X

Çocukların toplumsal travma ile başa çıkmasına nasıl yardımcı olabiliriz?

Son zamanlarda yaşanan olaylar hepimizi derinden etkiliyor. İsyan ediyoruz, kızıyoruz, inanamıyoruz ve artık bitsin istiyoruz. Öncelikle bütün bu yaşananlar biz yetişkinler için bile baş etmesi oldukça zor bir durumken, çocuklara bu konuyla ilgili ne diyeceğinizi şaşırabilirsiniz. Maalesef bunları çocuklara anlatmanın bir yolunu bulmalıyız. Çünkü bu tür olaylar, çocuklarda; “Dünya tehlikeli bir yerdir” veya “Kimseye güvenemem” gibi düşünce temellerinin atılmasına sebep olur. Bu yazıda, yaşanan beklenmedik patlama, terör olayları veya benzeri tehlikeli durumlarda çocuklarınıza ne kadar ve ne gibi bilgiler verebileceğinize, nasıl davranabileceğinize değineceğim:

Artık çocuklar için yararlı bilgilere ulaşmak kadar gereksiz veya zararlı bilgilere de ulaşmak oldukça kolay. Çocuklar, siz aile içinde haberleri izlememesine dikkat etseniz dahi okulda, radyoda, parkta veya yetişkinler konuşurken konuyla ilgili bilgi edinebiliyorlar. Bu yüzden, etraftan kirli bilgi edineceğine, sizden güvenli ve yeterli bilgiyi alması daha sağlıklı olacaktır. Her ne kadar zor olsa da konuyu konuşmaktan, hatta bazı durumlarda konuyu ondan önce açmaktan kaçınmayın.

Çocuğunuzla zor konular hakkında konuşmaktan hatta konuyu ondan önce açmaktan korkmayın.

Neyi ne kadar anlatacağınıza karar verirken çocukların gelişim evrelerini bilmek çok önemlidir. Ayrıca çocuğunuzu en iyi tanıyan kişi siz olduğunuz için hem çocuğunuzun bireysel özelliklerini hem de gelişim evresini dikkate alarak konuşmalısınız. Örneğin; ilkokul çağındaki çocuğunuzla konuşurken soyut kavramlardan kaçının. Basit ve anlaşılır cümleler kurun. İlkokul çağındaki çocuğunuz patlamayı, sesini de duyarak deneyimlediyse, açıklama yaparken; “Büyük bir patlama oldu. Patlamadan dolayı çok yüksek ses çıktı. İnsanlar zarar gördü” diyebilirsiniz. Daha fazla soru sorarsa, sorduğu kadar cevap verin. Ekstra bilgi ile kafasının karışmasına izin vermeyin. Bununla birlikte, yüksek sesten kendinizin de korktuğunuzu söyleyerek, korkmasının normal olduğu mesajını vermeniz önemlidir. Böylece çocuğunuz yalnız olmadığını hisseder.

Bazen çocuklar, cevaplarını bilmediğiniz sorular sorabilirler. Cevaplarını bilmediğiniz sorulara bildiğiniz yerden cevap vermeye çalışarak farklı kaygı kanalları açmasına fırsat vermeyin. Sorunun cevabını bilmiyorsanız, bilmediğinizi söyleyebilirsiniz. Konuşmanızın sonunda “Biz seni korumak için her şeyi yapıyoruz.” gibi güvende hissedebileceği bir cümle söyleyebilirsiniz.

Çocuklar, yetişkinlerin duygularını hissederler

Olayla ilgili konuşurken rahatlatıcı bir ses tonunun kullanılması, ebeveynin sakin kalması; çocuğa, kendisinin de sakin olabileceğini gösterir. Birçok ebeveyn tarafından gözden kaçırılan bir nokta da, yetişkinlerin ruh sağlığının ne kadar önemli olduğudur. Çocuklar, yetişkinlerin duygularını hissederler. Bu yüzden kendinizi de korumanız önemlidir. Eğer çok etkilendiğinizi fark ediyorsanız, yardım almaktan kaçınmayın.

İlgili yazı: Toplumsal travmaların üzerimizdeki etkilerini serbest bırakabilme, sakin kalabilme

Toplumsal bir travmada etkilendiğiniz noktada, psikolojik destek almaktan çekinmeyin.

Ayrıca unutmamak gerekir ki, çocuklar yetişkinler gibi kendilerini sözel olarak ifade edemeyebilirler. Bu yüzden bazen deşifre etmek yetişkinlerin işidir. Yetişkinler duygu ve düşüncelerini sözel olarak yansıtma becerilerine sahiptir. Fakat çocuklarda korku, endişe ve üzüntü gibi duygular; aşırı hareketlilik, içe kapanma, dikkatsizlik gibi farklı şekillerde ortaya çıkabilir. Bu duygular oyunlarına, resimlerine de yansıyabilir. Çocuklarınızın konuyla ilgili duygularını ifade etmelerine izin verin. Çocuğunuza nasıl hissettiğini sorun. Örneğin; “Korkacak bir şey yok” demek yerine “Korkmanı anlayabiliyorum” diyebilirsiniz. Maalesef, korkuyu dile getirmeyince korku yok olmuyor, konu kapanınca var olmadığı anlamına gelmiyor.

Bu dönemlerde çocuklar, ebeveynlerine normalden daha fazla “yapışık” olabilir. Bunun bir sakıncası yok. O da baş etmeyi öğreniyor. Onunla daha fazla zaman geçirip oyun oynayabilirsiniz. Sarılarak karşılık verebilirsiniz. Çünkü çocuklar güçlü olmak zorunda değildir, güvende hissetmeye ihtiyaçları vardır. İlk önce güvenli alanda duygularıyla baş etmeyi, sizinle birlikte sakinleşmeyi öğrenip daha sonra kendi kendini sakinleştirmeyi öğrenecektir.

Bir başka önemli nokta ise, günlük aktivitelerinizi normalde her nasıl ise o şekilde devam ettirmenizdir. Günlük rutininizin eskisi gibi devam etmesi, çocuklara “Her şey eskisi gibi”  mesajını verir ve çocukların güvende hissetmelerine yardımcı olur.

Olaydan dolayı zarar gören insanlara destek olmak için oyuncak veya kıyafet yardımı yapmak da çocuğunuzun farkındalığını arttırmak, sosyal bilincini kuvvetlendirmek için önemli bir adım olacaktır. Evde ilk yardım çantası hazırlamak, acil durumlarda yapılması gerekenleri konuşmak, aile bireylerinin telefon numarasını öğrenmek de çocuğunuzun kendisini donanımlı hissetmesine dolayısıyla güvende hissetmesine yardımcı olur.  

Yazıyı sonlandırırken en önemli nokta olarak belirtmem gerekir ki; ebeveyn-çocuk ilişkisinde güvenli bağlanma olduğunda, aile içinde iletişim kuvvetli olduğunda ve duygular dile getirildiğinde çocuğun travma ile baş etme becerisi de artar. Bunun için travmanın gelmesini beklemeye gerek yok. Üzücü olaylar hayatın bir parçası olduğu sürece, çocuğunuzun travmayla başa çıkmasına yardımcı olmak için onunla güvenli bağlanma temelinde ilişki kurmaya özen gösterebilirsiniz.

Destek

Son yaşanan patlamadan dolaylı veya direkt olarak etkilenen ve bununla başa çıkmakta zorlanan çocuk, ergen ve yetişkinler için bu konuda gönüllü terapi desteği veren EMDR Derneği’ne (Travma İyileştirme Grubu) ulaşabilirsiniz.

Uzm. Klinik Psikolog Berfin Bozkurt: Berfin Bozkurt, Fransa Strasbourg Üniversitesi’nde Psikoloji eğitimini tamamladıktan sonra Türkiye’de Klinik Psikoloji dalında yüksek lisans derecesi almıştır. Fide Danışmanlık Merkezi’nde çocuk, genç ve yetişkinlerle psikoterapi yapmaktadır. Fransa’da travma konusu üzerine yaptığı doktora eğitimini İstanbul’dan yürüterek devam etmektedir. Ayrıca okullara danışmanlık kapsamında eğitim ve seminerler vermektedir. Terapi çalışmalarında bilişsel davranışçı terapi, EMDR (Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme), oyun terapisi kullanmaktadır. berfinbozkurt@gmail.com

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 



Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 



Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale