X

Çocuklar ve yalan söyleme davranışı: Çocuğunuz yalan söylediğinde üzülmeyin

Dünyada yalan söylemeyen insan muhtemelen yoktur. Peki ilk ne zaman yalan söylediğinizi hatırlıyor musunuz? Birçoğumuz için bu ilk yalan söyleme deneyimi çocukluğa denk geliyor. Büyük bir kısmımız çocukken yalan söylemeyi mutlaka denedi. Ve sonuç olarak bunu ya çok iyi becerdi, ya da eline yüzüne bulaştırdı.

Çocukların yalan söylemesiyle ilgili üç temel noktanın var olduğunu söyleyebiliriz. Birincisi çocukların ilkokula başladıktan sonra yalan söylemeye başlamaları, ikincisi çocukların yalan söylemeyi becerememeleri ve üçüncüsü bir çocuğun erken yaşta yalan söylemeye başlamasının onun ileride yalancı bir insan olacağı anlamına gelmesi. Ne var ki araştırmalar bu üç inanışın da doğru olmadığını gösteriyor. Aslında kendimizden de pay biçebiliriz. Kalan son dilim pastayı yediğimizi inkar ettiğimiz ya da ödevimizi neden yapmadığımız sorulduğunda, elektriklerin kesik olduğunu söylediğimiz için hiçbirimiz bozuk karakterli insanlar olmadık.

İlginizi çekebilir: Mutlu ve duygusal açıdan sağlıklı çocuklar yetiştirmenin altın kuralları

Çocuğunuzun yalan söylemesi, onun ileride yalancı bir insan olacağı anlamını taşımıyor.
Çocuğunuz yalan söylediğinde üzülmeyin

Kariyerini sosyal biliş ve davranışa adamış bir bilim insanı olan Dr. Kang Lee, çalışmalarını uzun süredir çocukların yalan söyleme davranışı üzerinde yoğunlaştırıyor. Lee’ye göre yalan söylemek için iki temel şeye ihtiyacımız var: Zihin okuma becerisi ve öz denetim.

Zihin okuma, farklı insanların, durumla ilgili farklı bilgisi olduğunu bilebilme ve kendi bilgisiyle bunu ayırt edebilme becerisi olarak tanımlanabilir. Zihin okuma yalan söylerken önemlidir. Çünkü yalan söylemenin temeli bu ayırt edebilme becerisine dayanır.

Öz denetim ise konuşmayı, yüz ifadelerini ve vücut dilini kontrol etme becerisidir. Böylece söylenilen yalan inandırıcı olur. Lee, ileri zihin okuma ve öz denetim becerisi olan çocukların daha erken yaşta yalan söyleyebildiğini ve daha marifetli yalancılar olduğunu ifade ediyor. Ayrıca bu iki beceriye sahip olmak, toplumda işlev gösterebilmek için de bireyin iki temel gereksinimi. Çünkü zihin okuma ve öz denetim becerilerinde eksiklik, DEHB ve otizm gibi ciddi gelişim bozukluklarıyla bağdaştırılıyor. Yani ebeveynlerin, iki yaşındaki bir çocuğun yalan söylediğini fark ettiğinde buna kızmak yerine sevinmeleri gerekiyor. Çünkü bu, çocuğun gelişiminin önemli bir parçası.

İlginizi çekebilir: Çocuklarda sağlıklı bir gelişimin olmazsa olmazı: merak ve sorgulama

Çocuklar yalan söylemeye ne zaman başlıyor?

Dr. Lee, çocukların ne zaman yalan söyleme başladığını bulmak için ekibiyle birlikte bir ‘tahmin oyunu’ deneyi yapmış. Çalışmada gizli kameranın olduğu bir odaya teker teker alınan çocuklardan, masanın üzerinde duran bir kartın arkasındaki sayıyı tahmin etmeleri istenmiş. Ve oyunu kazanmaları durumunda onları büyük bir ödülün beklediği söylenmiş. Oyunun ortasında bir bahaneyle çocuklar yalnız bırakılmış ve çıkmadan önce de “Sakın karta bakma,” uyarısı yapılmış.

Lee, elde ettiği şaşırtıcı sonuçları şu şekilde aktarıyor:

“Tabii ki odada gizli kameralar vardı. Her yaptıklarını izledik. Oyunu kazanma arzusu kuvvetli olduğu için çocukların %90’ından fazlası biz odadan çıkar çıkmaz karta baktı. Burada can alıcı soru şu: Odaya dönüp, karta bakıp bakmadıklarını sorduğumuzda bakan çocuklar itiraf mı edecekler? Yoksa kabahatlerini örtmek için yalan mı söyleyecekler? Gördük ki, cinsiyet, ülke, din ayrımı olmaksızın 2 yaş çocuklarının %30’u yalan söylüyor. %70’i kabahatini itiraf ediyor. 3 yaşında %50’si yalan %50’si doğru söylüyor. 4 yaşında %80’den fazlası yalan söylüyor. 4 yaşından sonra da çocukların çoğu yalan söylüyor. Tüm bu sonuçların bize gösterdiği bir şey var: Yalan söylemek aslında gelişme sürecinde tipik bir adım.”

Çalışmanın devamında Lee, çocukların yalan söylediğinin yetişkinler tarafından anlaşılıp anlaşılmadığını da araştırıyor ve ortaya hayli ilginç sonuçlar çıkıyor. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz? Bir çocuğun yalan söylediğini rahatlıkla anlayabilir misiniz? Kendinizi test etmek için aşağıdaki videoyu izlemenizi öneririz:

İlginizi çekebilir: Yalan söyleme psikolojisi: Yalan söylediğimizde ne oluyor?

Uplifers: Kaliteli ve mutlu yaşam koçunuz!

Kıyafetlerinize özen gösteren teknoloji: Siemens iQ500 ile tanışın

Evde zamanımızın büyük bir kısmı, farkında olmasak da rutin işlere gidiyor. Pek çoğumuz için bu rutinde en çok vakit alan işlerden biri de şüphesiz ki çamaşır yıkamak ve kurutmak. Çamaşırlar için uygun programı seçmek, deterjanı ayarlamak, ıslak çamaşırların kurumasını beklemek ve ütü… Tüm bunlar bazen günün temposu içinde küçük ama rutinde bir yük haline dönüşebiliyor. Hayatı kolaylaştıracak birçok yenilik ise Siemens’ten geliyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makineleri ile rutininiz artık hiç olmadığı kadar kolay ve pratik. Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makinesinde çamaşırlarınızı sizden önce düşünen, her adımı sizin yerinize planlayan bir teknoloji var. Size ise bu teknolojinin keyfini çıkarmak kalıyor. 



intelligentDry: “Ben ne yapacağımı bilirim” diyen çamaşır ve kurutma ikilisi 

Pamuk tişörtler, hassas bluzlar, okuldan gelen kalın eşofmanlar… Normalde hepsi için ayrı ayrı düşünüp doğru programı aramanız gerekir. Ama artık değil. Gün içinde onlarca şeyle uğraşırken bir de çamaşırın “fazla mı kurudu, az mı kurudu, ya buruşursa?” stresi yaşamıyorsunuz. Çünkü makineler zaten kendi arasında konuşup sizin yerinize karar veriyor.  

Çamaşır ve kurutma makineniz sadece yan yana duran iki cihaz değil; birbirini anlayan, sizin yerinize düşünen bir ikili. Siemens iQ500’ün intelligentDry teknolojisi sayesinde “Acaba doğru programı seçtim mi?” stresi tamamen bitiyor. Yıkama bittiği anda çamaşır makineniz tüm detayları (kumaş türü, yük miktarı, ıslaklık seviyesi, hatta ısı toleransını) tek tek kurutma makinesine iletiyor. Kurutma makinesi de tüm bu bilgileri alıp kıyafetlerin için en doğru programı otomatik olarak seçiyor ve başlatıyor. 

Evinizde görünmez bir iş ortağı varmış gibi… Sessiz, hızlı ve tamamen sizin konforunuz için çalışan. Tek yapmanız gereken çamaşırları makineye atmak; gerisini teknolojinin kendisine bırakmak ve keyfini çıkarmak. 

Mini Yük Özelliği: “Şunu bir hızlı aradan çıkarayım” dediğiniz anlar için 

Spor sonrası sepette sırasını bekleyen bir tişört, “yarın tekrar giyeceğim” diye bir kenara ayırdığınız gömlek ya da akşam dışarı çıkmadan önce anında yıkanması gereken bir bluz. Makineyi tam dolduracak kadar birikmesini beklemek istemezsiniz; ama tek parça kıyafet için makinenizi çalıştırmak istemezsiniz. Siemens iQ500 çamaşır makinesinin mini yük özelliği tam da bu anlar için tasarlandı. Yarım kiloya kadar olan birkaç parça çamaşırı, kısa sürede ve düşük enerji tüketimiyle yıkayabilirsiniz. 

Günlük hayatın koşturmacasında en güzeli de şu: Siemens Home Connect uygulaması üzerinden bir dokunuşla mini yük programını açıyor, çamaşırlarınızı dakikalar içinde temiz ve mis gibi alıyorsunuz. Pratik, hızlı ve o küçük yükleri büyük bir mesele olmaktan çıkaracak kadar akıllı. Siz temponuza devam edin; o, çamaşırlarınız için detayları halletsin.  

20’den fazla yıkama ve 15’den fazla kurutma programı ile gardırobunuzdaki her kıyafete ayrı bir seçenek 

Her kumaş, her kullanım, her kıyafetin ayrı bir dili vardır. Siemens çamaşır ve kurutma makinesi işte bu yüzden onlarca akıllı programla kıyafetlerinizin ömrünü uzatıyor. Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma Makineniz, tüm ihtiyaçları bilir ve sizin için en uygun seçeneği sunar. Siemens Home Connect uygulaması sayesinde tüm programlara tek dokunuşla erişebilir, hatta yeni çıkan programları indirerek makinenizi kişiselleştirebilirsiniz. Böylece makineniz yıllar geçse bile zamana ayak uydurmaya devam eder.  

Program Asistanı: “Sen söyle, ben ayarlarım” diyen yardımcı 

“Hangi program daha doğru? Çamaşır az mı çok mu? Bir kere giydim ama uzun programa atsam mı?” diye düşünmenize gerek kalmadan Program Asistanı tüm bunları size en doğru programında çalıştırır. Kumaş türünü, çamaşırın ağırlığını, kirlilik seviyesini analiz eder ve size en uygun yıkama-kurutma programını önerir. Bu sayede yalnızca doğru programı bulmakla kalmaz; suyu, enerjiyi ve zamanı en verimli şekilde kullanır. Siz de makinelerin işini yapmasına izin verip, geri kalan zamanınızı kendinize ya da sevdiklerinize ayırabilirsiniz. 

SmartFinish: Ütüye ayırdığınız süre artık size kaldı 

Kim ister çamaşırların başında ütüyle saatlerini harcamayı? SmartFinish teknolojisi buharın gücünü kullanarak kırışıklıkları daha makineden çıkmadan %50’ye kadar azaltıyor. Sonuç? Daha az ütü, daha çok kendinize ayırdığınız zaman. Teknolojinin keyfini çıkarmak için Siemens Home Connect uygulamasıyla SmartFinish’i açmanız yeterli. Ütü masası açmadan, güç harcamadan, zaman kaybetmeden kıyafetleriniz giyime hazır hale gelir. Bir toplantı öncesi, spontane bir plan öncesi ya da sadece rahatlık istediğiniz bir anda SmartFinish teknolojisi sizin için çalışır.  

Program İndirme: Makineniz hep güncel, hep “yenilikte” 

Siemens iQ500 Çamaşır ve Kurutma makinesi, güncel yeni programları kolayca indirip tek dokunuşla kullanabilirsiniz. İhtiyaç değiştikçe çamaşır makineniz de sizinle birlikte kendini güncelliyor. Siemens’in en sevilen yanlarından biri, cihazların statik kalmaması. Yani bugün aldığınız çamaşır makinesi birkaç yıl sonra bile yeni özellikler kazanabiliyor. 



Siemens Home Connect üzerinden cihaza özel yeni yıkama ve kurutma programları indirebiliyorsunuz. Mevsimsel ihtiyaçlar, moda olan yeni kumaş türleri, spor kıyafetlerin gelişmesi… Ne değişirse değişsin, makineniz hep güncel kalıyor. 

Tıpkı telefonunuza uygulama güncellemesi indirir gibi çamaşır ve kurutma makineniz de güncellemelerle değişen yaşam tarzınıza ayak uyduruyor. 

Akıllı deterjan yönetimi: i-Dos ile her yıkamada doğru ölçü 

Makineyi tamamen doldurunca veya tek parça kıyafeti makineye attığınızda ne kadar deterjan koyacağınızı bilemiyor olabilirsiniz. İşte tam bu noktada i-Dos Deterjan Tarama teknolojisi devreye giriyor. Siemens Home Connect üzerinden şişelerin barkodunu okutup su sertliği ve deterjan yoğunluğunu makineye iletiyor, i-Dos ise her yıkamada doğru miktarı otomatik olarak ayarlıyor. Üstelik Siemens Home Connect uygulaması, deterjan seviyesini takip ederek deterjanınız tükenmeden önce size haber veriyor. Tek yapmanız gereken uygulamayı telefonunuza yüklemek ve çamaşır makinenizi uygulamaya bağlamak. 

stainRemoval teknolojisi: Zorlu lekelerle inatlaşmayı unutun 

Çay, yağ, makyaj, çikolata lekeleri… Gün içinde fark etmeden üzerinize bulaşan lekeler artık kâbus olmaktan çıkıyor. Siemens iQ500 çamaşır makinesi ile stainRemoval teknolojisi devreye giriyor. Tek bir dokunuşla çay, yağ, kozmetik veya günlük hayatta karşılaştığınız diğer zor lekeler için özel programları aktif edebilirsiniz. 

Siemens Home Connect uygulaması sayesinde daha fazla leke türünü ve bunlar için geliştirilmiş özel programları keşfetmek de mümkün. Yani sadece “lekeyi çıkar” demekle kalmıyor, sizin için en doğru yıkama programını da otomatik olarak öneriyor. Böylece hem lekelerle uğraşmak zorunda kalmıyor hem de giysilerinizin ömrünü koruyorsunuz. 

Artık çocuğunuza yemek yedirirken dökülen yemek lekeleri, kahve kazaları ya da mutfakta sıçrayan yağ lekeleri sizi endişelendirmiyor. stainRemoval, günlük hayatın getirdiği küçük sürprizlere karşı en güvenilir yardımcınız oluyor. 

Siemens iQ500 çamaşır ve kurutma makineleri, artık sadece kıyafetlerinizi temizleyen makineler değil; size zaman, konfor ve güven veren akıllı iş ortaklarınızdır. Ütüye harcadığınız vakti kendinize ayırın, lekelerle uğraşmayı unutun ve teknolojinin yaşam alanınıza uyumunun keyfini yaşayın.

*Bu yazı Siemens’in katkılarıyla hazırlanmıştır. 





İlgili Makale