alırsınız.  Başka zaman orada olmak isterseniz defalarca kaldığımız ve muhteşem fikirlerimizin doğmasına vesile olan yer Ada Pansiyon sizleri bekler.  Muhteşem insanlar, muhteşem doğa ve dinlendirici bir mekan. Başka bir kaçış noktamız ise en güzel yaylalardan biri olan Pokut’ta. Plato’da MolaAda Pansiyon sizleri bekler.   isimli bu güzide mekan dinlenmek ve yorgunluk atmak için ideal. Muhteşem manzarayı kimse garanti edemiyor baştan söyleyelim, ama işletmeci ailenin hoş sohbeti, leziz yemekleri ile zamanın nasıl geçtiğini anlamayacaksınız.

Gelelim Yukon’a! Yukon Arctik Ultra Yarışı senin önündeki hedef. Bilmeyenler için yarışı ve senin katılacağın parkuru okuyucularımıza anlatır mısın?

Yukon Arctik Ultra Maratonu’nu, 2013 yılında katıldığım ve 10 günde 520 km. koştuğum Avustralya’daki organizasyona katılan Tayvanlı bir sporcudan öğrendim. İlk senesinde 100 mil, sonrasında 300 mil koşmuş. GoPro ile soğuktan ağlarken kendisini çektiği videolardan ve bitiş çizgisine ulaştığında -50 dereceden dolayı bitiş çizgisinde madalya takacak kimseyi göremediğinden bahsetti. Olay şudur; yarışmacılar maraton mesafesi, 100 mil, 300 mil ve iki senede bir yapılan 400 mil etaplarından birini seçiyorlar. Bisikletli etabı da var. Bele bağlanan kızağı çeken koşucular -50 derecedeki soğukta donmuş Yukon Nehri boyunca tüm malzemeleri pulka adı verilen kızakta taşıyarak bitiş çizgisine ulaşmaya çalışıyorlar. 2017 yılı Şubat ayı içinde 300 mil mesafeyi tamamlamak ve bunu başaran ilk Türk sporcu olmak ve beraberimde bir kameraman ile gidebilmek için antrenmanlarım ve sponsor arayışlarım devam ediyor. Sponsor olmak isteyen, doğru adresi bilenler beri gelsin. İşte 2016 yılında Yukon’da neler olmuş?

2016 yılı Yukon istatistikleri

42 km maraton : 18 kişi,

42 km maraton bisiklet: 1 kişi.

100 mil: 15 kişi ,  Bitiremeyen: 2 kişi.

300 mil: 18 kişi , Bitiremeyen: 11 kişi,

300 mil bisiklet: 3 kişi

300 mil takım x2 kişi: 2 kişi

Yukon’a katılmak için benim bildiğim iki yıldır çalışıyorsun, ama ne yazık ki ülkemizde sponsorların ilgisi az değil mi? Sence bu yıl sponsorlar ilgilerini futbol vb. sporlardan senin gibi sporculara yönlendirecekler mi?    

Sponsorların ilgisi kitleleri ekran başına zımbalayan etkinliklerde. Bu etkinliklerde öncelikle, futbol ve Survivor. İkisini de izlemiyorum, izleyenlere de yorum yapamam, herkesin tercihi kendine elbette. Hayat boyu başka başka sporu yapan ve yapmak isteyen insanlar var. Futbola harcanan milyonlarca dolar sonrasında ülke olarak takımımızın başarısını gördük. Bu paraları bizlerin etkinliklerine verin de, bakın biz ülkeyi nasıl temsil edeceğimizin mesajını vereyim demiyorum. Her daim ilkem şudur: Neden bir Türk sporcu da yurtdışında bu başarılara ulaşmasın, ülke bayrağımız daha önce #7kıta7ultramaraton süresince dalgalandığı gibi burada da neden dalgalanmasın? 2017 yılı için umudum var, orası için bu kış güzel hazırlanacağız ve şubat ayında güzel haberler ve görüntüler ile dönmeyi planlıyoruz vatana. 4 Nisan 2014 tarihinde Felix Baumgartner, muhteşem destekler ile stratosferden (Dünyadan yaklaşık 40 km uzaktan) atladı, aynı sene Google Ceo başkan yardımcısı 24 Ekim’ de 40 kilometreyi aşan yükseklikten başarılı bir atlayış gerçekleştirdi. Hala Felix’ in yeni yeni videoları çıkıyor, önemli olan başarıdan çok olayın kimler tarafından desteklendiği ve nasıl pazarlandığı. Bu açıdan bakılırsa destek olununca gerçekleştirilmeyi bekleyen onlarca proje mevcut.

Eminim bir sonraki röportajda Kaçkar’da başarılı bir organizasyon yapmış ve Yukon projemi gerçekleştirmiş olurum.

Bu konuda bana ulaşmak isteyenler www.alperdalkilic.com , https://www.instagram.com/alperdalkilicultratrail/  , https://vimeo.com/user26380837www.alperdalkilic.com , https://www.instagram.com/alperdalkilicultratrail/  , ve https://www.facebook.com/alperdalkilic/ adreslerinden bana ulaşabilirler.  Sevgili Mehmet Erkmen’in daha önceki Yukon sponsorluk arayışları için hazırladığı #7kıta7ultramaraton tanıtım videomla sizinle vedalaşıyorum.

Röportaj için çok teşekkür ederim, tekrar görüşmek dileğimle 🙂

Soru, görüş ve önerileriniz için, bana Facebook ve Instagram‘dan ulaşabilirsiniz.

İrfan Ozan Ongun: 1982 yılında İstanbul’da doğdum. Emekli gazeteci anne ve babanın iki çocuğundan birisiyim. İlk maket uçağımı dört yaşımda babamla birlikte yaptım. 1999 yılından 2009 yılına kadar THK bünyesinde planör ve yamaç paraşütü uçuşları gerçekleştirdim. Benim için model uçak, planör ve yamaç paraşütü ile devam eden havacılığı artık hobiden öte meslek olarak yapmaya karar vererek hava yolları taşımacılığı pilot lisansımı da aldım. Tüm bu uçuş hayatım boyunca havacılık öğretisi olarak isimlendirdiğim yolda “olmak” için uğraştım. Hala da bu tekamül sürecinde “olmak” için uğraşıyorum. Bu öğretinin gereksinimi olan iyi hissetmek ve iyi yaşamak için kış sporları haricinde ağırlıklı doğa sporları çerçevesinde aklınıza gelebilecek her türlü sporla ilgilendim. Koşarken Adım Adım ile tanıştım. İki yıldır Adım Adım bünyesinde iyilik peşinde koşarken çevreme de örnek olmaya çalışıyorum. Bu zamana kadar edindiğim deneyimlerimi yazarak anlatmak için blog kurduğum sıralarda sektörün önde gelen havacılık portallarından birisinde köşe yazarlığı yapmaya başladım. Sizler ile de kendi deneyimlerimi, düşüncelerimi paylaşmak için karşınızdayım. Yaşam felsefemiz: Üşenme, erteleme, vazgeçme!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale